Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 6: Sonsuz Buzul Ovalar

 



Baili Qingmiao, Wenren E'nin ona bıraktığı bir yığın hazineyi almaktan rahatsızlık duyuyordu. Tarikata dönüp de xiulian çalışmak için oturup meditasyon yaptığı gece aleminin gerçekten de temel oluşturmanın ikinci seviyesinden yedinci seviyesine sıçradığını gördü, bu anormal derecede büyük bir ilerlemeydi. Bunun o iki kıdemli ustanın sayesinde olduğunu düşündü. 


Baili Qingmiao’nun çocukluğundan beri aldığı eğitim ona bir damla suyun iyiliğine fışkıran bir pınarla karşılık vermesi gerektiğini söylüyordu. Sadece arkasına yaslanıp edindiklerinin tadını çıkaramazdı. Böylece ustasıyla görüştü ve deneyim kazanmak için dağdan istediğini söyledi.


Baili Qingmiao'nun ustası Kıdemli QingRong bir kadın uygulayıcıydı ve kadın öğrencilerin çoğu onun vesayeti altındaydı. Shangqing Tarikatı, öğrencilerinin çifte xiulian uygulamasını engellemez, sadece ruh yetiştirme aşamasından sonra yapılması gerektiği konusunda onları uyarırdı. Sebeplerden birincisi fikirleri hâlâ netleşmemiş olan öğrencilere bir umut kapısı aralamaktı, arzuları olan insanlar onlar için çok çalışırdı. İkincisi ise ruh yetiştirme aşamasından sonra yetiştiricinin yüreğinin başka bir aleme girmesi, gençlikte filizlenen duyguların durulması ve geriye sadece derinlere kök salmış gerçek duyguların kalmasıydı. Bu aynı zamanda öğrencilerin kalplerini net bir şekilde görmeleri için bir tür yardımdı, böylece alemleri henüz aşağı seviyedeyken kendilerini mahvetmezlerdi.


Shangqing Tarikatı her zaman bir kapıyı kapatmanın onu aralamaktan daha iyi olmadığını düşünürdü. Tarikata bağlı öğrencilerin birbirleriyle aşk yaşamalarını yasaklamak yerine asi bir zihniyet geliştirmemeleri için onlara rehberlik etmek daha iyiydi.


Bu düzenleme oldukça işe yaramıştı. Gizliden aşk yaşayan bazı öğrenciler, sevgilileriyle açık ve dürüst bir şekilde birlikte olabilmek için xiulian uygulamasında ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu. Tüm tarikat olumlu bir atmosferle dolmuştu.


Kıdemli Qingrong, en sevdiği genç öğrencisinin tek başına bir maceraya atılmaya karar verdiğini duyduğunda memnuniyetle gülümsedi. Baili Qingmiao'nun elini okşayarak sıcak bir sesle, "Ben senin kıdemli ağabeyini bırakamayacağından ve tek başına dışarı çıkmayı reddedeceğinden endişeleniyordum." dedi.


"Amanın, usta~" Baili Qingmiao utanarak kızardı ve Kıdemli Qingrong’un koluna sarıldı.


Kıdemli Qingrong küçük öğrencisinin nihayet aklının başına geldiğini görünce çok rahatladı ve başını salladı. "Motive olman çok iyi. Sen nadir bir yeteneksin. O zamanlar çok erken olduğunu düşünerek seni alıkoymasaydım muhtemelen on iki on üç yaşlarında temelini oluşturacaktın. Temel oluşturup da simyacılık aşamasına ulaştıktan sonra bedenin artık büyümeyecekti. On iki on üç yaşlarında bir bedenle yüz yıl boyunca xiulian uygulamak hoşuna gider miydi?


Baili Qingmiao biraz utanmıştı, o zamanlar gençti ve hiçbir şeyden anlamıyordu. Eğer sadece on iki on üç yaşlarında görünseydi kıdemli ağabeyi ile beraberken tıpkı baba kız gibi görünürlerdi. Bu gerçekten çok korkunç olurdu.


Kıdemli Qingrong, Baili Qingmiao'ya dağdan indikten sonra çok tehlikeli yerlere gitmemesini, kritik bir durumla karşılaştığında hemen acil durum tılsımını kırmasını, harekete geçmeden önce düşünmesini ve kahraman olmaya çalışmamasını söyledi. Onu birçok konuda tembihledikten sonra tanrı dönüşümü aşamasındaki bir uzmanın tüm gücüne dayanabilecek bir savunma sihirli silahı da verdi. Ancak şeyi hallettiğini hissettikten sonra Baili Qingmiao'yu kendi emir mührüyle birlikte kayıt yapması için görev salonuna gönderdi.


Shangqing Tarikatında çok sayıda öğrenci olduğu için her şeyin net bir şekilde kaydedilmesi gerekiyordu. Baili Qingmiao'nun gireceği bu eğitim genellikle altı ay ile bir yıl arasında sürüyordu. Bu süre sonunda geri dönmezse tarikatın kıdemlileri öğrencinin nerede olduğunu bulmak için yola çıkarlardı. Bu aynı zamanda öğrencilerin güvenliği içindi.


He Wenzhao tarikatın başöğrencisi olduğundan görev salonunda da birkaç işte çalışıyordu ve şu sıralar iş sırası ondaydı. Baili Qingmiao’dan emir mührünü aldığında bir an boş boş baktı. “Kardeşim, dağdan tek başına mı ineceksin?”


Baili Qingmiao gülümsedi. "Evet, her zaman kıdemli ağabeyimin arkasında kuyruk olamam." dedi. "Mümkün olan en kısa sürede ruh yetiştirme aşamasına ulaşmak istiyorum, böylece kıdemli ağabeyimle çalışarak yaaratıkları ortadan kaldırabilir, doğruluğu koruyup kötülüğü önleyebilir ve xiulian dünyasında dilden dile aktarılacak bir efsane olabilirim.”


“Öyle mi? Pekala, pekala…” Erotik rüyalar gördüğü bir gecenin ardından He Wenzhao’nun aklı başından gitmişti, zihni boşluklarla doluydu. Kız kardeşini gördüğünde biraz suçluluk duymuş fakat onun dağdan aşağı ineceğini duyduğunda yüreği üzgün değil, biraz daha rahatlamıştı.


Baili Qingmiao, He Wenzhao'nun dalgınlığını fark etmedi. Kaydını yaptırdıktan sonra dağdan inen tüm öğrencilerin yapması gerektiği gibi ruh lambasını yaktı. Yolda bir talihsizlikle karşılaşırsa ruh lambası sönecek, Shangqing Okulu onun durumunu hemen öğrenecekti.


Baili Qingmiao kıdemli ağabeyine gönülsüzce veda ettikten sonra dağdan inerek daha önce Wenren E ve diğerleriyle karşılaştığı restorana gitti.


Wenren E, Baili Qingmiao ile anlaşmaya çoktan varmıştı. Onun geldiğini gördüğünde hafifçe başını salladı. “Sen önden uç, biz sonra yetişiriz.”


Baili Qingmiao'nun hızıyla uçsuz bucaksız buzul ovalara varmak en az yedi gün, Yin Hanjiang'ınkiyle dört saat, Wenren E'ninkiyle ise çeyrek saatin yarısı kadar sürerdi.


"Bu eşyaları kıdemliye geri vermem gerekiyor, Baili bunları almaktan utanıyor." Baili Qingmiao depolayıcı saç tokasını çıkarıp masanın üzerine koydu. "Ateş tüylü pelerini buzul ovalarda yaralanma ihtimalime karşı sakladım. Kıdemlinin rehberliği Baili'nin güçlerini büyük ölçüde arttırarak büyük fayda sağladı. Bu sebeple kıdemli için çalışmam, olması gereken şeydir. Bunun üzerine daha fazlasını kabul edemem.”


Wenren E kaşlarını kaldırdı. "Her şey bir sebep-sonuç ilişkisi ile bağlıdır. Sana verdiklerimin elbette bir sebebi var. Şimdi bu karşılığı kabul ettiğinde bir borca girmeyeceksin, endişelenme."


"Ah?" Baili Qingmiao biraz şaşırmıştı. "Kıdemli ile bir ilişkim mi var? Ama ben Shangqing Tarikatında büyüdüm ve sizinle daha önce hiç karşılaşmadım."


“Sebep-sonuç ilişkileri bu yaşamla veya mevcut bedeninle ilgili olmak zorunda değildir. Geçmiş yaşamın veya kan bağların da devreye girebilir." dedi Wenren E. "Sana sadece bu eşyaları vermekle kalmayacağım; aynı zamanda xiulian uygulamana, bir tanrı olmana ve yüreğindeki tüm arzularına ulaşmana yardımcı olacağım." dedi.


Baili Qingmiao kuşağını çekiştirdi ve utangaç bir şekilde konuşmaya başladı. "Tanrı olmayı düşünmeye cesaret edemiyorum fakat bir dileğim var: Mümkün olan en kısa sürede xiulian uygulayarak ruh yetiştirmeye ulaşmak istiyorum, böylece birlikte olabilir…”


Cümlesinin devamını getirmedi ancak Wenren E bunun ne anlama geldiğini tahmin edebiliyordu. Hayal kırıklığına uğramış ama bu konuda hiçbir şey yapamayacak durumdayken, en ufak bir ruhani enerji belirtisi göstermeden bir ağız dolusu ölümlü çayını yuttu ve elini salladı. "Şimdi git, yedi gün içinde sonsuz buzul ovaların girişinde buluşacağız."


"Tamam." Baili Qingmiao, saç tokasını masanın üzerinde bırakarak restorandan ayrıldı.


O gittikten sonra, Yin Hanjiang elindeki uzun kılıç ile havaya bir dizi çizdi ve ikisini saklayacak basit bir illüzyon oluşumu ortaya çıktı. Böylece dışarıdan bakanlara Wenren E ve Yin Hanjiang hâlâ çay içiyor, sohbet ediyor ve yemek yiyor gibi görünürken oluşum içinde canları ne isterse onu yapabiliyorlardı.


Wenren E kaşlarını çattı ve "Muhafız Yin, niyetin nedir?" diye sordu.


"Bu ast, lordun kılıcıdır. Kılıç varsa kişi vardır ve kılıç kırıldığında kişi ölür." dedi Yin Hanjiang.


Gözünü bile kırpmadan, hiçbir şey düşünmeden, içgüdüsel olarak söylemişti bu sözleri. Sanki bu cümleler yüreğinde sayısız kere tekrarlanmış ve bir saplantı haline gelmiş gibiydi.


"Gerçekten sıkıcısın." dedi Shu Yanyan köşeden çıkıp tembelce Yin Hanjiang'ın omzuna yaslanırken. "Yüksek mi yüksek bir etkiye, güçlü ve yenilmez bir kuvvete, çekici ve sevimli bir adama…öhm, kadına sahip olmayı kim dört gözle beklemez? Öyle değil mi lordum?"


Wenren E’nin yüzü ifadesizdi. "Bunlar hakkında hiç düşünmemiştim.”


Shu Yanyan: “…”


Wenren E ve Yin Hanjiang'ın iki demir yığını gibi görünmesi Shu Yanyan'ın bazı tatsız anıları hatırlamasına neden olmuştu.


Seksen yıldan daha uzun bir süre önce Wenren E, Yin Hanjiang'ı alarak saldırmak için Xuanyuan Tarikatının ana sunağına girmişti. Wenren E önceki tarikat lideri ile düelloya tutuşarak üç gün üç gece süren bir savaşın ardından rakibini öldürmüştü. Yin Hanjiang ise onun muhafızı olarak durmuş ve kimsenin ona yaklaşmasına izin vermemişti. 


Yin Hanjiang, vücut birliğinin yalnızca ilk seviyesinde olmasına rağmen zorla kaynaştırdığı şeytani bir kılıç kullanıyordu ve bir anda korkutucu miktarda güç açığa çıkarabiliyordu. Karşısına ister bir insan çıksın ister Buda, mutlaka hakkından gelirdi. Manevi alemdeki birçok uzman sadece vücut birliği aşamasındaki bir rakibe yaklaşamayacak kadar korkmuştu.


Ancak şeytani yetiştiriciler sadece kafa kafaya savaşmazdı, bunu yapmanın birçok yolu vardı. Sunak Ustası Yuan, Shu Yanyan’ın öne çıkmasını ve Yin Hanjiang'ı baştan çıkarmasını istemişti -ki güvendiği tek şey yüzü değildi. Manevi alem aşamasındaki bir uzman olarak tüm cazibe tekniklerini açığa çıkarırsa manevi alem aşamasının altındaki erkek veya kadın, yaşlı veya genç fark etmeksizin herkes Shu Yanyan'ın kölesi haline gelirdi. Manevi alem ve üzerindeki erkek yetiştiriciler bile kendilerine 


Böylece Shu Yanyan kendinden emin bir şekilde ona yaklaştı ve Yin Hanjiang tarafından dişleri paramparça edildi. Bir yıldan fazla bir süre boyunca dişleri aralıklarla doluydu, doğru düzgün konuşamıyordu. Wenren E onu yeniden Xuanyuan Tarikatının önemli bir konumuna getirene kadar dişlerini iyileştirmeye cesaret edememişti.


Bu savaş esasen Shu Yanyan'a Wenren E ve Yin Hanjiang korkusu vermişti. Onların duyguları yok gibiydi. Wenren E katliam yolunu geliştirmişti ve güzel bir kadın gördüğünde aklındaki bir kadınla savaşmanın bir erkekle savaşmaktan ne kadar farklı olduğunu düşünmek olurdu. Yin Hanjiang'a gelince, tuhaftır ki buz gibi bir kılıç olduğuna gerçekten derinden inanıyor gibiydi. Gözleri de gönlü de kördü. Wenren E olmadığı sürece karşısındakinin erkek veya kadın, insan veya canavar olması umurunda değildi.


Yin Hanjiang’ın dünyası Wenren E ve diğerleri olmak üzere keskin bir sınırla ayrılmıştı ve Shu Yanyan “diğerleri” arasında yer alıyordu. Aradan seksen yıldan fazla zaman geçmesine rağmen Shu Yanyan Yin Hanjiang'ı her gördüğünde dişlerinde bir acı hissediyordu. Bu adam onun kalbinde bir iblise dönüşmüştü.


Fakat o hüsrana uğradıkça cesareti artan bir kadındı. Nasıl olur da böylesi önemsiz bir meseleye takılı kalabilirdi?


Wenren E'nin de düşündüğü gibi astları ona bu büyük gücü nedeniyle sadıkken onu sürekli aşağı çekmeyi arzuluyorlardı. Shu Yanyan ise kesinlikle hırslı bir kadındı.


Wenren E'nin önüne geçti. Sesi yumuşacıktı, tıpkı bir uçurumundan yükselen çekicilik gibi. "Lordum, güç ve nüfuza zaten sahipsiniz, daha da fazlasını istemez misiniz? Şu Baili Qingmiao, gerçekten de basit bir kız. Astınızın onu ele geçirmenize yardım etmesini ister misiniz?"


Shu Yanyan, konuşmasını bitirir bitirmez Yin Hanjiang'ın yüzündeki kanın çekildiğini ve duygusuz bir kukla gibi kaskatı kesilerek duvara yaslandığını fark etmedi.


Shu Yanyan lordunu baştan çıkaracak cazibeye sahip olmadığını biliyordu ama bunun bir önemi yoktu. Wenren E duygularını canlandırmaya istekli olduğu sürece savunması zayıflayacaktı, bu durumda bundan yararlanmak için bir fırsatı olmayacak mıydı?


"Shu Yanyan." Wenren E avucunu Shu Yanyan'ın başının tepesine bastırdı. En ufak bir nezaket bile göstermiyordu, sanki tek avucuyla Shu Yanyan'ın kafatasını ezmek ister gibiydi. "Sizlerin hırslarınızı her zaman takdir ettim ve büyümesine izin verdim, ayrıca sinsi planlarınızı benim üzerimde oynamanız umurumda değil."


"Ah, ah, lordumuz çok yüce gönüllü.” Shu Yanyan nefes alamayacak kadar korkmuştu.


Wenren E ses tonunu sertleştirdi. "Ama seni aşan şeyler yapma. Hırsını doğru yolda kullan. Güçlerimi artırmak için hâlâ doğrucular ile şeytanların savaşını bir şans olarak görüyorum."


Katliam yolundaki biri için güçte ilerleme kaydedilen her an savaştaydı. Wenren E’nin şu anki seviyesinde ölümlülerin savaşları artık ona yardımcı olmuyordu, sadece tüm xiulian dünyasını etkileyen mücadeleler etki ediyordu. Bu sefer saldırmak için inisiyatif alan doğru yoldakilerdi ve Wenren E bu olayı kendi alemini aşmak için kullanmayı planlıyordu.


"Evet, evet." Shu Yanyan başının tepesinde keskin bir acı hissetti, alnından aşağı birkaç damla ılık kan aktı ve az önce yükselen düşünceleri tamamen dağıldı.


Wenren E dersin yeterli olduğunu görünce elini geri çekti. Yin Hanjiang bir mendil uzattı ve Wenren E parmak uçlarındaki kanı silerek mendili öylece yere bıraktı.


Shu Yanyan başından yüzüne doğru akan kanları silmeye cesaret edemezken Wenren E’ye "Astınız bilgi edinmek için elinden gelen her türlü çabayı gösterecek. Lordumuzun buzul ovalardan döndüğü gün doğrucularla şeytanlar arasındaki savaşın başladığı gün olacak!" dedi.


"Bir şey daha var, He Wenzhao'nun senin için mümkün olduğunca ölüp bitmesini sağla, Baili Qingmiao'nun bu adamdan vazgeçmesini istiyorum." dedi Wenren E.


“Emredersiniz!” Shu Yanyan saçları dağılmış hâlde, bir hayalet gibi görünerek başını eğmişti. 


Bir süre bekledikten sonra önünden hiç ses gelmeyince başını kaldırdı ve iki adamın çoktan gittiğini gördü. Ardından soğuk terler içinde yere yığıldı ve korku içinde göğsünü okşadı.


Yaralarını tedavi ettikten sonra üst kattan, He Wenzhao'nun aceleyle geçtiğini ve evine doğru yöneldiğini gördü. Shu Yanyan içten içe alayla güldü. Ah, erkekler, işte bu denli sabırsızlardı. Kız kardeşi gittikten hemen sonra gelmişti, birkaç gün bile beklyememişti.


Ama yine de böyle bir adam insana kendini başarılı hissettiriyordu. Lord ve sol muhafız ise…


Shu Yanyan başını iki yana salladı, kendini acınası deneyimini unutmaya ve dikkatini He Wenzhao’ya vermeye zorladı.


Wenren E, Yin Hanjiang'ı buzul ovaların girişine götürdü. Yin Hanjiang'ın yüzünün bembeyaz olduğunu görünce önce davranıp elini kavradı ve gerçekten de buz kesmiş bir ceset kadar soğuk olduğunu gördü. "Ben tek başıma gireceğim. Vücudunun soğuk bir doğası var ve soğuk havayı kaldıramıyorsun. Girişte bekle."


Yin Hanjiang ucu bucağı görünmeyen buzul ovaya baktı ve başını salladı. “Söylentilere göre buzul ovalarda inzivada yaşayan gezgin ölümsüzler varmış. Bu son derece tehlikeli. Astınız lordu takip etmekte ısrar ediyor."


"Sana burada beklemeni emrediyorum." dedi Wenren E.


“Astınızın lordu kandırmaya niyeti yok. Lord gittikten sonra astınız lordun peşinden gidecek. 


Bükülmek bilmeyen bir kılıç gibi inatçıydı, o kadar dürüsttü ki Wenren E gerçekten duygulanmıştı.


Wenren E parmaklarını uzatıp bileğini kesti ve Yin Hanjiang'ın önüne götürdü. "Katliam yolu doğru yoldakiler tarafından küçümsense de asıl yang yoludur. Binlerce, milyonlarca insan savaşırken ortaya çıkan ve vahşi ruhların bile yaklaşmaya cesaret edemediği o ateşli kan, hüzün ve katliam aurası rabbinin kanını yang enerjisiyle dolduruyor. Bu kanı içersen rabbinin gücü seni sonsuz buzul ovalarda koruyacaktır.”


“Lordum, yaralandınız. Astınız böylesi bir nezakete nasıl layık olabilirim?..” Yin Hanjiang'ın duygusuz gözlerinde bir acı izi belirdi.


"O şeytani kılıç soğukluk ve yin ile ilişkilidir. Yoksa istediğin şey, buzul ovalarda insan ile kılıç birliğinin gücünü ortaya çıkaramadığında rabbinin seni kurtarmak zorunda kalması mı? Ayrıca, layık olup olmamana tamamen rabbin karar verir. Layık olmadığını söylemeye senin ne hakkın var?” dedi Wenren E. "Eğer buna razı olmayacaksan rabbin güçlerini mühürleyecek ve seni buzul ovaların girişinde bırakacak."


Kan bileğinden yavaşça akıyordu. Yin Hanjiang acı içinde gözlerini kapattı ve çok geçmeden açtı; dişlerini sıktı, dudaklarını Wenren E'nin bileğine götürdü ve ağız dolusu ılık kanı yudumladı.


Dantianına bir sıcaklık aktı. Wenren E kan akışını durdurmak için gerçek özünü kullandı. Yin Hanjiang'ın parmağını sıktığında nihayet biraz ısınmaya başladığını hissetti ve memnuniyetle başını salladı.


Yin Hanjiang’ın ifadesi pek de normal görünmüyordu. Isınmış göğsünü okşadığında yüreğinde garip şeyler hissediyordu. Bu doğru değildi, lordun kılıcının kendine has düşünceleri olmamalıydı.


Akıl karıştırıcı hislerini bastırdı ve tek kelime etmeden Wenren E'nin yanında durdu. Baili Qingmiao nihayet gelene kadar orada on gün beklemişlerdi.


Wenren E şaşırmamıştı; kadın kahramanın tek başına seyahat ederken yolculuğunu geciktirecek bazı küçük veya ciddi durumlarla karşılaşması normaldi.


Baili Qingmiao ise çok mahcup hissediyordu. "Özür dilerim kıdemli. Buraya gelirken gulyabanilerin lanetlediği bir köye rastladım. Onları defetmelerine yardımcı olurken birkaç gün geciktim. Baili sözünü yerine getiremedi.”


Gulyabaniler tarafından lanetlenmiş bir köy mü?


Wenren E açıkça emindi ki bu beşinci erkeğin, Baili Qingmiao’nun genç öğrencisinin sahneye çıkmak üzere olduğu kısımdı.


Bu genç öğrenci, Baili Qingmiao'nun gulyabanileri defetmesiyle aynı zamana denk gelen ölü doğmuş bir çocuk olarak dünyaya gelmişti ve yaralanan katil ruh aslında dağılmamış, kalbi Baili Qingmiao'ya karşı nefretle dolu olarak o yeni doğmuş ölü çocuğun içinde saklanmıştı. On sekiz yıl sonra ruh yetiştirme aşamasında olan Baili Qingmiao ile tekrar karşılaşmış ve onun ilahi ruhunu yutmak için bir fırsat kollayarak Baili Qingmiao'yu ustası olarak görmüştü.


Daha sonra Baili Qingmiao'nun nezaketi, sadeliği, güzelliği, yumuşaklığı ve diğer erdemleri bu hayalet yetiştiriciyi kendi isteğiyle onun öğrencisi olmaya itti. Ustasını ağlattığı için He Wenzhao'dan nefret etti, gizlice He Wenzhao'ya suikast düzenlediğinde öldürüldü ve bir hayalet yetiştirici olduğu ortaya çıktı. Kötü niyetli kadın rakipler Baili Qingmiao'yu dışarıda kötü ruhlarla işbirliği yaptığı için suçlama fırsatını yakalamıştı.


Onun ortaya çıkmasındaki amaç muhtemelen He Wenzhao'ya kadın kahramana kötü davranması için daha iyi bir neden vermekti.


Wenren E bu küçük detayları umursamadı. Sonuçta Baili Qingmiao erkek kahramandan hoşlanmadıktan sonra bütün bunların hiçbir önemi yoktu.


Üçü buzul ovaya girdi. Wenren E, Baili Qingmiao'nun Kar Alevini kendi yöntemiyle bulmasına izin vermek için ona sadece bir izleme büyüsü yaptı ve  kendisi ile Yin Hanjiang uzaktan izlerken onu uçsuz bucaksız buzun içinde dolaşmaya bıraktı. 


Baili Qingmiao'nun yetişimi düşüktü, alev tüylü pelerin onu korumasına rağmen o kadar üşümüştü ki yüzü mosmor olmuştu, ayaz ve karda ilerlemek için zorlu bir mücadele veriyordu. Onun aksine vücut birliği aşamasında olan Yin Hanjiang daha önce Wenren E’nin kanını içmişti ve Wenren E zaman zaman ona gerçek qisinden aşılıyordu. Birkaç gün geçtikten sonra bile yüzü pembeliğini koruyordu, bedenindeki soğukluk da epey bir iyileşmişti. ve durumu da önemli ölçüde iyileşmişti. Ona kıyasla Baili Qingmiao çok sefil bir durumdaydı.


Baili Qingmiao'nun hareketlerini izleyen Yin Hanjiang, birkaç kez bir şey sormak isteyerek ağzını açmış fakat her seferinde kendini geri çekmişti.


Bu şekilde beş ay boyunca onu takip ettikten sonra, Baili Qingmiao buzul ovaların sert koşullarına göğüs gererek xiulian aleminin temel oluşturma aşamasında zirveye yükselmişti ve simyacılığa ulaşmak için xiulian yöntemi kalp tekniğini kullanması yeterliydi. Ancak hâlâ Kar Alevine dair bir iz bulamamıştı.


Wenren E de buzul ovalarda bu kadar çok zaman harcayacaklarını beklemiyordu. Şaşkınlıkla, "Böyle olmamalıydı. Kar Alevi Baili Qingmiao'nun kaderinde yazılı, nasıl hâlâ bulamaz?" diye konuştu.


Olay örgüsünü düşündü ve mevcut zaman çizelgesinin Baili Qingmiao'nun bitkin düşmüş He Wenzhao'yu bulduğu ve onu ilaç aramaya götürdüğü zamana kadar kitabın zaman çizelgesiyle uyumlu olduğunu fark etti.


Kitapta Baili Qingmiao onu koruyacak bir alev tüylü pelerine sahip değildi. Buzul ovalarda sadece üç gün kaldıktan sonra uzuvları donmuştu, gerçek qisinin tamamını sırtında taşıdığı He Wenzhao'yu korumak için kullanıyordu. Donarak ölmenin eşiğindeyken gözlerinin önünde bir alev parçası belirmişti. Kalan tüm gücüyle uzanmış ve alev parçasını yakalamıştı. Gözleri her şeyin hallolmasının mutluluğu ile çeşmeye dönmüştü.


“Kar alevini görmesi için onun ölümün kıyısına mı varması gerekiyor?" diye düşündü Wenren E.


İblis lordu bir eylem adamıydı, zihninde bunu geçirdiğinde Baili Qingmiao’nun üzerindeki alev tüylü pelerin bir anda ellerinde belirdi. Sadece temel oluşturma aşamasında olan kadın anında soğuktan tir tir titremeye başladı.


Yin Hanjiang, iblis lordunun bunu yaptığını gördüğünde ağzı bir kere daha açıldı.


İfadesi Wenren E’nin dikkatini çekmişti. “Bunca zamandır sormak istediğin fakat tereddüt ettiğin şey nedir? Rabbin sana sormanı emrediyor.”


Wenren E'nin emriyle Yin Hanjiang kolaylıkla konuşmaya başladı. "Lordumun Baili Hanım’a karşı hoşlantısı yok mu? Neden?..”


Neden hiç ona karşı hoşlantın varmış gibi görünmüyor ve Baili Qingmiao’nun soğuktan donmasına izin veriyorsun?


“Ondan hoşnut olduğumu sana kim söyledi?” Wenren E bu konunun açıklığa kavuşturulmasının çok önemli olduğunu hissetti; Yin Hanjiang'ın kitaptaki gibi yanlış anlamasını istemiyordu. Parmağıyla alnına bir fiske attı. "Rabbin kaderin cilvesini çözdü ve bu yola girmesini sağladığı için Baili Qingmiao'nun geçmiş yaşamına borçlu olduğunu fark etti. Bu hayatta onun ölümsüz olmasını sağlamalıyım, bu yüzden ona yardım ediyorum.”


"Demek öyle." Yin Hanjiang'ın göğsünden bir ağırlık kalkmıştı nedense. Baili Qingmiao'yu işaret etti ve "Fakat Baili Hanım yakında ölecek." dedi.


"Zararı yok." dedi Wenren E. "Dünyada çok sayıda öğrenme yöntemi var. Öldüğünde yine de hayalet bir yetiştirici olabilir. Mutlaka doğru yolda yetişmek zorunda olduğunu kim söylemiş?"


Yin Hanjiang bir an sessiz kaldıktan sonra başını salladı. Lordunun söyledikleri her zamanki gibi mantıklıydı.



Sonraki Bölüm


Yazar Notu:


Wenren E ateş tüylü pelerini Yin Hanjiang’ın üzerine örttü: Sağlığın iyi değil, kendini sıcak tut.


Uzaklarda, tek kat bir giysi içindeki Baili Qingmiao kendine sarıldı: Yar…yardım edin TAT