Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 3: Yani Mesele Buydu




Bir yetiştirici cennetin ve dünyanın gücünü ödünç alarak bir anda binlerce kilometre yol kat edebilirdi. Grup sadece yarım gün içinde Shangqing Tarikatının yakınlarındaki küçük bir kasabaya vardı. Bunun nedeni Wenren E'nin Yin Hanjiang'ın yetişmesini beklemek için yavaşlamasıydı, eğer kendi başına olsaydı çeyrek saat içinde varmış olurdu.

Bu dünyadaki uygulama seviyeleri qi toplama, qi arındırma, temel oluşturma, simyacılık, ruh yetiştirme, tanrı dönüşümü, vücut birliği, manevi alem ve Mahayana olmaz üzere dokuz aşamaya ayrılmıştı ve her aşamanın da dokuz seviyesi vardı. Mahayana aşamasının dokuzuncu seviyesini aştıktan sonra gökler bir felaket gönderirdi, kişi ancak onu geçerse ölümsüz aleme yükselebilirdi. Ölümsüzlerin de ayrıca gezgin ölümsüz, göksel ölümsüz, altın ölümsüz, yüce altın ölümsüz, egemen ölümsüz ve ölümsüz imparator olarak ayrıldığı ve ölümsüz imparatora ulaştıktan sonra kişinin ilahi aleme yükselebileceği söylenirdi. İlahi âlem de sayısız seviyeye ayrılmıştı ancak yükselmiş bir tanrı ne kadar xiulian çalışırsa çalışsın doğuştan bir tanrıya üstün gelemezdi. Doğuştan tanrı olanlar gökler ve yerler ile ortak bir yaşam sürerken yükselmiş tanrılar ne kadar inatçı olurlarsa olsunlar ancak gökler ve yerlerin gücünden destek alabilirlerdi. Gökler ve yerler ilki için bir yuva iken ikincisi için sadece bir misafirhaneydi, elbette ki aralarında devasa bir fark olacaktı.

İblis Lordu Wenren E çoktandır şeytani yoldaki bir numara adam olarak kabul görüyordu fakat o sadece Mahayana'nın altıncı seviyesindeydi. Kadın kahraman önceki yaşamında bu kitapta yer alan herkesten çok daha güçlüydü. Yine de He Wenzhao ile birlikte olmak için tanrısallığından gerçekten vazgeçmişti. Wenren E’nin onun kafasında bazı sorunlar olduğunu düşünmesi şaşırtıcı değildi.

Hatta He Wenzhao'nun kadın kahramanın zihnini kontrol altında tutmak için ruhuna bir tür büyü yaptığından bile şüphelenebilirdi. Ne var ki xiulian dünyasının büyü sanatları ne kadar güçlü olursa olsun Baili Qingmiao’nun tanrısallığı ile karıştığı anda paramparça olacaktı. Okyanustaki bir damla zehir veya bir kasırgadaki bir nefeslik zehirli gaz gibiydi, mutlak güç karşısında dünyanın tüm büyüleri boş laftan ibaretti.

Bir çayevinin birinci katında oturan Wenren E, Yin Hanjiang'ın ikram ettiği çaydan bir yudum aldı ve derin düşünceler içinde kaşlarını çattı.

“Astınızın becerileri zayıf, lordumun zamanını boşa harcadım.” dedi Yin Hanjiang oturmadan, sadece Wenren E’nin arkasında durdu.

"Zararı yok." Wenren E yanındaki koltuğu işaret etti. "Otur."

Yin Hanjiang itaatkar bir şekilde Wenren E'nin yanına oturdu. Lordu emir vermeden oturmaz, emir verirse de “Astınız cüret edemez.” gibi yapmacık bir ifade kullanmazdı. Wenren E’nin emirleri doğrultusunda Yin Hanjiang cesareti olmasa bile emri yerine getirirdi.

“Doğal davran, niteliklerini azalt. Şimdi sen ve ben sadece biraz dövüş sanatları bilen sıradan insanlarız.” dedi Wenren E Yin Hanjiang’ın kaskatı sırtını görünce.

Onun emriyle Yin Hanjiang tek bir hareket yaptı ve düz sırtı gevşedi, sadece kasları hâlâ gergindi.

Yin Hanjiang Wenren E ile çok nadiren yüz yüze geliyordu. Başını neredeyse hiç kaldırmıyor, çay fincanını tutarken hafif kokulu çaya bakıyor, bir yudum bile içmiyordu.

İpli bir kukla gibiydi, kendine ait bir düşüncesi yoktu, sadece Wenren E’nin sözleriyle harekete geçiyordu.

Yin Hanjiang’ın gücü sadece vücut birliğinin ilk seviyesinde olmasına rağmen Xuanyuan Tarikatındaki bir adamın altında, diğer herkesin üstündeydi. Dört sunak ustası içinde gücü en zayıf olan Sunak Ustası Yuan vücut birliğinin dokuzuncu seviyesindeydi ve diğer üçü manevi alemin zirvesindeydi. Sağ Muhafız Shu Yanyan da manevi alemin altıncı seviyesindeydi. Doğrudan Wenren E’nin altında hizmet veren Xuanyuan Tarikatındaki altı kişi arasında Yin Hanjiang en zayıf olanıydı.

Mantıken Sol Muhafız olması mümkün değildi. Bu kadar yüksek bir mevkiye sahip olmasının tek nedeni Wenren E'nin ona güvenmesi ve onun da kendisini Wenren E'ye adamasıydı.

Wenren E onu ölü bedenler arasında bulduğunda Yin Hanjiang’ın bir nefeslik canı kalmıştı. Vücudu zehirlenmişti ve yarısı tanınmayacak kadar iltihaplanmıştı. Kimse ona yaşayan bir insan muamelesi yapmaz, hâlâ nefes aldığını bilse bile kurtarmazdı.

Wenren E oradan geçtiğinde yaşama ve ölüme dair sahip olduğu keskin farkındalığı ile Yin Hanjiang’ın öylece durmuş, donuk gözlerle sakince ölümü beklediğini görmüştü.

O zamanlar şeytani yoldaki küçük bir tarikatın lideri olan Wenren E, ayağının ucuyla Yin Hanjiang’ın üzerindeki cesedi tekmelemiş ve çocuğa üstten bakarak duygusuz bir tonla “Bir kılıca ihtiyacım var.” demişti.

Minik Yin Hanjiang nereden bulduğunu bilmediği bir güçle bir anda minik kollarını kaldırmış ve Wenren E’nin ayakkabısını yakalamıştı.

O günden itibaren Yin Hanjiang duygulardan arınmış bir kılıç haline gelmiş, sadece Wenren E için savruluyordu.

Gücü hızla ilerleme katetmiş ve sadece birkaç on yıl içinde vücut birliği aşamasına ulaşmıştı, Wenren E'nin onun gibi olduğu zamanlara kıyasla çok daha hızlıydı. Ne var ki vücut birliğine ulaştıktan sonra Yin Hanjiang, ne kadar xiulian çalışırsa çalışsın seviyesini yükseltemeden yüzyıllar boyunca olduğu yerde saydı.

Wenren E başlangıçta vücut birliği aşamasının Yin Hanjiang'ın doğal sınırı olduğunu düşünmüştü ancak kitapta hayalet maskelinin Mahayana'nın zirvesinde olduğu açıkça belirtiliyordu.

Kadın kahramanın Yin Hanjiang'ın hayalet maskeli adam olduğunu asla düşünmemesinin bir nedeni de buydu. İlk sebep Yin Hanjiang'ın ona her zaman çok iyi davranmasıydı, bu şekilde ondan şüphe etmesine imkan yoktu. İkincisi ise Yin Hanjiang’ın onu korurken gelişimini arttırmanın bazı yollarını tesadüfen bulmuş olmasına rağmen hâlâ vücut birliğinin dokuzuncu aşamasında olmasıydı. Kim Mahayana aşamasındaki hayalet yüzlü adam ile Yin Hanjiang’ı bir tutabilirdi ki?

Sadomazoşistik Güzellik’in sonraki bölümlerinde hayalet yüzlü adam yetiştiriciler arasında en iyisi olalı çok olmuştu. Baili Qingmiao’yu kandil yağı yapmaya takıntılı olmasaydı çoktan son seviyeyi geçip göğe yükselebilirdi.

Baili Qingmiao hayalet yüzlü adam tarafından kelimenin tam anlamıyla pişirilmek üzere fırına atılmıştı fakat kritik bir anda iyi şans ayağına gelince tanrısallığı kaynaşmış ve Yin Hanjiang'ı saniyeler içinde öldürecek kadar korkunç bir güçle patlamıştı.

Yin Hanjiang vücut birliği aşamasındayken hayalet yüzlü adam Mahayana aşamasındaydı -ki arada iki aşama fark vardı.

Wenren E en güvendiği astının yüzüne baktı ve "Elini uzat." dedi.

Yin Hanjiang elini uzattı ve Wenren E nabzını tutarak bileğinden damarlarına bir enerji akışı gönderdi. Bir anlık kontrolden sonra gerçekten vücut birliğinin ilk seviyesinde olduğunu doğruladı, en ufak bir hile yoktu. Dahası dantianında yüzyıllar süren xiulian uygulamasından kalan büyük miktarda dönüştürülememiş gerçek öz birikmişti. Muhtemelen bu dayanılmaz miktarda enerjiyi kırmak için zorla toplamıştı ve bunca zamandır acı çekiyordu.

Kitap olmasaydı Wenren E Yin Hanjiang’ın durumunu muhtemelen asla fark edemeyecek ve sadece yeteneğinin yetersiz olduğuna inanacaktı.

Görünüşe göre kitaptaki mantıksız gibi görünen olayların çoğunun aslında akla yatkın ve makul açıklamaları vardı.

"Bu durum ne kadar zamandır böyle?" diye sordu Wenren E.

Yin Hanjiang bu konuda konuşmaktan kaçındı ve bunun yerine, "Astınız bir atılım yapmak için elinden geleni yapacaktır." dedi.

Ona bu şekilde bakarken Wenren E'nin zihninin oldukça derinlerindeki bazı anılar su yüzüne çıktı. Yin Hanjiang'ı tarikata getirdikten sonra tek düşüncesi rakip tarikatların işini bitirmekti. Bu yüzden onu yetişmesi için tarikatta bırakmış ve Yin Hanjiang'ın kendi başına çalışması için rastgele bir dizi çalışma kitabı atmıştı.

On yıl sonra tarikata geri döndüğünde Yin Hanjiang sağlam bir genç adama dönüşmüş, dağın arkasında kılıcını tekrar tekrar ve tekrar tekrar savuruyordu. Wenren E on yıl önce Yin Hanjiang'ı dağın arkasındaki şelaleyi yarıp geçme göreviyle baş başa bırakmış ve o da on yıl boyunca bu görevle uğraşmıştı.

Bağlılık, kararlılık, sadakat; bu üç kelime Yin Hanjiang'ın tüm varlığını tanımlamak için yeterliydi.

“Kendini fazla zorlama.” dedi Wenren E. "Yavaş yavaş ilerleyebilirsin. Rabbin zaten yeterince güçlü."

Bunun onu rahatlatacağını düşünmüştü. Yin Hanjiang'ın gözlerinde terk edilmiş gibi bir hüznün parlayacağını kim bilebilirdi ki? Boğuk bir sesle "Lordun artık bu astına ihtiyacı yok mu?" diye sordu.

Aslında çok da ihtiyacı yoktu. O zamanlar Wenren E şeytani yolu birleştirmek istediğinden yetenekli insanlara acil ihtiyacı vardı. Şimdi Xuanyuan Tarikatı geniş bir etkiye sahipti, şeytani yolun tamamı Wenren E’nin emri altındaydı. Tarikatın sol ve sağ muhafızları ile sunak ustaları ona tüm kalpleriyle bağlıydı. Wenren E’nin uzun zamandan beri yeteneği vücut birliği aşamasında olan bir muhafızın korumasına ihtiyacı yoktu.

Yin Hanjiang olarak bilinen bu kılıcın kınından çıkma şansı yoktu.

Wenren E onun sözlerine bir cevap vermedi. Çok boyutlu kol yeninden neredeyse tuğla kalınlığında olan kitabı çıkardı ve belli bir sayfayı açtı.

Yin Hanjiang'ın Baili Qingmiao'yu Shangqing Tarikatının takibinden koruduğu ve Baili Qingmiao'nun minnetle Yin Hanjiang'a "Yin Ağabey, bana karşı çok naziksin." dediği zamandı.

Yin Hanjiang kılıcını kavramış ve ateşin ışığı hafifçe gülümseyen yüzüne yansımıştı. “Sen lordumun bu kılıç tarafından korunmasını dilediği tek kişisin.”

İlk bakışta Yin Hanjiang'ın Baili Qingmiao'ya karşı beslediği hisleri kalbinde bastırdığı ve sadakati bahane ettiği düşünülebilirdi. Fakat tekrar baktığında Weneen E "kılıç" kelimesini fark etti.

Wenren E bu kılıcı, Yin Hanjiang'ı uzun bir süredir kullanmamış, nihayet sadece Baili Qingmiao'nun güvenliği için onu tekrar eline almıştı. Yin Hanjiang neden gülümsüyordu? Baili Qingmiao'dan hoşlandığı için değil, Wenren E'nin ona ihtiyacı olduğu için.

Wenren E kitabı kaldırdı. Yin Hanjiang'ın yüzüne baktığında kalbinde bilinmeyen, biraz buruk bir duygu başkaldırdı.

“Rabbin bir kılıca ihtiyacı yok.” dedi soğuk bir sesle.

Yin Hanjiang'ın gözlerindeki ışık söndü. Masanın üzerinde duran elini geri çekti ve belindeki kılıcı sıkıca kavradı.

Kitapta Yin Hanjiang'ın eylemleri birçok kez "kılıcı kavramak" olarak tanımlanıyordu. Bir yetiştirici temel oluşturma aşamasına ulaştığında kendi sihirli silahlarını vücutlarının içinde barındırabilirdi. Qi arındırma aşamasında olsalar bile çok boyutlu çantalarını veya diğer saklama eşyalarını kullanabilirlerdi. Her halükarda silahlarını ellerinde tutmalarına gerek yoktu fakat Yin Hanjiang’ın kılıcı daima elindeydi.

Wenren E bakışlarının yumuşadığından habersiz, konuşmaya devam etti. “Fakat rabbin Yin Hanjiang’a ihtiyacı var.”

Yin Hanjiang'ın kılıcı kavrayan eli biraz gevşedi ve Wenren E’nin devam ettiğini duydu. “Rab ve Yin Hanjiang birbirini antik çağlardan beri tanıyor. Rab bu dünyada kimseye değil, sadece Yin Hanjiang’a güveniyor.”

"Lordum…"

Yin Hanjiang'ın sözleri elinde bir pipa tutan ve ince, beyaz kıyafetler giyinmiş bir kadının pipayı çalıp bir şarkı söyleyerek birinci kata girmesiyle kesilmişti.

Wenren E: “…”

Yin Hanjiang: “…”

Bu kadın Shu Yanyan'dan başkası değildi. İkisi de onu seksi kıyafetler içinde görmeye o kadar alışmışlardı ki şimdi rüzgarda titreyen küçük beyaz bir nilüfer gibi görünen zavallı Shu Yanyan onlara gerçekten garip geliyordu.

Birinci katta çok sayıda müşteri vardı. Shu Yanyan çayevinin şarkıcısıydı, şarkısını bitirdikten sonra çiçek satmaya başlamıştı.

Kendi kendine yetmeye çalışıyordu. Şarkılar için para almıyor, sadece şarkı söyledikten sonra çiçek satıyordu. Çiçeklerden elde ettiği kazancın çayevi ile arasında bölünmüştü; onda yedisi çayevi sahibine ve üçü kendisine kalıyordu. Gerçekten acınacak kadar acınasıydı.

Wenren E avucunun içinden on gümüş parayı gelişigüzel bir şekilde Shu Yanyan’ın önündeki çiçek sepetine attı. Shu Yanyan çiçek sepeti ile yavaşça Wenren E’nin önüne yürüdü ve hafif bir sesle “Sayın konuğumuz, bu küçük gerçekten şarkılarını değil çiçeklerini satıyor. Bir sepet çiçeğin fiyatı sadece on bakır para, bu kadar para vermenize gerek yok.” dedi.

Ayaklarının dibinde on sepet çiçek vardı. Hepsini satsa bile çayevi sahibiyle paylaştıktan sonra ona sadece otuz bakır kalırdı. Et yiyebilmek için yarım ay boyunca biriktirmesi ve geri kalan günlerde buğulanmış çörekler yemesi gerekecekti.

Wenren E Shu Yanyan’a bakmadı. Gözlerini Yin Hanjiang’a çevirdi ve ses iletimi ile “Bana ağabey de.” dedi.

Yin Hanjiang sanki bir rüyadaymış gibi sersemlemiş görünüyordu. Wenren E’nin ondan oynamasını istediği role büründü ve satırlarını duygusuzca okudu. “Lord… Ağabeyim almana izin verdi, al ve iyiliğe kayıtsız olma.”

"Ağabey" kelimesi ağzından çıktığında Yin Hanjiang'ın kulakları kıpkırmızı kesilmişti.

“Konuklarımıza iyi niyetleri için teşekkür ederim fakat bu küçük gümüşleri kabul edemez.” Shu Yanyan uzun, ince ve soğuk parmaklarını uzattı, çiçek sepetinden gümüşleri aldı ve iki adamın önüne, masaya koyarak saygıyla eğildi.

Konuşulana göre Wenren E’nin gümüş parayı Shu Yanyan’ın yakasından içeri tıkması ve ona “Şimdi herkesin önünde çıkar onları, işte o zaman geri alacağım.” diyerek onu çayevinin ortasında çaresizce ağlatması gerekiyordu. Fakat bu tür şeyler yapmakta iyi değildi ve Yin Hanjiang’ın da bu tarz eğlenceleri yoktu. İkisinin tek yapabildiği sessizce çaylarını içmek ve Shu Yanyan’ı görmezden gelmekti.

Shu Yanyan onların tepkisizliğini görünce biraz endişelendi. Onu küçük düşürmezlerse oyuna nasıl devam edebilirdi? Aslında daha öncesinde astlarını bu sahneyi canlandırmaları için ayarlamıştı fakat lordu beklemediği bir şekilde gelip eğlenceyi seyretmek isteyince astlarına beklemede kalmalarını söylemiş ve asıl olayı lorda bırakmaya karar vermişti.

Tüm erkeklerin böyle kötü bir doğaya sahip olduğunu ve böyle bir gösteri yapmanın büyük bir zevk olacağını düşünmüştü. Lordun aslında böyle biri olmadığı, zayıf insanlara zorbalık edip aşağılamakla biraz bile ilgilenmediği kimin aklına gelirdi?

Şeytani bir yetiştirici değil miydi? Bir şeytani yetiştiricinin yapması gerekeni yapmak iyi bir şey değil miydi?

Shu Yanyan, He Wenzhao ve Baili Qingmiao'nun çoktan çayevinin yanına vardığını gördü. Seyirciler yerlerini almış fakat sahne oyun için hazırlanmamıştı, bu hiç iyi değildi. Endişeyle lorduna deli gibi göz kırptı, gözleri şaşı oldu olacaktı.

“Sen yap.” diye gizlice Yin Hanjiang’a iletti Wenren E.

Yin Hanjiang'a gelecekte yapması için daha fazla şey emretmeye karar vermişti, böylece "Lordumun bana ihtiyacı yoksa ölüp gitsem daha iyi." der gibi görünmeyecekti.

Lordunun emrini duyduğunda Yin Hanjiang, Shu Yanyan tarafından verilen senaryoyu hatırladı ve güzel ve zarif Shu Yanyan’a şaşkın şaşkın baktı. O… Shu Yanyan’ın kıyafetlerini çekip açmalı ve parayı göğsüne mi sokuşturmalıydı? Lordunun gözü önünde olmasına rağmen mi?

Epey tuhaf hissediyordu fakat lordunun emirlerini yerine getirmesi gerekiyordu!

“Kendi kafana göre ilerleyebilirsin, Shu Yanyan’ın planını umursamana gerek yok.” Yin Hanjiang’ın tuhaflığını sezince ses iletimini kullanarak talimat verdi Wenren E.

Onayını alan Yin Hanjiang’ın ifadesi anında rahatladı ve soğuk ve duygusuz bir sesle "İyiliğe nasıl karşılık vereceğini bilmiyorsan kaba olduğum için beni suçlama." dedi.

Bunu söyledikten sonra bir eliyle Shu Yanyan'ı kaldırdı ve onu birinci kattan aşağıya, doğrudan He Wenzhao ve Baili Qingmiao'nun önüne fırlattı.

Shu Yanyan: “…”

He Wenzhao gökten düşen bir insan figürü gördü. Ona yardım etmek istemişti ancak Baili Qingmiao hemen yanındaydı. Shangqing Tarikatındaki Kız Kardeş Liu meselesi yüzünden Baili Qingmiao ile daha az önce tartışmıştı ve onu sinirlendirecek bir şey yapmak istemiyordu. Böylece yüzünü göremediği bu kişinin bir kadın olduğunu anlayınca bir hamlede bulunmadı.

Öte yandan Baili Qingmiao birinin birinci kattan düştüğünü gördüğünde onu kurtarmak için ileri atıldı. Shu Yanyan'ın planı paramparça oluyordu. Ne olursa olsun Baili Qingmiao'nun onu kurtarmasına izin veremezdi. Birinin onu kurtarması gerekiyorsa bu, Baili Qingmiao'nun önünde başka bir kadına sarılan He Wenzhao olmalıydı!

Böylece Shu Yanyan yüreğini ortaya koydu ve gerçek qi’sini kullanarak hızını artırdı. Baili Qingmiao ona yetiştiğinde sadece kıyafetlerinin bir köşesine dokunabilmişti. Düşüş onu ciddi şekilde yaralamış gibi göstermek için gerçek qi’sini kullanarak kendini kasten yaraladı.

Baili Qingmiao'nun parmakları sadece bir parça beyaz kumaşı kavradı, sonra o zayıf kadının şiddetle yere çarparak bir ağız dolusu kan tükürdüğünü gördü.

Eğilip kadının yanında diz çöktü ve onu destekleyerek doğrulmasına yardımcı oldu. "Genç hanım, bir şeyin var mı?" dedi endişeyle.

Kadın başını çevirdiğinde tanıdığı biri olduğunu görünce Baili Qingmiao şok oldu. "Genç Hanım Shu?"

He Wenzhao ancak o zaman gelmişti. Bunun birkaç gün önce kurtardığı ve yüreğinde hâlâ iyi bir izlenime sahip olduğu zavallı kadın olduğunu görünce onu kurtarmak için zamanında yetişmediğine pişman oldu.

Shu Yanyan, namıdiğer Shu Lian, Baili Qingmiao'nun kollarıyla yarı sarılmış haldeyken kalbinden bir damla gözyaşı döküldü. Bu şekilde olmamalıydı!

Senaryosuna göre konuklar tarafından zorbalığa uğrayıp aşağılanması ve He Wenzhao’nun dayanamayarak ona yardım etmesi, dış cübbesini çıkarıp kıyafetleri üzerini örtmeye yetmeyen ona vermesi gerekiyordu. Baili Qingmio onun sevgilisinin kıyafetlerini giydiğini gördüğünde kıskançlıktan mantığını yitirecekti. Durumun ne olduğunu önemsemeksizin He Wenzhao ile bir kavgaya tutuşacak ve He Wenzhao’yu onun eline bırakacaktı. Sonrasında He Wenzhao onu eve götürecek, o gözyaşları içindeyken He Wenzhao ona sarılıp teselli edecek ve yavaş yavaş işler gelişecekti. Erkekler buna meyilli değil miydi ah!

Neden işler buna dönmüştü?

Baili Qingmiao bir yaralanma ilacı çıkardı. Ölmek üzere olan Shu Yanyan'ın çenesini nazikçe açıp ona verdi. Sıradan insanların xiulian dünyasının ilaçlarının tıbbi gücüne dayanması zordu, bu yüzden Baili Qingmiao Shu Yanyan'a sadece kalbini ve iç organlarını korumak için biraz ilaç verebilirdi. Shu Yanyan dış yaralanmalarını ve kırıklarını kendi başına iyileştirmek zorundaydı.

İlacı aldıktan sonra Shu Yanyan'ın korkunç beyaz yüzü önemli ölçüde düzeldi. Artık bilincini kaybetmiş gibi davranmaya devam edemezdi. Çaresizlik içinde gözlerini açtı, karakterine sadık kalarak gözlerinde yaşlarla Baili Qingmiao'ya "Çok teşekkürler Baili Hanım." dedi.

Düşerken Shu Yanyan özellikle yüzünü koruduğundan emin olmuş, sadece alnının köşesinde kanlı bir iz bırakarak yaralı bir güzellik görünümü sağlamıştı. Yüz ifadesi de işin içine girdiğinde insanların daha da fazla şefkat göstermesine sebep oluyordu. Ne yazık ki bu ifade Baili Qingmiao'ya dönüktü ve He Wenzhao Baili Qingmiao'nun arkasında olduğundan onu göremiyordu.

Baili Qingmiao küçüklüğünden beri Shangqing Tarikatında büyümüştü ve zorbalara karşı koyup zayıflara yardım etmek üzere eğitilmişti. Genellikle He Wenzhao'ya karşı küçük öfke nöbetleri geçirmiş ve daha önce de He Wenzhao Shu Yanyan'a çok fazla ilgi gösterdiği için yaygara koparmış olsa bile büyük meseleler söz konusu olduğunda sağduyulu davranabilirdi.

Zayıf bir kadının gözleri önünde incitilmesine Baili Qingmiao müsaade etmezdi!

Bir kolunu Shu Yanyan'ın beline doladı ve uçarak birinci kata çıktı. Shu Yanyan'ı bir sandalyeye oturttuktan sonra öfkeyle Wenren E ve Yin Hanjiang'a baktı. "Onu aşağı atan siz miydiniz?"

Shu Yanyan lorduna bakmaya cesaret edemedi ve ağlıyormuş gibi yapmaya başladı.

Wenren E fincanını bıraktı ve Baili Qingmiao'ya baktı.

Kitapta Wenren E'nin Baili Qingmiao ile ilk tanışması uygulamasında bir aksilikle karşılaşmasının ve aynı zamanda Shangqing Tarikatının önderlik ettiği sayısız doğru yol tarikatının Xuanyuan Tarikatına saldırmasından sonraydı. Düşmanla pervasızca yüzleşerek ağır yaralanmış, kendinden geçerek nehre düşmüş ve rakip olan diğer kadınların dışlamasıyla yalnız başına kalan Baili Qingmiao tarafından kurtarılmıştı. Wenren E'yi tanımamış ve onun başka bir tarikattan yaralanmış bir yoldaş olduğunu düşünmüş, onunla dikkatle ilgilenmişti.

Wenren E uyandığında Baili Qingmiao'nun yüzüne düşen bir güneş ışını görmüştü. Vücudu güzel ve gizemli ilahi bir ışıkla katman katman sarmalanmış gibiydi. Kalbi bir anda dize gelmişti, o andan itibaren bu iyi yürekli kadını mümkün olan her şekilde koruyup kollayacaktı.

Wenren E şimdi yaralarının aklını karıştırmadığı ve hayatı için borçlanmadığı sıradan bir durumda Baili Qingmiao ile karşılaşmanın nasıl bir şey olacağını görmek istiyordu.

Baili Qingmiao öfkeliydi, uzun saçları gerçek qi'siyle dalgalanıyordu. Wenren E ona yakından baktığında vücudunu saran zayıf bir ilahi ışık tabakası gördü.

Hm?

Wenren E gözlerini kırpıştırdı, kontrol etmek için gerçek özünü kullandı ve yine o ışığı gördü.

Kitap Baili Qingmiao'yu Wenren E'nin bakış açısından tanımladığı her seferinde kullanılan kelimeler "tanrıça" ve "ilahi" gibiydi. Wenren E bunun sadece belagat için olduğunu düşünmüştü, sadece bir açıklama değil de gerçek bir ilahi ışık olduğunu kim bilebilirdi!

Göz ucuyla Yin Hanjiang ve Shu Yanyan'a baktı ama onlar hiç ışık görmemiş gibiydi.

Wenren E'nin düşünceleri oradan oraya savruldu ve aklına kendisinin katliam yolunu geliştirdiği ve bu yola üç yüz yıl önce şiddetli bir savaşla girdiği geldi.

Baili Qingmiao'nun önceki yaşamındaki görevi neydi?

İnsanlığa hastalık, savaş ve ölüm salmaktan sorumluydu. Baili Qingmiao şu anda on sekiz yaşındaydı, bu da onun ilahi alemdeki göksel felaketinin on sekiz yıl önce olduğu anlamına geliyordu.

O halde üç yüz yıl önce Wenren E'nin yola adım attığı savaşa Baili Qingmiao’nun önceki yaşamı neden olmuştu. Dolayısıyla Wenren E'nin yolu kavrayışı Baili Qingmiao ile ilişkiliydi ve bu durumda o Wenren E'nin yarı hocası mı kabul ediliyordu?

Eğer Baili Qingmiao reenkarne olmasaydı Wenren E ilahi âleme yükselene kadar ona borcunu ödemek zorunda kalmayacaktı. Ne var ki Baili Qingmiao reenkarne olup da Wenren E ile karşılaştığında içinde bir yerlerde felaketlerden kurtulmak için hocasına iyiliğini geri ödemek zorunda hissetmişti.

Yani mesele buydu.


Sonraki Bölüm


Yin Hanjiang Karakter Röportajı: