Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 5: Lordun Parlak Fikri




Wenren E duygusuz bir adamdı. Asıl kitap onu, dünyadaki herkesi küçümseyen ve sadece Baili Qingmiao'ya itaat eden, Baili Qingmiao için gökyüzünden yıldızları ve ayı bile alabilecek biri olarak tanımlamıştı. Böyle bir kişilik sayısız hayranın ilgisini çekmiş ve Baili Qingmiao ile baş başa vakit geçirdiği her yazıldığında okuyucular haykırışlarını tutamayacakları noktaya kadar çılgına dönerdi.

En klasik sahnelerden biri, He Wenzhao'nun Ziling Köşkü’nün büyük efendisi ile evlendiği gece ağır yaralarından henüz kurtulamamış olan Baili Qingmiao'nun Wenren E ile beraber gökyüzünde parıldayan yıldızlara bakması ve Samanyolu'nun ayırdığı Çoban ve Dokumacı Kız yıldızlarını işaret ederek, "Ne hoş bir çift, ne diye ayrılmaları gerekiyordu ki?" demesiydi.

Konuşurken solgun yüzünden bir damla gözyaşı süzülmüştü. İlk tanıştıklarında berrak gözleri ve mutluluk dolu bir gülümsemesi olan genç kız uzun zaman önce kaybolmuştu. Yetiştiriciler temellerini oluşturduktan sonra yaşlanmaları zor olsa da ve o her zaman on sekiz yaşında gibi görünse de yüreği çoktan yaşlanmıştı.

Wenren E Baili Qingmiao'nun gözlerini kapatmak için elini kaldırdı ve "Ben bir tanrı olmadan önce gökyüzündeki yıldızlara bir daha bakmamalısın." dedi.

"Neden?" Baili Qingmiao’nun aklı karışmıştı.

"Bir yetiştiricinin tanrı olduktan sonra yıldızları ve evreni istediği gibi değiştirebileceği söylenir. Çoban’ı Samanyolu'nun diğer tarafından geçireceğim."

Baili Qingmiao keyiflendi ve başını sallayarak, "Tamam, sen tanrı olana kadar bir daha gökyüzüne bakmayacağım." dedi.

Sonunda Wenren E tanrı olmayı başaramadan ölmüş ama Baili Qingmiao'ya verdiği sözü yerine getirmişti. Wenren E’nin yaşarken yaptığı düzenlemeler sayesinde Baili Qingmiao tanrısallığını geri almış ve bu anda gökler ve yer sarsılmış, yıldızlar dalgalanmış, Çoban ve Dokumacı Kız’ın yıldızları birbirlerine kavuşmuşlardı. Yıldızların değişiminden kaynaklanan güç ise bir kıtayı anında uçsuz bucaksız bir okyanusa dönüştürmüştü.

Doğuştan gelen bir tanrının gücü bu kadar kuvvetliydi. Felaket tanrıçası yerini aldığı an dünya kargaşaya sürüklenmişti.

Kadın kahraman kendine gelip gerçekten de bütün bir kıtayı yok ettiğini gördüğünde kıdemli ağabeyinin her zamanki öğretilerini ve önceki yaşamındaki o sonradan gelen tanrının sözlerini hatırlamıştı. Bir tanrı olarak yıldızları bu kadar gelişigüzel bir şekilde bozmak istemiyordu, bu yüzden tanrısallığından vazgeçmişti.

Ancak Çoban ve Dokumacı Kız'ın yıldızları eski konumlarına dönmemiş ve sonunda bir araya gelen erkek ve kadın kahraman gibi hep birlikte kalmışlardı.

Okurların bu olay örgüsüyle ilgili deli gibi tartıştığı şey ise Wenren E'nin kadın kahramanı ölümünden sonra bile sevmeye devam etmesi, bu adamın birini şımartmak istediğinde gerçekten her şeyi düşünebilmesi, karşı tarafın tek bir acı bile çekmesine izin vermemesi ve ölse bile son ana kadar ona eşlik etmesiydi.

Wenren E bu bölümü ve okuyucuların yorumlarını gördüğünde hiçbir şey hissetmemişti çünkü aşk konusunda aslında ne kadar kalpsiz olduğunu biliyordu.

Xuanyuan Tarikatında Wenren E'ye tüm kalbini adayan sayısız ast vardı fakat Wenren E bunu hiçbir zaman ciddiye almamıştı. Bu sadakatin onun diğerlerini ezme gücüne dayandığını iyi biliyordu. Aynı güce bir başkası sahip olsaydı bu insanlar yine aynı sadakati gösterirdi. Bu “sadakat” sebebi Wenren E’ye değil, Mahayana aşamasının gücüne karşıydı.

Aile ve akrabalık bağlarına gelince, Wenren E yolun farkındalığına vardığı dönemde bunları çoktan bir kenara bırakmıştı. Üç yüz yıl geçmişti ve artık dünyada onunla aynı kanı taşıyan bir akrabası bile kalmamıştı.

Baili Qingmiao'ya olan hisleri ilahi karmanın bir sonucuydu ve sevgi olarak kabul edilemezdi.

Şu koca dünyada yapayalnızdı, ne yaşarken ne de öldükten sonra bu dünyada hasretini çekeceği herhangi biri olmayacaktı.

Ancak kitabı okuduktan sonra içinde Yin Hanjiang'a karşı tuhaf bir duygu baş göstermişti.

Yin Hanjiang'ın hayatını kurtarmış, onu yetiştirmiş ve ona ders vermişti; bu yüzden Yin Hanjiang'ın onun için intikam alması veya ölümünden sonra son arzusunu yerine getirmesi pek tabii olması gereken şeylerdi. Wenren E’nin uğrunda bedeni parçalansa ve kemikleri toz olsa bile bu makul olurdu.

Ancak Yin Hanjiang Wenren E’ye “sadakatini” göstermek için böylesi sefil bir yol seçmişti. Wenren E kitabı okurken başından beri Yin Hanjiang’ı ve hayalet yüzlü adamı bir görmemişti. Gerçekler ortaya çıktığında, kadın kahraman Yin Hanjiang'ın çantasındaki hayalet maskesini gördüğünde, sadece Baili Qingmiao hayrete düşmemiş aynı zamanda kitabı okuyan Wenren E de şaşkına dönmüştü.

Kitabın bir bölümünde kadın rakiplerden birinin, görünüşünü başkaları tarafından fark edilemeyecek şekilde değiştirmesini sağlayan sihirli bir hazinesi vardı. He Wenzhao'yu baştan çıkarmak için Baili Qingmiao'nun görünümünü almış fakat yolun yarısında Yin Hanjiang tarafından yakalanmış ve kadın kahramanın halesine sahip olmadığından tabii olarak kandil yağına dönüştürülmüştü. Yin Hanjiang hayalet yüzünü çıkarmış ve lordunun anıt mezarına doğru yürümüştü. Lambayı yakarak kabrine girmiş, Wenren E’nin siyah üzerine koyu altın desenli cübbesine sarılmış ve gözlerini huzurlu bir mutlulukla kapatmıştı.

Yazılmış bu cümleler ürpertici derecede şok ediciydi. Sanki hemen devamında Yin Hanjiang Wenren E’nin kıyafetlerine sarılmışken yetişmiş ruhunu patlatıp intihar edecek gibiydi.

O anda Yin Hanjiang'ın kadın kahramana yerleştirdiği takip büyüsünün parlayacağı kimin aklına gelirdi? Kadın kahramanın şaşırtıcı bir şekilde hâlâ hayatta olduğunu ve başının yine belaya girdiğini görmüştü.

Yin Hanjiang havada süzülen görüntüye bakıp başını eğmiş, yüzünün yanını Wenren E'nin kıyafetine sürmüş ve ardından güzelce katlayıp düz bir şekilde mezara yerleştirmişti.

Kabirden dışarı sessizce çıkmıştı. Elini korumak için herhangi bir gerçek öz kullanmadan doğrudan bastırarak uzun ömürlü lambayı avucunun içinde söndürmüştü. Ardından uzun kolunu sallayarak seramik lambayı yanındaki mermer taşına çarpmış, lamba parçalara ayrılmış ve kandil yağı yavaşça toprağa karışmıştı.

"Hahahahahahahahahahaha!" Yin Hanjiang yanmış avucuna bakmış ve aniden kahkahalara boğulmuştu. Kahkahalar devam ederken eliyle ağzını kapatmıştı, sesi acı ve iç karartıcıydı. Sanki duygularını dizginlemek için tüm gücünü kullanıyordu.

Başını eğmiş ve Çoban Yıldızı gökyüzünde yükselene kadar o şekilde kalmıştı. Şafak sökmeden önceki en karanlık saatte Yin Hanjiang başını kaldırmış, hayalet maskesini yüzüne takmış ve maskenin ardındaki gıcırdayan dişlerin arasından bir ses yayılmıştı. “Bai. Li. Qing. Miao.”

Bu paragraflar okuyucuların tüylerini diken diken etmişti ancak hikayenin gizli bir kahramanı olan Wenren E tarif edilemez bir duygu hissetmişti.

Yin Hanjiang'ın kendisi için ölmesini kabul edebilirdi ama Yin Hanjiang'ın onun yüzünden delirmesini anlayamıyordu.

Bir insanın aşırı sakinlikten aşırı deliliğe geçmesi için ne tür bir acı çekmesi gerekirdi?

Yin Hanjiang'ın cübbesine sürtünen yanağı Wenren E'nin sanki kalbine sürtünüyor gibiydi. Gözlerini kitaptan kaldırıp Yin Hanjiang'a baktığında Wenren E bu astını ilk kez görüyormuş gibi hissetmiş ve Yin Hanjiang için yaptıklarının böylesine içten bir karşılığı hak etmediğini düşünmüş, bu yüzden ona karşı daha nazik olması gerektiği fikrine kapılmıştı.

Shu Yanyan bu sefer He Wenzhao'yu kurutmak niyetinde değildi. Aksine gücünü geliştirmesine yardımcı olmak için gizli bir yöntem kullanmak istiyordu. Böylece Kar Alevine ihtiyaç duymayacaktı, Yin Hanjiang'ı tedavi etmek için harika bir fırsattı.

Wenren E uzun yıllardır Xuanyuan Tarikatının iblis lorduydu ve oldukça geniş bir koleksiyona sahipti. Çok boyutlu kolunu karıştırdı ve Baili Qingmiao'ya yetişim seviyesine uygun bazı malzemeler, haplar ve sihirli eşyaların yanı sıra kadın kahramanın buzul ovalarda donarak ölmemesi için onu soğuktan koruyacak alev tüylü bir pelerin verdi.

“Bu… Bunlar benim için çok fazla!” Baili Qingmiao neredeyse küçük bir dağ gibi yığılmış olan eşyalara baktı, kızardı ve reddetmek için ellerini salladı.

Wenren E ayrıca, verdiği eşyaları içinde saklaması için sihirli saklama hazinesi olan basit bir saç tokası da ekledi. Baili Qingmiao'ya reddetme fırsatı tanımadan Yin Hanjiang'ı aldı ve uzaklaştı.

Baili Qingmiao elinde saç tokasıyla Wenren E'nin gökyüzünde kaybolduğu yöne doğru baktı. Daha sonra başını salladı ve ayağını yere vurup "Kıdemli ağabey, Shu Hanım!" dedi.

Hızla tüm hediyeleri yeşim saç tokasına sakladı, tokayı cübbesinin içine yerleştirdi ve yavaşça Shangqing Tarikatına doğru uçtu.

Shangqing Tarikatından ayrılan öğrencilerin hepsi yanlarında bir acil durum tılsımı alırdı. Bu yeşim taşı tılsımı ezdiklerinde yakınlarındaki öğrenciler onları kurtarmaya gelecekti. Baili Qingmiao aslında yardım istemek için bu yolu kullanabilirdi ancak bu sadece hayatları tehlikede olduğunda kullanılabilen ve keyfinin istediği gibi harcanamayacak hayat kurtarıcı bir tılsımdı; eğer tılsımı parçalar da durumun acil olmadığı görülürse kıdemli ağabey ve ablaları da hoşnutsuzluk duyardı. Ruh yetiştirme aşamasını geride bıraktıktan sonra kendine özel olarak çağırma tılsımları yapabilirdi fakat Baili Qingmiao henüz o aşamaya gelmemişti. Nihayetinde kendisi dağa çıkmak zorundaydı.

Öte yandan Shu Yanyan pembe bir yüz ve açılmış bir omuzla hasır yatakta uyuyordu. Yatağın yanında yakası apaçık olan He Wenzhao sersemlemiş halde bir an durdu. Shu Yanyan'ı örtmek için basit bir yorgan çekti ve bu eylemi Shu Yanyan'ı uyandırdı.

Shu Yanyan gözlerini açıp da He Wenzhao'nun bakışlarıyla karşılaştığında kızardı. Kıyafetlerini aldı ve gelişigüzel bir şekilde onlara sarıldı, ellerini gergin bir şekilde sıkarak yumuşak bir sesle, "Genç Efendi He’nin endişe duymasına gerek yok. Baili Hanım’la karşılıklı hislerinizin olduğunuzu biliyorum. Bu bir kazaydı, yaralanmıştım ve Genç Efendi He yaralarımın iyileşmesinde yardımcı oldu." dedi.

Yaralarını iyileştirmek için olsun ya da olmasın, He Wenzhao’nun yüreği böyle bir şeyi nasıl yapabildiğine dair pişmanlık duyarken Shu Yanyan'a baktı ve az önce onunla ilişkiye girmesinin verdiği hissi hatırladı. Ayrıca bu sevimli Shu Hanım’a bakışında bir parça da acıma vardı.

"Ben, ben size bir ev almanız için yardım edeceğim, bu ev çok harap, yaşamak için uygun değil." dedi He Wenzhao donuk bir sesle.

Shu Yanyan erkeklerin iğrençliğine içinden iki kez küfretse de yüzü hafifçe gülümsedi ve başını salladı. "Genç Efendi He, bendenize bir fahişe muamelesinde mi bulunuyorsunuz? Bendeniz vücudunu para karşılığında satmak isteseydi neden şimdiye kadar bekleme gereği duyardı ki?”

He Wenzhao bir süre daha aptalca baktı.

“Bendeniz fakir ve aşağılık bir kadın, diğer insanların hakkımda ne düşündüğü umurumda değil. Fakat Genç Efendi parlayan ay kadar asil ve erdemli biri, nasıl olur da parayla zevk satın alan biri olabilirsiniz?” Shu Yanyan konuyu değiştirdi ve He Wenzhao'ya sıkıntıyla baktı.

Ödemeyi almama sebebi sadece kendisinin dik duruşu değil, aynı zamanda He Wenzhao için üzülmesiydi, ne kadar da düşünceli biriydi böyle!

"Ama ben… Nihayetinde hanımefendiye saygısızca davrandım." He Wenzhao elini uzatıp Shu Yanyan'ın kulağının etrafındaki bir tutam saçı arkaya atarken yanlışlıkla kırmızı yanaklarına dokununca yüreği tekrar titredi.

Shu Yanyan samimiyetle gülümseyerek, "Kitaplarda sık sık hayatınızı kurtaran kişinin iyiliğine bedeninizle karşılık vermeniz gerektiği söylenmez mi? Genç Efendi He yüce bir kahraman. Bendeniz Genç Efendi He ile olmaktan onur duyar.” dedi.

Sözleri He Wenzhao'nun hissettiği vicdan azabını yavaş yavaş yatıştırdı ve Shu Hanım’a sayısız kere yardımının dokunduğunu düşündü. Bu kadının hiç becerisi yoktu, muhtemelen sadece bu yöntemi kullanarak ona karşılığını verebilirdi. Ayrıca o anda, yeşim taşı gibi sıcak ve hoş kokulu bedeni kollarında yatarken ve tüm benliğiyle ona güvenini sunmuşken hangi erkek kendini tutabilirdi ki? Ayrıca o bir genelev kadını değildi ve ikisinin de birbirlerine karşı hisleri vardı, yani bu iyi bir şey değil miydi?

Fakat bir de Baili Qingmiao vardı, onun hakkında ne yapmalıydı?

Yine de olayların bu şekilde gelişmiş olması Baili Qingmiao’nun gidip de uzun bir süre geri dönmemesinden kaynaklı değil miydi? Eğer erkenden geri dönseydi onu kurtarmak için güzel bir kadına karşı çizgiyi aşmak zorunda kalmazdı!

He Wenzhao düşündükçe kendisinin haklı olduğunu daha çok hissediyordu, sadece sevgili kız kardeşine bunu nasıl açıklayacağını bilmiyordu.

Baili Qingmiao'dan gerçekten hoşlanıyordu ve çocukluklarından beri birlikteydiler. He Wenzhao Baili Qingmiao'nun yedi sekiz yaşlarında olduğu zamanlardan bu yana ona bakmıştı. Baili Qingmiao'nun bebek tombulluğunda küçük bir kızdan böylesine güzel bir genç kadına dönüşmesini izlemişti. Shu Yanyan böylesi derin duyguların arasına giremezdi.

Shu Yanyan da başkalarının arasına girmek istiyor değildi. Yumuşak avucunu He Wenzhao'nun omzuna koydu ve anlayışlı bir nezaketle "Merak etmeyin genç efendi, bunu bilen bir siz bir de benim, başka kimse bilmeyecek." dedi.

Doğru ya, sonuçta kimsenin bilmemesi yeterli olmaz mıydı? Shu Hanım akıllı bir kız gibi görünüyordu, durumu anlardı.

He Wenzhao'nun suçluluk duygusu tamamen kayboldu ve Shu Yanyan'a sarıldı.

Shu Yanyan kıyafetlerini iyice düzelttikten sonra tekrar uykuya daldı, yüzünde sanki bir o yana bir bu yana savrulup durmuş ve çok yorgunmuş gibi bir ifade vardı.

He Wenzhao onun uyuyan yüzüne baktığında sonunda yine de kalbinin onun için şefkatle attığını hissetti.

Bir süre öylece kaldıktan sonra He Wenzhao’nun aklına yanlışlıkla saf yang bedenini kırdığı geldi. Ustası öğrencilerine daima ruh yetiştirme aşamasına ulaşmadan önce başkaları ile düşüncesizce çifte xiulian uygulamamaları gerektiğini, aksi halde bunun güçlerine kolayca zarar verebileceğini sık sık tembihlerdi. He Wenzhao aceleyle kendi durumunu kontrol etti fakat güçlerinin azalmadığını, aksine büyük bir farkla arttığını ve simyacılığın yedinci seviyesinden dokuzuncu seviyeye yükseldiğini gördü!

Manevi alemin altıncı seviyesine yükselmiş bir uzman olan ve gelişmek için bu xiulian yöntemine güvenen Shu Yanyan’ın simyacılık aşamasındaki bir gencin gücünü artırmasına yardımcı olması zahmetsiz bir işti. Ayrıca kendisi de He Wenzhao'nun vücudundaki yıldırım ve ateş gücü ile beraber o gizemli gücü özümseyerek bundan faydalanmıştı. Xiulian uygulayabilmek için sadece He Wenzhao'nun gitmesini bekliyordu.

Büyü gücü neden artmıştı ki? He Wenzhao'nun kafası çok karışmıştı.

Shu Yanyan'dan tarafa baktı ve daha önce bir kere kütüphane köşkünde çifte xiulian uygulaması hakkında bir kitap gördüğünü hatırladı. O zamanlar küçük kız kardeşine aşık olduğunu fark ettiğinde çifte xiulian uygulaması ile ilgili çekirdek yöntemlerini araştırmaya gitmişti. O kitapta ayrıca, iki tür bedene -dokuz yin bedeni ve dokuz yang bedeni- sahip olanlar dışındakilerin ruh yetiştirme aşamasından önce çifte xiulian uygulaması yapılmaması gerektiği yazıyordu.

Dokuz yin bedenine sahip bir kadın bir erkekle çifte xiulian uygularsa ve sıradan bir insan olsa bile güçlerini geliştirmelerine yardımcı olabilir ve birçok faydası vardı. Shu Hanım dokuz yin bedenine sahip olabilir miydi?

He Wenzhao düşüncelere dalmışken Baili Qingmiao nihayet Kıdemli Ağabey Yao ile birlikte geldi ve nefes nefese, "Kıdemli Ağabey, geciktiğim için özür dilerim." dedi.

He Wenzhao nazikçe onun başını okşadı ve "Dert etme kardeşim. Shu Hanım’ın artık bir şeyi yok. Aksine Kıdemli Ağabey Yao bu yolculuğu sebepsiz yere yapmış oldu."

Kıdemli Ağabey Yao şeftali çiçeği gibi pembe bir yüzle yatakta uyuyan Shu Yanyan'a bakarken kalbinde bir şüphe belirdi ve "Nasıl iyileşti?" diye sordu.

He Wenzhao onu Shu Hanım’ın durumunu kontrol etmesini istemedi ve alçak bir sesle, "Burası konuşmak için uygun değil, dışarıda konuşalım." dedi.

Üçü saz kulübeden ayrıldığında He Wenzhao öncesinde durumun çok acil olduğunu, öyle ki Shu Yanyan’ın neredeyse kan kusup öleceğini ve bu yüzden yetiştiriciler tarafından kullanılan ilacı almasına yardım ettiğini söyleyerek ona tanıklık etmesi için içinde bir hapın eksik olduğu kendi ilaç şişesini çıkardı.

"Sıradan bir insan böyle bir tıbbi güce dayanabilir mi?" Kıdemli Ağabey Yao ilaç şişesini kokladı. "Bu sadece temel oluşturma aşamasındakilerin kullanılabileceği bir ilaç, bunu alan sıradan bir insan damarlarında böylesine güçlü bir enerjinin dolaşmasına dayanamaz, damarları paramparça olur ve ölür."

“Onu özümsemesine yardımcı olmak için gerçek özümü kullandım.” dedi He Wenzhao daha fazla uzatmayarak.

“Fakat…" Yao Wendan birinin ilacı özümsemesine yardımcı olmanın adımlarını düşündü. Esas çalışma alanı tıbbi hapların arıtımıydı, bu yüzden doğal olarak bunu yapmanın ten tene temas gerektirdiğini biliyordu.

"Ama ne?" Baili Qingmiao sadece masumiyetle Yao Wendan'a baktı. Henüz gençti ve bu alanda hâlâ bir şey öğrenmiş değildi.

He Wenzhao, bakışlarını Yao Wendan'a dikince Yao Wendan onun ne istediğini anladı ve "Ben sadece kıdemli ağabeyinin ilaç verme konusunda yeterince bilgisinin olmamasından ve onu yeterince iyi tedavi edememesinden endişelendim. Ama şimdi Shu Hanım tamamen iyileşmiş, başka bir şey yok."

Baili Qingmiao bunun üzerine rahatladı ve gidip Shu Hanım’a bir bakmak istediğini belirtti. He Wenzhao acil durumun çoktan atlatıldığını ve evli olmayan bir erkekle bir kadının birlikte yalnız kalmasının iyi olmayacağını söyleyerek Baili Qingmiao'nun yalnız başına içeri girmesine izin verdi.

O eve girer girmez Yao Wendan kaşlarını kaldırdı ve dirseğiyle He Wenzhao'yu dürterek hınzırca gülümsedi. "Kıdemli ağabey, yanlış bir şeyler yaptın, değil mi?"

He Wenzhao ise doğrucu bir tavırla, "Acil bir durum vardı ve hemen bir şeyler yapmam gerekiyordu. O sırada gözlerimi kapattım. ”dedi.

Son derece düzgün bir davranış sergilemişti. Yao Wendan bir miktar şüpheyle "O zaman neden kız kardeşine söylemedin?" diye sordu.

He Wenzhao içini çekip başını salladı. "Kardeşimizin nasıl biri olduğunu bilmiyorsun sanki. Kız Kardeş Liu bana kalp tekniği hakkında soru sormaya geldiğinde bile yaygara koparmıştı. Ben hepinizin kıdemli ağabeyiyim ve ustamızın meşgul olduğu zamanlarda küçük kardeşlerimin her birine xiulian eğitimlerinde yardımcı olmak gibi bir yükümlülüğüm var. Sana kalp tekniğinin temellerini öğreten bile benim, o halde neden Kız Kardeş Liu'ya yardım etmeyeyim?"

"Bu doğru," dedi Yao Wendan, "Kız Kardeş Baili her konuda iyi ama çok kıskanç bir kız."

"Kesinlikle. Ayrıca bu konunun konuşulması Shu Hanım için de iyi değil, yani bu noktada uzatmamak daha uygun olur. İnsan hayatı değerlerin üstündedir ve bunu yapmak benim için bir erdemdir." dedi He Wenzhao.

Yao Wendan He Wenzhao'nun sözlerini doğru kabul etti ve Baili Qingmiao da Shu Yanyan'ın bir şeyi olmadığından emin olup saf bir yüzle dışarı çıktıktan sonra üçü tarikata geri döndü.

Onlar ayrıldıktan sonra Shu Yanyan yuvarlanıp kalktı, cildini ovuşturdu ve hasır yatağı tekmeleyerek öfkeyle, "Bu hasır insana batıyor, üzerinde uyumak gerçekten rahatsız edici!" dedi.

"Baili Qingmiao'ya He Wenzhao ile olan ilişkinden neden bahsetmedin?" Saz kulübede bir ses duyuldu.

Shu Yanyan başını kaldırıp baktığında lordu ile Muhafız Yin'in fark edemediği bir anda odada belirdiğini gördü. "Lordum, siz bir kadının güzelliğini gerçekten bir taş olarak gören çelik yürekli bir adamsınız. Durum böyleyken bu sözde onurlu asilzadelerin düşüncelerini nasıl anlayabilirsiniz ki? Onlar, ah, yatakta bütün tatlı sözleri dökerken ödemesini yapmazlar ve kıyafetlerini giydiklerinde hiç tanımıyormuş gibi yüzlerini çevirirler. Eğer bunu söyleme cüretinde bulunsaydım ertesi gün He Wenzhao benim onu büyülediğimi söyler ve her şeyi üzerime yıkardı."

Wenren E bir düşündü, gerçekten kitapta da böyle yazıyordu; He Wenzhao ısrarla Shu Yanyan'ın onu zorla alıkoyduğunu ve şeytani tarikatın sağ muhafızını alt edebilmesinin bir yolu olmadığını söylüyordu.

"Peki ona ne zaman söyleyeceksin?" diye sordu Wenren E.

Baili Qingmiao'nun He Wenzhao'nun gerçek yüzünü bir an önce görmesini, böylece kayıtsızlık yolunu geliştirip bir an önce bir tanrı olabilmesini istiyordu. Ancak tanrısallığı ile başarılı bir şekilde kaynaştıktan sonra Wenren E'nin hocasına iyiliğinin karşılığını ödediği varsayılabilirdi.

"Bir süre beklememiz gerekecek." dedi Shu Yanyan tembelce duvara yaslanırken. "He Wenzhao tarikata döndükten birkaç gün sonra ya da daha kısa bir süre içinde beni bulmaya gelecek. Bu tada bir kere vardıktan sonra hangi erkek bunu düşünmeden durabilir ki? Dahası ben gücünü geliştirmesine yardımcı olabilirim. Zaman geçtikçe, uzun günler sonra bile bunu aklından çıkaramayacak. İlk seferinde buna mecbur bırakılmış olsa bile ikinci ve üçüncü sefer yine de mecburiyetten mi olacak? İleride bahaneler uydurmaya çalışsa bile tüm bunları örtbas edemeyecek.”

Hafifçe kaşlarını çattı ve "Fakat lordum benden He Wenzhao'yu kandırmamı, büyük bir balık yakalamak için uzun bir olta atmamı ve erdemliler ile iblisler arasında gerçekleşecek büyük savaş için istihbarat toplamamı istememiş miydi?" diye sordu.

"Hm." Wenren E başıyla onayladı. “Bu da gerekli. Ama iş Baili Qingmiao'ya geldiğinde en iyisi onun bir an önce umudunu kaybederek tarikatını terk etmesi ve kayıtsızlık yolunu geliştirmeye geçmesi olur."

"Ha?" Shu Yanyan’ın kafası karışmıştı, lordu bununla ne demek istiyordu? Baili Qingmiao ile ilgileniyorsa onun tarikatına ihanet etmesini ve şeytani yola girmesini sağlamalı, sonra da onu eline geçirmenin bir yolunu bulmalıydı. Neden kayıtsızlık yolunu uyguluyordu ki?

“Sadece sana söyleneni yap." dedi Wenren E.

"O halde Baili Qingmiao'nun dikkatini dağıtmak ve He Wenzhao'ya fırsat sağlamak için birkaç ast ayarlamalıyım. Dağdan indikleri hiçbir seferde birbirlerinden ayrılmıyorlar, bu yüzden fırsat bulmak çok zor." dedi Shu Yanyan.

"Gerek yok, Baili Qingmiao'yu bir süreliğine uzaklaştıracağım." dedi Wenren E.

"Yine, yine mi siz şahsen dahil olacaksınız ya?" Shu Yanyan'ın yüzü kaskatı kesilmişti.

"Bir problem mi var?" Wenren E bir kaşını kaldırdı.

"Nasıl olabilir ki?" dedi Shu Yanyan zar zor gülerek.

Onun Wenren E'ye güvenmediğini gören Yin Hanjiang mutsuz bir şekilde, "Lordumuz Baili Qingmiao'ya efsanevi ruhani ilaç Kar Alevini getirmesini emretti. Böylece hem hazineyi alabilecek hem de senin He Wenzhao'yu Shangqing Tarikatından uzaklaştırıp cezbetmeni kolaylaştıracak. Bir taşla iki kuş.” dedi.

"İşte bu!" Shu Yanyan huşu içinde durdu ve tek dizinin üzerine çöktü. "Lordumuz bir dahi."

"Hm." Wenren E ifadesiz bir yüzle başını salladı.

Yazar Notu:

Yin Hanjiang: Lordumuz bir dahi!

Shu Yanyan: Lordumuz bir dahi!

Wenren E: Size söylesem de bana inanmayacaksınız fakat bu konu hakkında o kadar da düşünmedim.