Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 3: Kaybol!

 

Sert bir müzakereden sonra hayalet isteksizce bunu bir dahaki sefere onun izni olmadan yapmayacağına söz verdi ama aynı zamanda bir talepte bulundu: Xiao Lin üç gün içinde Beş Yıllık Üniversite Üç Yıllık Öğrence’nin on sayfasını bitirmeliydi yoksa yang enerjisini emmek için yine bu yolu kullanacaktı.

Xiao Lin: “Ne saçmalık! Beş Üç’ün yazarı sen misin!”

Hayalet: “Ya da on sayfa Ejder Geçidi Soru Bankası, fark etmez.”

Xiao Lin ağlamak istiyordu: “Neden soru çözdürmeye bu kadar takıntılısın?”

Hayalet: “Çünkü ne zaman bir sınavda bir soruyu yanlış yaptığını görsem üzülüyorum.”

Xiao Lin gerçekten şanssız olduğunu hissetti, bu hayalet yaşıyorken Fan Jin olabilir miydi? Üniversite sınavına onlarca kez girmiş veya sınav yüzünden psikolojisi mi bozulmuştu? Bir hayalete rastlasa bile nasıl bu kadar şanssız olabilirdi!

Hayalet bu konuda çok sakindi: “Kötü hayaletlerin hepsi böyledir. Ödül olarak, eğer görevi fazlasıyla yerine getirirsen az önce yaptığım gibi sana ücretsiz hizmet edebilirim ve yang enerjisini emmeyeceğim.”

Xiao Lin: “Reddedebilir miyim?”

Hayalet: “Hayır.”

Ertesi gün hafta sonuydu, hayalete hayatını bir an önce hatırlatmak için Xiao Lin hayaleti sokakta yürüyüşe çıkarmıştı ve birden aklına bir soru geldi: “Bir hayalet olarak neden güpegündüz beni takip edebiliyorsun, ışıktan korkman gerekmez mi?”

Hayalet: “Emin değilim, senden çok uzakta olamamam dışında bir kısıtlama yok.”

Güneş parlıyordu, trafik yoğundu, bu dünyevi dünyaya ait bir telaştı ve hayalet artık bunu hissedemiyordu.

Birdenbire biraz üzgün hisseden Xiao Lin hayalete sordu: “Gerçekten aklına hiçbir akraban gelmiyor mu? Bir isim bile ipucu olabilir.”

Hayalet: “Hatırladım.”

Xiao Lin mutlu oldu ve hemen ne hatırladığını sordu.

Hayalet şöyle dedi: "Önümdeki bina çok tanıdık geliyor, sanki karanlıkta bir güç beni içeri çekiyormuş gibi.”

Qianlong Gökdeleni mi?

Xiao Lin yüksek binaya baktı ve şüpheyle, "Bu ülkedeki ünlü bir şirket, tanıdık geldiğine emin misin? Orada mı çalışıyordun?” diye sordu.

Hayalet: “Neden orada çalışamazmışım gibi konuşuyorsun?”

Xiao Lin: “Çünkü sen daha çok, ders çalışıp çalışmadığımızı görmek için gün boyu sınıf penceremizin arkasından bizi gözetleyen sınıf öğretmeni gibisin.”

Hayalet alayla gülümsedi: “Demek senin zihninde ben böyle bir insanım.”

Xiao Lin, "Tabii ki hayır, sen bir insan değilsin!” dedi.

Hayalet bir an sessiz kaldı: “Beş Üç on beş sayfaya çıkarıldı.”

Xiao Lin durumu lehine çevirmeye çalıştı: “Hayalet ağabey, çok yakışıklı ve çekici olan hayalet ağabey, yanılmışım, genç ve bilgisizim! Orada sadece çalışmakla kalmaz patron bile olabilirsin!”

Hayalet artık onunla kavga etmiyordu, belki de bina hayalet için gerçekten tanıdık anıları çağrıştırıyordu ki Xiao Lin'e şöyle dedi: “İçeri gir ve bir göz at.”

Xiao Lin tereddüt etti: “İçeri girmek için randevu alınması gerekiyor, değil mi? Ben öğrenciyim, muhtemelen beni içeri almazlar…”

Tam o sırada bir otomobil yavaşça binanın girişinde durdu ve bir anda çok sayıda insan indi. Şirket yöneticileri gibi görünen birkaç takım elbiseli adam kaşları çatık güzel bir kadının etrafını saygıyla çevrelemiş ve birlikte binaya girmişlerdi.

Otomobil Xiao Lin’in yönüne ilerledi va hızlanıp ıslıklayarak geçip gitti. Yolun kenarında durmakta olan Xiao Lin bir ağız dolusu egzoz dumanı solumaktan kaçamamıştı.

Xiao Lin hayalete sordu: “Hâlâ içeri girmek istiyor musun? Mecbur kalırsam bir şeyler düşünürüm.”

O sırada hayalete ne olduğunu bilmiyordu, hiç cevap vermemişti.

Xiao Lin bunun üzerinde çok düşünmedi, hayalet son birkaç gündür bütün gün kulağının dibindeydi ve huzurlu bir anı nadiren yaşatıyordu, bu yüzden elleri arkasında ilerlerken memnun hissediyordu.

Sınıf arkadaşlarıyla basketbol oynadıktan sonra eve döndüğünde hayalet hâlâ sessizdi, tek kelime etmemişti.

Xiao Lin bir şeylerin yanlış gittiğini hissetmeye başladı.

Odanın etrafında daireler çizdi ve hayalete seslenmeye çalıştı: “Hayalet ağabey? Görünmez hayalet? Bebiş hayalet?”

Bu mümkün mü? Bir insan olarak reenkarne olmaya bu kadar sessiz sedasız mı gitti?

Ne büyük bir keyif! Şu andan itibaren o soruları çözerken çene çalacak kimse olmayacak.

Xiao Lin bir süre düşünse de hayaletin en başında nasıl geldiğini ve şimdi nasıl gittiğini çözemedi. Yine de en azından bunu kutlaması gerektiğini düşünerek buzdolabına gitti, bir soda ile kek aldı ve televizyon izlerken bir şeyler atıştırdı.

Öncesinde kendisi rastgele bir kanal açardı ve hayalet alay etmek için etrafta olurdu, vay efendim program çok salakçaymış, sunucunun beynindeki su Xiao Lin'inki kadar çokmuş, konukların suratları sırf estetikten ibaretmiş falan filan... Kobayashi'nin bir TV programı izlemesi kulağa bir Bilibili kanalı izlemek gibi geliyordu, bu alaylar kelimenin tam anlamıyla beyin kapasitesini doldurabilirdi.

Şükürler olsun ki dünya nihayet temizlenmişti!

Programı izledikten sonra odasına geri döndü ve soruları çözmeye hazır bir şekilde oturdu.

Ama çok geçmeden biraz huzursuzlandı.

Bir problem üzerinde uğraştığı zaman kimse kulağına cevap ya da çözüm yolu hakkında bir şeyler fısıldamıyordu.

Xiao Lin çözdüğü her problem için bilinçsizce sık sık cevapları gözden geçirme alışkanlığı geliştirmişti.

Lin Yinnian, sen mazoşist misin!

Xiao Lin kendi suratına bir tokat atarak kendini sakinleşmeye ve problem üzerinde çalışmaya devam etmeye zorladı.

İki gün böyle devam ettikten sonra Xiao Lin'in cep telefonuna aniden bir arama geldi.

"Alo?"

"Xiao Lin ile mi görüşüyorum?" Yabancı ama kulağa hoş gelen bariton bir sesti.

"Evet benim, kimsiniz?" Dolandırıcı aramaları hep böyle başlardı, bu yüzden Xiao Lin tetikteydi.

"Senin hayalet ağabeyin."

Xiao Lin: "????"

Biraz kafası karışmıştı, yanlış duyduğundan şüpheleniyordu.

Xiao Lin: “Kanıtın var mı?”

Karşı taraf: "Beş Üç'ün on sayfasını da yaptın mı?"

Xiao Lin: "...... Tamam, sana inanıyorum."

Sonra birçok yeni soruyla devam etti: "Aramayı nasıl yapabildin? Nereden yapabildin? Reenkarne mi oldun yoksa başka birinin bedenini mi çaldın?"

Karşı taraf şöyle mırıldandı: "Şu an telefonda sana net bir şey söyleyemem, o yüzden okuldan sonra gel ve beni gör."

Xiao Lin farkına varamadan şöyle dedi: "Ödevimi yapmalıyım."

Karşı taraf: "Sana yardım edeceğim."

O anda Xiao Lin sanki bir kâbusu hatırlıyor gibiydi.

"Hayır, hayır, hayır, senin özel dersine ihtiyacım yok, kendim yapabilirim, sadece bana adresi ver!" diye telaşla konuştu Xiao Lin.

Karşı taraf bir kahkaha attı ve şöyle dedi: "Qianlong Binası'na gel, resepsiyon görevlisine ismini ver, seni bana getirecektir.

Qianlong Binası'nın adını duyduğunda Xiao Lin bir çığlık attı: "Gerçekten de orasıyla bir alakan var!"

Merak dolu olan Xiao Lin hayaletin insan olduktan sonra nasıl göründüğünü öğrenmek için sabırsızlanıyordu. Okuldan sonra doğruca Qianlong Binası'na gitti. Resepsiyon görevlisi adını duyduktan sonra hiçbir soru sormadan onu doğruca 34. kata götürdü; burada yakışıklı bir sekreter görevi devraldı ve onu 35. kata götürdü.

İki kapı açılıp da lüks masada oturan adam arkasını döndüğünde Xiao Lin donup kalmıştı.
Pahalı ve yumuşak yün halısı, tavandan tabana geniş camların aydınlığı ve ferahlığı, adamın yakışıklı yüzü ve özel dikim, el yapımı takım elbiseleri ile ofisin neredeyse her köşesinde "hayatın galibi" etiketi vardı.

Xiao Lin'in ağzı açık kaldı ve net bir şekilde konuşamadı bile: "Sen, sen hayalet misin?"

Adam ayağa kalktı ve ona doğru yürüdü, tane tane adımlar atarken görünmez hormonlar yayıyordu ve Xiao Lin bilinçsizce gerginleşmişti, sanki avını gözleyen bir avcı tarafından izleniyormuş gibi hafifçe sırtını gerdi, gerektiğinde dönüp kaçmaya hazırdı.

"Benim." dedi adam. "Yolun kenarında durduğun ve yanından bir arabanın geçtiği günü hatırlıyor musun?"

Xiao Lin: "Evet, Qianlong Binası'ndan çıkıyordu."

Adam: "Ondan sonra bir güç tarafından zorla senden koparıldım ve kendime geldiğimde çoktan bu bedene girmiştim. Bu kişi daha önce bilinmeyen bir nedenle birkaç gün boyunca komada kalmış olan ve kalbinin zayıf olduğu söylenen Qianlong Grubu Başkanı Qu Heng."

Xiao Lin sevinçle gülümsüyordu: "Demek otoriter bir başkanı yanıma aldım, öyle mi? Bugün beni borcunu ödemek için mi çağırdın?"

Adam: "Sana bir milyon dolar değerinde sınav sorusu almama ne dersin? Ölene kadar soru çözersin."

Xiao Lin: "Defol git! Umurumda değil, acele et ve beni aşağılık parayla küçümse!"

Adam: "Sorun da bu zaten, Qu Heng'e dair hiçbir anım yok ve burada oturuyor olmama rağmen herhangi bir aşinalık hissi duymuyorum. Ancak Qu Heng'in fiziksel sorunu beyninde değil kalbinde ve tanım gereği hafıza kaybı yaşamamalıyım."

Xiao Lin: "Hastalık bir hafıza kaybına neden olmuş olabilir mi?"

Adam: "Bilmiyorum ama hayalete dönüştüğüm süre boyunca senin etrafındaydım, yani seni gördükten sonra bazı ipuçları bulabileceğimi düşündüm."

Tam o sırada dışarıda bir kargaşa oldu, ardından kapı itilerek açıldı ve erkek sekreter güzel bir kadının içeri girmesini engellemekte başarısız oldu.

Xiao Lin bu güzel kadının o gün binanın dışında gördüğü kadın olduğunu fark etti.

"Qu Heng, seni orospu çocuğu! Benimle boşanma davası açıyorsun ve aynı zamanda ofiste genç bir delikanlıyla oynuyorsun!" Güzel kadın öfkeli bir yüz ifadesiyle koşarak gelmişti.

Xiao Lin tek kelime etmeden adamın arkasına saklandı ve kadının işkolik olduğu ve kendisini her gün yalnız bıraktığı için adamı suçladığı, şimdi ayrılmak için ondan boşanmak istediği devasa bir gösteriye tanık oldu.

Güvenlik görevlileri kadını dışarı çıkardıktan sonra Xiao Lin adamın yüzünün bembeyaz kesilmesini ve göğsünü kapatarak yavaşça yere yığılmasını izledi.

Ama hastaneye giderken adam öldü.

Ardından başka bir kargaşa daha geldi ama bunun artık Xiao Lin'le pek bir ilgisi kalmamıştı.
Xiao Lin bu bir dizi değişiklik karşısında şaşkına dönmüştü, gününü nasıl anlatacağı konusunda hiçbir fikri yoktu.

Bir araba kazasına tanık olmak, sonra bir hayaletle karşılaşmak, hayaletin bir ceset bulması ve otoriter bir CEO'ya dönüşmesi, CEO'nun karısının kapısına musallat olması ve CEO'nun kalp krizinden ölmesi?..

Bir romanda böyle bir olay örgüsü olsa kimse gerçekçi bulmaz!

Odasına döndüğünde Xiao Lin uzun süre sakinleşemedi, zaten ödevini yapmaya niyeti de yoktu.

O anda aniden kulaklarına belirsiz bir ses geldi.

"Geri döndüm."

Xiao Lin şaşırdı, sevindi, kafası karıştı ve şaşkına döndü, kısacası insan sözcükleri artık duygularını tarif edemiyordu.

"Hayalet ağabey, nasıl geri döndün!"

Hayalet, "Hoş gelmedim mi?" dedi.

"Hayır hayır, daha neler! Seni gördüğüme çok sevindim. Sen olmadığında bir problem çözücüm olmuyor, hayır, problem çözen bir hayaletim olmuyor!" diye aceleyle konuştu Xiao Lin.

Hangi hayalet insana dönüştükten sonra tekrar hayalet olduğunda bunalıma girmezdi ki? Hayaletlerin hepsinin böyle hissetmesi gerekirdi.

Xiao Lin hayalete tekrar sordu: "Sana neler oluyor? Sen Qianlong Grubu'nun başkanı Qu Heng misin?"

Hayalet: "Bilmiyorum ama sanmıyorum. Ben sadece Qu Heng olmamakla kalmıyorum, aynı zamanda daha önce yolda gördüğün araba kazasının kurbanı da benim gerçek bedenim olmasa gerek."

Xiao Lin'in kafası karışmıştı: "Yani sen aslında bir hayalettin ve özellikle ele geçirecek birini mi arıyordun?"

Hayalet: "Hayır, kendi isteğimle olmadı ve şimdi neler olduğunu bilmiyorum."

Xiao Lin hayaletin bunalımda olduğunu duyunca onu teselli etti: "Şu anda sadece hafızan kayıp, bir gün hatırlayacaksın ve her şey çözülecek. Zaten seni kovacağımı söylemedim, sadece benimle kal, belki üniversite giriş sınavlarında seninle Tsinghua veya Pekin Üniversitesine bile girebilirim."

Hayalet: "Yapacağını söylediğin Beş Üç'ün on sayfasını bile bitirmedin ve hala Tsinghua ya da Pekin Üniversitesine mi gitmek istiyorsun?"

Xiao Lin: "Sadece senin için endişelenmiyor muyum? Neden sevgim ve dürüstlüğüm için beni övdüğünü görmüyorum?"

Hayalet: “Bence bunu bilerek yapıyorsun.”

Xiao Lin: "???"

Hayalet: "Yang enerjini emebilmem için bilerek ödevini bitirmiyorsun."

Xiao Lin'in beyaz yüzü yavaşça kızardı.

Hayalet ona güvence verdi: "Aslında ben de yang enerjisini bu şekilde emmekten hoşlanmıyorum ama o kadar çok istiyorsan sekiz sayfa yap ve senin için halledeyim."

Xiao Lin nefesini tuttu ve bağırdı: "Kaybol!!!"