Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 2: Ben insan değilim.

 

Xiao Lin annesini korkutmamak için hayaletin hâlâ etrafında dolaştığını, zaman zaman soru çözerken denetlediğini, cevaplar konusunda gün boyu onunla tartıştığını ve onunla alay ettiğini söylemedi, sadece araba kazasına tanık olduğundan beri çok fazla halüsinasyon gördüğünü söyledi. Annesinin ifadesi beklendiği gibi değişmiş ancak bir tanrıçaya koşmak yerine Xiao Lin’i hastaneye götürmüştü.

Bunun nedeni Xiao Lin'in travma geçirdikten sonra psikolojik sorunları olabileceğini düşünmesiydi.

Karşı çıkacak fırsatı olmadan Xiao Lin doktorun önünde oturmak zorunda kaldı. Doktora düz bir yüzle cevaplar verirken yanındaki hayalet gevezelik etmeye devam etti.

Hayalet: “Sanırım daha önce burada bulunmuş olmalıyım.”

Doktor oradayken Xiao Lin hayaletle konuşamazdı, aksi takdirde muhtemelen bugün buradan ayrılamaz ve doğrudan psikiyatri bölümüne sevk edilmesi gerekirdi.

Sonunda doktor Xiao Lin'in muhtemelen travma sonrası stres bozukluğu yaşadığına karar verdi, ciddi değildi ve şimdilik ilaca gerek yoktu, birkaç gün dinlenip nasıl gittiğine bakacaktı, kendiliğinden iyileşecekti.

Hastaneden çıktıklarında Anne Lin Xiao Lin’e “Eğer hala iyi değilsen bir uzmana görünelim.” dedi.

Xiao Lin bunun şüpheci bir tuzak olduğundan korktu ve bu sebeple çabucak doktorun haklı olduğunu, muhtemelen korkmuş olduğunu, bilime güvenilmesi ve batıl inançların yok sayılması gerektiğini, dinlendiğinde her şeyin yoluna gireceğini söyledi.

Annesinin yüzünde rahatlamış bir ifade belirdi ve Xiao Lin şimdi düzgün cevap vermemiş olsaydı yarın doktor değiştirmek zorunda kalacağını düşünerek rahat bir nefes aldı.

Bundan kimseye bahsetmemeye karar verdi ve belki de hayaletin kendisi birkaç gün içinde gitmiş olacaktı.

Eve döndüğünde Xiao Lin hayalete sordu: "Bir şey mi hatırladın?”

Eğer hayaletin akrabalarını bulabilirse belki de hayaletin dileği yerine gelir ve çabucak reenkarne olabilirdi.

Hayalet: “Hastaneyi çok iyi bildiğimi hissediyorum, sence bir hastanede çalışmış olabilir miyim?”

Xiao Lin: “Öldükten sonra yakılmamış olman ve cesedi alacak kimseyi bulamadıkları için morgda kalman da mümkün.”

Hayalet: “...”

Sessiz kalınca Xiao Lin sözlerinin hayaletin öz güvenini yerle bir edebileceğini düşündü, bu yüzden aceleyle onu teselli etti: “Sadece boş boş konuşuyorum, kendine bir bak, çok iyisin, beni ele geçirmeye çalışmıyorsun, yüksek bir IQ'ya sahipsin, tüm matematik ve dil konularını biliyorsun, başarılı bir insan olmalısın, cesedini kimsenin almaması imkansız.”

Hayalet mırıldandı: “Haklısın.”

Xiao Lin kendi kendine bunların hepsinin bir hayaletkenki özelliği olduğunu, egosunun yüksek olduğunu ve bir insan olduğu dönemde erişilmez bir yükseklikte olması gerektiğini düşündü.

Daha sonra sordu: “Aklına başka bir şey geliyor mu?”

Hayalet: “Şu anda sadece seni takip edebiliyorum, senden çok uzaklaştığımda otomatik olarak geri çekiliyorum. Hafta sonları daha fazla dışarı çıkmalısın, belki herhangi bir yeri gördüğümde aniden anılarım canlanır.”

Xiao Lin hayaletlerin sıradışı dünyasını merak ediyordu: “Beni görebiliyorsun, kendini görebiliyor musun? Kendine nasıl görünüyorsun?”

Hayalet: “Çok uzun, çok yakışıklı, çok çekici.”

Xiao Lin buna hiç inanmadı: “Abart sen de!”

Duş alırken Xiao Lin'in aklına daha ciddi bir soru geldi: “Yani ben her gün banyoya girip duş alırken sen hep izliyor musun?”

Hayalet onu teselli etti: “Biraz zayıf olmana rağmen ellerin ve ayakların uzun, ileride büyüyüp uzamaya devam edeceksin. Benim kadar olmasan da nispeten yakışıklısın ve cildin beyaz. Zamanla güzelce olgunlaşacaksın ve iyi bir fiziğin olacak.”

Xiao Lin’in yüzü kıpkırmızı kesildi ve bir an konuşamadı: “Ne… Ne fiziği! Açık konuş!”

Hayalet onunla alay etti: “Sen ne fiziğinden bahsediyorsun?”

Ayrıca kasıtlı olarak Xiao Lin'in altına doğru bir nefes soğuk hava üfledi. Xiao Lin şaşkınlıkla irkilerek geri adım attı ama ayağının kayıp geriye doğru düşeceğini kim bilebilirdi ki?

Banyo seramik kaplama ile camdı. Düşmesi şakaya gelmezdi. Tam o anda Xiao Lin’in yüreği buz kesildi, ‘Bu bittiğinde ben de bir hayalet olacağım.’ diye düşündü.

O anda bir elin beline dolandığını ve ardından aksi yöne doğru sertçe çekildiğini hissetti.

Hareketsiz kaldıktan sonra o güç de hemen ortadan kayboldu.

Xiao Lin şaşkınlık içinde banyo aynasında bulanık bir şekil görür gibi oldu ama bunun buhar mı yoksa başka bir şey mi olduğunu anlayamadı.

“Hayalet ağabey? Az önceki sen miydin?” Belli belirsiz sordu.

Her nedense bu sefer hayalet konuşmadan önce bir süre sessiz kaldı: “Bendim.”

Xiao Lin'in nefesi kesildi: “Artık bir varlık olarak görünebiliyor musun? Acele et, neye benzediğini göreyim, belki kim olduğunu öğrenebiliriz!”

Hayaletin az önce uzun boylu ve çekici olduğunu söylediğini unutmamıştı, diğer adamın böbürlenip böbürlenmediğini görmek niyetindeydi.

Hayalet: “Daha önce sana hiç bu kadar yakın olmamıştım, başlangıçta kulağına üfleyerek seni kasten korkutmaya çalıştığım zaman hariç.”

Xiao Lin'in kafası karışmıştı: “Ne demek istiyorsun?”

Hayalet: “Sanırım yang enerjisini emerek formumu koruyabilirim.”

Xiao Lin hem şaşırdı hem de sevindi: “Demek hayalet filmlerinde söyledikleri doğruymuş, yang enerjisi hayaletler için gerçekten yararlıymış. Bu keşif dünyayı hayrete düşürecek. Tez olarak yazılırsa Nobel Ödülü alır!”

Hayalet:  “…Böyle bir keşif için sana kim Nobel Ödülü verir?”

Xiao Lin başını kaşıdı: “O zaman sana biraz daha yang enerjisi göndermeme ne dersin?”

Hayalet: “Unut gitsin.”

Xiao Lin duygulandı: “Vücudumun zarar görmesinden mi korkuyorsun? Sorun değil, ben hala gelişen bir gencim, bol miktarda yang enerjim var, biraz alsan bile iyi olacağım!”

Hayalet şöyle dedi: "O zaman Beş Yıllık Üniversite Üç Yıllık Öğrence kitabını bitirene kadar bekle, ondan sonra alacağım yoksa ardındaki büyük boşluğa bakınca kendimi kötü hissederim.”

Xiao Lin gerçekten de hayaleti oracıkta öldüresiye dövmek istiyordu.

Ama o gece erotik bir rüya gördü.

Rüyasında uzun boylu bir figür onu bir duvara yaslıyor ve başını eğerek dudaklarından başlayıp yavaşça her yerini yalıyordu.

Xiao Lin’in vücudu yanıyordu, “Hayır” demesine rağmen vücudu dürüsttü ve tahrik olurken göğsü şiddetle inip kalkıyor, bu savaşa karşı koyamıyordu.

Ancak yavaş yavaş bir şeylerin ters gittiğini hissetti. Karşı taraf ona neden bu kadar sert davranıyordu? Güzel bir kadın gibi değil de sanki…

Aniden önünde bir ayna belirdi ve Xiao Lin aynaya baktı; yoğun buhar ve bulanıklık içinde bir figür ortaya çıktı.

Bu şey değil mi?

Xiao Lin irkildi ve korkmuş bir yürekle gözlerini açtı!

Sonucu görmese bir sorun olmazdı, bir bakışla Xiao Lin neredeyse çığlık atacaktı.

Battaniyesi bir şekilde kaldırılmış, pijaması köprücük kemiğine kadar kaldırılmış ve iç çamaşırı... Uyumadan önce sadece iç çamaşırı giymişti ve sonuç olarak iç çamaşırı şimdi aşağıdayken küçük kardeşi onu büyük bir coşkuyla selamlıyordu.

Perdenin arasından süzülen ay ışığında Xiao Lin kendini bacakları ardına kadar açık ve aralarında çömelmiş bir figürle buldu.

Figür akşam olduğundan çok daha net görünse de yüzü hâlâ görünmüyordu.

Diğeri başını kaldırdı ve şöyle dedi: "Yang enerjisini emmenin yolu bu gibi görünüyor sanki?”

Xiao Lin daha fazla düşünmedi bile ve diğerini tekmeleyerek yere düşürdü.

Beklenmedik bir şekilde hava gibi olan figür bir tekmeyle duvar yapışmış ve bir süre sonra bir su birikintisi gibi yavaşça aşağı akarak gözden kaybolmuştu.

Hayalet: “Tekmelediğin için tüm emeklerim boşa gitti.”

Xiao Lin'in yüzü karanlıkta kıpkırmızı oldu: “Sana biraz yang enerjisi vereceğimi söylemiştim ama bu şekilde değil!”

Hayaletin umurunda değildi: “Sen de iyi vakit geçiriyordun ve inlemeye devam ediyordun.”

Xiao Lin: “Kapa çeneni!”

Hayalet: “Bu ergenlik döneminde normal bir fizyolojik tepkidir, utanma, çok yakışıklı olduğumdan bahsetmiyorum bile, kesinlikle üzüntü hissetmeyeceksin.”

Xiao Lin: “Yakışıklı olsan da sence bir insan bir hayaletin ona şunu bunu yapmasını ister mi?”

Hayalet: “Bilmiyorum, ben insan değilim.”