Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 4: Lütfen beni korkutmayı bırak!

 

Lin ailesinin ebeveynleri meşgul insanlardı. Nadiren evde olurlardı. Hizmetçi kadın yemeği hazırladıktan sonra çıktı. Xiao Lin yang enerjisinin emilmemesini istediği konusunda kararlı olduğunu göstermek için ders çalışmaya kalktı. Öğleden sonra ve akşamın tamamını soru çözmek için harcadı. Akşam yemeğini bile unutmuştu.


Hayalet yemek yemeye gerek duymuyordu. Onun için gece ve gündüz de yoktu. Onunla aynı zaman ve mekanda yalnızca Xiao Lin vardı, onu sadece o duyabiliyordu.


“Hangi okula gitmek istediğini düşündün mü?” diye sordu hayalet Xiao Lin’e.


Xiao Lin soru denizinden kafasını kaldırdı. Midesinin guruldadığını hissediyordu.


Başını kaşıyıp cevap verdi. “Daha önce pilot olmak istiyordum ama sonra fiziksel olarak bunu yapamayacağımı düşündüm. Ayrıca yükseklikten biraz korkuyorum. Bu yüzden sanırım biraz tarih ya da arkeoloji okuyacağım.


Hayalet: “O zaman T Üniversitesini seçebilirsin.”


Xiao Lin esneyerek gelişigüzel bir cevap verdi. “Olur.”


Nihayet sordu: “Hafızanı kaybetmemiş miydin? T Üniversitesini nereden biliyorsun?”


Hayalet: “Bilmiyorum, birden aklıma geldi. Belki oradan mezun olmuşumdur.”


Xiao Lin kasten onu sıkıştırdı: “Belki de T Üniversitesini çok istiyordun. Üniversite sınavında onlarca kere başarısız oldun ve sonunda kafayı yiyerek öldün. Yoksa neden soru çözmeye bu kadar takıntılı olasın?”


Hayalet: “Yang enerjini emerim.”


Xiao Lin: “...”


Hayalet artık onun zayıf noktasını yakalamıştı ve kritik bir noktaydı. Xiao Lin öfkelenerek kalemini bırakıp kendine yemek ısıtmak için odasından çıktı.


O yemeğini bitirmeden insanlar yataklarına girmişti.


Xiao Lin doğrudan yemek masasının üzerinde uyuyakalmıştı.


O şaşkınlık içindeyken göğün ışığı yüzüne vuruyordu. T Üniversitesinin girişine ne zaman geldiğini bilmiyordu. Bir grup yeni akranıyla konuşup gülüyordu. İçi üniversite hayatı için özlemle doluydu.


Birisi önünden aceleyle geçti. Yüzü net olarak görülemiyordu ama figürü çok tanıdıktı. Xiao Lin’in kalbi çırpındı. Akranlarını geride bırakarak koştu.


“Hayalet ağabey!” Bir anda sesleniverdi.


Adam durdu.


Xiao Lin çok sevindi. Öne çıkıp diğerinin omzuna hafifçe vurarak gülümsedi. “Sonunda seni buldum!”


Diğeri arkasını döndü; gözleri fal taşı gibi, ağzı kan içindeydi. Yine de yüzünde utangaç bir ifade vardı: “Bana mı seslendin arkadaşım?”


Xiao Lin'in korkudan ödü patladı, tüyleri diken diken oldu ve hızla geri çekilip başını çıngırak gibi salladı.


Ama elleri diğer tarafa yapışmıştı ve bir türlü kurtulamıyordu. O yüzün kendisine sırıttığını gördü. Sırıtış giderek daha da genişledi, artık neredeyse tüm yüzü kaplıyordu.


Xiao Lin korkudan altına işeyecekti. Neredeyse ağladı ağlayacaktı.


“Hayalet ağabey, lütfen beni korkutmayı bırak!”


Adam bir anda elini ısırdı. Xiao Lin bağırarak gözlerini açtığında hala evde olduğunu gördü.


Yemek masasında değil yatakta yatıyordu, üstü bile örtülüydü.


Bir an için şaşkınlığa düşen Xiao Lin masanın yanında oturan belli belirsiz bir figür fark etti, sanki masadaki sorulara bakıyordu.


Önce irkildi, sonra diğerini tanıdı. “Hayalet ağabey?”


Hayalet “hm” dedi. "Işığı açma. Şimdi ancak bu kadar görünür olabilirim. Işığı açsan bile bedenimi göremezsin."


Xiao Lin üzerindeki yorgana baktığında biraz duygulandı. Diğer insanların hayalet hikayeleri korku hikayelerinden ibaretti. Ancak o sıcak bir peri masalı bulmuştu.


Duygularını yatıştıramadan hayaletin konuştuğunu duydu: “Bir soruyu yanlış yapmışsın.”


Xiao Lin'in dudağının kenarı seğirdi. “Notlarım artık önemli ölçüde arttı. Bu gidişle T Üniversitesine girerken hiçbir sorun yaşamayacağım.”


Hayalet: “Yanlış yanlıştır. Yenilgiyi kabul et.”


Xiao Lin figürünün nasıl havada süzüldüğünü açıkça göremeden dudakları çoktan buz gibi bir soğuklukla kaplanmıştı.


Buz gibi soğuk… bir dokunuş mu?


Sanki dondurma tarafından öpülmüş gibi bir histi. Bu his Xiao Lin'in gözlerini kocaman açmasına neden oldu.


Ancak çok geçmeden, bir elin avuç içine benzeyen bir gölge önünde süzülerek görüşünü kapattı.


Xiao Lin ilk öpücüğünün ne bir kızla ne de bir erkekle değil, bir hayaletle olmasını beklemiyordu.


Bir insanı öpmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyordu fakat bir hayaleti öpmenin nasıl bir duygu olduğunu tecrübe etmişti.


Acaba Guinness Dünya Rekoru'na girebilir miyim? 


Şaşkınlıkla düşündü.


Tuhaftı. Hayalet ağabeye dokunamıyordu ama gözlerini kapattığında diğerinin dudakları ile dilini net bir şekilde hissedebiliyordu. Biraz serin ve duman gibi olsa da yaz havasındaki… neyse, sadece bir karpuz veya dondurma yemek gibi düşünün.


Karanlık gecede Xiao Lin'in yüzü kırmızıya döndü. Elini nereye koyacağını bilemedi. Bilinçsizce diğerinin göğsünü itmeye çalıştı fakat uzandığında hiçbir şey olmadı.


Daha sonra…


Elbette sadece öpüşebilen bir hayalete hiçbir şey olmazdı.


Xiao Lin ne zaman uykuya daldığını bilmiyordu. Yalnızca ertesi gün boyunca dikkatinin biraz dağınık olduğunu biliyordu.


Bunu hayaletin dün gece kendisinden çok fazla yang enerjisi emmiş olmasına bağladı ve gece eve döndüğünde hayalete şikayet etmekten kendini alamadı.


Hayaletin onunla alay edeceğini nereden bilebilirdi ki? “Dün gece senin yang enerjini hiç emmedim.”


Xiao Lin'in bitmek bilmez kınaması aniden durdu. Ağzı açık kaldı. Yüzü renkten renge girdi.


Hayalet: “Bunu tekrar deneyimlemene izin vermeme ne dersin?”


Xiao Lin bilinçsizce ağzını kapatarak bir metre öteye atladı.


Ertesi gün sınıfa bir nakil öğrenci geldi. Okul üniformasının yanı sıra her tarafı marka ürünlerle doluydu. Öğretmen onu Xiao Lin'in önüne yerleştirdi.


Nakil öğrenciyle ilgili söylentiler kısa sürede sınıfta her yere yayılırken Xiao Lin hepsini duydu: Nakil öğrencinin geçmişi çok karmaşıktı. Nakil öğrenciyi ebeveynleri değil de bir asistan veya sekreter getirmiş, okul müdürü bizzat ona eşlik etmişti.


Okul bittiğinde Xiao Lin nakil öğrencinin okul kapısında güzel bir kadınla tartıştığını gördü. Nakil öğrenci arkasını dönerek kaçtı. Bu sırada güzel kadın bir arabaya binerken birilerine onu kovalattırdı.


Onunla birlikte çıkan sınıf arkadaşlarının hepsi nakil öğrencinin geçmişi hakkında tahminlerde bulundu. Xiao Lin aniden hayaletin onunla konuştuğunu duydu:” İçimden bir ses yakında tekrar ayrılacağımı söylüyor.”


Xiao Lin aniden durdu, etrafındaki tüm sesler bir gelgit dalgası gibi geri çekildi.


Onun dünyasında geriye yalnızca hayalet ağabeyinin sözleri kalmıştı.


“Neden?” Xiao Lin bir anda sordu.


Etrafındaki öğrencilerin hepsi ona garip bakışlar fırlattı.


Az önce dedikodu yapan sınıf arkadaşları şaşkındı: “Ne neden?”


Xiao Lin'in kalbi biraz daha donuklaştı.


Çünkü artık hayaletin cevabını beklemesine gerek kalmayacaktı.


Sonraki Bölüm