Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 87: Bu böyle olmamalıydı…

 

Shen Qiao'nun gördüğü kişi Fajing Sekti’nin lideri Guangling San’dan başkası değildi.


Şeytani sektlerin üçe ayrıldığı o yıl Fajing Sekti Tuyuhun’dan ayrılmıştı. Şimdi ise dünya kargaşa içinde; Guangling San Merkez Ovalar’da dövüş sanatları dünyasına birçok kere müdahale etmiş, gelecekte pastadan bir pay alabilmek umudu ile Yan Wushi’yi kuşatma planına katılmıştı. Yan Wushi'nin "ölüm" haberi çıkar çıkmaz, Fajing Mezhebinin güçleri hemen doğuya doğru uzandı, Huanyue Sekti’nin güçlerini Zhou Hanedanı'ndaki Tuyuhun sınırına yakın birkaç yerde hızla kökünden söktü ve bu arada kendi temelini sağlamlaştırdı.


Dürüst olmak gerekirse Shen Qiao'nun Fajing Sekti’nin lideriyle fazla bir ilişkisi yoktu ancak diğer tarafın kimliği özeldi. Sektin lideri olarak dikkat çekmesi kaçınılmazdı, yine de diğer taraf nadiren Jianghu’da ortaya çıkardı ve çevresinde kimse onu tanımazdı. Şimdi ise o kişinin geniş kollu cübbesi, sıradan bir ziyaretçiymiş gibi sütunların altında süzüldü.


Shen Qiao Yuwen Song'a burada oturmasını ve etrafta dolaşmamasını tembihledi, sonra ayağa kalktı ve Guangling San'ın gözden kaybolduğu yöne doğru yürüdü.


Avluda geziniyor gibi görünüyordu fakat aslında bulutların üzerinde yürüyormuşçasına santim santim küçülüyor, hiçbir iz bırakmadan tozlar arasında kayboluyordu. Yanından geçen Huang malikanesinin hizmetçisi sadece orada olduğunu hissetti. Geriye dönüp baktığında ise Shen Qiao çoktan ortadan kaybolmuştu.


Sadece Xuandu Dağı’nın qingong tekniği “Tiankuo Hongying”i inanılmaz bir seviyede uygulayanlar böyle çarpıcı bir duruma ulaşabilirler.


Diğerlerinin bakış açısından Guangling San gelişigüzel ortalıkta dolaşıyormuş gibi görünüyordu, ayaklarının altındaki basamaklar oldukça hızlı bir şekilde akıyordu. Shen Qiao bir köşeye döndü ve önünde aniden üç yön belirdi. Avluya açılan bir koridor, bahçede peyzaj görevi gören çakıllı bir yol ve arka bahçedeki gölete açılan bir koridor. Huang konutu Runan'da geniş bir alanı kaplıyordu. Şu anda önü taş döşemelerle çevriliydi ve görüş alanı kısıtlıydı. Guangling San ise ortadan kaybolmuştu, hangi yöne gittiğini kestirmek zordu.


Shen Qiao kıpırdamadan durdu ve bir an düşündü, Guangling San'ı bulması muhtemel olan orta yoldan vazgeçti ve sonuncusunu seçti.


Huang Ailesi yerelde zengin bir aileyi. Bu bahçe yandaki konuta bitişikti ve ev sahiplerinin diğer misafirleri eğlendirmesi için kullanılıyordu. Bu yüzden ev sahibi olmadan sıradan insanların buraya gelmeleri için hiçbir sebep yoktu.


Shen Qiao nefesi ve adımlarını olabildiğince hafifleterek bir süre gölete doğru yürüdü. Aniden, önden gelen sesleri duydu. İçlerinden birinin sesi kalbini ağırlaştırdı. Neredeyse ağır bir darbe yemiş gibi nefesinin zorlandığını hissetti.


Ufak bir anlığınaydı. Dövüş sanatlarında sıradan insanlar için fark edilmezdi ancak belirli bir seviyeye ulaşmış ustalar yeni bir ortama ne zaman girseler çevredeki enerjiyi hissederler ve hatta birbirlerini etkilemek için içsel bilgilerini harekete geçirirler. Ufacık bir tutarsızlıkta bile bir şeylerin yanlış olduğunu hisseedebilirlerdi.


Nereden geldiği belli olmayan bir yaprak önüne doğru fırladı. Momentumu hızlıydı ama sessizdi. Dövüş sanatları biraz daha zayıf olan birisi muhtemelen tepki bile veremezdi. Neyse ki rakip Huang ailesinden birinin hayatını almak istiyor gibi değildi, sadece Shen Qiao'nun favorilerini sıyırmakla yetindi, belli ki uyarmak niyetindeydi.


Evden bir hizmetçi ya da sıradan bir Jianghu insanı olsaydı önce istemsizce haykırır, sonra bundan kaçınmak için kımıldanır ya da becerilerinin diğerlerinden daha düşük olduğunu bilerek çabucak kaçardı, kısaca kesinlikle bir ses çıkarırdı.


Guangling San kendi kendine bugünün sadece Huang ailesi için bir doğum günü ziyafeti olduğunu düşündü. Jianghu’dan buraya gelenlerin dövüş becerileri sadece vasattı ve olağanüstü kimse yoktu. Ancak fırlattığı yaprak denize batan bir taş gibi sessizdi. Bu biraz tuhaftı.


 Guangling San şaşırmadan edemedi. Kendi kendine düşünmeden edemedi: Burada çömelmiş kaplanlar ve gizli ejderhalar gibi saklanan büyük ustalar mı vardı?

"Buraya hangi seçkin ustanın geldiğini bilmiyorum, ancak kendisi gizlice dinlemenin ayıp bir şey olduğunu bilmiyor mu?”


"mu" kelimesi çıkar çıkmaz ifadesi şaşkınlığa dönüştü, sadece kısa bir an olmasına rağmen, bu yeterliydi.


 Figür ortaya çıkar çıkmaz ifadesi şaşkınlığa dönüştü, sadece kısa bir an olmasına rağmen anlatmaya yetti.


“Taoist Rahip Shen olduğu ortaya çıktı.” Son görüşmelerinde olumsuz koşullarla ayrılmış olmalarına rağmen Guangling San, şu anda gülümsüyordu.


 Ama Shen Qiao'nun dikkati onun üzerinde değil, yanındaki kişideydi.


 Guangling San'ın yanında duran kişi, Yan Wushi…


Karşı tarafın elleri arkasında duruyordu, şakakları yıldızlar kadar beyaz, yüzü yeşim gibi parlaktı ve dudaklarının kenarında hafif bir gülümseme vardı. Tıpkı ikisinin ilk tanıştıkları seferinde olduğu gibi otoriter gücünü gösteren bir gülümseme…


Düştüğü sırada bile Shen Qiao, onun gururunu böyle gösterdiğini, kendine güveninin tam olduğunu hiç görmemişti.


Sang Jingxing'i uzaklaştırıp yıkık tapınaktan ayrıldıklarında ve Shen Qiao Chang'an'a yalnız gitti. Ortada meydana gelen çeşitli olaylarla birleştiğinde, dört aydan fazla oldu.


Dört ay uzun bir zaman değil ancak kısa da değil. Dövüş sanatlarıyla uğraşanlar için aydınlanma kazanabilirlerse bir gece de yeterlidir. Eğer ilerleme kaydedemiyorlarsa yıllar, on yıllar bile faydasız olacaktır.


Yan Wushi aslen dövüş sanatlarında bir dahiydi ve Zhuyang Ce’nın son cildini de dahil edersek rakipsizdi. Daha önce Shen Qiao'ya şeytani çekirdeğindeki kusurunu onarmanın bir yolunu bulduğunu söylemişti.  Yani bu dört aydan sonra tekrar ortaya çıkması imkansız değildi.


Ama soru şu ki, o gece Sang Jingxing'in dövüş sanatlarından nasıl kurtuldu?


Guangling San’ın beş efendinin kuşatmasına katıldığı görünmüştü ve hatta bunda çok önemli bir rol oynamıştı. Yan Wushi'nin yaralanmalarının derinleşmesine doğrudan neden olduğu ve nihayetinde yenilginin suçlusu olduğu bile söylenebilirdi. Yan Wushi nasıl onunla tekrar birlikte olabilir?


Üstelik duruma bakıldığında, ikisi beraber konuşup gülüyorlardı ve oldukça uyumlu görünüyorlardı. Birbirlerine bıçak çekeceklermiş gibi görünmüyordu.


Shen Qiao'nun kalbinde bir sürü soru vardı ve bir an için önce Yan Wushi'ye iyi olup olmadığını sormalı mı yoksa önce Guangling San'la mı ilgilenmeli bilemedi.


Guangling San kayıtsızca gülümsedi. "Görünüşe göre Taoist Rahip Shen’in kafası neden burada olduğum konusunda mı karıştı?"


Shen Qiao sakinleşti ve az önce Lider Yan Wushi'nin ortaya çıkması yüzünden neredeyse sersemlemiş olduğunu ve Taoist kalbinin sarsıldığını fark etti.. Bu cümleyi aklını sakinleştirmek için kullandı ve sonra şöyle dedi: "Huang Ailesinin doğum günü ziyafeti için herkes burada olduğundan Lider Guang da doğal olarak gelecek. Zavallı Taoist buranın efendisi değil, bu yüzden doğal olarak sormaya hakkı yok, ama Lider Yan'ın neden burada olduğunu bilmiyorum. Lider Yan neden burada? ”


Guangling San, Yan Wushi'ye gülümseyerek baktı ve sordu: "Lider Yan, Taoist Rahip Shen’e açıklama yapacak mı?"


Beklenmedik bir şekilde, Yan Wushi bir anda şöyle dedi: "Bu kişi kim? Onu tanıyor muyum?"


Shen Qiao’nun kalbi kafasına kar suyu dökülmüşçesine bir anda soğuyuverdi.


Daha yakından baktı ve karşı tarafın sadece yabancı görünmediğini değil, gözlerinin bile yabancılaştığını gördü. Uzun bir aradan sonra buluşmanın getiridiği sevinç bir kenara, eski dostların yeniden bir araya gelmesiyle ilgili en ufak bir aşinalık duygusu bile olmadığını gördü.


Yıkık tapınakta kahkahalarla iç çekerek "Aptal A-Qiao" diyen adam hala önündeydi ve bu cümle kulaklarında yankılanıyordu.


Yarım Adım Zirvesi’ndeki düşüşünden beri ikisinin kaderi görünmez bir iplikle birbirine sıkıca bağlanmış gibiydi.


Yan Wushi'nin Shen Qiao'yu başlangıçta kurtardığı söylenirse, Shen Qiao da ondan sonra birkaç kez hayatı pahasına onu korudu, onu ölümün eşiğinden geri çekti. Yan Wushi bundan yararlandı ve ona merhamet göstermedi. Hatta Shen Qiao’yu bizzat ateş çukuruna atarak onu yok etti. Ayrıntılı olarak bakılırsa çok şey borçlu olan Yan Wushi olmalı, ancak uzun zamandır insan kalbi, dünya işleri gibi net bir şekilde hesaplanıp çözülemedi.


O harabe tapınakta Yan Wushi onu Buda heykeline yerleştirdi ve Sang Jingxing'i uzaklaştırmak için tek başına gitti.


 Her şey değişmiş gibi görünüyor.


 Ama şimdi arayıp da bulamadığı kişi aniden karşısına çıkmış, düşmanla birlik olmuştu.

 

Bu geçen zamanda ne oldu?


Böyle olmamalıydı…


Bu böyle olmamalıydı…


Bu cümle Shen Qiao'nun kalbinde birkaç kez çınladı. Aniden rakibin ağır yaralandığı ve uyandığı zamanları hatırladı ve kararının sarsılmaz olduğunu giderek daha fazla hissetti: Yan Wushi eski yaralanmanın iyileşmeyeceğinden ve mizacının tekrar değişeceğinden endişe ediyordu. Bu yüzden geçmişi unuttu ve Guangling San bundan faydalandı. Şu anda ise Yan Wushi’ye ne diyerek onu inandırabileceğini bilmiyordu.


Ancak şimdiki Shen Qaio böyle ani değişimlerde kendini hızla sakinleştirebilir ve ne karşılık vereceğini bilebilirdi.


“Lider Yan’ın hafızası kendi kurtarıcısını unutacak kadar kötü mü?” dedi Shen Qiao.


“Kurtarıcı mı?” Yan Wushi’nin sesi alayla doluydu. “Bu muhterem, kendisini kurtarma cüretini göstermek için ne tür yeteneklerle bezenmiş olabileceğini görmek itiyor.”


Konuşurken, figürü çoktan süzülmüştü ve beş parmağı şimşek gibi Shen Qiao'ya doğru hareket etti.


Bir dövüş sanatları uygulayıcısının her hareketi, her kelimesi ve her eylemi dövüş sanatları becerilerinin seviyesini yansıtabilir. Efendi Yan Wushi, Shen Qiao'yu küçümsemedi. Bu avuç içi ile becerisinin en az % 60 veya % 70'ini kullandı. Rakip yeteneğiyle karşılaştırılabilir olsa bile, bir kılıç çekmek zorunda kalacak ve karşı karşıya geleceklerdi.


Ancak Shen Qiao çoktan hazırlık yapmıştı. Guangling San'ın önünde Yan Wushi ile savaşmaya istekli değildi -burasının hala başkasının evi olduğundan bahsetmiyorum bile. Birkaç metre geri çekilerek taş döşemenin arkasından süzüldü. Vücut şekli iz bırakmadan kıvrılmıştı. Bu qinggong becerisi ortaya çıkar çıkmaz sadece Yan Wushi’nin yüzünde bir şaşkınlık belirmekle kalmamış, Guangling San bile elinde olmadan bir nida çıkarmıştı.


"Taoist Rahip Shen’in bu qinggong tekniği inanılmaz, korkarım bugün sadece çok az kişi buna ayak uydurabilir. Tiankuo Hongying gerçekten hiçbir kategoriye sokulamaz. Xuandu Dağı ününü gerçekten hak ediyor!"


“Lider Guang iltifat ediyor." Shen Qiao kayıtsız görünüyordu. "Burası Huang Konutu. Bu zavallı Taoist misafir olarak burada. Karşı tarafın doğum günü ziyafetini mahvetmek iyi olmaz. Lider Yan savaşmak istiyorsa lütfen zamanı ve yeri ayarlayın. Bu zavallı Taoist ona eşlik edecek.”


Guangling San gülümseyerek şöyle dedi: "Açıkça söylemek gerekirse, burada kimse olmamasına rağmen ev sahibini alarma geçirirse, sonu güzel bitmeyecek. Wushi, Taoist Rahip Shen seninle geçmişi yad etmek istiyor, bu yüzden zamanı ayarlayabilirsin. ”


Shen Qiao'nun gözleri  seğirdi.


Yan Wushi alayla sırıttı: "Madem bu muhterem onu tanımıyor, ne geçmişini yad edeyim? Herkes bu isimle kapıma gelirse onlara tek tek eşlik etmek zorunda mı kalacağım? Qinggong'u hala göze çarpabiliyor olsa da iç gücü ortalama. Sadece birkaç kılıç ustalığı ile yüz hamleden daha kısa sürede benim tarafımdan yenilecektir. Bir bakışta ne olduğu görülebilen bu tarz bir rakip dikkatimi cezbedebilir mi?


Bu sözler, o gün söyledikleri ile aynı manayı taşıyordu. "Bu muhteremin istediği bir arkadaş değil, kendisine eş olabilecek bir rakip.”


Shen Qiao, durum ne kadar kötü olursa olsun, kendi kendine gülmeyi de öğrendiğini fark etti.


“Eğer savaşmazsan senin kadar iyi olup olmadığımı nereden bilebilirsin?” diye sordu Yan Wushi’ye.


Yan Wushi'yi ona karşı savaşması için kışkırtmaya kararlıydı, ama sadece onunla yalnız kalma fırsatına sahip olmak ve ona Guanglingsan'ın bir arkadaştan ziyade bir düşman olduğunu söylemek için.


Ne yazık ki Yan Wushi ona tekrar bakmaya zahmet etmedi ve Guangling San’a "Burada kalmaya dayanamıyorum, ama müzikali dinlemeye gelmeniz gerekiyordu." dedi. 


Guangling San gülümseyerek iç çekti ama reddetmedi: "Evet, benim hatam."


Yan Wushi, “Kendin dinle ve sonunda tekrar bana gel, nerede olduğumu biliyorsun.” dedi.


Guangling San: "Tamam, sen önden buyur, arkadan geleceğim.”


İkisi birbirine aşina görünüyordu ve Shen Qiao hiç müdahil olamıyordu. Yanlarında durmak onu fazlalık kılıyordu.