Shen Qiao yalan söylemek konusunda iyi değildi. Bu yüzden “evet” veya “hayır” demek için başını sallamadan önce bir süre tereddüt etti.
Ama bu an Yan Wushi'nin gerçek cevabı görmesi için yeterliydi.
“Taoist Rahip Shen, bu muhteremin anlamadığı bir konu var. Lütfen beni aydınlatın.”
"...Lütfen konuşun." Shen Qiao daha önce onun bu kadar ciddi ve resmi bir tonda konuştuğunu hiç duymamıştı ve neredeyse bir anlığına afalladı.
Yan Wushi, "Budist mezhebinde yalan söylemeyen keşişler vardır. Taoist mezhebinde de benzer öğretiler olabilir mi?" diye sordu.
Shen Qiao onun ne demek istediğini anlamadı ve ciddi bir şekilde düşündü. "Budizm kadar katı bir şekilde kısıtlanmamıştır. Ne var ki Konfüçyüsçülük, Budizm, Taoizm ya da sıradan insanlar bile olsa dürüst sözler erdemli insanların erdemi olmalıdır" dedi.
Yan Wushi merak etti: “Öyleyse bu muhterem için endişelenmenize rağmen neden kafanızı sallayarak inkar ediyorsunuz? Bu sizin inancınızı ihlal etmiyor mu? Taoist Rahip Shen, uzun zamandır bu dünyadasınız ve şimdi gittikçe daha da kurnaz ve üç kağıtçı olmayı öğrendiniz. Böyle devam ederseniz her türlü dolandırıcılığı işleyeceğinizden korkmuyor musunuz?”
Bir süre Shen Qiao ile alay etti ve karşı tarafın da kendisiyle alay edildiğini anlayarak ağzını kapalı tuttuğunu gördüğünde memnun bir şekilde konuyu tekrar işe getirdi: “Yuwen hanedanlığında sadece Yuwen Xian Yuwen Yong’un gömleğini edinmeye layıktı. Eğer imparatorluğa geçebilseydi Zhou ülkesi kesinlikle bir yirmi yıl daha başarılı olabilirdi. Yuwen Yong’un gözleri kör bir şekilde tavsiyelere kulak vermemesi üzücü. Şimdi tahtı oğluna devretmek zorunda kaldı."
Shen Qiao: “Babadan oğula ve oğuldan torununa, çocuklu insanlar kaçınılmaz olarak bir döngüye gireceklerdir. Tarih kitaplarına baktığımızda, oğulları olan imparatorlar, kardeşleri ne kadar erdemli olursa olsun, korkarım bunu dikkate almayacaklar.”
Yan Wushi’nin dudakları alayla kıvrıldı. “Yuwen Yong’un istisna olacağını düşünmüştüm ancak görünen o ki onu gözümde fazla büyütmüşüm. Tahtını Yuwen Xian’a devretmeyi reddettiği için bugünlerde olanlar gayet mantıklı ancak Yuwen ailesi de burada duracak. Yuwen Yun’un ölümünden sonra Zhou ülkesi kaçınılmaz olarak daha da zayıflayacak ve düşecek.”
[Gerçek Yuwen Yun öldüğünde yaşı 20-21 imiş •-•]
Shen Qiao başını salladı. “Bu şekilde bugün durumu önceden tahmin etmiş ve önceden hazırlanmış olmalısınız. Başkentteki yedek konağa gittiğimde binanın çoktan boşalmış olmasına şaşmamalı.”
Yan Wushi’nin yardımını kesmesine aldırmadı, bilakis daha fazla zayiata yol açmadığı için minnettardı.
Yan Wushi: "Bian Yanmei emrimi yerine getirip erkenden geri çekildiği için Yuwen Yun ve Xueting’e kalanlar sadece boş konaklardı, bahsetmeye bile değmez. Başkenti güvenli bir şekilde ve taciz edilmeden rahatça terk edebilmenizin sebebi yardım etmesi için gizlice Chao Zhong ile iletişime geçmesiydi.
[朝中 : Chao Zhong : Kuzey Kore-Çin, Google’da aratınca Çin-Kore Dostluk Köprüsü geliyor.]
Yuwen Yun, Yuwen Xian’ın ailesini yok etmek istemişti ancak Yuwen Song ağdan kaçan balık olmuştu. Bu yüzden onu başkentten çıkarmak için yaptıkları yolculuk oldukça tehlikeliydi. Chang’an’dan ne kadar uzaklaşırlarsa o kadar güvenli olurdu çünkü Yuwen Yun artık balığın denize döndüğünü düşünürdü.
Shen Qiao aptal değildi. Bir süre düşündükten sonra Yan Wushi’nin ne demek istediğini anlayabiliyordu. “Yuwen ailesi konusunda ümitli değilsen bu, ülkenin yeni hükümdarını bulduğun anlamına mı geliyor?”
Yan Wushi gülerek “Neden bu muhteremin o pozisyonu alacağını varsaymıyorsun?” diye sordu.
Shen Qiao başını salladı ve "Yapmayacaksın." dedi.
Shen Qiao çok kararlıydı, bu yüzden Yan Wushi, "Neden olmasın?" diye sordu.
Shen Qiao içinden huysuz ve kibirli olsa da bir imparator olmak istiyorsa Kuzey Zhou Hanedanlığı'na sızmak için üç şeytani sektin güçlerini birleştirmesi ve ardından imparatorluk gücünü çalma fırsatını değerlendirmesi gerektiğini düşündü. Neden etrafta oynayıp belalardan kurtulmak yerine nihayetinde Xueting ve diğerleri tarafından kuşatıldı? Bir şeyler yapmanın sadece tercihlerine bağlı olduğu ve tahtı bile umursamadığı açıktır.
Ancak eğer bunu söylerse diğer kişinin kendisiyle alay edeceğinden korktu, bu yüzden Shen Qiao kayıtsızca cevap verdi: "Tahmin et."
Yan Wushi: "..."
Diğer tarafın şaşkın ve suskun olduğu zamanlar nadirdir; Shen Qiao sadece gülümsemekle kalmadı, aynı zamanda çok mutlu oldu.
Gülümsemesi hafifti, Yan Wushi onu gördü ve dudağının kenarındaki gülümseme yavaşça kayboldu.
Yan Wushi bir an düşündü: Bu kişi fazla yufka yüreklidir ve her zaman intikam yerine nezaketi hatırlar. Yarım Adım Zirvesi’nin eteklerinde şahsım değil de Sang Jingxing veya Duan Wenyang gibi bir başkası olsaydı ona ne olurdu?
Yan Wushi insan doğasında iyilik olduğuna inanmıyordu. Shen Qiao’nun mizacındaki en karanlık tarafları ortaya çıkarmak için geçmişte kalbi ile birçok kere oynamış ve deneme yapmıştı. En başında dövüş sanatları tükenmiş ve çaresizliğe batmış bile olsa bu kişinin değişmeyeceğini kim bilebilirdi? Görünen o ki Shen Qiao ne kadar zorlukla yüzleşirse yüzleşsin ezilmeyecektir.
Hayır, bazı değişiklikler vardı.
En azından ilerleme ve geri çekilme konusunda daha bilgili, durumu ve insanların kalplerini kavrama konusunda daha yetenekli hale geldi.
Başka bir deyişle geçmişteki bu zorluklar Shen Qiao için bir bileme bıçağı gibiydi. Başlangıçta güzel yeşimi kaplayan tüm taşlar kesildi, bu da güzel yeşimin parlamasını ve daha parlak ve kristal berraklığında olmasını sağladı ve bu “güzel yeşim” aslında Shen Qiao'nun Taoist kalbi idi.
Sayısız denemeden sonra Taoist kalbi hala eskisi gibi idi.
Karşısındakinin durduğunu gören Shen Qiao düşünceli bir şekilde ona baktı ve sormadan edemedi: “Ne var?”
"Bir şey yok." dedi Yan Wushi. "Birdenbire bir problem buldum."
“Hm?”
Yan Wushi güldü ve hiçbir şey söylemedi.
Daha önce, ”Xie Ling" in etkisinden nefret ediyordu ve bunun onun gerçek niyeti olmadığını düşünüyordu. Garip duyguyu birkaç kez bastırmak istedi ve şeytani çekirdeğindeki kusurlar onarıldığı sürece bu duygunun ortadan kalkacağını düşündü, ama karşı tarafın gülümsemesiyle her şeyin tekrar canlanacağını beklemiyordu.
Göklerin altında yaşayan birinin gözlerine gireceğini kabullenmek istemiyordu, yine de daha sonra bir isim gönlüne girecekti.
İnsanların kalpleri tehlikelerle doludur, kimisi haindir, kimisi nankördür, kimisi de eşlerini terk eder. Zafer ve zenginlik için ne gerekiyorsa yaparlar. Yan Wushi birçok şey gördü ancak bunları umursamadı. Nihayetinde kendisi de bencil ve soğuk bir insandı. Dünya işleri ise görebildikleri ve göremedikleri olarak ikiye ayrılmıştı ve bu konuda yaptığı hiçbir şeyin önemi yoktu.
Ancak Yan Wushi değiştiremeyeceği tek kişinin Shen Qiao olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.
Dünya büyük olmasına rağmen yalnızca bir Shen Qiao var.
Yan Wushi, "Birden ilginç bir şey hatırladım. Dinlemek ister misin?" dedi.
Shen Qiao, "Hayır" diye yanıtladı.
Yan Wushi duymazdan geldi, "Geçmişte biri altın ve gümüş yığınlarının arasında bir taş buldu" dedi.
Shen Qiao’nun dudağının yanı seğirdi, dinlemek istemediğini söylememiş miydi?
Yan Wushi devam etti: "Ama onun sıradan bir taştan fazlası olmadığına kendini inandıramadı. Çünkü bu kadar altın ve gümüşün arasında bulundu ise mutlaka değerli bir taş olmalıydı. Sonuç olarak o taşı gittiği her yere götürdü. Ona bir değer biçecek nitelikte insanlar bile bulmuştu. Yine de istisnasız hepsi onun sadece sıradan bir taş olduğunu, daha fazlası olmadığını söyledi. Sonunda ne oldu dersin?”
“?” Shen Qiao afallamış ve kafası karışmış görünüyordu.
“En sonunda o taşın sıradan, değersiz bir taş olduğunu anladı. Ama onun gözlerinde o taş bir oda dolusu altın ve gümüşle bile kıyaslanamazdı. O taş yalnızca bir taneydi.
Shen Qiao: "..."
Bu hikaye neden bu kadar garip geliyor? Sıra dışı bir insandan normal bir hikaye duymak gerçekten de zor.
“Gönül para ile hoş edilemez. Bazı insanlar başkalarının gözünde bahsetmeye bile değmeyecek şeyler için para harcamaktan çekinmezler. Benim düşünceme göre bu kişi bu taşı diğer altın ve gümüşlerden daha çok sevdi, sadece doğuştan gelen önyargısı ile sınırlandırıldığı için bunu kabul edemedi.”
Yan Wushi güldü: "Evet, haklısın. Gönül para ile hoş edilemez."
Son cümle samimiyetle dile getirilmişti.
Shen Qiao: “Fakat Sekt Lideri Yan neden aniden bir hikaye anlattı ve bunun Yuwen ailesi ile ne ilgisi var?”
Yan Wushi: “Hiçbir alakası yok. Bu muhterem sadece seninle eğleniyordu.”
Shen Qiao: “...”
Gerçekten pişman oldu, karşı tarafın kendi kendine konuşmasına izin vermeliydi, neden cevap verme nezaketini göstermişti ki?
İkisi konuşurken Huang konutundan hana varmışlardı. Doğal olarak gecenin bir vakti hanın ana kapısı açılmayacaktı bu yüzden Shen Qiao çıktığı pencereye yönelerek odasına döndü. Yuwen Song’u hala rüyalara dalmış halde görünce rahatladı.
Yan Wushi onu takip etti, Yuwen Song’u yatakta uyurken görünce fısıldadı: “Bu çocuğu daha önce görmemiştim, şimdi bakınca dövüş sanatları için iyi bir yetenek gibi görünüyor.”
Yan Wushi’nin görüşlerinin zirvesinden bahsetmeye bile gerek yok, birisine “yetenekli” diyorsa bu oldukça büyük bir iltifattır.
Shen Qiao güldü: "Evet, o iyi bir tohum. Dövüş sanatlarına konsantre olabilirse gelecekteki başarıları kesinlikle kötü olmayacak."
Yan Wushi, Yuwen Song'un uyku akupunktur noktasına dokundu. Böylece ikisi konuşurken derin uykusuna devam edebilecekti.
Yan Wushi, "Yun Fuyi'nin Huang ailesiyle olan gizli ilişkisini bilmeniz yeterli ve bunun için endişelenmenize de gerek yok." dedi.
Shen Qiao: "Huang ailesi Tujue insanlarıyla temas halinde olması Liuhe Grubu’nun da Tujue ile temas halinde olduğu anlamına geliyor. Ama Dou Yanshan o zaman seninle ilgilenmek için Duan Wenxuan ile güçlerini birleştirmeye razı olduğuna göre, uzun zaman önce birbirleriyle temas etmiş olmalılar, değil mi?”
Yan Wushi: "Bu yalnızca bir elin dokunuşu değil. Liuhe Grubu birçok kara ve su yolunun kontrolünü elinde tutuyor. Güneyde birçok su yolu var, bu yüzden Liuhe Grubu Chen Hanedanlığı ile her zaman nispeten yakın bir ilişkiye sahipti. Benim gibi ortak çıkarlarla ilgili şeylerle ilgilenmek için birlikte çalışmanın dışında, Dou Yanshan Tujue ile işbirliği yapmak istemiyor.”
Shen Qiao: "Yani Yun Fuyi, Dou Yanshan ile çatışıyor mu?”
Yan Wushi, "Yun Fuyi, Bulutların Ötesi Manastırı'nda Zhuyang Ce'nin cildini bana çaldırdığından beri Dou Yanshan ondan memnun değil. Yun Fuyi bunun farkındaydı ve yok edilmek istemedi. İkisinin de dövüş becerisi Liuhe Grubu içinde düşük seviyede değil. Yine de Yun Fuyi sadece bir yardımcı olduğu için insanlar onun peşinden gitmek istemiyor, bu yüzden dışarıdan yardım almak zorunda kaldı.
Shen Qiao, "Böylece Huang ailesini buldu ve Huang ailesinden liderliği ele geçirmesine yardım etmesini istedi. Huang ailesi aracılığıyla Tujue halkına işbirliği sözü vermiş olmalı."
"Doğru, ayrıca Dou Yanshan’a da kinim var. Dağda oturup kaplanların dövüşünü seyredebilirim. Önce Yun Fuyi dilediği gibi grubun lideri olsun. Tujue’nin yardımını almış bile olsa hala Dou Yanshan’a sadık olanları ortadan kaldırması gerekiyor. Yun Fuyi lider pozisyonuna geçtiğinde yeşil ve sarının uyuşmadığı bir duruma düşecek ve yetenekleri ile devam edemeyecek. İşte o zaman bir dokunuş yapacağım. Birçok insanın öne çıkıp Liuhe Grubu’nun gücünü bölmeye istekli olduğuna inanıyorum. Rakibin parçalanması için bir askere bile gerek yok. Bu harika değil mi?”
[Yeşil ve sarının uyuşmaması bir deyim. Yapraklar sonbaharda sarı ve ilkbaharda yeşildir. İkisi bir arada olmaz.]
Shen Qiao: "Fakat Tujue halkı başarıya ulaştıktan sonra Yun Fuyi’den kurtulmayı ve Liuhe Grubu’nun yıllar boyu biriktirdiği serveti ele geçirmeyi de seçebilir.”
Yan Wushi: “Evet, o zaman geldiğinde ne yapılacağını göreceğiz.”
Shen Qiao çaresizce sordu: “Madem hafıza kaybın yoktu, gün içinde neden Guangling San’ın önünde o şekilde rol yaptın?”
Yan Wushi yavaşça cevap verdi: “Birinci sebebi bu muhteremin Guangling San’a ikimiz arasında bir şey olduğunu düşündürmemek istemesiydi. Bu senin güvenliğin için. Bu muhtereme teşekkür etmelisin.”
Shen Qiao içinden “Senin ve benim aramda nasıl bir şey var?” diye geçirdi ancak nihayetinde işbirliği yaptı: “İlginiz için minnettarım Sekt Lideri Yan. Peki ya ikinci sebep?”
Yan Wushi: “İkincisi sebep, elbette seni lal olmuş ve buna inanamayarak kendinden geçmiş bir görünüm sergilediğini görmek içindi.”
Shen Qiao: “...”
