Lupin'de Ara

ricam var

Arkadaşlar lütfen okurken yorum da yapar mısınız (anonim de yapabilirsiniz) ağladığınızı okumaya ihtiyacım var

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Son Bölüm

Yeni danmei!! Şeytani Mezhebin Efendisi ile Konuşmanın Yanlış Yöntemi --- Ana hikaye bitti, ekstraları tamamlayınca buraya yazacağım.

Bölüm 21-24

21


   Ji Han tavayı işaret etti ve sert bir sesle, “Bu ne?” diye sordu.


   Zhao Jiangui: "Yumurta kızartıyorum."


   Ji Han: “...”


   Zhao Jiangui devam etti. “Xiao-Lin'den yumurtayı çok sevdiğini duydum, bu yüzden fazladan bir tane koydum.”


   Ji Han: “...”


   Zhao Jiangui: “Biraz bekle. Neredeyse pişmek üzeredir.”


   Ji Han dedi ki: "Yumurtaların kızartılmadan önce kırılması gerektiğini biliyor musun?"


   Zhao Jiangui: "...Ha?"


   Ji Han kenardan yemek çubuklarını alıp tavadaki yumurtaları dürtükledi. Zhao Jiangui şaşırtıcıdır ki zencefil ve sarımsak bile eklemişti. İki yuvarlak yumurta, yamuk yumuk doğranmış çeşnilerin içinde, tarif edilemeyecek kadar… korkunç görünüyordu.


   Böyle kızartmayı ona kim öğretmişti?!


   Ji Han, “Sen hiç kızarmış yumurta yemedin mi?” diye sordu.


   Zhao Jiangui: “Tabii ki yedim.”


   Ji Han: “Kızarmış yumurtalar kabuklu muydu?”


   “Değillerdi.” dedi Zhao Jiangui. “Endişe etme, yumurtaların kabuğunu sonra soyarım.”


   Ji Han: “...”


   …


   Ji Han, dövüş sanatları aleminin bu bir numaralı kılıç ustasının ciddi bir hastalığı olduğunu düşündü.


   Birkaç kelime daha söyleyecekti ki her nasılsa tavadaki yumurtalar cızırdamaya başladı.


   Başını indirip iki yuvarlak yumurtaya baktı.


   Zhao Jiangui de merakla bakmaktan kendini alamadı. Bir çift yemek çubuğu alıp hafifçe dürttü üstelik.


   “Pişmeye yakın olmalı.”


   …dedi Kahraman Zhao derin bir ifadeyle.


   Ji Han: “Sen gerçekten has…”


   Sözlerini bitiremeden ikisi aniden bir patlama sesi duydu.


   Bu ses Jiangnan Yıldırım Salonu’ndaki yıldırım düşmeleri kadar gür olmasa da dövüş sanatları aleminin zirvesindeki bu iki uzmanı korkutmaya yetmişti.


   Refleksleri olağanüstü hızlıydı, ses duyulduğu anda kaçmak için geriye sıçramışlardı bile. 


   Artık güvende olduklarını hissettiklerinde yüzlerini kapatan kollarını indirerek birbirlerinin perişan hale düştüklerini gördüler.


   Duvarlar, zemin, ocak, hatta kıyafetleriyle saçları bile beyaz ve sarı yumurtalarla kaplanmıştı.


   Ve tavada sadece bir yumurta kalmıştı.


   Zhao Jiangui şaşkındı. "Bu nasıl…"


   Cümlesini bitiremeden diğer yumurta da patladı.


   …


   Zhao Jiangui dedi ki: “Bu bir kazaydı.”


   Ji Han acı acı güldü.


   Saçları ve kaşları yumurta sarısıyla kaplıydı, gerçekten acayip görünüyordu.


   Zhao Jiangui tereddütle, “Tekrar deneyebilirim.” dedi.


   Ji Han o kadar sinirliydi ki tavanın kapağını neredeyse onun kafasına indirecekti.


   Zhao Jiangui: “Gerçekten, tekrar deneyebi…”


   “Burayı temizle! Sonra da buradan defol git!” diye kükredi Ji Han.


22


   Zhao Jiangui’nin morali biraz bozuktu.


   Ji Han ona defolmasını söylemişti, yani bu... baştan çıkarmanın başarısızlıkla sonuçlanacağı anlamına geliyordu.


   Yenilmezler İttifakı ne yapacaktı? Ve o şimdi hangi yolu izlemeliydi?


   Xiao-Lin onu teselli etmek için gizlice yanına gitti.


   "Kahraman Zhao, endişelenmeyin.” dedi Xiao-Lin. “Mezhep efendisi sadece bir anlık öfkeyle konuşuyordu."


   Zhao Jiangui mağduriyetle, “Bana defolmamı bile söyledi. Anlık bir öfkeden mi bu sadece?” dedi.


   Xiao-Lin neredeyse Zhao Jiangui’yi neşelendirmek için elini tutmak isteyecekti; böylece mezhep efendisini baştan çıkarma kararlılığını ateşleyecekti. 


   Zhao Jiangui uzun bir iç çekti sadece.


   Xiao-Lin: “Kahraman Zhao, mezhep efendisi gerçekten sizin gitmenizi isteseydi sizden mutfağı toplamanızı istemezdi.”


   Zhao Jiangui anlamadı.


   Xiao-Lin: “Sizi şeytani mezhepten o anda kovardı.”


   Zhao Jiangui: “Bu…”


   Xiao-Lin: “Kahraman Zhao! Görüyor musun?! Mezhep efendisi sizi hâlâ seviyor işte!”


   Zhao Jiangui: “Ee…”


   Xiao Lin heyecanla dolmuştu. “Kahraman Zhao, mezhep efendisinin beğenisini kazanmak için yumurtalı erişteyi düzgün yapmalısın!”


   Zhao Jiangui: “…”


23

   Gecenin geç saatleriydi.


   Zhao Jiangui Yenilmezler İttifakı için kendi hayatlarını adayan yaşlı kıdemlileri düşündü ciddiyetle. Erdemli yoldaki o güzel arkadaşlarını anımsadı. Ve nihayet bir karara vardı.


   Tekrar mutfağa gidip bir kase yumurtalı erişte yapacaktı!


   …


   Her nasılsa mutfakta bir ışık yanıyordu.


   Zhao Jiangui bir düşündü. Nefesini baskılayıp ihtiyatlı adımlarla oraya gitti. Mutfakta kim olduğunu görmek istiyordu.


   Eğer aşçıysa, ondan patlamayan normal bir kase yumurtalı eriştenin nasıl yapıldığını öğretmesini isteyebilirdi.


   Eğer başka biriyse arkasını dönüp gidecek ve sanki bu gece buraya hiç gelmemiş gibi davranacaktı.


   Fakat mutfaktaki Ji Han’dı.


   Elinde bir kase yumurtalı erişte tutan, başını kaldırmış ona bakan Ji Han.


   Zhao Jiangui: “…”


   Ji Han: “…”


24


   Aslında Zhao Jiangui kapıya geldiği anda Ji Han orada birinin olduğunu fark etmişti.


   Sadece burası onun kutsal mezhebi olduğu için kimseden saklanmasına gerek yoktu.


   Gelenin Zhao Jiangui olmasını beklemiyordu.


   Her ikisi de biraz garip hissetti.


   Ji Han’ın yüzü soğuk, yemek çubuklarını tutan eli hâlâ havadaydı. Çubuğunda bir sıra erişte vardı.


   Zhao Jiangui önündeki bu sahneyi hatırladı birden; senaryo kitabında yazıyordu ve hatta kırmızı bir çizgiyle kalınlaştırılarak işaretlenmişti, düzgün yapılırsa baştan çıkarma projesinin bir çırpıda başarılı olabileceği söyleniyordu!


   Biraz heyecanlanmaktan kendini alamadı.


   Ji Han gözlerini ona dikmiş, asık suratla bakıyordu. Hâlâ konuşmak istemiyordu.


   "Uyuyamıyorum," dedi Zhao Jiangui.


   Ji Han: “...”


   Zhao Jiangui: "Sen de mi uyuyamıyorsun?"


   Ji Han: “...”


   Zhao Jiangui: “Benimle sohbet edebilir misin?”


   Ji Han: “Hayır.”


   Zhao Jiangui: “...”


   Neden usulüne uygun oynamıyordu?!