Yan Heqing İçişleri Dairesi’nden ayrılmak üzereydi. Hadım Zhao'nun bundan haberi yarım gün sonra oldu.
Kahya Feng Hadım Zhao'ya insafsızca rapor vermeyi bitirdi. Hadım Zhao'nun memnun olmayacağını düşünmüştü. Onun sadece başını sallayacağını ve onaylamayan bir ses tonuyla şöyle diyeceğini kim bilebilirdi ki? “Bu bir zaman meselesiydi.”
Kahya Feng başını kaşıdı. Utanarak “Hadım Zhao,” dedi, “Yan Heqing Majestelerinin bir sonraki gözdesi olursa kulaklarına tatlı sözler fısıldayacak. Bu aciz hizmetkârın hayatı korkarım... haa, korkarım ki korunması zor.”
Hadım Zhao dudak büktü. “Neden korkuyorsun? Majestelerine bu konuda tek kelime etse o küçük görünecektir.”
“Evet, evet.” Kahya Feng başını salladı ve belini büktü. “Bu hizmetkâr Hadım Zhao'ya güvenecek.”
Hadım Zhao yavaşça çayını yudumladı. “Hazırlanmalı ve önceden plan yapmalısın. İki gün sonra gidip hizmetçi Hong Xiu ile konuşacağım.”
“Hizmetçi Hong Xiu mu?” Kahya Feng'in yüreği hopladı. Jingyang Sarayı'nın idarecisi mi?
Hadım Zhao Kahya Feng'e şöyle bir baktı. “Sorun nedir? Zamanın yok mu? Bana güvendiğini söylediğiniz halde ret mi edeceksin?”
“Zamanım var, hiç meşgul değilim.” Kahya Feng şevkli bir adamdı. Sonra hızla geri çekildi.
Hong Xiu Hadım Zhao'nun gerçekten kendisini bulmaya geleceğini hiç düşünmemişti.
Her ikisi de aynı işten sorumlu olmalarına rağmen aralarında hiçbir etkileşim yoktu. Kimse bir tapınağı sebepsiz yere ziyaret etmezdi. Hong Xiu muhtemelen Hadım Zhao'nun kimin için geldiğini tahmin edebiliyordu. Xiao Yuan'ın ona daha önce söylediklerini düşündü ve hemen gardını aldı.
Hadım Zhao, Hong Xiu'nun yüzündeki ifadeyi görerek gülümsedi. “Hizmetçi Hong Xiu, beni oturmaya buyur etmez misin?”
Hong Xiu hemen Hadım Zhao'dan oturmasını istedi ve uşaklara hemen çay doldurttu. “Bu hizmetçi saygısızca davranarak Hadım Zhao'yu ihmal etti. Hadım Zhao'dan beni affetmesini istiyorum.”
“Hong Xiu, şaka yapıyorsun herhalde. Görünüşe göre ihtiyar yüzüm İçişleri Dairesi dışında da hâlâ iş görüyor.” Hadım Zhao çayın kapağını kaldırıp üfleyerek alay etti. “Majestelerinin gözde hizmetçisi Hong Xiu'nun bugün buraya geleceğini duydum. Aslında hizmetçi Hong Xiu ile görüşmek istiyordum.”
Hadım Zhao'nun ne söylemek istediği biraz belirsizdi. Kendisi üç hanedan boyunca hizmet etmiş eski bir tebaaydı. Nesilden nesile lütuf görmüştu ve on yıldan fazla bir süredir İçişleri Dairesi’ni idare etmişti. Üstelik merhum imparator onu bir akrabası gibi görüyordu.
Hong Xiu dedi ki: “Hadım Zhao şaka yapıyor olmalı, bu hizmetçi sadece işini yapıyordu.”
Hadım Zhao manidar bir şekilde konuştu. “Evet, sadece yeteneklerin dahilinde bir şeyler yapıyorsun.”
Hong Xiu devam etti. “Hadım Zhao, siz de sarayda çok deneyimli birisiniz. Biz hizmetkârların neler yapabilip yapamayacağını anlıyorsunuzdur zannediyorum.”
Hong Xiu Hadım Zhao'ya Yan Heqing'in çoktan Jingyang Sarayı'na yerleştiğini ve herhangi bir zulüm planını durdurması gerektiğini hatırlatmak istedi.
Ancak Hadım Zhao bunu duyduğunda sinirlenmedi. Gülümsedi ve şöyle dedi: “Hizmetçi Hong Xiu gerçekten de Majestelerinin iltimasını hak ediyor. Ne de olsa bu iş yapma meselesi, evet, yeterince iyi değil. Korktuğun şey, Hong Xiu, ne yapman gerektiği değil, yapman gerekeni yapmaman. En büyük ihmal biz tebaada değil mi?”
Hong Xiu şaşkına döndü. “...Hadım Zhao ne demek istiyor?”
Hadım Zhao çayından bir yudum aldı ve sonra devam etti: “Jingyang Sarayı'ndaki erkek cariyelerin Majestelerine hizmet etmeden önce Hizmetçi Hong Xiu'nun rehberliğinden geçmeleri gerektiğini duydum.”
Hong Xiu: “Elbette, ancak ikimiz, siz ve ben yüreğimizde biliyoruz ki bu insanlardan bazıları -biz kullar değil- istedikleri eylemlerde bulunabileceklerdir.”
Hadım Zhao aniden dudak büktü. “Ben bulunamaz mıyım? Hizmetçi Hong Xiu, burada, İçişleri Dairesi’nde benim emrimde olan bazı insanlar var. Tek yapmam gereken onları kölem yapmak. Yoksa ne umursayayım? Hizmetçi Hong Xiu, Jingyang Sarayı'ndaki cariyelerin Majestelerinin yatağına gönderileceğini anlaman gerekiyor. Eğer bir kurt gönderirsen Majestelerine zarar verir...”
Hadım Zhao tam zamanında durakladı ve Hong Xiu irkildi.
“Hizmetçi Hong Xiu, onun hayatına kast etmene gerek yok. Sadece yasak olması gerekenleri yasaklaman gerekiyor. Yapman gereken bu değil mi? Evet, hepimiz kuluz; görevlerimizin en büyük kısmı Majestelerinin işleriyle ilgilenmek değil mi?”
Hadım Zhao konuşmasını yavaşça bitirdi, ayağa kalktı, veda etti ve gitti. Hong Xiu ne yapacağını şaşırdı.