Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 102: “Ama ben ittifak lideri olmayı hiç istemedim!”

 

Bugünkü Kılıç Testi Konferansı için Chunyang Tapınağı birilerinin sorun çıkarmasını da engellemekle görevliydi. Dağın eteğinde görev yapan öğrencilerle beraber garanti olsun diye bir kıdemli bile ayarlamışlardı. Ama şimdi insanlar sanki bu topraklar kimseye ait değilmiş gibi tek tek dağa çıkıyorlardı. Aşağıdaki önlemlerin tamamen yararsız olduğu oldukça aşikar…


Genç adam ortaya çıktığı anda zaten karmaşık olan durumu daha da beter hale getirmiş, üstelik Shen Qiao’dan bile bahsetmişti. Yi Pichen “Değerli şahsınızın Huanyue Sekti’nden kim olduğunu sorabilir miyim?”


O çok gençti, Yan Wushi olması imkansızdı.


Bekledikleri gibi diğeri cevap verdi: "Ben Yu Shengyan, Huanyue Sekti’nin lideri Yan’ın öğrencisiyim. Bugün Qingcheng Dağı’nda heyecan verici şeyler olduğunu duydum ve bu yüzden görmeye geldim. Tapınak Lordu Yi beni geri çevirmeyecektir, değil mi?"


Yi Pichen: “Gelenler misafir olduğuna göre bu zavallı Taoist elbette ki kapıları yüzünüze kapatmayacaktır. Hadi, seçkin konuklarımız için birer koltuk ekleyin.”


Yuan Xiuxiu usulca konuştu: “Zahmet etmenize gerek yok, Tapınak Lordu Yi. Sonrasında zaten kalkacağız. Sürekli oturup kalkmak çok uğraştırıcı!”


Yu Shengyan gülümsedi ve "Oturmak istemiyorsan kendi işine bak! Uzun zaman sonra Taoist Rahip Shen’i tekrar gördüm. Duygularımı kalbime gömemeyecek kadar mutlu ve heyecanlıyım! Gidip geçmiş günleri yad etmeliyim!”


Konuştuktan sonra, Shen Qiao'ya doğru yürüdü, doğrudan Gu Hengbo'nun koltuğuna oturdu, başını çevirdi ve Shen Qiao'ya gülümsedi: "Umuyorum son görüştüğümüzden beri iyisindir, küçük kardeşim! ”


“Küçük kardeş” terimi ağzından sanki bir şey değilmiş gibi çıkmıştı. Yanlarında oturan Zhao Chiying çok şaşırmıştı. Shen Qiao daha önce Yan Wushi ile yakınlaşmış olsa da ustasını terk edip başkalarına katıldığına dair bir şey söylememişti.


Shen Qiao ne yapacağını bilemez haldeydi: "Kardeş Yu, neden buradasın, Sekt Lideri Yan nerede?"


Yu Shengyan şaka yollu takıldı: "Küçük kardeşim, neden bana bu kadar mesafeli davranıyorsun? Yarım Adım Zirvesi’nden eve, seni bir saatten fazla sürede sırtında taşıyan kişi bendim. O zamanlar kafan karışmış bir şekilde bana Kıdemli Kardeş Yu dediğinde çok tatlıydın. Şimdi o zamanları unuttuğunu mu söylüyorsun? Kalbim paramparça oldu!”


Hehuan Sekti’nin bir grup halinde gelmesi, Yu Shengyan’ın tek başına ortaya çıkması gibi gardlarını indirebilecekleri bir şey değildi. Yu Shengyan’ın birden sözlerini kesmesi ortamdaki atmosferi yarı yarıya bile azaltamamıştı.


Li Qingyu ayağa kalktı ve soğuk bir şekilde konuştu: "Eğer Sekt Lideri Yuan buraya misafir olarak geldiyse doğal olarak sizi hoş bir şekilde karşılayacağız. Ancak niyetiniz iyi değilse lütfen Chungyang Tapınağı’nın size ev sahipliği yapmayacak olmasını mazur görün.”


Yuan Xiuxiu gülümsedi: "Genç bey Li çok çabuk sinirleniyor. Bendeniz sadece bir soru sordu. Eğer Kılıç Testi Konferansı herkese açıksa elbette Hehuan Sekti de katılabilir."


Güzel gözleri çevreyi taradı, Yuan Zixiao'ya gelince durdu: "Bu kişi Liuli Sarayı’nın genç efendisi olmalı. Uzun zamandır Liuli Sarayı'nın öğrencilerinin muhteşem bir zihne sahip olduğunu ve hepsinin dünyadaki dövüş sanatları ustalarının sıralamasını bildiğini duyuyorum. Genç efendi Yuan’a Hehuan Sekti’mizin Liuli Sarayı’ndaki sıralama durumunu sorabilir miyim?”


Herkes Yuan Zixiao'nun Liuli Sarayı’nın bir öğrencisi biliyor ancak kimse genç efendisi olduğunu bilmiyordu. Yuan Xiuxiu ağzını açar açmaz onun kimliğini ifşa etmişti. Daha önce bunun hazırlığını yapmadığını söylese kimse buna inanmazdı.


 Yuan Zixiao sakinci oturmuş ve kollarını kavuşturmuştu. Gözlerini bile kırpmadan dinledi ve ardından pei peie birçok bilgi verdi: Jianghu’da dokuzuncu sırada, Hehuan Sekti Lideri Yuan Xiuxiu. Silah olarak bir yelpaze kullanan öğrencisi Xiao Se, Zhongnan Grubu lideri Guo Xun’u Liuhe Grubu’nun efendisi Shangguan Xingchen’i ve Linchuan Enstitüsü’nden Zhan Ziqian gibi daha birçok ustayı yendi. Henüz birinci sınıf dövüş sanatçıları arasında yer alamaz ancak yine de oldukça etkileyici. Hehuan Sekti’nden Sang Jingxing Jianghu’da altıncı sırada. Öğrencisi Bai Rong avuç içi tekniği ile tanınıyor. Hehuan Sekti’nin gizli yöntemlerini uygulamasının bir sonucu olarak dövüş sanatları becerileri hızla gelişti. Aynı zamanda Xia Hanqiu, Ji Shuang’er, Zhou Cuiyue gibi öğrenciler de var. Dövüş sanatlarındaki becerileri Bai Rong kadar iyi olmasa da kendileri Jianghu’da küçümsenmemesi gereken, yükselmeye başlayan yıldızlar.”


Bunu duyunca sadece kalabalık değil, Yuan Xiuxiu bile şaşırmıştı: "Liuli Sarayı gerçekten isminin hakkını veriyor. Ben bile Xiao Se’nin  Linchuan Enstitüsü’nün öğrencilerinden birini mağlup ettiğini bilmiyordum. Genç efendi Yuan gerçekten becerikli ve tüm bunları aklında tutabiliyor!”


Yuan Zixiao'nun yüzü gurur belirtisi göstermedi, sadece yumuşak bir şekilde konuştu: "Birisi bunu bilmek isteseydi öğrenmesi çok zor olmazdı. Bu bir sır değil. Sadece bazı insanlara sordum ve birkaç farklı yere gittim."


 O anda biri "Genç Hanım Yuan, bahsettiğiniz ilk on sıralaması, on yıl öncesine mi yoksa sonrasına mı ait?" diye sordu.


Yuan Zixiao: "Elbette ki bugüne ait.."


O kişi tatmin olmamıştı: "Kılıç Testi Konferansı daha yarılanmadı bile. Birçok usta ortaya çıkmadı. İlk on sıralaması nasıl belirlendi?"


Yuan Zixiao: "Bir Kılıç Testi Konferansı dünyadaki tüm ustaları nasıl ortaya çıkarabilir? Bugün sadece, Jianghu kahramanlarının birbirleri ile müsabaka yapmaları için bir şans. Daha ince ortaya hiç çıkmamış ve olağanüstü yetenekli bir veya iki usta olursa sıralama doğal olarak değişecektir. Aksi takdirde elbette ki eski sıralama devam edecektir.”


Bir diğeri sordu: "Peki şu andan itibaren tam olarak kimlerin ilk on olarak kabul edildiğini sorabilir miyim? Genç Efendi Yuan kulaklarımıza bunu işitme lütfunu bahşedebilir mi?”


Yuan Zixiao tüm soruları yanıtlamaya istekli görünüyordu: “Jianghu'nun onuncusu belirsiz. Öncesinde Xuandu Dağı’nın eski başöğretmeni Shen Qiao vardı ancak Yarım Adım Zirvesi’nde yenildikten sonra onun yerini Kunye aldı. Sonrasında Kunye’nin kıdemli ağabeyi Duan Wenyang Merkez Ovalar’a geldi sıralamaya girdi. Bir süre önce Shen Qiao Chang’an’da Su Malikanesi’nde Duan Wenyang ile karşılaştı. Görünene göre iki taraf da birbirine denkti ancak Duan Wenyang öncesinde Chunyang Tapınağı’ndan Li Qingyu ile dövüşmüştü. Shen Qiao bu durumda avantajlıydı. Bu sebeple onuncu sıra hala Duan Wenyang’a ait.


Gu Hengbo kaşlarını çattı: "Sıralamanız çok önyargılı. Benim Kıdemli Ağabeyim Shen bir dövüş sanatları dehası. Geçmişte ustamın mirasını aldı. Yarım Adım Zirvesi’nde yaşananlar bir komplodan ibaretti ve sonrasında dövüş sanatları büyük ölçüde zarar gördü. Defalarca kere yolu engellendi. Orijinal yeteneklerden bahsediyorsak o elbette ki Duan Wenyang ve Kunye’den çok daha güçlü. Neden ilk ona giremiyor ki?”


Yuan Zixiao ona baktı: "Bir insanın sonsuza dek yerinde durması imkansızdır. Tabii ki bir sebepten dolayı ilerlemek veya gerilemek mümkündür. Söyleyeceklerimi dinlemeyi reddetmen ve aceleyle sözümü kesmen önyargılı değil mi?”


Gu Hengbo hatalı olduğunu biliyordu. Daha fazlasını söylemedi ama diğerine olan bakışlarında silik bir parlaklık vardı.


Yuan Zixiao onu görmezden geldi ve devam etti: "Jianghu'nun dokuzuncusu az önce söylediğim gibi Hehuan Sekti’nin lideri Yuan Xiuxiu. Sekizinci sırada Tuyuhun’un ustası Bilge Jushe var.”


 Bu Bilge Jushe’yi çoğu insan sadece duyumuştu. Neredeyse kimse görmemişti ve hakkında çok az şey biliniyordu.


Birisi sordu: "Bilge Jushe Merkez Ovalar’a hiç ayak basmadı. Bu sıralamaya nasıl girdi?”


Yuan Zixiao: "Şeytani sektler arasında Fajing Sekti, batı bölgelerine kadar giden ve uzun yıllar Tuyuhun’da faaliyet gösteren tek sekttir. Bilge Jushe bir zamanlar Fajing Sekti’nin lideri Guangling San ile savaştı ve ufak bir farkla yenildi. Guangling San inzivadan çıktığında dövüş sanatları becerileri hakkında yorum yaptı ve bilge adam Kushe'nin kendisiyle rekabet etmenin zor olduğunu ve sadece şans eseri kazandığını söyledi.”


Yuan Xiuxiu kendisinin dokuzuncu sırada olduğunu ve arkasında sadece Duan Wenyang'ı bıraktığını duyunca sinirlenmedi, aksine daha fazlası için merak doluydu: "Genç efendinin sözlerinden yola çıkarsak yedinci sırada olan Fajing Sekti’nin lideri Guangling San mı?"


Yuan Zixiao: "Doğru."


Bu sıralamaların doğru olup olmaması bir kenara, bunların arkasındaki mantığı ve tamamen uydurma olmadığını duyunca ve o daha yüksek sıralamalara çıktıkça, herkes onların kim olabileceğiyle daha fazla ilgilenmeye başladı.


Dünyada kâr etmekle ilgilenmeyen biri varsa o en azından şöhretle ilgilenirdi. Bu ikisinden biri olmazsa olmazdı. Herkesin içinde kibir ve merak duygusu vardır. Mesele bunların ne kadar büyük veya küçük olduğudur. Yuan Zixiao’nun bu kahramanlar hakkındaki yorumunu duyan Yi Pichen bile ilgi duymaktan kendini alamadı. Diğerleri nasıl sakin kalabilirdi?


"Peki ya daha yüksek olanlar?"  O merakını dizginleyebilirdi ama yanındakiler sormaktan kendini alamamıştı.


Yuan Zixiao: "Altıncıdan itibaren yükseğe çıktığımızda bu kişilerin büyük ustalar olduğu söylenebilir. Çünkü bu insanlar, karakterleri, sözleri ve eylemleri ne olursa olsun yalnızca dövüş sanatları açısından bile bir sekt veya klan için yeterlidir.”


Daha önce Sang Jingxing’in altıncı sırada olduğunu söylemişti, büyükustalar alemine o da dahildi.


Yuan Xiuxiu kahkahasını bastırdı: "Görünüşe göre genç efendinin, Kıdemli Sang’a karşı olan görüşleri epey yüksek!”


Yuan Zixiao yumuşak bir şekilde cevap verdi: "Sekt Lideri yuan’ın aynı fikirde olmasına gerek yok. Herkes Hehuan Sekti’nin kendi içinde ikiye ayrıldığını biliyor. Eğer Sang Jingxing ile başa çıkabilseydin onun senin üzerindeki hakimiyetine nasıl tahammül edebilirdin?"


Rakibin sözleriyle kesintiye uğradıktan sonra Yuan Xiuxiu’nun gülümsemesi değişmeden kalmasına rağmen, yüzünde ölümcül bir bakışın parladığı hissedildi.


"Chunyang Tapınağı bugünlerde Taoist sektlerin dizginini elinde tutuyor. Muhtemelen Tapınak Lordu Yi Liuli Sarayı’nın listesinde ilk beş arasında yer alıyordur, değil mi?” Bu cümleyi soran kişi belli ki Chunyang Tapınağı’nı memnun etmeye çalışıyordu.


Yuan Zixiao: "Fena değil. Jianghu’da beşinci sırada Zhou ülkesinin ulusal öğretmeni Keşiş Xueting olmalı ancak Xuandu Dağı’nın eski başöğretmeni Shen Qiao becerilerinde büyük ilerleme kaydetti ve beşinci sıra için yarışabilir. Dördüncü ve üçüncüye gelince, Linchuan Enstitüsü’nün efendisi Ruyan Kehui ya da Chunyang Tapınağı’nın lordu Yi olmalı ama ikisinin birbirine karşı savaştığını hiç görmedim, bu yüzden seviyelerini belirlemek zor.”


 Birisi "Peki ya birinci ve ikinci?" diye sordu.


Yuan Zixiao: "Huanyue Sekti’nin lideri Yan Wushi ikinciliğe yerleşebilir. Dünyanın bir numarasına gelince…”


Konuşurken çekingen davranan biri değildi ama nedense devam etmedi, sadece başını salladı.


Herkes Yan Wushi'nin sıralamasının bu kadar yüksek olmasına şaşırmıştı, ama sonra tekrar düşündüklerinde… Bu dünyada beş büyük usta tarafından pusuya düşürülebilecek ve bir şey olmamış gibi ortaya çıkabilecek çok fazla insan yoktu. Beşi arasındaki üçünün ilk ona girdiğinden bahsetmiyoruz bile. Yan Wushi'nin potansiyeli gerçekten etkileyiciydi, dünyada ikinci olduğunu söylemenin kabul edilemeyecek bir yanı yoktu.


Birisi "On yıl önce birinci sırada yer alan kişi Qi Fengge'ydi. Ölümünden sonra bile oraya yerleşebilecek kimsenin olmaması mümkün mü? Bu on yıl içinde Qi Fengge’yi kimse geçemedi mi?” diye sordu.


Ama diğerleri ne kadar sorsun Yuan Zixiao daha fazla konuşmadı.


Birisi onu kışkırtmaya çalıştı: "Liuli Sarayı dünyanın bir numarasını bile belirleyemiyorken diğerlerinin sıralması nasıl doğru olabilir?”


Yuan Zixiao soğuk bir tavırla şöyle dedi: "İnanmıyorsanız listenin üst sıralarındaki insanları bulup onlara tek tek meydan okuyabilirsiniz. Eğer hepsini yenebilirseniz dünyanın bir numarası siz olacaksınız.”


Yuan Xiuxiu gülümsedi: "Benim fikrimce sıralama önemli olmaksızın konuşmak için gücümüze güvenmek gerekir. Bugün çok eksiğimiz olmasına rağmen benimle birlikte Taoist Rahip Shen ve Tapınak Lordu Yi, on kişiden üç kişi oluyoruz. Güzel bir dövüş yapmak neden zor olsun?”


Li Qingyu, soğuk bir şekilde: "Ustamla savaşmaya layık değilsin, önce benimle bir karşılaşabilirsin."


Bunu söyleyerek kılıcını çıkardı, Qiushui Kılıcı o anda elinde dalgalanan sonbahar suyu gibiydi.


[Qiushui “sonbahar suyu” demek bu arada. Bir kadının berrak ve güzel gözlerini tanımlamak için mecazen kullanıyorlar.]


Li Qingyu güçlü olmasına rağmen henüz dünyanın ilk onu içinde değildi. Neden Yuan Xiuxiu ondan korksundu ki? Ondan bir cevap gelmeden önce Xiao Se öne çıktı ve güldü: "Sekt liderimin karşılaşmasına gerek yok. İzin ver seninle ben savaşayım!”


Bu sözler havaya yaılırken ayakları yerden ayrıldı ve birbirlerine doğru yöneldiler, maçları başladı.


Yuan Zixiao kendisini sondan ikinci sıraya yerleştirmiş olmasına rağmen Yuan Xiuxiu bu sıralamayı pek ciddiye almıyordu. Sadece eylemlerine başlamak için Yuan Zixiao’nun sözlerini kullanıyordu. O anda gülümsedi ve “Tapınak Lordu Yi, öğrencilerimiz çalışmaya başladıklarına göre biz de ustaları olarak onlara örnek olmalıyız değil mi?”


Niyeti çok açıktı, hırsızdan önce kralı yakalamak istiyordu. Yi Pichen alt edildiği sürece Kılıç Testi Konferansı ve ittifak doğal olarak dağılacaktı. Diğer sektler Hehuan Sekti’ne karşı çıkma niyetine sahip olsalar bile bundan sonra  büyük bir şaşkınlığa uğrayacaklar ve bir daha Hehuan Sekti’ne karşı çıkmaya cesaret edemeyecekler.


[hırsızdan önce kralı yakalamak: sorunu çözmek için temele inmek. böylece gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.]


Bu mücadelenin kaçınılmaz olduğunu gören Yi Pichen elindeki çırpıcıyı bıraktı ve öğrencisi tarafından sunulan kılıcını almak için döndü. Başını salladı ve “Bu durumda bu zavallı Taoist Sekt Lideri Yuan’dan tavsiye isteyecek.” dedi.


Bunu gören Yu Shengyan, Shen Qiao'ya yaklaştı ve kulağına fısıldadı: "Küçük kardeşim, şu anda kendini zorlamana gerek yok. Yi Pichen kaybettikten sonra ortaya çıkabilirsin ve işte o zaman ittifak başkanı pozisyonu kolayca senin olacak!”


Shen Qiao bu durumu hem komik hem de utanç verici buldu: "Ama ben ittifak lideri olmayı hiç istemedim!"


Yu Shengya’ın aklı karışmıştı: "Ustam sana yardım etmem için buraya gelmemi emretti. Eğer ittifak lideri olmak istemiyorsan neden beni gönderdi?"


Shen Qiao “Ustan her zaman kafasına estiği gibi davranıyor, sözleri ve eylemleri diğerlerininkine benzemiyor, onun ne düşündüğünü nasıl bilebilirim?” diye geçirdi içinden.


Yu Shengyan, Yan Wushi ve Shen Qiao arasında neler geçtiğini ve ustasının kalbinin nasıl değiştiğini bilmiyordu. Sadece ustasının Shen Qiao’ya olan ilgisini kaybetmediğinin ve bazı düşüncelerinin olduğunun farkındaydı. Ustasına hiçbir şey sormamıştı ve şimdi tamamen bir yanlış anlaşılmaya kapılmıştı. Bu yüzden Shen Qiao’ya eskiden nasıl davranıyorsa öyle davranıyordu.