Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 92: “‘Sevgilim Yan’a ne dersin?”

 

Shen Qiao, Yuwen Song’u kendisiyle dağa çıkardı ve Yan Wushi her an onun peşindeydi. Uzak ya da yakın değildi ve rahat bir tavırla sola ve sağa bakıyordu.


Bixia Sekti’nin yaşadığı büyük felaketten sonra geriye çok az insan kalmıştı. Dağın eteklerinde de etrafı gözetleyecek insanlar yoktu. Kılıç taşıyan bir figür onlara doğru yürümeden önce Shen Qiao çoktan sekt girişine giden düz yola ulaşmıştı.


"Bixia Sekti’ne gelen seçkin ustayı tanıyor muyum?" Bunu söyledikten sonra diğer taraf Shen Qiao'yu gördü. Yüzünde bir şaşkınlık belirdi, ses tonu bile çok farklıydı: "Taoist Rahip Shen, sizsiniz!"


Shen Qiao gülümsedi: "Yuanbai, dövüş sanatların daha da gelişmiş, bu gerçekten tebrik edilesi!”


Fan Yuanbai, Yue Kunchi'nin öğrencisiydi ve doğal olarak Shen Qiao’dan daha genç bir nesildeydi. İsmini doğrudan söylemek saygısızlık olmayacaktı. Shen Qiao’nun Kunye’ye karşı savaştığı o gün Bixia Sekti’ndeki herkes bunu kendi gözleri ile görmüştü ve Shen Qiao’nun yeteneklerine dair hiçbir şüpheleri yoktu. Kendisine böyle söylediğini duyunca Fan Yuanbai çok mutlu oldu: "Övgünüz için teşekkürler, Taoist Rahip Shen. Lütfen içeri gelin. Ustam ve sekt liderimiz hala sizi düşünüp duruyor. Uzun zamandır sizden haber alamayınca birilerini araştırması için gönderdik ve Chang’an’da Hehuan Sekti’nin iki kıdemlisi ile savaştığını, kılıcının altında öldüklerini duyduk. Bixia Sekti’ndeki herkes çok mutlu oldu. Gerçekten güçlüsünüz!”


Genelde yabancılarla pek konuşmazdı ancak tanıdık birini görünce susmak da bilmezdi. Shen Qiao gülümsedi ve sözünü kesmeden istediği kadar konuşmasına izin verdi.


Bixia Sekti’nin öğrencileri sayıları az olmasına rağmen daha da birleşmişlerdi. Yaşadıkları onca gam ve kederden sonra yine de yüzlerinde gülümsemeler vardı ve iletişimleri daha dostaneydi. Yolda yeni yetme iki üç öğrenci ile karşılaşmışlardı. Ancak Shen Qiao Bixia Sekti’ne çok büyük bir iyilikte bulunmuştu ve Shen Qiao’yu gören herkes Fan Yuanbai’nin verdiği tepkiyi veriyordu. Shen Qiao'nun varlığının lütfu sayesinde, Yan Wushi ve Yuwen Song daha fazla sorgulamaya maruz kalmadan onu tarikata kadar takip ettiler.


Çok fazla dikkat çekmeyen Yuwen Song'a kıyasla Yan Wushi'nin sadece görünüşü bile çok fazla göze çarpıyordu ve çok sayıda meraklı bakışı kendisine çekiyordu.


Zhao Chiying, Yue Kunchi ile önemli bir görüşmenin ortasındaydı ancak Shen Qiao'nun geri döndüğünü duyduğunda kendisini bizzat hoşlamak için dışarıya çıktı.


Görüşmedikleri onca günden sonra bile Zhao Chiying’in çekiciliği aynıydı. Özellikleri olağanüstü sayılmazdı ancak başarılı ve güzeldi. Ayrıca sekt lideri olmanın getirdiği ayrı bir büyüklük ve hoşgörü de vardı. Shen Qiao, varoluştaki bu hissiyatı daha önce Hehuan Sekti lideri Yuan Xiuxiu’da bile görmemişti.


Zhao Chiying iki elini birleştirdi ve güldü: "Taoist Rahip Shen sonunda geri döndü. Tai Dağı Doğu Çin Denizi kıyısında, Chang'an'dan bin li’den fazla uzakta uzakta ve haberler çok yavaş geliyor. Chang’an’ın dışında üçe karşı bir olduğunuzu işiteli çok olmadı, Taoist Rahip Shen’in çekiciliği bizi daha da şaşırttı ve işte şimdi buradasınız!”


[Eski Chang’an, bugünkü Xi’an ile Tai Dağı arasındaki en kısa mesafe bugün (24.03.2022) 898 km :’) Shen Qiao çok yoruluyor…]


Shen Qiao da onu selamladı: "Uzun zamandır burada yoktum. Shiwu’yu bırakarak Sekt Lideri Zhou ve diğer herkese bela olmuş olmalıyım.”


Zhao Chiying: "Taoist Rahip Shen çok kibar, Shiwu iyi bir çocuk. Genç yaşına rağmen kendi öz disiplini var ve her gün, birinin ona söylemesine gerek duymadan, daha gün doğmadan Bixia Sekti’nin diğer öğrencileri ile sabah antrenmanlarına katılıyor. Özenli ve de hatasız.


Shen Qiao bu sözleri duyunca doğal olarak rahatladı ve ardından Yue Kunchi ile birkaç kelime etti.


Zhao Chiying onu arkasındaki biri büyük ve diğeri küçük iki kişiyi çoktan görmüştü. Gülümseyerek sordu: “Bu ikisi kim?”


Shen Qiao öksürdü: "Biri Huanyue Sekti’nin Sekt Lideri Yan; genç olanı ise Chang’an’dan getirdiğim çocuk, Yuwen Song.”


Chang'an'dan ve aile adı Yuwen. Shen Qiao'nun Hehuan Sekti ile Yuwen ailesinin kalan yetimini ortaya çıkaran bin kişilik bir orduya karşı savaşının hikayesini duymanız Yuwen Song’un kimliğini tahmin etmeniz için yeterliydi.


Ancak herkesin dikkati cümlenin ilk yarısındaydı.


Kişinin adı ağacın gölgesi gibiydi. Huanyue Sekti liderinin kimliği açığa çıkar çıkmaz herkesin yüzünde bir anlığına şaşkınlık ifadesi belirdi. Yan Wushi’ye olan meraklı bakışlar birden huşu, korku, şaşkınlık ve inançsızlık gibi duygular arasında gidip geldi.


Bixia Sekti’nin öğrencilerinin çoğu Yan Wushi’yi bizzat görmemişlerdi ancak bu Yan Wushi efsanesini duymalarına engel değildi. Onlara göre Qi Fengge ve Cui Youwang efsanevi kişilikler olmaya yakındı ve onlarla bir müsabakaya giren Yan Wushi’nin efsaneviliği de onlara yakındı.


Bu çeşitli bakışların altında, Yan Wushi elleri arkasında kenetlenmiş, rahat bir şekilde duruyordu, biraz bile huzursuz değildi, belli ki şimdiye kadar buna alışmıştı.


Shen Qiao birisini kurtarmak için dağdan inmişti. Bir sürü iniş ve çıkış arasında Zhao Chiying de söylentileri duymuştu. Yine de arada uzun bir mesafe vardı ve tam olarak neler olduğunu bilmiyordu. Shen Qiao’nun birisini kurtarmaya gittiğinde bu kişiyi de getireceğini beklemiyordu. Bir anlık şaşkınlıktan sonra aklı başına geldi, ellerini birleştirdi ve selamladı: “Sekt Lideri Yan’ın adı önce gelir. Ben Bixia Sekti’nden Zhao Chiying. Sekt Lideri Yan’ın zarif ziyaretini memnuniyetle karşılıyorum, ancak mezhebimiz küçüldü, konukseverliğimizde herhangi bir yetersizlik varsa, lütfen bizi bağışlayın!”


Bixia Sekti’nin lideri olarak Zhao Chiying'in tavrı son derece kibar olarak kabul edilebilir.


Yan Wushi'nin huysuz ruh hali hakkındaki söylentileri göz önünde bulundurarak, Zhao Chiying diğerini küçük bir ayrıntı yüzünden rahatsız etmek istemedi.


Yan Wushi: "Sekt Lideri Zhao işleri adil bir şekilde yürütür. Sektin ününü uzun zamandır duyuyorum, yolculuğumuz boyunca A-Qiao da Sekt Lideri Zhao’yu sık sık övdü. Bugün şahsen, elbette tüm bunların doğru olduğunu görüyorum. Umarım bu ani ziyaretim Sekt Lideri Zhao için işleri karmaşıklaştırmaz."


Ha, ne normal bir tepki!


Şaşıran tek kişi Zhao Chiying değil, Shen Qiao da aynı durumdaydı.


O esnada Yan Wushi gülümsüyordu, sıcak ve nazikti, tüm vücudundan "uysal" bir hava yayıyordu, hiçbir şekilde şeytani sektlerin kibrine dair bir ipucu yoktu.


Sadece bu "A-Qiao" biraz fazla samimi geldi, Shen Qiao bunu birçok kez duymuş ve uzun süredir hissizleşmişti. Seyirciler bunun biraz garip olduğunu hissetseler de gerçekten nedenini söyleyemediler, bunu sadece Shen Qiao ve Huanyue Sekti’nin Sekt Lideri Yan Wushi’nin alışılmadık bir ilişkisi olduğu gerçeğine bağlayabilirlerdi.


Bu iyi başlangıçtan sonra her şey yolunda gitti. Her biri saygılarını sundular ve oturdular. Shiwu haberleri duyduğunda koştu, yeniden bir araya gelmeleri duygusal bir sahneydi. Shiwu, Shen Qiao'ya çocukluk hayranlığıyla baktı, herkes izlerken doğrudan Shen Qiao'ya sarılmak için koştu, Shen Qiao ise onun uzadığını görünce rahatladı.


Yan taraftaki Yuwen Song merakla bu müstakbel kıdemlisini tartıyordu. Ne var ki biraz hayal kırıklığına uğradı.


Açıkça diğeri ondan daha yaşlıydı, nasıl oluyor da tavırları ve konuşmaları ondan daha zayıf ve ustasına bu kadar bağlıydı, ne zaman kendi başına ayakta durabilecekti?


Chang'an'dan ayrıldıktan sonraki birkaç gün içindeki huzursuz kalbini unutmuş gibiydi, her gece uykuya dalmadan önce Shen Qiao'yu görmesi gereken kendisiydi.


Bu çocukça düşünceleri şimdi bir kenara bırakalım. Zhao Chiying, Shen Qiao’ya şöyle dedi: "Taoist Rahip Shen doğru zamanda geri geldi. Bugün Bixia Sekti’nde çok az insan var, hızlı bir şekilde yeni öğrenciler getirmemiz gerekiyor. Ben ve Kıdemli kardeşim az önce bu konuda endişeliydik, Taoist Rahip Shen bu konuyu tartışmamızda yardımını göstermeye istekli olur mu?"


Yue Kunchi anlayışlı bir nezaketle "Sekt Lideri, Taoist Rahip Shen yolculuğundan yeni geldi, muhtemelen yorgundur, sohbetimize devam etmeden önce biraz dinlenmeleri gerekmez mi?" dedi.


Zhao Chiying, ona hatırlattıktan sonra biraz utandı: "Kıdemli kardeşim haklı, çok aceleci olan benim, bırakalım da Yuanbai sizi dinlenmeniz için odanıza götürsün. Taoist Rahip Shen, geçen seferki aynı evde kalsanız sorun olur mu?”


Shen Qiao başını salladı: "Evet, ilgisi için Sekt Lideri Zhou’ya teşekkür ederim, Qilang Shiwu'nun yanında kalabilir, bu şekilde iletişim kurmaları daha kolay olur.”


 Zhao Chiying: "Harika, sektimizin doğu tarafında değerli konukların kullanımına ayrılmış bir bambu konut var, Sekt Lideri Yan için sakıncası yoksa orada kalabilir.”


Shen Qiao'nun son kaldığı ev sekt büyükleri tarafından kullanılıyordu, bunun anlamı Bixia Sekti’nin onu bir yabancı olarak görmemesiydi. Ancak Yan Wushi orada kalırsa uygunsuz görünürdü.


Ancak Yan Wushi, "Zahmete girmenize gerek yok, ben A-Qiao'nun kaldığı yerde kalacağım." dedi.


Zhao Chiying'in ifadesi durgundu: "Ah? Bu rahatsız edici olmaz mı?”


Yan Wushi bir kaşını kaldırdı: "Rahatsız edici bir şey yok, yolculuğumuzda genellikle işleri bu şekilde düzenlerdik, bu muhterem kaç kez aynı odayı paylaştığımızı bile hatırlamıyor.”


Söyledikleri yanlış olmamasına rağmen bu şekilde duyulunca sanki farklı geliyordu. Shen Qiao araya girmeden edemedi: “O zamanlar seyahat ediyorduk ve bu şekilde ödün vermemiz gerekiyordu. Bugün Sekt Lideri Yan daha rahat kalabilir, eğer reddederseniz, bu Sekt Lideri Zhao’nun iyi niyetine aykırı olur.


Yan Wushi: "Sorun değil. Ben ve A-Qiao'nun ilişkisi sıradan bir ilişki değil. Bixia Sekti’ne çok olumlu bakıyor, bu yüzden bu muhteremi de bir yabancı olarak düşünmenize gerek yok. Yine de… Onun yanında başka boş oda yok mu?”


Bunu söylediğinde gülümsemiş olmasına rağmen, Zhao Chiying açıkça otoriter bir baskı hissetti, bu tür bakışların altında kafa derisi istemsiz olarak sertleşti, daha fazla düşünmeden kelimeler ağzından çıktı: "Var..."


Yan Wushi hafifçe gülümsedi: "Öyleyse anlaştık.”


Bu seferki gülümsemesi öncekinden farklıydı, Zhao Chiying vücudundaki baskının kalktığını hissetti.


Gizlice rahat bir nefes aldı ve onları dinlenmeleri için odalarına götürmesi amacıyla Fan Yuanbai'yi bulmak için acele etti.


Shen Qiao ve diğerleri gittikten sonra, toplantı pavyonunun içinde sadece ikisi kaldı, Yue Kunchi ağır bir ifade ortaya koydu: “Sekt Lideri Yan kimin yanında kalmak istiyorsa bırak kalsın, yer yok değil ya. Ayrıca Taoist Rahip Shen’in açıkça reddetmediğini de gördüm, bu izin verdiği anlamına gelir. Az önce sana Sekt Lideri Yan’ın dileklerine karşı gelmemeni söylemek istedim ancak tek bir kelime bile edemedim.”


Shen Qiao'nun doğrudan reddetmemesinin nedeninin, reddetmenin boşuna olduğunu bilmesi olduğunu bilmiyordu.


Zhao Chiying yüzünü buruşturdu: "Bana gülebilirsin ama senden daha iyi durumda değildim. Bixia Sekti ve Huanyue Sekti arasında hiçbir zaman biri ilişki kurulmadı. Küçük bir tapınak büyük bir tanrıyı barındıramaz. Buraya gelme niyetinin ne olduğunu, Bixia Sekti’nin başına felaket getirip getirmeyeceğini bilmiyoruz.”


Yue Kunchi daha az endişeliydi: "Burada Taoist Rahip Shen var, onun bir şey yapacağını sanmıyorum. Yan Wushi'nin çalkantılı karakterini biliyoruz, sadece dikkatli olmalıyız ve tüm öğrencilerin konuşmalarında biraz daha incelikli olmalarını sağlamalıyız ki bir hakaret algılamasın.”


Zhao Chiying başını salladı: "Bu doğru."


Fan Yuanbai onları kalacakları evlere getirmişti, bu evler devamlı olarak temizleniyordu. Tertipli ve düzenliydi, içlerine son derece şık bazı bitkiler ve otlar yerleştirilmişti.


“Sekt Lideri Yan veya Taoist Rahip Shen’in bir şeye ihtiyacı olursa, sadece haber gönderin, her zaman sizin için buradayız.” Fan Yuanbai Yuan ayrıca Shen Qiao'ya birkaç kelime daha söylemek istedi.  Yan Wushi'nin her zaman yanında durduğunu görünce daha fazlasını söyleyemedi, sadece kuru bir şekilde konuşabildi, bu konuşmayı aceleyle sonlandırdı ve kaçtı.


Shiwu hala gençti ve algısı yavaştı. Shen Qiao ve Zhao Chiying’in konuşmalarını bitirmeleri ve daha özel bir an yakalamak için uzun zamandır bekliyordu. Yan Wushi ve Yuwen Song’un yanlarında olması Shen Qiao'yu bir kenara çekip "Usta, çok uzun zamandır yoktun, bu öğrenci seni çok özledi." deme arzusuna engel değildi.


Shen Qiao kafasına dokundu: "Öğretmenin de seni gittiği zaman özledi. Bixia Sekti’nde iyi işler başardığını duydum ve biraz daha mı uzadın?”


Shiwu biraz utangaç bir şekilde başını salladı: "Bixia Sekti’nin kıdemli kardeşleri bana çok iyi davrandı. Usta gittikten sonra her gün kılıç çalıştım, seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim. Şimdi çoktan tüm Canglang Kılıç Stili setini kullanabiliyorum!"


Bu sözler şakacı ve övgü arayan bir hava taşıyordu, Yuwen Song kaşlarını çatmaktan kendini alamadı: Benden birkaç yaş büyük olduğunu söyledi, gelecekte ona gerçekten kıdemli kardeş mi demem gerekiyor?


Shen Qiao gülümsedi: "Sahi mi? Öyleyse şimdi bize göstermeye ne dersin?”


Shiwu tereddüt etti: "Ustanın dinlenmesine engel olacak mı?"


Shen Qiao: "Dün gece dağın eteklerinde dinlendik ve henüz öğle olmadı. Vakit çok erken. Bu öğretmen yorgun değil.”


Bunu duyan Shiwu neşeyle gitti ve kılıcını aldı.


Bir yıldan az bir süredir kılıç öğreniyor. Kılıç ustalığına yeni başlaması sebebiyle gerçek kılıçlar yerine tahta kılıçlar kullanıyordu.


Üçünün bakışları altında, yerinde durdu ve onları selamladı, bileğini döndürdü, başlangıç duruşunu yaptı, elini kaldırıp kılıcını indirdi. Her hareketi metodikti ve oldukça düzenli bir şekilde yapıldı. Fena değildi ama olağanüstü de değildi. Yuwen Song'un doğal kalibresine kıyasla hala biraz eksikti ancak Shiwu tabanının ortalama olduğunu biliyordu, bu yüzden ekstra çaba harcadı. bu kılıç stili setine şimdi çok aşinaydı.


"Lütfen bana akıl ver, usta." Shiwu kılıcını geri çekti ve hareketsiz kaldı, bunu ciddi bir şekilde söyledi.


Shen Qiao onu incitmek istemiyordu bu yüzden olumlularla başladı: “Hareketlerin iyi uygulanmış, çabalarını görebiliyorum, bu sefer kesinlikle gevşememişsin.”


Sonra devam etti: "Ama bu kılıç stilinde yanlış kullanılan bazı formlar vardı, ilerde güçlerini etkileyecek. Bu öğretmen sana sadece bir kez göstermişti yani her detayı hatırlamak zor olurdu. Bugün sana tekrar göstereceğim, baştan sona dikkatlice izlemeli ve kendi başına karşılaştırmalısın.”


Shiwu ciddi bir şekilde "Evet" dedi.


Shanhe Tongbei kılıcını almak yerine tahta bir kılıç aldı ve nazikçe gülümsedi: "Canglang Kılıç Tekniği, adından da anlaşılacağı gibi, denizin kıyısı yoktur, dalgalar yükselir, kayalar defalarca deniz tarafından yutulur ve tekrar tekrar yüzeyini kırar. Gün aydınlık ve her dalga güçlüdür. Böyle muhteşem bir manzaradır. Bu kılıç tarzını uygulayan kişi, yüzlerce nehir alan denizi, o sakinliği içermelidir, ancak o zaman özünü gerçekleştirebilirsiniz. Tai Dağı’na çık ve uzaklardaki denize bak. Günler uzun, zamanla daha iyi anlayacaksın.”


Bunu söyledikten sonra Shiwu’dan herhangi bir tepki beklemeden kılıcını kaldırdı.


Aynı tahta kılıç, iki farklı kişinin elinde tamamen farklı bir güç sergiledi. Kılıç tekniğini aynı şekilde kullansaydı bile kapının eşiğindeki ilk bakış olarak tanımlanabilecek olan Shiwu’yu seyrederken Yuwen Song sıkılmıştı ancak Shen Qiao kılıcını hareket ettirdiğinde, sanki ikisinin aynı kılıç stilini kullandıklarına inanamıyormuş gibi gözlerini kocaman açmak zorunda kaldı.


Rüzgar berrak bir şekilde savruldu, kılıcın gölgesi her yere düştü, gerçek qi’yi kullanmamış olmasına rağmen, o tahta kılıç kendi ışığında parlıyor gibiydi. Shen Qiao'nun biçimini ve hareketini takip eden Yuwen Song, dalgalanan denizi, eriyen bulutlarda uçan yağmurları, sudaki yansımayı, dağlık dalgalarda duran yalnız bir kişi olduğunu neredeyse görebiliyordu.


Gözlerinin önünde sadece bir kişi vardı. Göklerle yer arasında yalnız bir kişi kalmıştı.


Bu seti tamamladıktan sonra Shen Qiao hareketsiz kaldı. Yuwen Song ise hala az önceki sahneden çıkamamış gibiydi.


Yan Wushi gülümsedi: "A-Qiao’nun kılıcını kullanma şekli olağanüstü, çoktan büyük ustaların alanına girdi."


Shen Qiao: “İltifatınız için teşekkür ederim, Sekt Lideri Yan.”


Kılıç stilini Yan Wushi'nin hayran olması için değil, Shiwu ve Yuwen Song için kullanmıştı: "Bundan bir şey kazandınız mı?"


Shiwu mırıldandı: "Bu öğrencinin kelimelerle kötü olan arasını bağışlayın. Sadece bunalmış hissediyorum, sanki göğsümden bir şey fırlayacakmış gibi, ama onu tarif etmem istenirse bunu yapamam."


Shen Qiao nazik bir cevap verdi: "Önemli değil, kimse bir kez bakıp tanrısallığa ulaşamaz, onun üzerinde yavaşça düşünebilirsin, eğer anlamadığın bir şey olursa gel ve sor."


Shiwu saygılı bir ses çıkardı.


Shen Qiao Yuwen Song'a döndü: "Resmi olarak eğitime girmedin, bu son birkaç gündür sadece meditasyonla uygulama yaptık, ekleyecek bir şeyin yoksa sorun değil."


 Yuwen Song şunları söyledi: "Kalbimde binlerce kelime var ancak sadece birkaçı dile dökülebilir.”


Konuşma tarzı her zaman çok daha yaşlı biri gibiydi, Shen Qiao bunu komik buldu: "Hangi kelimeler?"


 Yuwen şöyle anlatıyor: "Sanki bulutlar ve gizlenen ay, sanki rüzgar gibi dönen kar. Uzaklarda, sisin içinde yükselip parlayan güneş gibi; tıpkı su üstünde yanan nilüfer gibi.”


 Bu “Luo Shen Fu”da Luo Shen’in güzelliğini betimleyen satırdı.


[Üç Krallık döneminde Cao Zhi tarafından yazılmış bir şiir. Bu şiir, şairin kendisi ile Luo Shen’in karşılaşmasını, birbirlerine olan özlemi ve sevgisini anlatır.]


Shen Qiao: "..."


Nasıl tepki vereceğini bilemedi ama kabul etmeliydi ki Yuwen Song, Canglang Kılıç Tekniği’nin bir unsurunu ele geçirmişti ve bu, "Kalbimdeki sayısız ortamda kılıcım çevik ve zarif" idi.


[胸有气象万千,剑下轻灵飘逸]


Bu noktada Yuwen Song, Shiwu'ya kıyasla doğal olarak daha meyilliydi.


Yan Wushi soğuk bir şekilde konuştu: "Dövüş sanatlarında bilgi temeli yok, “Luo Shen Fu”yu sadece flört etmek için okuyor, bu tür bir yetenek sadece kelimelere harcanıyor, bu muhteremin onun üzerinde çalışmasına izin verin!"


Başkalarının cevap vermesini beklemeden avucunu Yuwen Song'un omzuna bastırdı. Çocuk istemsizce bağırdı. Ardından vücudunun üst akupunktur noktası kilitlendi.


"Sekt Lideri Yan?" Yuwen Song’un ağzı açık kaldı, zorla çömeldi, hareket edemedi; trajik olan kısım ise nerede yanlış yaptığını bilmemesi idi.


Yan Wushi, Shen Qiao'nun konuşmak için ağzını açtığını görünce gülümser gibi olmayan bir şekilde gülümsedi: "Herkes tarafından şeytani bir sekt olarak bilinen Huanyue Sekti’nde bile ustaya karşı anlamsızca konuşmak disiplinle sonuçlanacaktır. A-Qiao, sen öğrencilerine öğretirken çok naziksin davranıyorsun, öğrencilerini sıraya sokmana yardım etmeliyim.”


 Shen Qiao'nun yüzü anlaşılamıyordu: “Sekt Lideri Yan sonunda öğrencimi çalmaktan vaz mı geçti?”


 Yan Wushi yavaşça şöyle dedi: "Hayatı uğruna, artık onun için kavga etmeyeceğim, yoksa bu öğrenciyi kabul ettiğim ilk gün onu öldürmüş olacağım."


***


O ilk gün Shen Qiao ve Shiwu dışında hiç kimse Yan Wushi'nin Yuwen Song'a nasıl davrandığını görmedi. Bu yüzden Bixia Sekti’nin tüm öğrencileri söylentilerden farklı olarak onun geçinmesi kolay biri olduğunu düşündü.


Ama ikinci gün yanıldıklarını anladılar.


Bütün öğrenciler sabah antrenmanı için dışarı çıktılar, birbirleriyle çalıştıkları meydanda Yan Wushi, elleri arkasında yan tarafta duruyordu. Kendini gösterenler Yue Kunchi veya Zhao Chiying olsa bile yetersizlikler bulurdu, küçümseyici bir tonda iltifat ederdi.


Bixia Tarikatı'nın öğrencileri mutlu değildi, ona meydan okumak için öne çıktılar, şaşırtıcı olmayan bir şekilde hepsi yere yığıldı, sonunda Yue Kunchi ve Zhao Chiying de ona karşı kaybetti, Shen Qiao inzivadan çıktığında öğleyi geçmişti, kargaşayı duyduğunda Yan Wushi çoktan Bixia Sekti’nin altını üstüne getirmişti.


Tabii ki, Yan Wushi'nin yeteneği göz önüne alındığında, tüm sekti katletmek isteseydi bu zor bir şey olmazdı, ama onun gibi bir büyükusta, kendi seviyesinde bir rakip bulmak yerine bu küçük tarikata zorbalık etmeyi seçti, ne salakça bir işti bu? Gerçekten böyle bir başarı duygusuyla kendini eğlendiriyor muydu?


Shen Qiao burada olmasaydı Bixia Tarikatı bu kişinin kötü niyetle burada olduğunu düşünecekti.


Shen Qiao yerde inleyip sızlanarak yatan insanlardan oluşan bir koroyla karşı karşıyayken sadece kendini gülümsemeye zorladı ve Zhao Chiying'den özür diledi.


 Zhao Chiying yüce gönüllüydü, elleri ile bir jest yaptı: "Sekt Lideri Yan dövüş sanatlarımızın eksik olduğunu gördü ve bize nasıl geliştirebileceğimize dair bazı ipuçları verdi. Bu tür bir fırsata sahip olmak Bixia Sekti için mutluluk verici.”


Bu şekilde konuştuktan sonra herkes bunun gerçekten doğru olduğunu hissetti.


Çoğu, tüm yaşamları boyunca bir sekt liderinin beceri seviyesine yaklaşamayacaktı. Yan Wushi'nin gölgesine bir göz atmayı boşverin; insanlar güçlülere hayran, Yan Wushi ile yolları kesişmiş, kötü dövülmüş, ciddi şekilde yaralanmış olsalar bile buna değerdi ve bu an dövüş sanatları yolunda boşa harcanmayacaktı.


Bu düşünce ortaya çıktıktan sonra, Yan Wushi'ye bakışları, önceki memnuniyetsiz korkudan saygı ve hayranlığa dönüştü.


Yue Kunchi kollarını tutuyor ve kız kardeşi gerçekten böyle bir tavır sergilediği için yakınıyordu. Birinin sessizce, "Yirmi yıldan fazla süredir kendi kendine hayranlık besliyorsun ancak hala itiraf edemiyorsun. Bu nasıl bir his? Bu muhterem daha önce böyle bir şey deneyimlememişti, lütfen beni aydınlatın." dediğini duydu.


Bu cümle kalbinin en derinliklerine isabet eden bir ok gibiydi. Bunu duymak Yue Kunchi'nin saçlarını diken diken etti, ifadesinde büyük bir değişiklik yarattı.


Yan Wushi'ye bakışı bir hayalete bakıyor gibiydi.


 Yue Kunchi karşılık veremeden önce Shen Qiao, Yan Wushi’yi kenara çekti.


Yan Wushi direnmedi, Shen Qiao'nun onu yana çekmesine izin verirken hala dostane bir şekilde gülümsüyordu.


Shen Qiao alnını tuttu: “Sekt Lideri Yan, çok mu boş zamanın var?”


Yan Wushi şaşırdı: “Nasıl olsun? Her gün seninle oynamak ve bu hurda yığınına tavsiyede bulunmam gerekiyor, çok meşgulüm."


Shen Qiao yüzünü ekşitti, dili tutulmuştu, nihayet yeniden konuşabildi: "Chang'an'da yeni imparatora asistanlık ediyor olman gerekirken benimle bin li mesafe katedip Bixia Sekti’ne geldin. Muhtemelen sadece manzarayı seyretmek ya da başkalarını bu tür amaçsız şeylerle kızdırmak için değildir. Her şeyi düşünmüşsündür. Sekt Lideri Yan, hala amacını söylemek istemiyor musun?”


Yan Wushi: "Eğer bana farklı birisimle hitap edersen bu muhterem sana söyleyecektir, ne dersin?”


Shen Qiao şaşkına döndü: “Ne ismi?”


 "‘Sevgilim Yan’a ne dersin?" Yan Wushi sordu.


 "..."


 Shen Qiao zihninden gerçekten kendisiyle alay ettiğini düşündü. Hiçbir şey söylemedi ve arkasını döndü.


Sonraki Bölüm


Tosbağa Notu:


郎 (lang) hitabı aslında bir erkek için çok farklı manalarda kullanılabiliyor, genel olarak ‘Bey’ anlamı veriyor ve kişiye saygı duyulduğunu gösteriyor. Manalardan bir diğeri ise kadının kocasına seslenişinde kullanılması, "kocam" oluyor yani. Yani "Yan Bey" diye yazsam da olurdu ama "Sevgilim Yan" yazmak daha çok işime geldi heueheuehue