[a]
Bian Yanmei'yi eşyalarını toparlarken seyreden Yu Shengyan merakla sordu: "Yılbaşı yakında gelecek, Kıdemli Ağabeyim nereye gidiyor?"
Bian Yanmei cevapladı: "Bu sene yılbaşı yemeği için ustamıza Xuandu Dağı'nda eşlik edeceğim. Eğer sen gelmezsen sana kim yemek yapacak? Mutfak çalışanları memleketlerine döneli çok oldu."
Yu Shengyan kendi kendine mırıldandı: "Son birkaç senedir ustamız yılbaşı yemeğini her zaman Xuandu Dağı'nda yiyor. Sanki ailesine iç güveyisi girmiş gibi!"
"Neye girmiş?" Yan Wushi'nin sesi yanıbaşında yankılandı.
"Usta ve Başöğretmen Shen için dileğimdir ki gittiğiniz her yerde barış içinde olursunuz, hayallerinize giden yol engellerden arınır, dövüş sanatlarınız binlerce yıl boyunca ilerler, dövüş sanatları dünyasına on bin nesil boyunca hakim olursunuz!" diye alelacele konuştu Yu Shengyan.
Bian Yanmei sessizce iç çekti: 'Boşboğazlığın sağ olsun, başına gelecek her şeyi hak ediyorsun!'
[b]
Xuandu Dağı, Ay Yeni Yılının üçüncü gününde yeni bir şarap kavanozu mühürledikleri bir geleneğe sahipti. Bu şarap meşe fıçılarda yıllandırılır ve ertesi yıl, öğrencilerinin içmesi için en zengin, en kokulu demleri açığa çıkarılırdı.
Shiwu şarabın kokulu aromasına dayanamadı ve biraz fazla içti. Daha güneş bile batmamışken kendini sersemliğe kaptırmıştı ve odasına geri dönmesine yardım edilmesi gerekiyordu. Sonra ertesi sabaha kadar uyudu.
Birilerinden faydalanmış gibi hissederek uyandı. Ne kadar çok düşünürse o kadar rahatsız hissediyordu ve yüzünü tekrar yorganın içine gömmeden duramıyordu. Yarım gün daha yorganın içinde saklandı, sonra aniden şaşkınlık nidası ile yorgandan kurtuldu.
Yorganın altına gizlenmiş büyük kırmızı bir zarf vardı. Shiwu onu açtı ve içinde Shen Qiao'nun el yazısıyla yazılmış bir tılsım ve bir not buldu.
Notta şöyle yazıyordu: Shiwu'nun her zaman kazasız belasız bir yaşam sürmesini ve sağlıklı bir şekilde büyümesini diliyorum.
Ne dövüş sanatlarında büyük başarılar ne de olağanüstü zeki olması ve kendisi için bir isim yapması için bir dilekti. Shen Qiao'nun öğrencisi için sadece basit arzuları vardı, barış içinde ve sağlıklı bir yaşam.
Çok kısa ve basit bir nottu ama Shiwu tekrar tekrar okudu. Dördüncü seferden sonra kırmızı zarfı neşeyle aldı ve kıyafetlerinin içine yerleştirdi. Sahip olduğu en ufak bir uyuşukluk bile çoktan uçup gitmişti.
[c]
Ay Yeni Yılı'nın beşinci gününde Yan Wushi, çorbayı kendisinin hazırlamasında ısrar etti.
Shen Qiao çaresiz bir tonda konuştu: "Lütfen Birlik Çorbası denen çorbadan daha fazla yapma."
Kuzu suyuna tatlı susamlı köfte eklemek… Kim böyle bir şeyi mideye indirebilir?
Ne var ki her zaman garip ve yeni fikirlerle dolu olan Yan Wushi sadece şahsen pişirmek için ısrar etmekle kalmamış, aynı zamanda Shen Qiao'yu yemeye zorlamıştı.
Shen Qiao bu yemeğin daha normal bir yemek olmasını umuyordu.
Ancak kısa süre sonra bunun sadece bir temenni olduğunu anladı.
Shen Qiao siyah yapışkan madde kabına baktı, içinde ne olabileceğini hayal bile edemiyordu.
"Bu seferki… Dünyanın Yüce Uyumu Çorbası mı?"
"A-Qiao, bir şeyleri adlandırma yeteneğin oldukça korkunç. Bu Üç Çiçek Beş Enerji Çorbası. İçen kişinin fiziksel uygunluğunu artıracak ve içsel güçlerine faydalı olacaktır."
["Üç çiçek" kişinin özüne atıfta bulunurken "beş enerji" beş ana organı (kalp, akciğer, karaciğer, dalak, böbrek) işaret eder.]
Shen Qiao kaşlarını çattı: "Hangi üç çiçek? Lingzhi, Ginseng ve Kaplan Ginsengi mi?"
"Kaplanboğan, kanaryaotu ve sıçanotu. Ancak endişelenmene gerek yok. Bu üçünün zehirleyici özelliğini çoktan ortadan kaldırdım."
Shen Qiao sordu: "... Peki ya beş enerji?"
"Kırkayak, zehirli yılan, akrep, kertenkele ve kurbağa."
Shen Qiao bir an sessiz kaldı. "Birdenbire ilgilenmem gereken bazı acil meseleler olduğunu hatırladım. Müsaadenle önce ayrılacağım."
Yan Wushi, Shen Qiao'nun istediği gibi gitmesine nasıl tahammül edebilirdi? Hareketleri o kadar hızlıydı ki Shen Qiao konuşmayı bitirmeden önce Yan Wushi çoktan akupunktur noktasına ulaşmıştı.
"A-Qiao bana neden yüz vermiyor? Seni zehirleyeceğimden mi korkuyorsun?"
Shen Qiao kendi kendine düşündü: 'Zehirlenmekten korktuğum için değil. Bu karışımı içtikten sonra burnumun kan fışkırtmasından ve üç gün boyunca yataktan kalkamamamdan korkuyorum!'
[d]
Cui Buqu'nun sağlığı kötüydü. Yeni yılın ilk gününde eski rahatsızlıkları nüksetti ve bu nedenle günü yatakta iyileşerek geçirmek zorunda kaldı.
Odayı dolduran tıbbi aromayı koklayarak önündeki karanlık sıvıya kaşlarını çattı.
"Şekerim nerede?" Cui Buqu elini uzattı.
"Ağzımda. İlacını bitirdiğinde sana yedireceğim."
Odaya bir göz attıktan sonra gördü ki gerçekten de tüm şekerler Feng Xiao tarafından saklanmıştı, hayatta kalan tek şeker ağzındaki idi.
Cui Buqu sabırlı bir ifade takındı, ilacını içti ve ardından kase ile kalıntılarını Feng Xiao'nun yüzüne fırlattı.
[e]
Ay Yeni Yılı'nın yedinci gününde Feng Xiao, saygılarını sunması için Cui Buqu'yu Xuandu Dağı'na götürüyordu.
Yolda beşinci kez durdu. Saç stilini ve görünüşünü düzeltmek için gölün yüzeyindeki yansımasını kullandı.
Cui Buqu sabırsızdı. "Gidiyor muyuz yoksa gitmiyor muyuz? Neden vücuduna bir ayna asmıyorsun? Böylece her zaman kendine hayran kalabilirsin."
Feng Xiao onu ciddiye almadı: "Yalnızca cennetin ve yeryüzünün gölleri benim yiğit enerjimi ve kahraman mizacımı yansıtabilir."
Cui Buqu alay etti: "Yoksa bu dünyada senin zarafetini geçebilecek birinin olduğunu mu söylemek istiyorsun?"
Feng Xiao yanıtladı: "Yan Wushi'ye en ufak bir fırsat bile veremeyiz."
Dövüş sanatları karşı tarafınki kadar iyi olmayabilirdi ama en azından gençliğiyle kendini teselli edebilirdi. Ancak dış görünüşü de kalitesiz olsaydı bu kesinlikle kabul edilemez olurdu.
