Wenren E'nin odasında, maskenin altındaki Yin Hanjiang'ın keyifli mi yoksa öfkeli mi olduğu anlaşılmıyordu.
Parmak uçları “Rabbin hâlâ hayatta” diyen kelimelerin üzerinde defalarca gezinirken kalbinde coşku büyüyordu.
Her ne kadar anıları hala kafa karıştırıcı olsa da, gerçeklik ve yanılsamalar iç içe geçmiş olsa da dün gece gördükleri Yin Hanjiang'a Wenren E'nin hâlâ hayatta olduğunu gösteriyordu. Shi Congxin lordunu gördüğünü söylemişti ve doğru olarak kabul ettiği bu kitap bile lordunun hâlâ hayatta olduğunu yazıyordu.
Bu her şeyden daha önemliydi, lordunun onu sevmiş olmasından yüz kere bin kere daha önemliydi.
Lordunu görmek için sabırsızlanıyordu. Bu tür şiddetli duygular Yin Hanjiang'ın vücudundaki kanın kaynamasına ve kalp iblislerinin kudurmasına neden olsa bile önemli değildi.
Yin Hanjiang notu aldı. Doğru, lordu kendisinin Zhongli Qian'ın evinde olduğunu söylemişti. Notu elinde tutarak Ana Salon'daki toplantı odasına uçtu ve Zhongli Qian'ı tek başına çalışırken buldu. Etrafında her biri ilahi kan taşıyan dört beş tane Wenren E vardı.
Böyle bir manzarayı gören Yin Hanjiang olduğu yerde durdu. Neden böyle bir şey olmuştu? Lordunun hâlâ hayatta olduğunu bilse bile kalp iblisleri bu kadar basit bir şekilde ortadan kaybolmazdı. Artık hangisinin gerçek Wenren E olduğunu söyleyemiyordu.
Yin Hanjiang'ın gelişini hisseden Zhongli Qian sakince toplantı odasını terk ederek ikisini yalnız bıraktı.
Ancak onun gidişi Yin Hanjiang'ı daha da huzursuzlandırdı. Etrafında yardım edecek kimse olmadığından yanılsamaları ayırt edemiyordu.
Bu sırada Wenren Elerden biri konuştu. "Rabbin ilahi kanı eline aldığında bir varlığa sahip olacak."
Yin Hanjiang telaşla koştu ve o kişinin elini yavaşça tuttu, dokunabiliyordu.
"Lordum!" Tek dizinin üzerine çöktü, sesi boğuk çıkıyordu. "Hâlâ hayattasınız. Gerçekten..."
Yin Hanjiang bir an için konuşamadı. Bir ağız dolusu kan boğazına yükseldi fakat lordunun fark etmesini istemediği için zorla geri yuttu.
Dün gece haddini aşmıştı. Lordunun onu bir daha böyle bir durumda görmesine kesinlikle izin veremezdi.
Wenren E onu ayağa kaldırdı ve ciddiyetle, "Yin Hanjiang, bana diz çökmenden hoşlanmıyorum." dedi.
Yin Hanjiang'ın maskesini yavaşça çıkardı ve nazikçe gülümsedi. "Sözlerimi gördün mü?"
"Evet…" Yin Hanjiang yalnızca bir kelime söylemişti ki ağzından kanlar akmaya başladı. Bir eliyle kapatmaya çalışsa da kan parmaklarının arasından damladı.
"Yin Hanjiang!" Wenren E ikisinin tekrar karşılaşmasının bu şekilde olacağını hiç beklemiyordu. En azından normal bir şekilde buluşup iletişim kurabileceklerini düşünmüştü ama Yin Hanjiang bastırma konusunda çok iyiydi, acısını neredeyse fark bile etmemişti.
Bir elini Yin Hanjiang'ın göğsüne koyarak vücuduna kaos enerjisi gönderdi ve vücudundaki gerçek özün korkunç bir karmaşa içinde olduğunu gördü. Dün gece onu tedavi etmişti ancak bugün onu görmek Yin Hanjiang'ın tekrar yaralanmasına neden olmuştu.
“Lordum, astınız iyi." dedi Yin Hanjiang. "Astınız sadece mutlu, ben..."
Kendini nasıl zorladığını gören Wenren E maskeyi hızla yüzüne geri yerleştirdi. Bu bariyerle birlikte Yin Hanjiang kendini biraz daha iyi hissetti.
Şu anda Yin Hanjiang'ın içinde kıyaslanamayacak kadar büyük bir burukluk vardı. Açıkçası mutlu bir kavuşma günüydü ama o gerçekten…
"Kendine yüklenme." Wenren E Yin Hanjiang'ın kendisine tekrar bakmasını engellemek için eliyle gözlerini kapattı.
Karanlıkta Yin Hanjiang Wenren E'nin konuştuğunu duydu. "Dün aceleci davrandım ve temeline zarar verdim. Ruh halindeki en ufak iniş çıkışlar kalp iblislerine yol açacaktır. Xiulian dünyasında kendini idame ettirecek ölümsüz qi’ye sahip değilsin, kalp iblislerinin çaresine bakmazsan iyileşmen zor olacaktır."
Yin Hanjiang yumruklarını sıktı. “Astınız beceriksiz.”
"Beceriksiz olduğunu kim söyledi?!" dedi Wenren E. "Rabbinin yokluğunda çok iyi iş çıkardın. İki muhafıza ve dört sunak ustasına boyun eğdirdin, tarikatı istikrara kavuşturarak tarikatın kaosa düşmesini engelledin. Ayrıca posta güvercinlerini yeniden yapılandırarak Xuanyuan Tarikatına karşı kötü niyetleri olanları ortaya çıkardın. Kimse senin yaptığından daha iyisini yapamazdı."
Yin Hanjiang'ın gözleri kapalı olduğu için Wenren E'yi bir yanılsama kalabalığından ayırt etmesi gerekmiyordu ve yüzünü örten maske sayesinde ifadeleri Wenren E'den gizleniyordu. Bu iki kalkan Yin Hanjiang'ın içini biraz daha rahatlattı. En çok endişelendiği soruyu dile getirdi. "Lordum, vücudunuzu katılaştırmak için neden ilahi kana ihtiyaç duyuyorsunuz?"
Wenren E kan denizinde olanlardan kısaca bahsetti. Yin Hanjiang duyduğu gibi anladı. Xiulian dünyasındaki o insanlar Wenren E’nin fiziksel bedenini yok etmiş gibiydi. Lordu bedenini kaybettiği için xiulian uygulamak için sadece ruhunu kullanabilirdi. Kaos enerjisini özümsemek güçlerini muazzam bir şekilde arttırmış olsa da, sonuçta bu bir çözüm değildi.
Wenren E'nin son bir buçuk yılda yaşadıklarını öğrenen Yin Hanjiang'ın He Wenzhao'ya olan nefreti daha da derinleşti. Maskenin altındaki ifadesi çarpıklaştı.
"İlahi kanın gücü Baili Qingmiao'nun tanrısallığıyla birleşmesine yardımcı olmak için saklanmalı, bu yüzden onu istediğim gibi kullanamam. Bu süre zarfında Xuanyuan Tarikatını senin yönetmen gerekiyor. Kan İblisi Ata meselesine gelince, canın ne isterse onu yapabilirsin." dedi Wenren E.
Wenren E dün geceki ruh birliği sayesinde Yin Hanjiang'ın daima kendisinin gölgesinde yaşadığı için çok fazla hayal kırıklığı yaşadığını biliyordu. Başkalarının önünde tek başına durmaz ve güven kazanmazsa kalp iblislerinin üstesinden gelemezdi. Tek yol içini dökmesine izin vermekti ki bunun için He Wenzhao ve Kan İblisi Ata en iyi hedeflerdi.
Wenren E'nin onun korumasına güvendiğini duyan Yin Hanjiang anında canlandı. Evet, Xuanyuan Tarikatı mensuplarının lordunun zayıflığını öğrenmesine izin veremezdi. Lordunu korumalıydı!
Yin Hanjiang'ın ruhunun canlandığını gören Wenren E, "Dün gece durum acildi, bu yüzden ruhunu geçici olarak sakinleştirmek için ruh birliği tekniğini kullanmak zorunda kaldım.” diye ekledi. “Bu teknik on beş günde sadece bir kez kullanılabilir ve tamamen iyileşmen için birkaç kez daha tekrarlanması gerekecek. Ruhuna tekrar girmeme itirazın var mı?"
"Lordun kurtarmak için zahmet etmesi bu astınız için bir ayrıcalıktır, nasıl itiraz edebilirim ki?" dedi Yin Hanjiang.
Wenren E hafifçe iç çekti. "Yin Hanjiang," dedi çaresizce, "kendine ‘ast’ ve bana ‘lord’ demeni istemiyorum."
Yin Hanjiang donakaldı. Wenren E'nin adını doğrudan söylemesi mi gerekiyordu? Bunu nasıl yapabilirdi?
Wenren E Yin Hanjiang'a baskı yapmak istemiyordu. "Şimdilik sorun değil." dedi. "Kalp iblislerin iyileştikten sonra bana bu şekilde hitap etmeye devam edersen sana kızarım."
Wenren E Yin Hanjiang'ın kendisini yanılsamalardan ayırt edememekten dolayı acı çektiğini biliyordu ve ayrıca onun kendi kötü tarafını görmesini istemiyordu. "Ruhumu dengelemek için xiulian uygulamam gerekiyor, bu yüzden önümüzdeki birkaç gün boyunca ruhani pınarda olacağım. Sen kendi başına hareket edebilirsin. Bir sonraki ruh birliği zamanı geldiğinde veya beni görmek istediğinde ruhani pınara gel."
Yin Hanjiang elbet ki mümkün olan her dakika Wenren E'yi görmek istiyordu ancak aynı zamanda durumunun dengesizliğini ve kendini zorlarsa yalnızca lordunun başına daha fazla dert açmakla kalacağını biliyordu. Yanıt olarak başını henüz sallamıştı ki avuçlarından birinin yumuşak bir şeyle temas etmesiyle ısındığını hissetti.
Wenren E Yin Hanjiang'ın avucunu nazikçe öptü, yakasından Sadomazoşistik Güzellik’i aldı ve gözden kayboldu.
Uzun bir süre sonra Yin Hanjiang yavaşça maskesini çıkardı. Salonda tek başına durdu. İfadesi ürperticiydi, bazen gülümserken bazen karamsardı.
Pek çok şey düşünüyor ama aynı zamanda hiçbir şey düşünmüyor gibiydi. Masaya doğru yürüdü, masada Zhongli Qian'ın ilgilenmeye vakit bulamadığı posta güvercinleri hakkındaki bilgilerin olduğu plakalar duruyordu.
Yin Hanjiang daha önce posta güvercinlerine Xuanyuan Tarikatına iftira atan pisliklerin nerede olduğunu araştırmalarını emretmişti. Yeni lider Yin Hanjiang tarafından rütbeleri henüz temizlenen posta güvercinleri etkileyici çalışkanlık göstermiş ve sadece bir gün içinde bir düzineden fazla kişi hakkında rapor göndermişti. Yin Hanjiang listeyi alarak kapının önünde duran Zhongli Qian'ın yanından geçip gitti.
Zhongli Qian: “…”
Üç gün sonra Yin Hanjiang doğrucu tarikatlardan birkaç öğrenciyi ölümcül bir niyetle bağlayarak geri geldi ve onları Ana Salon’a taşıyıp Zhongli Qian'a fırlattı. “Sana birilerini getirdim. Yakında He Wenzhao'yu da buraya getireceğim. Sen o uzmanları cezbetmek için bir yol bul. Kan İblisi Ata’nın maskesini kitlelerin önünde düşüreceğim!"
" ...Daha evvelsinde Tarikat Vekili Yin bana bir ay süre vermişti. Henüz sadece üç gün geçti." dedi Zhongli Qian. "Bu öğrencileri yakalamış olsanız bile onları kontrol etmek, kendi tarikatlarına sızmalarını sağlamak ve onları içeriden çürütmek için zamana ihtiyacım olacak."
Üstelik hâlâ Wenren E'nin ilişki koçu olması ve her şeyi açıkça gördüğü halde hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranması gerekiyordu; Zhongli Qian gerçekten yorulmuştu. Dün Shu Yanyan onu ziyarete gelmiş, yerden bir tel beyaz saç almış ve hoşnutsuzluk içinde Turna Saçlı Gezgin adının kulağa hoş geldiğini, yine de Kel Gezgin olmasa iyi edeceğini söylemişti.
Baili Qingmiao ile birlikte kalp bağlayan böcek yerleştirildiğinden beri kendini Xuanyuan Tarikatına satmış ve geri çekilemeyecek kadar derine inmişti.
Zhongli Klanı’ndayken çok saygı görürdü, kimse onun önünde yüksek sesle konuşmaya cesaret edemezdi ve bilgin konuklar da ona büyük saygı duyardı. Öte yandan Xuanyuan Tarikatında birbirini izleyen iki lider tarafından ha bire emirler yağdırılmış ve şeytani tarikatların doğrucu tarikatların pisliğini temizlemesine yardımcı olmak için vicdanını gömmek zorunda bırakılmış, zaman zaman Sağ Muhafız’ın tacizleriyle uğraşmış, Sol Muhafız ve iki öğrencisiyle ilgilenirken baş ağrısı çekmiş ve Wenren E ile Yin Hanjiang'ın ilişki danışmanı olmaya mecbur bırakılmıştı.
İşin garip tarafı, kaçmak gibi bir niyeti bile yoktu, bunun yerine baş ağrısı çekerken bu can sıkıcı görevleri üstleniyordu.
Belki de insanın yüzüne karşı erdemli davranıp arkasından aşağılık işler çeviren ikiyüzlü xiulian klanlarına kıyasla bu tür açık ve net tavırları tercih ediyordu.
"Bunları sana bırakıyorum." dedi Yin Hanjiang. "Eğer sunak ustaları ve muhafızlar emirlerini dinlemezse gelip bu muhteremi bul. Bu mesele bir an önce tamamlanmalı. Lordumu bekletme."
Alnının üstündeki saçları yoklayan Zhongli Qian çaresizce kabul etti.
Yin Hanjiang hemen ardından Shi Congxin'i bulmaya giderek Yeraltı Ateşi Köşkü’ne daldı. Vahşi aurası hayalet yetiştiricilerden oluşan kalabalığı korkutarak saklanmalarına neden oldu.
"Yao Jiaping'in derisini yüzmeyi bitirdin mi?" diye sordu sabırsızlıkla.
"Öhö öhö öhö, bitti bitti!" Shi Congxin iki eliyle düzgünce katlanmış bir insan derisi uzatarak Yin Hanjiang'a şekil değiştirme büyüsünü öğretti.
Yin Hanjiang bu deri tabakasını tiksintiyle kabul etti. Shi Congxin'i alarak Ana Salon’a döndü ve onu Baili Qingmiao'nun odasına bıraktı. "Onun hastalık qi'sini geri al. Bu muhteremin onu Shangqing Tarikatına geri götürecek. Hasta olursa bu muhtereme yük olur."
Baili Qingmiao, Yin Hanjiang'ın He Wenzhao'yu cezbetmek için onu yem olarak kullanmak istediğini biliyordu. Kısık bir sesle, "Kardeş Zhongli'nin açıklamasını duydum.” dedi. “O gün beni öldürmeye çalışan ağabeyim değil de onun bedenini ele geçiren Kan İblisi Ata’ymış. Yoksa..."
Yin Hanjiang, Baili Qingmiao'ya karşı Wenren E kadar sabırlı değildi. Konuşmasını engellemek için boynunu tutarken tehditkâr bir sesle, "He Wenzhao'nun Kan İblisi Ata ile gizli bir anlaşma içinde olduğu tartışılmaz bir gerçek. Kullanılmış olsa bile gökler karmayı ona yükleyecektir. Eğer iş birliği yapmak istemiyorsan bu muhterem Shangqing Tarikatının bariyerlerini kırıp tüm tarikatı katledebilir. Seçim senin, ya Shangqing Tarikatı ya da He Wenzhao."
Baili Qingmiao'yu bir kenara fırlattı. Belli belirsiz Sadomazoşistik Güzellik’te olanları hatırladı; Baili Qingmiao'nun Wenren E'yi reddetmeye cüret etmişti. Bir anda onunla alay etti: "He Wenzhao sana dünyadaki canlara kıymet vermeyi öğrettiği için her şeyden vazgeçmeye hazırdın. Şimdi o canlar ve He Wenzhao yan yana durduğuna göre hangisini seçeceksin Baili Qingmiao?"
Yin Hanjiang çok açık sözlüydü, soruyu doğrudan Baili Qingmiao'ya yönelterek seçim yapmasını zorlaştırdı.
"Ben..." Baili Qingmiao ağzını açtıysa da cevap veremedi.
“Bu konuda hâlâ tereddüt etmeye gerek var mı?" Yin Hanjiang ona dikkatle bakarak şöyle dedi. "Ben olsaydım lordumdan başka bir cevap veremezdim. Baili Qingmiao, He Wenzhao'yu tüm kalbinle sevdiğini iddia ediyorsun, onun için lordumun gösterdiği iyiliği görmezden gelmeye hazır duruyorsun. Şimdi He Wenzhao'ya karşı sadece Shangqing Tarikatı var ama sen karar veremiyor musun? He Wenzhao'yu gerçekten seviyor musun yoksa takıntın seni sarhoş mu ediyor? İyice anla artık!"
Sözleri yüzüne atılmış bir tokat gibiydi, şiddeti Baili Qingmiao'nun kalbine iniyordu.
