Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 70: Her Şey Yerli Yerinde

 

Yin Hanjiang ruh yemini aracılığıyla Liu Xinye'ye gece yarısı kimse tarafından fark edilmeden kendisini görmesini emretti. İtaat etmezse yeminin üzerine kaydedildiği yeşim tılsımı kıracak ve ruhuna zarar verecekti.


Çaresiz kalan Liu Xinye, He Wenzhao artık unutuyasıya içerken gizlice dışarı çıktı. İksir rafinasyonu odasına girerek dehşete düşmüş bir yüzle Yao Jiaping'e baktı. "Ruh yeminimi nasıl aldın?"


"Xuanyuan Tarikatına gittiğimde birilerini iyileştirdim elbette. Sol Muhafız Qiu Congxue yaralanmıştı ve ben onu iyileştirdikten sonra bu eşyayı tedavi ücreti olarak verdi.” dedi Yin Hanjiang umursamazca elindeki yeşim tılsımı oynayarak. "Tedavi ücretim genellikle iki seçeneklidir: Birincisi, hasta için son derece önemli bir şey, ikincisi ise ah, muhtemelen duymuşsundur sen de."


Liu Xinye gözyaşları içinde elbiselerini çıkarmaya çalıştı. Mağduriyetle, "Bir kez yeterli olmalı, değil mi?" dedi.


Yin Hanjiang: ???


Çabucak parmağını kaldırarak Liu Xinye'nin hareketlerini durdurmak için ruhani enerji kullandı, böylece Liu Xinye soyunmaya devam edemedi.


Neyse ki Yao Jiaping'in derisi güvenilirdi, kızarmadı veya panik göstermedi. Sanki bir maske takıyormuş gibi hissediyordu ve bu da Yin Hanjiang'ı oldukça rahatlatıyordu. Sakince, "Kendini bir şey sanıyorsun. Seninle ilgilenmiyorum. Benim istediğim şey senin için en önemli olan şey."


"Yetişmiş ruhumu, asıl ruhumu veya sihirli silahımı almana izin vermeyeceğim!" Liu Xinye çirkefleşti.


Yin Hanjiang: "Bunlar da umurumda değil, sadece bir şey yapmanı istiyorum."


O konuşurken Baili Qingmiao sessizce geldi, elinde Wenren E’nin kaos gücüyle rafine ettiği şeffaf bir tılsım tutuyordu. Tılsımı yakarak bir fincan suyun içine koydu, ardından suyu yeşim taşından bir şişeye doldurarak Liu Xinye'ye uzattı.


"He Wenzhao'ya bunu içirmenin bir yolunu bul." dedi Yin Hanjiang.


Liu Xinye yeşim şişeyi almaya cesaret edemedi. "Wenzhao'ya ne yapacaksın?" diye sordu.


"En kötü ihtimalle temel oluşturma aşamasına geri dönmesini sağlayacağım. Onu öldürecek değilim. Ne de olsa o benim iyi bir kardeşim." dedi Yao Jiaping gülümseyerek. "Eğer kabul etmezsen onun yerine seni temel oluşturmaya indirgeyebilirim."


"Yapacağım!" Liu Xinye yeşim şişeyi kaptı.


"Liu Abla, ağabeyim için her şeyden vazgeçmeye razı değil miydin? Bir zamanlar onun için temellerini yok etmeye hazırdın. Şimdi neden böyle bir seçim yapasın ki?" Konuşan Baili Qingmiao'nun kendisiydi. Çoktan kayıtsızlık yoluna girmişti ve He Wenzhao'yu gördüğünde kalbi hiç etkilenmemişti. Yin Hanjiang'ın He Wenzhao'yu tarikat liderinin yerine geçirme planına da hiçbir itirazı yoktu. Ne de olsa Kıdemli Qingyue, He Wenzhao ve tarikat liderini kurtarmak için kendini feda etmişti. He Wenzhao ise kendisini yetiştirdiği ve ona öğrettiği için tarikat liderine borçluydu. He Wenzhao yeterli seviyede olduğu sürece mantıken Qingyue'yi kurtaracak kişi o olmalıydı. Onun yerinde Baili Qingmiao olsaydı kendi hayatını teklif ederdi.


Anlamadığı tek şey Liu Abla’sının neden o zamanlar yaptığından tamamen farklı bir seçim yapmış olduğuydu.


"Heheh, ahahahahaha!" Liu Xinye bir anda deli gibi gülmeye başladı. Gözlerinden yaşlar aktı. "Evet, onu seviyorum, çocukluğumdan beri onu seviyorum. Ona layık olmak istediğim için çok çalıştım. Onunla evlenmeyi o kadar çok istedim ki!"


Yeşim şişeyi iki eliyle kavradı. Gözleri yavaş yavaş sertleşti. Sesi artık yumuşak değildi. “Ya o? Düğün gecesi bana sarılırken kimin adını sayıkladığını biliyor musun? Senin adındı, Baili Qingmiao!”


"Seyahatteyken Gongxi Jin'le aralarında ne geçtiğini bilmediğimi mi sanıyor? Başkalarıyla konuşurken Gongxi Jin'in gözlerinden hoşlandığını çünkü gözlerinin seninkilere çok benzediğini söylediğini duymadığımı mı sanıyor?”


"Otuz üç yıldır evliyiz ama bana bir kez olsun gerçekten baktı mı? Eskiden, birlikte xiulian uyguladığımız zamanlarda bana gülümserdi ve beni savunmak için seninle kavga ederdi. Peki ya evlendikten sonra? Ne hissettiğimi bir kez olsun umursadı mı?”


"Artık açıkça anlıyorum. Önemli olan tek şey kendi başına güçlü olmaktır."


Baili Qingmiao'ya bakışları zorlukla gizlenen bir kıskançlıkla doluydu ama Baili Qingmiao artık buna aldırmıyordu.


Ağabeyiyle o evlenseydi muhtemelen o da böyle olacaktı; kıskançlıktan gözü dönmüş, doğru düşünemeyen, hor göreceği bir insan.


Başını salladı ve usulca iç çekti. "Anlıyorum." Ardından geri çekilerek Wenren E ve Yin Hanjiang'ın çalışmasına izin verdi.


Yin Hanjiang’ın bir büyü yapmasıyla yeşim tılsım bir ışık hüzmesine dönüşerek Liu Xinye'nin bedende kayboldu. Bu görevi tamamlarsa ruh yemini çözülecekti. Tamamlayamazsa bu yemin doğrudan Liu Xinye'nin patlayarak ölmesine neden olacaktı. Şimdi ona bakınca, He Wenzhao için kendini feda etme isteğinin kalmadığı görülüyordu.


Liu Xinye gittikten sonra Yin Hanjiang Baili Qingmiao'ya baktı ve "Qingyue için aktarım tekniğini ve tedaviyi sana kim öğretti?" diye sordu.


Bu sırada Wenren E geri dönmüştü. Sakince, "Zhongli Qian öğretti." dedi.


Zhongli Qian Xuanyuan Tarikatı için bir tuğla gibiydi, nerede ihtiyaç varsa oraya taşınıyordu, çok kullanışlıydı. Her konuda az çok bilgisi vardı. Tıp bilgisi Yao Jiaping kadar olmasa da epey fazlaydı. Qiu Congxue'yi tedavi eden ve Sunak Ustası Shi'nin hastalık qi'sini Baili Qingmiao üzerinde kullanmasını sağlama fikrini ortaya atan oydu. Baili Qingmiao uzun yıllardır Zhongli Qian'ın yanındaydı, bu yüzden bazı beceriler öğrenmiş olması şaşırtıcı değildi.


Yin Hanjiang gözlerini Baili Qingmiao'ya dikti. Eldivenlerini takarak çenesinden tuttu ve onu farklı açılardan inceledi. Başını iki yana salladı. "Az önce Liu Xinye'ye davranış şeklin olmasaydı gerçekten sanırdım ki…"


Devam etmedi. Baili Qingmiao'yu iksir yapmaya geri gönderdi. Odasına döndükten sonra ‘Sadece üç gün oldu ve kafam karışıyor. Lordumu o kadar özledim ki Baili Qingmiao'yu o sandım. Ne kadar saçma.’ diye geçirdi içinden.


Yin Hanjiang bu düşüncelerle başını çevirerek yanındaki sandalyede oturan bir yanılsamaya baktı. Gözlerini öylece dikti bir süre. Döndüğünde lordunun onu tedavi etmek için ruh birliği tekniğini kullanacağını düşündü. Bunu dört gözle bekliyordu ama aynı zamanda korkuyordu da; lordunu görünce tekrar kan kusacağından ve lordunun daha fazla endişelenmesine neden olacağından korkuyordu.


Aklı bir süre dönüp dolaştıktan sonra duyguları kararsızlaştı. Shangqing Tarikatına ifşa olmamak için hemen zihin temizleme büyüsünü okudu.


İkinci ruh birliği zamanı henüz gelmediğinden Wenren E Yin Hanjiang ile yüz yüze görüşemedi. Yalnızca Baili Qingmiao'nun gözlerini ödünç alarak ona uzaktan bakıp endişelenmekle yetiniyordu.


İki gün daha geçtikten sonra iksirler hazır olmuştu. Wenren E onları aldı, bir tepsiye koydu ve Yin Hanjiang'ı odadan çıkarken takip etti.


İksirlerin hazır olduğunu duyan tarikat lideri kalabalık bir öğrenci grubuyla birlikte kapının dışında bekledi. Yin Hanjiang kapıdan çıktıktan sonra bir köşede duran Liu Xinye'ye baktı. Liu Xinye hafifçe başını salladı. Dün gece He Wenzhao ile nazikçe konuşmuş, içki içerken ona eşlik etmiş, özellikle sıcak ve düşünceli davranmıştı.  He Wenzhao Liu Xinye'den pek hoşlanmasa da böylesine şefkatli bir ilgiye karşı koyamayarak onunla birkaç kadeh şarap paylaşıp sıcak bir gece geçirdi. Liu Xinye'nin kendisine doldurduğu suyu hemen tek dikişte içti.


Su kaos enerjisi ile doluydu. Görünmez ve iz bırakmazdı ama He Wenzhao'nun o gece bir çırpıda Mahayana aşamasını geçmesine neden oldu.


Yin Hanjiang bunu ruh yemini aracılığıyla zaten öğrenmişti. Her şey yerli yerindeydi. Sadece doğu rüzgarını beklemeleri gerekiyordu.


Baili Qingmiao ile sadece birkaç adım yürüdükten sonra keskin kulaklarıyla birkaç öğrencinin Baili Qingmiao’nun dedikodusunu yaptığını duydu: Baili Qingmiao ve Yao Jiaping'in yalnız geçirdikleri bu günlerde birlikte neler yapmış olabileceklerini, ayrıca bu kadar çabuk yükselmek için Wenren E, Zhongli Qian ve Yin Hanjiang'ın beğenisini nasıl kazanmış olabileceğini kim bilebilirdi?


Yin Hanjiang’ın seviyesi çok yüksekti, bu yüzden vücut birliği aşamasındaki veya altındaki herhangi birinin iletimlerini duyabiliyordu. Aslında bunu görmezden gelmek istemişti ancak lordunun da anıldığını duyduğu an öfkelendi. Dedikodu yapan birkaç öğrencinin önünde belirdi bir anda. Elini salladığında soğuk bir ışık parladı ve birkaç dil yere düştü.


"Aaaaahh!" Yaralansınlar ya da yaralanmasınlar, tüm Shangqing Tarikatı öğrencileri çığlık atmaya başladı.


“Ne gürültülü.” dedi Yin Hanjiang hoşnutsuzca.


Hepsi hemen ağızlarını kapattı, çıt çıkarmaya bile cesaretleri kalmamıştı. Tarikat liderinin yüzü de çok çirkin görünüyordu. “Yao Hoca, bunun sebebi nedir?”


"Düzgün konuşamıyorlarsa hiç konuşmamalılar." Yin Hanjiang birkaç öğrenciye soğuk bir bakış attı. "Konuştuklarınızı tekrar etmemi ister misiniz?"


Ağızları kanla dolu birkaç öğrenci korku içinde başlarını salladılar. Tarikat lideri onlara baktığında bu birkaç kişinin dillerinde kemikler olmadığını ve Yao Hoca’yı gücendirdiklerini anladı. Ne yazık ki seviyeleri düşük olduğundan adam onları duymuştu.


Yao Jiaping'in davranışları acımasızca olsa da hatalı olan Shangqing Tarikatıydı. Tarikat lideri, "Saçma sapan konuşanlara yüz tokat atılmalı ve ağızları on yıl boyunca mühürlenmelidir." dedi usulca.


Birkaç öğrenci başını salladı. Tıp salonu öğrencileri dillerini yeniden takabilsinler diye onları yerden almak üzerelerken Yin Hanjiang’ın “Durun.” dediğini duydular. 


Yin Hanjiang Baili Qingmiao'ya baktı. Gözleri zevkle doluydu. "Al onları. Onlar senin."


Wenren E: “…”


"Teşekkür ederim Yao Hoca, ama Baili'nin onlara ihtiyacı yok." dedi sadece.


"Onlara nasıl ihtiyacın olmaz?" Yin Hanjiang derisinin altından gülümsedi. "Senin hakkında dedikodu yapıyorlardı. Bu dilleri alıp kurutup ipe dizmeli, kolye yapıp boynuna asmalısın. Böylece her zaman görebilir ve gelecekte dedikodulara müsamaha göstermemen gerektiğini kendine hatırlatabilirsin, öyle değil mi?"


"Acele et hadi!"


Son cümlesi tüyler ürperticiydi. Wenren E hafifçe iç çekti. Bir mendil çıkararak kendinden emin halde dilleri topladı. "Yao Hoca’ya rehberliği için teşekkürler." dedi.


"Kardeşime başından beri böyle mi davranıyordun?" diye öfkeyle bağırdı He Wenzhao. Gözleri kızarmıştı.


“Evet, ne olmuş yani?” Yin Hanjiang göz ucuyla He Wenzhao'ya baktı. "Hakarete uğradığını bildiğin halde hiçbir şey yapmayan senden daha iyi değil mi?"


He Wenzhao'nun açıklama yapmasına fırsat vermeden tarikat liderine döndü. "İksirler sizindir. Onları aldıktan sekiz saat sonra aktarım başlayabilir. Bu süreyi diziyi kurmak için kullanacağım. Aktarım yapan kişinin yanı sıra dışarıda diziyi bekleyecek yüksek seviyeli bir yetiştirici de olmalı, tercihen yıldırım ruhsal köküne sahip biri."


Bu pozisyon için He Wenzhao'yu aday gösteriyordu. He Wenzhao Qingyue tarafından kurtarılmış biriydi ayrıca, bu yüzden diziyi onun koruması uygun olurdu.


Diziyi kurarlarken Kan İblisi Ata aniden He Wenzhao'nun zihninde konuştu. "Garip, Yao Jiaping başlangıçta diziyi bekleyecek birinden hiç bahsetmemişti, peki neden şimdi bir bekçi istiyor?"


He Wenzhao öfkelenerek, "Aynı zamanda benim kardeşimle birlikte kapının dışında duruyor olacak," dedi. "O acı çekerken bana izleterek beni küçük düşürmek istiyor!"


"Hm. Shangqing Tarikatında olduğu için büyük bir şey başlatamaz. Ama bu Yao Jiaping her zaman bu kadar aşırı mıydı?" diye sordu Kan İblisi Ata.


He Wenzhao denek olduğu zamanları düşündü. O zamanlar pek umursamamıştı ama şimdi geriye dönüp baktığında ürperiyordu. "O normalde de böyle. Usta, bana bir denek olarak nasıl davrandığını hatırlıyor musun?"


"Doğru," diye iç geçirdi Kan İblisi Ata. "O zamanlar onun sadece embesilin teki olduğunu düşünüyordum. Şimdi ona bakıyorum da iyi bir şeytani yetiştirici olabilecek özelliklere sahip."


"Ne dediniz, usta?"


"Hiçbir şey. Dizi tamamlandı. Git hadi." Kan İblisi Ata şüphelerini boş verip bilincinde kayboldu. 


Nedense Kan İblisi Ata bugün kendini daha bir yorgun hissediyor, inzivaya çekilip dinlenmekten başka bir şey istemiyordu.


He Wenzhao Yin Hanjiang'ın belirlediği yerde durdu. Baili Qingmiao'nun yanından geçtiğini görünce uzanıp bileğini yakaladı. "Kardeşim..."


Baili Qingmiao He Wenzhao’nun tutuşundan kurtulmak için kolunu savurdu. "Ağabey, erkekler ve kadınlar yakın olmamalıdır."


Bunu Yin Hanjiang'dan öğrenmişti. Baili Qingmiao'ya dokunmak için bile bir eldivene ihtiyaç duyuyordu. Shu Yanyan ona neler öğretmişti kim bilir!


Sonraki Bölüm


Yazar Notu:


Shu Yanyan: Neler neler öğrettim, Zhongli Qian’ın bildiğinden çok daha fazlası olduğuna sizi temin edebilirim~ Lordum, öğrenmek ister misiniz?


Wenren E (bir an düşünür): Odama göndersen yeter.



Tosbağa Notu:


Sadece doğu rüzgarını beklemeleri gerekiyordu.


Zhuge Liang ve Zhao Yu Cao Cao’ya karşı bir ittifak kurduklarında bir strateji düşündüler: Ateşi kullanmak. Nehirde savaşırlarken alevli oklarla Cao Cao’nun ordusuna saldıracaklar ve böylece Cao Cao’nun hakkından geleceklerdi. Fakat bunun için doğu rüzgarını beklemeleri gerekiyordu. Doğu rüzgarının çıkmasıyla saldırıya geçtiler, rüzgara düşmanın yüzüne karşı estiği için düşman askerleri karşılık olarak ok atamadılar, çünkü eğer atsalardı o oklar kendilerine dönecekti. Falan filan, sadece bundan bahsetmek istedim. O savaşta Cao Cao koca ordusuyla büyük bir hezimete uğradı, ayrıca uğradığı ilk büyük yenilgiydi. Aiy, Üç Krallık’ı seviyorum hü.