Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 73: Yine Ruh Birliği

 

Ruhuna son girdiğinde acil bir durum söz konusuydu. Wenren E sadece Yin Hanjiang'ın zihinsel durumunu dengelemek istemiş, bu yüzden ruhuna çok derinlemesine bakmamıştı. Ruh birliği Yin Hanjiang'ın ruhunun durumuna bağlıydı. Yin Hanjiang ona direnmeye ve açılmamaya kararlıysa ruhuna girmek nafile olacaktı.


Yin Hanjiang'ın ruhu bir önceki sefer kaos içindeyken Wenren E itirafının ve Yin Hanjiang'ın kitabı okumasının anısıyla engellenmişti. Son tedaviden ve bu süre zarfında daha sakinleştikten sonra Yin Hanjiang önemli ölçüde iyileşmişti. Artık ruhunda ışık saçan pek çok nokta vardı.


Wenren E noktalarından birine yaklaştı ve içinde Yin Hanjiang için Kar Alevini aldığı sahneyi gördü.


Daha büyük olan bir diğerine doğru yürüdü ve Yin Hanjiang'ın He Wenzhao'yu yakaladığını gördü.


Birkaç tanesine daha baktıktan sonra Wenren E, irili ufaklı farklı ışık noktalarının hepsinin Yin Hanjiang'ın neşe ve mutluluk hissetmesine neden olan şeyler olduğunu anladı. Sevinç duygusu daha zayıf olduğunda ışık noktaları daha küçüktü; sevinç duygusu daha büyük olduğunda ışık noktaları daha büyüktü.


En büyük noktada Yin Hanjiang Sadomazoşistik Güzellik’te Wenren E’nin Baili Qingmiao aracılığıyla ilanıaşk etmesini okuyordu. Bu nokta bilinç denizinin en yüksek noktasında asılı duruyordu, bir güneş gibi parlak ve yuvarlaktı.


Ancak ışık noktasının içinde kan renginde bazı lekeler de vardı. Wenren E ruhsal bilişini bu lekeye doğru genişlettiğinde, kalp iblislerinin müdahalesinin izlerini taşıyan kaotik, karanlık düşüncelerden oluşan bir karmaşa buldu. Yin Hanjiang'a en çok acı veren şeyler bunlardı.


Wenren E anladı. Işık noktaları Yin Hanjiang'ın en mutlu anılarıydı, kan lekeleri ise kalp iblislerinin olduğu yerlerdi.


Yin Hanjiang'ın bilinç denizinde gittikçe daha fazla ilerleyerek onun en derin acısının kaynağını aradı.Sonunda, çok ama çok derin bir yerde, bilinç denizinin üzerinde asılı duran güneşten daha büyük, devasa bir kan lekesi buldu.


Belki de asıl sebep buydu.


Wenren E içine girmeye çalıştı ama kan lekesi ona karşı biraz dirençliydi, onu içeri almak istemiyordu.


"Tarikat Vekili Yin." dedi usulca. "Benim, Wenren E."


Adını söylediğinde kan lekesi daha da büzüşerek onu dışarıda bıraktı.


Yin Hanjiang ona direniyordu. Wenren E'nin görmesini en istemediği şey buydu.


Ya ne yapmalıydı? Kan lekesinin önünde duran Wenren E biraz endişeli hissetti. Tüm ışıklar ve kan lekeleri geçmişteki olaylardı, bu da önündeki bu lekenin Wenren E'nin bilmediği ve Yin Hanjiang'ın ondan sakladığı bir şey olduğu anlamına geliyordu.


Çifte xiulian ortakları olsalar bile aralarında hala bazı sınırlar olmalıydı. Eğer Yin Hanjiang onun bir şeye dokunmasını istemiyorsa onu zorlayamazdı.


Ancak bu kan lekesini çözemezse Yin Hanjiang'ın kalp iblislerini tedavi edemezdi. Gerçekten bir ikilem içinde sıkışıp kalmıştı.


Wenren E bir süre düşündü. Yin Hanjiang ile olan tüm etkileşimlerini hatırladı. Kendisinin de geçmişinde kimsenin bilmesini istemediği olaylar olduğunu düşünerek aniden farkına vardı.


Eğer Yin Hanjiang onun araştırmasını istemiyorsa Yin Hanjiang'ın kendisini anlamasına izin verebilirdi.


Wenren E kollarını açtı. "Rabbin senin sınırlarını aşmayacak. Ben sadece ruhuna girmek ve aramızdaki buzları eritmek istiyorum."


O konuşurken kan lekesi yavaş yavaş küçüldü. O kadar küçüldü ki Wenren E onu kollarının arasına alıp göğsünde tutabildi.


Bu Yin Hanjiang'ın karanlık geçmişi bile olsa Wenren E onu korumak için bedenini kullanacaktı. Kan lekesi yavaşça Wenren E'nin bilincine karıştı.


***


"A-Wu, A-Wu!" Uzaktan gelen garip ve biraz da nostaljik ses kulaklarında çınlarken biri hafifçe omzunu sıvazlıyordu. Wenren E şaşkınlıkla gözlerini açtığında yanında duran güzel bir kadının fısıldadığını duydu: "Kalkma zamanı.”


Bu annesi, ihtiyaç anında zırhını giyip sınır kasabasının milislerini beş gün boyunca çaresizce koruyan kahraman kadındı -ta ki takviye kuvvetler gelip de kendisi şehir duvarında bayılana kadar.


Wenren E şimdi on dört ya da on beş yaşında bir genç gibi göründüğünü fark etti ve aniden bunun onun anısı olduğunu anladı.


"Dövüş sanatları, edebiyat, kaligrafi... Bugün birçok dersin var, öğretmenini bekletme." Annesi bir çift hafif kılıç tutuyordu. Wenren E kalkmasaydı bu çift kılıç muhtemelen saçlarını kesmek zorunda kalacaktı.


"Kalktım anne!" Wenren E yataktan fırladı, hızla giyindi ve yüzünü yıkadı.


Sınırda büyümüştü. Orada insan gücü kısıtlıydı, bu yüzden Wenren E'nin bir hizmetçisi yoktu, sadece onunla dövüş sanatlarını öğrenen bir oğlan vardı. Genelde her şeyi kendisi yapardı ama şimdi acelesi vardı; "Bana bir havlu ver!" diye bağırdı.


Bir çift küçük, kararmış el ona beyaz bir havlu uzattı. Bunu görünce Wenren E donakaldı. Oğlan gitmiş, yerine beş altı yaşlarında görünen bir çocuk gelmişti. Çocuğun cildi morluklarla kaplıydı ve vücudunun yarısı çürümüştü. Kirliydi ve pis kokuyor, titreyen elleriyle bir havlu tutuyordu.


Yin Hanjiang'dı.


Wenren E, Yin Hanjiang'ın yüzleşmek istemediği kan lekesini kendi ruhuna sokmuş, Yin Hanjiang onun bilinç denizinde kalmak için uygun bir yer bularak bu oğlana dönüşmüştü.


Bu gerçek değil, Wenren E'nin hafızasıydı.


Havluyu aldı ama kendisi kullanmadı. Minik Yin Hanjiang'ı kucağına alarak havluyu ılık suyla ıslattı, Yin Hanjiang'ın vücudunu nazikçe silmek için kullandı.


Şişmiş ve çürümüş küçük el havluyu tokatlayarak uzaklaştırdı. Yin Hanjiang dişlerini sıkarak "Kirli." dedi.


Küçük Yin Hanjiang havlunun kirli olduğunu söylemiyordu. Kendi vücudunun havluyu kirletmesinden korkuyordu.


"Havlu yıkanabilir." dedi Wenren E. "Yaralarının tedavi edilmesi ve kıyafetlerinin değişmesi gerekiyor."


Wenren E’nin ruh halindeki değişiklik bilinç denizindeki insanları da etkiledi. Wenren E’nin annesi de artık onu ders çalışmaya zorlamıyor, bunun yerine küçük Yin Hanjiang'ın başını nazikçe okşuyordu. “Küçük Jiang nasıl böyle yaralandı? A-Wu, hemen gidip temizlenmesine yardım et ve sonra tedavi için Doktor Li'ye götür.”


Wenren E söz dinleyerek Yin Hanjiang'ın temizlenmesi için su kaynattı be giymesi için kendi çocukluk kıyafetlerini çıkardı. Onu taşıyarak hafiflik becerisini kullanıp kasaba doktorunun evine gitti.


Çocukluğunda Wenren E, her zaman beyaz brokar giyinen ve biraz da gösteriş meraklısı olan genç bir general adayıydı. O kucağında Yin Hanjiang ile çatılardan atlayarak geçerken kasaba sakinleri başlarını kaldırıp Wenren Ailesi’nin küçük generalinin yine etrafta zıplamasından şikayet etmeye başladılar.


O zamanlar Wenren E göz kamaştırıcı bir gençti. Görünüşü ışıl ışıldı. Sınır kasabasının üzerindeki gökyüzü bile canlı bir maviydi.


"A-Wu?" diye sordu kollarındaki küçük Yin Hanjiang.


"Yetiştirme yapmaya başlamadan önce ailem bana Wenren Wu adını vermişti. Ayrıca nezaket ismi olarak “wu” karakterini ayırıp Zhige demeyi düşünmüşlerdi." diye cevapladı Wenren E. 


[Wu: Zhige: 止戈]



Ne yazık ki o gün gelmeden önce Wenren Ailesi bir felaketle karşılaşmış ve Wenren Wu adını Wenren E olarak değiştirmişti.


Evin saçaklarına basıp aşağı atlayarak Doktor Li'yi korkuttu. Sınır kasabasının yaşlı ama enerji dolu doktoru yanındaki süpürgeyi kaptığı gibi Wenren E'ye doğru savurdu. "Seni haylaz velet! Bu yaşlı adamı korkudan öldüreceksin! Kapıyı bir kez olsun düzgün çalamaz mısın? Her seferinde ya çatıdan aşağı atlıyorsun ya da arka bahçeden içeri koşuyorsun - yaşlı kemiklerim bunca korkuyu kaldıramıyor!"


Süpürgesi daha çarpamadan bir çift el tarafından yakalandı. Küçük Yin Hanjiang kasvetli bir yüzle Doktor Li'ye baktı.


Yin Hanjiang'ın ruhunun karanlık kısmı bile çok güçlüydü. Dövüşeceğinden korkan Wenren E onu durdurmak üzereydi ki Doktor Li, "Amanın, bu kimin çocuğu? Nasıl bu hale geldi? Çabuk, içeri gel, yaşlı adam yaralarını sarsın." dedi.


"Bir ceset yığınının içinde bulundu. Ailesi ve akrabalarının hepsi yabancılar tarafından katledilmiş." dedi Wenren E sessizce.


Yaşlı adamın buruşuk yüzü anında şefkatle doldu. Wenren E'ye küçük Yin Hanjiang'ı bir yatağa yatırttı, kendisi de güçlü bir alkol ve bıçak getirdikten sonra çürüyen eti kesip çıkarmaya başladı.


Wenren E Yin Hanjiang'ı kurtardığı zaman onu sadece bir iksir ve biraz ruhani enerji aktarmakla iyileştirmişti. Ölümlülerin yaraları bir yetiştirici için gerçekten önemsizdi, bu yüzden Yin Hanjiang tedavi edilirken pek etkilenmemişti.


Bu sefer Doktor Li çürüyen eti dikkatlice kazıyıp alkol ile dezenfekte ederek Yin Hanjiang'ın küçük yüzünün acıyla seğirmesine neden oldu. Wenren E bu durum karşısında biraz şaşkındı. Bir ruh formundayken neden acı hissetsindi ki? Yin Hanjiang şu anda ne düşünüyordu?


Doktor Li sağlam ete zarar vermekten korkarak yavaşça çalıştı. Ancak on saat sonra, güneş gökyüzünün doğusundan batıya doğru ilerlerken Yin Hanjiang'ın tüm yaralarına ilaç sürmeyi ve sarmayı bitirdi.


Küçük Yin Hanjiang'ın yüzü acıdan ter içinde kalmıştı. Doktor Li "Bitti" dediğinde, Yin Hanjiang oracıkta bayıldı, kaşları çatıktı.


"Onu aldığında bu çocuk kaç gündür yaralıydı?" Doktor Li, Wenren E'yi kenara çekerek alçak sesle sordu.


Wenren E de fısıldayarak, "Yaklaşık üç ila beş gündür, ceset yığınının içinden yuvarlandı." dedi. Yin Hanjiang'ın duyup duymadığını bilmiyordu ve bilinç denizinde birbirlerine ses iletemiyorlardı.


"Bu çocuk biraz tuhaf." dedi Doktor Li. "O kadar küçük ki beynine zarar vereceğinden korktuğum için anestezi kullanmak istemedim, bu yüzden anestezi kullanmadan çalışmak zorunda kaldım. Çürümüş etin bir kısmı duyarsız, acı çektirmeden kesilebilir. Ancak kurtarılacak durumda olmayan yarı çürümüş etler sadece dokunulduğunda bile acıya neden olur. Bu kadar küçük bir çocuk, o kadar uzun bir tedavi boyunca arada bir yaralarını alkolle silmeme rağmen sesini bile çıkarmadı. Senin gibi bir palavracı olsaydı da dişlerini sıkıp çığlık atmasaydı inanırdım ama bu kadar küçük bir çocuğun ağlamaması bile burasında bir sorun olduğundan endişelenmeme neden oluyor."


Doktor Li Wenren E'nin göğsüne, kalbinin üzerine dokundu.


“Kalbi mi?” Yaşlı doktor bir şeylerin ters gittiğini anında fark etmişti. Fakat Wenren E o zamanlar Yin Hanjiang'ı hiç düşünmeden bir dağda terk etmişti. Ona bol miktarda yiyecek, yepyeni kıyafetler, dövüş sanatları çalışması için bir teknik kitabı ve intikam alacak gücü vermenin yeterli olacağını düşünmüştü. Erkek adamın zayıflığa ihtiyacı yoktu. Wenren E o sırada Yin Hanjiang’ın erkek adam değil, beş yaşındaki küçük bir çocuk olduğunu, hâlâ ağlayabilecek yaşta olduğunu fark etmemişti.


Doktor Li başını sallayarak, "Bu çocuk biraz geç kurtarılmış." dedi. "Sol bacağı muhtemelen sakat kalacak, yüzünde ve vücudunun her yerinde yara izleri olacak. Meşgul olduğunu ve Mareşal ile Wenren Hanım’ın sana karşı çok katı olduklarını biliyorum ama arada bir onunla ilgilenmek için zaman ayırmalısın. Ben etini keserken acı hissettiği her seferinde sana baktı. Belli ki seni kurtarıcısı olarak görüyor, bu yüzden onunla ilgilen."


Wenren E kısık bir iç çekişle, "Küçüğünüz anlıyor." dedi.


"Ne küçüğü?" Doktor Li onun kafasına bir tokat attı. "Bana karşı bu kadar resmi olma, sen benim torunum sayılırsın!"


"A-Wu anlıyor." dedi Wenren E, uzun zaman önce bıraktığı ismini kullanmaktan başka çaresi yoktu.


Doktor Li Wenren E'nin alnına bir tokat attığında küçük Yin Hanjiang çoktan uyanmış, Doktor Li’nin Wenren E’nin başına vuran eline dik dik bakmıştı.


Bir süredir sessizce gözlem yapan ve Yin Hanjiang'ın gözlerini ve düşüncelerini az çok anlayan Wenren E, küçük Yin Hanjiang'ın kendisine vurduğu için Doktor Li'ye kızgın olduğunu biliyordu.


Böylece yatağa oturdu, küçük Yin Hanjiang'ı kucağına aldı, başını uyluğuna yaslamasına izin verdi ve küçük Yin Hanjiang'ı Doktor Li ile tanıştırdı. “Bu Doktor Li, eskiden imparatorluk doktoruydu.”


"Namuslu adamlar geçmişteki başarılarından bahsetmezler." dedi Doktor Li. "Ben sadece imparatorluk cariyelerini tedavi ederken görevini kötüye kullandığı için kovulan ve orduya sürgün edilen çürümüş yaşlı bir adamım!" Doktor Li ikisine arkasını döndü, arkadan biraz kederli görünüyordu.


Wenren E gülümsedi. "O zaman bundan bahsetmeyelim. Doktor Li'nin tıbbi becerileri inanılmaz, sınır kasabasına geldikten sonra altı bin yüz kırk sekiz askerin hayatını kurtardı. Birkaç yıl önce de orduya savaş alanında eşlik etmiş, üç gün içinde düzinelerce yaralı askeri kurtarmış ve sonunda bitkin bir şekilde yere yığılmıştı. Birçok kez babamı ve ağabeyimi ölümün eşiğinden çevirdi, hatta beni bile..."


Doktor Li'nin kulaklarının kızardığını gördü ve artık başarılarından bahsetmemeye karar verdi. Yin Hanjiang'ın kulağına fısıldadı: "O sırada kasabada olağanüstü hal vardı ve dokuz aylık hamile annem zırhını giyip surlardaki orduya katılmıştı. Takviye birlikler geldiğinde ve annem aşağıya taşındığında çoktan kanaması başlamıştı. Eğer Doktor Li'nin mucizevi elleri olmasaydı annemin karnında ölmüş olurdum."


Küçük Yin Hanjiang gözlerini kırpıştırarak ona baktı.


"Aslında," dedi Wenren E, sesini alçaltarak, "ben onun evlatlık torunuyum."


Küçük Yin Hanjiang'ın gözleri parladı ve Wenren E’nin bilinç denizine girdikten sonra ilk defa lordundan başka birisiyle konuşarak Doktor Li’ye seslendi. "Büyükbaba!"


Sesi hala kısık ve biraz zayıftı. Doktor Li bunu duyduğunda o kadar mutlu oldu ki sakalı titredi. Arkasını dönerek yatağın yanına eğildi. “Ay, akıllı çocuk!”


Küçük Yin Hanjiang sırıtarak onun sakalını tuttu, yüzündeki sarılmış yaralar sırıtmasıyla çekilince acı içinde tısladı.


Doktor Li sakalını çekti ve Wenren E'ye göz kırparak çocuğun sonunda biraz canlılık gösterdiğini, bu yüzden böyle devam etmesini ima etti.


Küçük Yin Hanjiang yorulmuştu, bir süre oyalandıktan sonra başını Wenren E'nin sert ve kaslı uyluklarına yaslayıp uyudu.


Uykuya dalmadan önce aklından, ‘Bunlar da lordumun korumak istediği insanlar işte.’ diye geçti.