Lupin'de Ara

ricam var

Arkadaşlar lütfen okurken yorum da yapar mısınız (anonim de yapabilirsiniz) ağladığınızı okumaya ihtiyacım var

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Son Bölüm

Yeni danmei!! Kötü Adam Olarak Nasıl Hayatta Kalınır - 69. bölüm yüklendi.

Bölüm 100-103 (18-21)

 100 - Ek 18


   Hizmetçi: “Kahraman Zhao, bu mesele gerçekten de düşündüğünüz gibi değil.”


   Zhao Jiangui: “...”


   Hizmetçi: “Bu sadece bir tesadüf!”


   Zhao Jiangui: “...”


   Hizmetçi: “Bu... bana başka biri tarafından bırakıldı!”


   Zhao Jiangui: “...”


   Hizmetçi tamamen telaşa kapılmıştı.


   “Kahraman Zhao! Mezhep efendisine bundan kesinlikle bahsetmeyin!” Hizmetçi ne diyeceğini şaşırmıştı. “Mezhep efendisi bunu öğrenirse beni kesinlikle diri diri yüzer!”


   Zhao Jiangui kitabı alıp iki sayfa çevirdi, nefesini içine çekti ve “Önce bana bir şeyi söyle.” dedi.


   Hizmetçi itaatle başını salladı.


   Zhao Jiangui: “Bu şeyi gerçekten kim yazdı?”


   Hizmetçi uzun süre tereddüt etti, sonra bir karara vardı.


   “Salon Efendisi Wei’nin sevgilisi.” dedi hizmetçi. “Yu Xian-er.”


101 - Ek 19


   Ji Han sakin bir mizaca sahip olsa da o şeytani mezhebin efendisiydi ve dış dünyada büyük prestiji vardı. Yu Xian-er kitapta gerçek isimlerini kullanmamıştı ancak herhangi bir aptal bile burada kimden bahsedildiğini söyleyebilirdi.


   Daha da korkunç olanı, hizmetçinin demesine göre bu kitabın uzun süredir mezhepte dolaşması ve hatta düzinelerce farklı versiyonu olmasıydı. Hizmetçilerin çoğu bir kopyaya sahipti; kısacası, son derece popülerdi. Dövüş sanatları alemine dağıtılıp dağıtılmadığına gelince, hizmetçinin hiçbir bilgisi yoktu.


   Zhao Jiangui kitabı ondan istedi, geri döndü ve sonra dikkatlice birçok kez inceledi. Tüm benliğinin büyük bir darbe aldığını hissetti.


   Bütün bu saçmalık neydi?! Tek kelimeyle müstehcen bir dil ve utanmazlık!


   Elindeki bu kitapta bir kahramanın erdemli yolun huzurunu korumak uğruna şeytanı baştan çıkarmak için şeytani mezhebe sızması anlatılıyordu. Bu, kahraman şeytanın aşçısı olana kadar böyle devam etti ve o noktadan sonra erdemli yolun huzuru hakkında hiçbir şey hatırlamadan mutfakta şeytanla utanmadan yasa dışı ilişkiler yaşadı!


   Zhao Jiangui daha fazla okuyamadı. Kitabı eline alarak Yu Xian-er'le hesaplaşmak için gitmeye hazırlandı.


   Ancak tam ayrılırken onu arayan Ji Han'la karşılaştı.


   "Zhao Jiangui, birden aklıma bir şey geldi." dedi Ji Han. “Son birkaç gündür mezhepte çok işim vardı, bu yüzden seni Küçük Kargalar’ın suikastçılarını görmeye götürmeyi unuttum." 


   Zhao Jiangui o tuhaf kitabı okumayı yeni bitirmişti, bu yüzden birden Ji Han'ı görünce utanmadan edemedi. Ayrıca garip kitabın hâlâ elinde olduğunu hatırladı. Ji Han görürse iyi olmazdı.


   Zhao Jiangui sessizce kitabı kollarına yerleştirmeye çalıştı. Düz bir suratla Ji Han'a “Gidelim o zaman.” dedi.


   Ji Han, “Elinde ne var?” diye sordu.


   Zhao Jiangui: "Hiçbir şey..."


   Ji Han ona soğuk soğuk baktı. “Yenilmezler İttifakı sana yine ne verdi?”


   Zhao Jiangui: "Gerçekten de onlar vermedi…"


   O sözlerini bitiremeden Ji Han onu kapmak için uzandı. Zhao Jiangui ondan kaçmak için yana döndü ve ikisi göz açıp kapayıncaya kadar birkaç hamlede bulundular. Yüreğinde endişe olan Zhao Jiangui, bunun asla Ji Han'ın eline geçmemesi gerektiğini biliyordu ve yine de tam bunu düşünürken kitap aniden ellerinden fırlayarak Ji Han'ın gözlerinin önünden uçup gitti.


   Kitap uçarken sayfaları hışırdadı. Zhao Jiangui tedirgin hissetti, dövüş sanatçılarının keskin gözleri ve kulakları vardı, bu yüzden Ji Han muhtemelen her şeyi sadece o hızlı bakışta görmüştü. Yine de Zhao Jiangui kitabın ikinci yarısının içeriğinin ilk yarısından çok daha sinir bozucu olduğunu hatırladı; Ji Han'ın en azından bunu görmediğinden emin olması gerekiyordu.


   Yakalamak için uzandı ve Ji Han da aynısını yaptı. Kitap cart diye ikiye ayrıldı. Zhao Jiangui hızla başını eğip baktı, beyni uğultuyla doldu, hayatının sona erdiğini hissetti.


   Elindeki, kitabın ilk yarısıydı.


   Ji Han başını indirerek sayfaları hızla çevirdi, yüzü giderek daha da kasvetli bir hal aldı ve sonunda kitabı Zhao Jiangui'nin kollarına doğru öfkeyle fırlattı. “Camia ittifakı sana ne öğretiyor böyle?!”


   Zhao Jiangui: “..."


   Ji Han: "Hala kendinizi erdemli bir okul olarak sergilemeniz ne güzel! Tüm bunlar ne be?!"


   Zhao Jiangui: "Ben..."


   Ji Han odada birkaç kez volta attı, küfür etmek istiyor gibiydi ama kaba bir dili gerçekten konuşamıyordu. Sonunda sadece kitabın yarısını acımasızca yere fırlattı, döndü ve soğuk bir yüzle gitti.


   Zhao Jiangui'nin başına bir ağrı saplandı. İç çekerek çömeldi ve kitabın kalan yarısını aldı.


   Ji Han fırlattığında sayfalar tesadüfen son birkaç sayfaya dönmüştü. Zhao Jiangui daha önce bu sayfalara bakmamıştı. Şimdi gördüğü anda Ji Han'ın neden bu kadar öfkelendiğini anladı.


   Bu sayfada yazarın adı yazılıydı.


   Camia İttifakından HAHAHA’nın Kaleminden


   Zhao Jiangui: “...”


   Zhao Jiangui yumruklarını sıktı.


   Lanet olası Yu Xian-er! Onu, bin, parçaya, bölecekti!



102 - Ek 20


   Öfkeyle dolan Zhao Jiangui kılıcını aldı ve Wei Qi'nin Kartal Salonu'na doğru koştu, ancak salonun dışındaki muhafızlar tarafından durduruldu.


   Şu anki kimliği mezhep efendisinin hizmetçiliğinden ibaretti, artık hiç kimsenin durdurmaya cesaret edemediği Kahraman Zhao değildi. Muhafızlar onu tanımamıştı, bu yüzden doğal olarak içeri girmesine kolayca izin vermediler. Zhao Jiangui mezhep efendisinin onu Wei Qi'yi bulması için gönderdiğini söylemekten başka yol bulamadı. Ancak muhafız beklenmedik bir şekilde güldü. "Çok geç kaldın."


   Zhao Jiangui şaşırmıştı. "Çok mu geç kaldım?"


   “Mezhep efendisi buraya birini gönderdi bile." dedi muhafız. “Salon Efendisi Wei çoktan onunla gitti."


   Zhao Jiangui: “Mezhep efendisi neden Salon Efendisi Wei'yi istemiş?”


   “Başka ne için olabilir ki?" dedi muhafız net bir doğrulukla. “Tabii ki Salon Efendisi Wei ile erdemli yolun yok edilmesi hakkında görüşmek için!”


   Zhao Jiangui: “...”


   Zhao Jiangui kalbinde bir sızı hissetti.


   Özür dilerim! Kıdemliler! Yenilmezler İttifakı'na felaket getirdim!



103 - Ek 21


   Zhao Jiangui kapının dışındaki muhafızlar tarafından durdurulduğu sırada aslında tek istediği Yu Xian-er'i bulmak ve onunla hesaplaşmaktı. Yalandan bir bahane ile oradan ayrıldı, Kartal Salonu'nun ana girişini atladı, sonra hafiflik becerisini kullanarak dışarıdan duvarın ötesine atladı.


   Nefesini tutup gizlenmek isteseydi, bırakın vasat dövüş sanatlarına sahip bu küçük muhafızları, Ji Han bile onu bulmakta zorlanırdı. Zhao Jiangui Kartal Salonu’na ustalıkla girdi. Yu Xian-er ile Wei Qi'nin odasını bulduğunda tek kelime etmeden içeri daldı.


   Yu Xian-er şu anda odada bir şeyler yazıyordu, aniden kapının tekmelenerek açıldığını duyduğunda korkudan sıçradı. Başını kaldırdığında Zhao Jiangui'nin yüzünü görüp irkildi. Tereddütle, "Kahraman Zhao?" dedi.


   Zhao Jiangui öfkeliydi. "Yu Xian-er! Ölümüm senin yüzünden olacak"


   Yu Xian-er sarsıldı. Elindeki sayfaları bilinçsizce saklarken kekeleyerek, “Ka… Kahraman Zhao…” dedi. “Bir yanlış anlaşılma var sanırım."


   Zhao Jiangui ellerinin hareketini fark etti, hiç düşünmeden Yu Xian-er'in elindeki kâğıt yığınını kaptı. Yakından baktı, neredeyse öfkeden bayılacaktı.


   Bu, az önce hizmetçinin evinde gördüğünden farklıydı. Geçen seferki erdemli yolun bir kahramanının aşçı olmak için şeytani mezhebe sızmasıyla ilgiliyken bu çok daha doğrudandı: Kahraman özellikle mezhep efendisinin sevgilisi olmak mezhebe sızmıştı! Erdemli yolun insanları nezaket, adalet, dürüstlük ve onuru bilirdi! Birisi nasıl bu kadar utanmazca bir şey yapabilirdi?!


   Dahası Zhao Jiangui Yu Xian-er'in yazdığı kahramanın kendisi olduğunu da biliyordu. Daha da sinirlenmekten kendini alamadı. Sayfaları çevirdi ve sonra son sayfaya baktı; son sayfada mürekkeple yazılmış birkaç satır gördü. Bu tam olarak bu cildin kapak başlığıydı.


   Bir Numaralı Kılıç Ustasının Şeytanın Sevgilisi Oluşunun Daha Önce Duyulmamış Güzel Romantizmi


   Zhao Jiangui: “...”


   Zhao Jiangui, Yu Xian-er'in el yazmalarını ifadesizce yırttı.

Sonraki Bölüm