Yan Heqing son bir gayretle başını kaldırıp Xiao Yuan'a şaşkınlıkla baktı. Ancak hemen ardından vücudu sallanarak yere düştü.
Xiao Yuan üzerine yüklenen ağırlıkla neredeyse sırt üstü karın üzerine düşüyordu. Kendini dengeleyip çoktan donmuş olan Yan Heqing'e sarılırken, “Sakın uyuma!” dedi. “Kardeşim, uyan! Biraz dayan, güzellik dolu haremin seni bekliyor!”
Yan Heqing'e birkaç kez seslenmesine rağmen onu uyandıramadığı için Xiao Yuan biraz endişelendi. Xiao Yuan panik içinde dış cübbesini çıkararak Yan Heqing'in üzerine sıkıca sardı. Ardından Yan Heqing'i sırtına alarak Taiyi Sarayı'na doğru koştu.
Taiyi Sarayı'nda gece nöbeti tutan elli yaşın üzerindeki imparatorluk hekimi daha önce hiç büyük bir olay yaşamamıştı, Xiao Yuan yüzünden ödü kopmuştu. “Majesteleri!!! Ne, siz, ne yapıyorsunuz?”
Neden yalnızsınız?!! Böyle soğuk bir günde neden azıcık kıyafet giyiyorsunuz?! Sırtınızda kimi taşıyorsunuz?! Birini nasıl kendiniz taşıyabilirsiniz?!!!
İmparatorluk hekiminin kafasında çok fazla soru vardı ama nereden başlayacağını bile bilmiyordu!
Xiao Yuan ise içinden bağırıyordu. Ne sikimi sokuyorsun?!! Onu kurtarmalısın!!!
“İçeri girin, içeri.” İmparatorluk hekimi o kadar korkmuştu ki bu noktada ancak konuşabildi.
Xiao Yuan Yan Heqing'i aceleyle iç odaya taşıdı. Çoktan karla ıslanmış olan giysilerini çıkardı ve onu yatağın yorganına soktu. Ardından Xiao Yuan Yan Heqing'in ellerini ovuşturarak ısınmalarını sağladı. Ardından Yan Heqing'in göğsünü örttüğünden emin oldu.
İmparatorluk hekimi aceleyle bir kova su kaynattı. Su yeterince ısındığında Yan Heqing'i küvetin içine koydu. Yan Heqing'in nefes alış verişinin ve vücut ısısının yavaş yavaş normale döndüğünü gören Xiao Yuan sonunda rahat bir nefes alabildi.
O anda imparatorluk hekimi endişeyle sordu. “Majesteleri, nasıl hissediyorsunuz?”
Xiao Yuan yüzünden akan soğuk tere dokundu, hafifçe soludu. “Ben mi? Benim neyim olabilir ki?”
İmparatorluk hekimi: “Ama Majesteleri, yüzünüz kızarmış ve nefesiniz daralmış gibi görünüyor. Nasıl bakılırsa bakılsın...”
Ancak Xiao Yuan imparatorluk hekiminin devam ettiğini duyamadı. Çünkü gözleri kararmış ve yere yığılmıştı.
Tekrar uyandığında imparatorluk yatak odasındaydı.
Yatağının önünde birkaç kişi diz çökmüştü; aralarında imparatorluk hekimleri, hizmetçiler ve uşaklar bulunuyordu. Xiao Yuan'ın uyandığını gördüklerinde hepsi ulumaya başladı: “İmparator uyandı! Uyandı!”
Xiao Yuan'ın başı hala uğulduyordu. Etrafındaki gürültüyü duyduğunda başını yorganla örtmek zorunda kaldı.
Hong Xiu bunu fark ederek kalabalığı dağıtmaya başladı.
“Bekle! O yaşlı imparatorluk hekimi hâlâ burada mı?” Xiao Yuan gücünü biraz toparladı, yorganı kaldırdı ve aceleyle sordu.
“Evet, evet!” Yaşlı imparatorluk hekimi hemen cevap verdi.
“Yan Heqing nasıl?” diye sordu Xiao Yuan.
“Majestelerine cevabımdır; artık tehlikede değil.” diye aceleyle yanıtladı imparatorluk hekimi.
Erkek kahramandan beklendiği gibi.
Kendimi üç kat iç ve dış giysiyle sarmış olmama rağmen yine de ateşim çıktı. Yan Heqing ise uzun süre karda buz kesti ama ona ciddi bir şey olmadı.
Xiao Yuan sonra dedi ki: “Onunla özel olarak ilgilenin.”
Emri aldıktan sonra imparatorluk hekimi imparatorluk yatak odasından çekildi.
O anda Hong Xiu koluyla ağzını kapatarak kıkırdadı. “Majestelerinin biri için bu kadar endişelendiğini hiç görmemiştim.”
Eğer ona iyi bakmazsam beni canlı canlı doğrayacak! Yaptığım şeyin asıl olayları tamamen bozacağını beklemiyordum. Ah, şimdi ne yapmalıyım?
Xiao Yuan acı acı gülümserken bir eliyle yataktan doğrularak oturmaya çalıştı.
Hong Xiu aceleyle öne çıkıp Xiao Yuan'ı nazikçe destekledi. “Majesteleri, su içmek ister misiniz?”
Xiao Yuan'ın olumlu anlamda başını salladığını gördükten sonra Hong Xiu taze su getirip Xiao Yuan'a dikkatlice içirdi. Aynı anda Yang Liuan da rapor vermeye geldi. “Majesteleri, Prenses Yongning geldi.”
Bunu duyduğunda Xiao Yuan bir ağız dolusu suyla boğuldu, bir yutkunma sesiyle hava da yuttu. “Kim? Kim dedin? Prens- Prenses Yongning mi?”
Yan Liuan cevap veremeden yatak odasının kapısından, bir tabağa düşen yeşim boncuğun güzel sesine benzeyen bir ses geldi. “İmparator Ağabey.”
O anda Xiao Yuan başını kaldırdı.
Orijinal kitapta Prenses Yongning'i tanımlamak için alıntılanan bir şiir vardı: Kuzeyde bir güzel var, sanki dünyaya yabancı; bir bakışıyla tüm şehri yıkar, tekrar bakmasıyla dünyayı.
O anda Xiao Yuan'ın kafası şu sözlerle doldu: dünyaya yabancı.
Yani efsanevi kadın kahraman böyle mi görünüyor?!
Neeee?!! Bu inanılmaz tehlikeli!!!