Jingyang Sarayı'ndan İmparatorluk Sarayı'na dönen Xiao Yuan kendini çok endişeli hissediyordu. Top yemi bir kötü adamın harekete geçeceğinden endişelendiği için Yan Heqing'e göz kulak olmak istemişti. Bu nedenle, kaza olabileceği korkusuyla, mükemmel ve etkili bir muhafız olan Muhafız Yang'dan her gün Jingyang Sarayını korumasını istemişti.
Bir hafta bile olmamıştı ki gerçekten de bir şey oldu.
Xiao Yuan o sırada yemek yiyordu, ancak Yang Liuan'ın raporunu duyunca kaseyi bırakır bırakmaz hemen Jingyang Sarayı'na koştu.
Bu mesele büyük değildi ama küçük bir mesele de değildi.
Bir erkek cariye, Yan Heqing'i avluda kılıç talimi yaparken gördüğünü ve bunu rapor etmek için Jingyang Sarayı'nın müdürü Hong Xiu'ya gittiğini söylemişti.
Jingyang Sarayı'nın birçok kuralı ve yönetmeliği vardı, kılıç ve dövüş sanatları uygulamak her zaman tabu bir konu olmuştu. Her şeyden önce imparator; yerini bilen, yatakta ona hizmet eden yumuşak ve güzel erkek cariyelerden hoşlanırdı. Xiao Yuan, Güney Yan Krallığı prensi kimliğiyle kılıç pratiği yapan Yan Heqing’in onu bıçaklayarak öldürmek istiyormuş gibi görüneceğinden korkuyordu.
Bu sırada Yan Heqing ve onu ihbar eden erkek cariye avluda, Jingyang Sarayı'nın yöneticisinin önünde diz çökmüşlerdi. Hong Xiu karmaşık gözlerle ve tereddütlü bir ifadeyle onlara bakıyordu.
Etraftaki birkaç hizmetçi gizlice bakışıp duruyor, hepsi de ortaya çıkacak gösteriyi izlemek istiyordu.
Hong Xiu'nun geçmişteki mizacına göre, eğer bu mesele doğru çıkarsa Yang Heqing'i bekleyen şey sadece fiziksel acı değil, kırık bir el veya sakat bir ayak olacaktı.
Bununla birlikte, birkaç gün önce Xiao Yuan ona defalarca Yan Heqing'in kalbini kazanmanın şiddete başvurmaktan daha iyi olduğuna dair planından bahsetmişti. Aslında Hong Xiu Yan Heqing'e sert davranmak istemiyordu. Onu sadece tek bir kırbaç darbesiyle cezalandırmayı planlıyordu.
Ancak işler karışmıştı, ihbar eden erkek cariye, dedikoduya olan düşkünlüğü ve gevşek bir dile sahip olmasıyla biliniyordu!
Hong Xiu durumu öğrenmeden önce, Yan Heqing'in gizlice kılıç talimi yaptığı haberi tüm Jingyang Sarayı'na yayılmıştı. Eğer ceza tek bir kırbaç darbesinden ibaret olsaydı Hong Xiu'nun otoritesi sorgulanacaktı. Yakın gelecekte imparatoru öldürebilmesi için Yan Heqing'i koruyor gibi görünecekti.
Hong Xiu'nun gözleri yerde diz çökmüş iki adam arasında gidip geldi. Sonunda gözlerini erkek cariyeye dikti: “Yan Heqing'in gizlice kılıç talimi yaptığını söyledin ama elinde herhangi bir kanıt var mı?”
Erkek cariye hevesle başını kaldırdı ve tereddüt etmeden şöyle dedi: “O gece uyuyamadım, karın tadını çıkarmak için sabah erkenden kalktım. Beklenmedik bir şekilde onu kılıç teknikleri uygularken gördüm. Kanıt olmadan konuşmamam gerektiğinin farkındayım, bu yüzden ertesi gün Qin Yu ve diğerlerini gizlice benimle gelmeleri için çağırdım. Beklediğim gibi, yine kılıç çalışıyordu!”
Hong Xiu'nun başı ağrıyordu. Böylece Qin Yu'ya seslendi. O anda Qin Yu yere diz çöktü, sesini yumuşattı ve muzipçe gülümsedi: “Hong Xiu abla, söylenen her şeyin gerçekten yaşandığına tanıklık edebilirim. Ayrıca, mademki Majestelerine zarar vermeyecek, bugünlerde kılıç çalışmasının amacı nedir?”
Hong Xiu başını salladı ve olaya karışan diğer erkek cariyelere sordu, beklendiği gibi her biri aynı şeyi söyledi.
Kalabalığa yayılan dedikodular asılsızı gerçek yapar, iftira bir adamı yok edebilir. Yan Heqing'in masumiyetinin kantılanmasına imkan yoktu.
Hong Xiu daha sonra Yan Heqing'e baktı. Ondaki kayıtsızlığı ve korkusuzluğu görünce sordu: “Söyleyecek bir şeyin yok mu?”
Yan Heqing ileriye baktı, cevabı tam bir sessizlik oldu.
Yerde diz çökmüş birkaç erkek cariye bakışlarını değiştirdi, ağızlarının kenarını gizli bir gülümseme süslüyordu.
“Peki o zaman.” Hong Xiu başını salladı, “Birisi onu...”
Emrini tamamlayamadan panik içindeki bir hizmetçi avluya koştu: “Majesteleri geliyor!!!”
Xiao Yuan avluya adımını atar atmaz orada bulunan herkes titreyerek dizlerinin üzerine çöktü. Xiao Yuan anında Yan Heqing'e baktı ve derin bir nefes aldı.
Neden yine diz çöküyorsun!! Eğer bir kez daha diz çökersen hayatımı on yıl kısaltmış olacaksın!
“Kalkın, hepiniz kalkın.” Xiao Yuan avuçlarını çevirerek elini kaldırdı.
Hong Xiu ayağa kalktı ve Xiao Yuan'ı selamladı: “Majesteleri, bu konuda...”
“Yang Liuan bana her şeyi anlattı.” Xiao Yuan başını salladı, arkasını döndü ve Yan Heqing'e doğru yürüdü, dostça gülümseyerek ona sordu: “Gerçekten kılıç mı çalışıyorsun?”
Yan Heqing henüz cevap vermemişti ki kendisini ihbar eden erkek cariye araya girdi: “Majesteleri! Bu doğru, eğer bana inanmıyorsanız, sorabilirsiniz...”
Cümlesini bile bitiremeden erkek cariye Hong Xiu tarafından tokatlandı ve hemen susturuldu.
Xiao Yuan sabırla Yan Heqing'in cevabını bekledi. Yan Heqing bir göl kadar sakin gözlerle ona baktı ve yavaşça başını yukarı aşağı salladı.