Lupin'de Ara

ricam var

Arkadaşlar lütfen okurken yorum da yapar mısınız (anonim de yapabilirsiniz) ağladığınızı okumaya ihtiyacım var

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Son Bölüm hsav

Kötü Adam Olarak Nasıl Hayatta Kalınır - 110. bölüm yüklendi. (hava çok sıcak kendimi tatile çıkarıyorum umarım sonbaharda görüşürüz)

Bölüm 106: Onu Kurtarmamanın İmkanı Yok

Bir insan ölümün eşiğindeyken, anıları gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçer derler.


Yan Heqing şu an bu durumda olup olmadığını bilmiyordu ama küçüklüğünün kardeşleriyle birlikte okulda okuduğunu görüyordu. Yedi-sekiz yaşlarındaki çocuklar başlarını sallıyor, yüksek sesle aile meseleleri, ülke meseleleri, dünya meseleleri hakkında okuyorlardı. Başını kaldırıp tekrar baktığında tüm kardeşlerinin başlarının ayrılıp toprağa gömüldüğünü gördü.


Ayağa kalktı ve panik içinde geri çekildi, sanki oradan kaçmaya çalışıyordu. O telaş içindeyken birine çarptı; annesi, imparatoriçe.


Yan Heqing'in annesi onun arkasında durdu ve yumuşak bir sesle, "Heqing, yaşamak zorundasın, yaşamaya mecbursun.” dedi.


“Yaşamak” kelimesini defalarca tekrarladı. Sesi gittikçe daha da keskinleşti, öyle ki sanki kulak zarlarını delecekmiş gibiydi. Yüzü vahşileşirken yeşim mücevherlerle kaplı kollarını uzatarak Yan Heqing'in boynunu kavradı, onu boğarken “yaşamaya mecbursun” cümlesini tekrar tekrar söyledi.


Yan Heqing direnmedi. Tam boğularak öleceğini düşündüğü anda karşısındaki manzara bir anda değişti. Yan Heqing boğazını kapatıp yere diz çöktü. Başını kaldırdığında babasının göklere doğru bağırdığını gördü. “Neden Güney Yan Krallığımı yok ediyorsunuz? Neden halkımıza zarar veriyorsunuz? Ülkemizin nefreti sonsuza dek yüreğimizde harlanacak! Gelecek nesiller bunu asla unutmayacak!!!”


Bağırdıktan sonra babası kılıcıyla kendi boğazını kesti.


Yan Heqing her tarafının titrediğini hissetti. Ayağa kalkmaya çalıştığında aniden biri tarafından tekmelendi ve çamurun içine yuvarlandı. Kötü kokulu ve kirli çamur yavaş yavaş onu sardı. Kuzey Krallığı'nın eski imparatorunun kendisine baktığını ve "Hm? Biri hâlâ yaşıyor. Aman neyse, bunu esir olarak Kuzey Krallığı'na götürün." dediğini gördü.


Sonra Yan Heqing uyandı.


Bilinci yavaş yavaş bedenine dönerken Yan Heqing düşünmeden edemedi: Meğerse ben yine ölmemişim.


Yan Heqing yavaşça gözlerini açtı, nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu ama nedense gözlerinin önünde sadece gri bir sis vardı. Gözlerini ne kadar kırpıştırırsa kırpıştırsın ve ovuşturursa ovuştursun, yine de hiçbir şey göremiyordu.


Kör mü oldum?..


Bu düşünce birden Yan Heqing'in yüreğinde belirdi. Felç edici soğuk ve panik onu o kadar korkutmuştu ki, aniden doğrulup etrafına bakındı; şaşkın, çaresiz ve korkmuş görünüyordu.


O anda kapının açıldığını duydu. Ardından bir kadın sesi, “Ah... sen, öhm, beyefendi, uyandınız mı?” diye sordu.


Yan Heqing'in cevap vermeye niyeti yoktu. Sol eliyle gözlerini kapatıp sanki gözlerinin önünde biriken gri buğuyu silmek ister gibi, sürekli bastırıp ovuşturmaya devam etti ancak başardığı tek şey gözlerini kan çanağına dönüştürmek oldu.


Yan Heqing o sırada kendisine yaklaşan ayak seslerini duydu. Kadın uzanıp Yan Heqing'in bileğini yakaladı ve gözlerini ovuşturmasını engelledi. “Ovalama, kör değilsin. Birkaç gün içinde iyileşirsin.”


Yan Heqing başını kaldırdı ve gözlerini kıstı, ama sadece belli belirsiz bir silüet görebiliyordu. “Nereden biliyorsun?”


“Bana inanabilirsin, ben... beyefendi, bazı tıbbi beceriler öğrendim, bu yüzden için rahat olabilir.”


Yan Heqing başını eğdi, elini kadınınkinden çekti ve sordu: “Burası neresi? Sen kimsin?”


“Burası dağın derinliklerinde küçük ahşap bir kulübe. Genellikle şifalı ot toplayanlar ve avcılar tarafından geçici bir dinlenme yeri olarak kullanılır. Ben... soyadım Lin ve adım Shenling.”


Yan Heqing gözlerini kırpıştırmaya devam etti, bu tür bir yarı körlükten çok rahatsız olmuş gibiydi. Başını çevirip bulanık hatlara baktı ama yine de görüşünü odaklayamadı. “Beni neden kurtardın?”


Kişinin nefes alışı anlaşılmaz bir şekilde durmuş, sessizliğe gömülmüştü. Yan Heqing onun cevap vermeyeceğini düşündüğü anda, aniden çok yumuşak bir ses duydu. "Hiçbir nedeni yok.”


Yan Heqing nedenini anlamadı, başını salladı ve "Teşekkür ederim, gelecekte kesinlikle sana karşılığını ödeyeceğim." dedi.


Yan Heqing'in tonu sakindi, minnettarlığı bile yüzeyseldi. Daha fazla bir şey öğrenmek istemiyor gibiydi. Konuşmaya devam etmek istemediğinin sinyalini vererek başını başka yöne çevirdi. O kişi bir süre bekledikten sonra ahşap kulübeden dışarı çıktı.