Lupin'de Ara

DUYURU

Çevirilerimi beğeniyorsanız üç beş tl ateşleyebilirsiniz: https://buymeacoffee.com/kvsrz

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Son Bölüm hsav

Bölüm 145: Haydi Çene Çal Bakalım, Aydınlanmazsam Adam Değilim

Xiao Yuan yaralıların tedavi gördüğü çadıra döndü. Ancak Chen Ge onu gördüğünde gözlerini kocaman açarak inanamıyor gibi sordu: “Doktor Xiao, neden geri döndün? Bu gece Majestelerinin çadırında yatman gerekmiyor muydu?”


Xiao Yuan: "...Yanlış mı anladım yoksa sen onu mu kastediyorsun?"


Chen Ge açıkça cevap verdi: “Onu kastediyorum, şu anda Majestelerinin yanında olman gerekmez mi... Ah!”


Xiao Yuan, Chen Ge utanç verici bir şey söylemeden önce yarasına bir tokat attı. Chen Ge'nin çığlıklarını duyunca Xiao Yuan gülümsedi. “Ben geri dönmezsem kim sargını değiştirip ilacını sürecek?”


Chen Ge bağırdı: “Ahhh Doktor Xiao ahhhh! Sargımı değiştirmesen de olur! Sadece yaralarıma vurma yeter n’olur!”


Chen Ge nihayet sakinleştikten sonra Xiao Yuan dikkatlice sargısını değiştirdi.


İkisi bir an sessiz kaldılar ve sonunda Chen Ge fısıldadı. "Doktor Xiao, Majestelerine kalbini henüz açmadın mı? Bunu yapmadığını görebiliyorum, aksi takdirde bu gece buraya geri dönmezdin."


Xiao Yuan güldü: “İki metre boyunda sert bir adam gibi görünüyorsun ama yumuşak ve narin bir kalbin var.”


Chen Ge bunu bir iltifat olarak algılayarak iki kez hımladı.


Xiao Yuan bitkisel ilacı sürmeyi bitirip yarasını sararken, “Elden bir şey gelmez.” dedi. “Sonuçta bu dünyada çok dikkatli olmak gerekiyor. Ne kadar çok önem verirsen o kadar tereddüt edersin. Aslında ben çok endişelenen biri değilim ve kendime karşı oldukça acımasızım ama onu düşündüğümde sürekli endişelenmekten kendimi alamıyorum. Sosyal statülerimiz farklı ve söylentilerin onu boğmasından korkuyorum."


Chen Ge: "Doktor Xiao, bunu dert etmemelisin. Majestelerinin seni sevdiğini bilmen yeterli. Bu kadar endişelenerek ona yardım ettiğini düşünüyorsun ama aslında ona zarar veriyorsun. Şu anda ikiniz bir uçurumun önündesiniz; sen hâlâ tereddütlüyken ve her an geri dönüp onu uçurumda yalnız bırakacakken Majesteleri hiç tereddüt etmeden atladı bile. Ah, Majesteleri çok zavallı bir durumda."


Xiao Yuan: “...Vay anasını, muhteşemsin! Eğer modern zamanlarda bir ilişki danışmanlığı kliniği açsaydın kesinlikle ünlü olurdun!"


Chen Ge, Xiao Yuan'ın omuzlarını tuttu, onu ileri geri salladı ve ona bağırdı: "Doktor Xiao, saçmalamayı bırak! Ne dediğimi anlıyor musun?!"


"Anlıyorum, anlıyorum." Chen Ge tarafından ileri geri sallanan Xiao Yuan’ın başı döndü. Önce geriye, sonra öne sendeledi. Dengede durduktan sonra cesurca yumruğunu sıktı. “Tamam o zaman! Yarın Yan Heqing'e gideceğim ve onun kıyafetlerini çıkaracağım! Sonra onu bir böyle çevireceğim bir şöyle!”


Chen Ge artık onu sallamaya çalışmıyordu. Tereddütle bağırdı: “Doktor Xiao, ne? Ben senin Majestelerinin altında olduğunu sanıyordum...”


XIao Yuan yarasına tekrar vurdu. “Beni böyle ifşa etmek zorunda mısın?! Yoldaş Chen! Bir erkeğin hedefleri olmalı! Gerçek bir erkeğin yüce hırsları olmalı!"


Chen Ge nefes alıp verdi, yine de yarasını kapatmaktan kendini alamayarak yerde yuvarlandı. Acıdan neredeyse ölüyordu. Sertçe, “Doktor Xiao,” dedi, “zamanın koşullarına göre hareket edenler... bilge kimselerdir!”


Xiao Yuan konuşmayı kesip öne doğru ilerledi ve kolunu sallayarak bir bezle Yardımcı General Chen'i acımasızca dövdü.


***


Ertesi gün, Xiao Yuan gerçekten Yan Heqing'i bulmaya gitti. Ancak savaş durumu beklenmedik bir şekilde değişmişti ve Yan Heqing birkaç generalle önemli kararları tartışıyordu.


Bunun nedeni, keşif erlerinin kalan Doğu Wu birliklerinin izlerini bulmuş olmasıydı. Raporda, birliklerin Doğu Wu Krallığı'ndaki bir kasabada bulunan bir sonraki savunma hattına çekildikleri belirtiliyordu. Bu haberler doğruysa seçkin askerlerle tek seferde kolayca saldırı yapabilirlerdi.


Ancak son çatışmaların fazla sorunsuz geçtiğini ve hile şüphesi taşıdığını düşünen ve bu nedenle dikkatli davranmaları gerektiğini düşünen generaller de vardı. Bir an için çadır o kadar gürültülüydü ki, içeridekiler konuşmak yerine kavga ediyor gibi görünüyordu.


Doğal olarak Xiao Yuan bu esnada Yan Heqing'i rahatsız edemezdi. Sadece arkasını dönüp ayrıldı. Çadırın kapısını bekleyen Huang Yue'nin yardımcısı, gözlerini hafifçe kısarak sessizce onun arkasından gitti.