Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 2: Shiyu, senden uzun zamandır hoşlanıyorum.

 

        Changan'daki bekâr hanımlar kendilerine bir koca seçebilecek olsalardı listenin en başında yer alacak kişi hiç şüphesiz mevcut hanedanın başmüfettişi Su Shiyu olurdu.

        Su Shiyu seçkin bir aileden geliyordu. Atalarının hepsi üç kuşak boyunca ünlü generaller olmuştu. Babası Su Jue eski imparatorun ülkeyi emanet ettiği kişiydi. Hatta imparator tarafından çok sevilen üç nazır arasında yer almaktaydı. Fakat Su Shiyu'nun doğasında en ufak bir zorbalık yoktu, nazik ve kibardı, başkalarına karşı davranışlarında her zaman iyi huylu olmuştu. Kendi akrabalarını onunla evlendirmeye çalışan herkes reddedilmişti fakat yine de yılmıyorlar, onu damat olarak almak istiyorlardı.

        Fakat Chu Mingyun her zaman Su Shiyu'nun kibarlığının insanlarla arasındaki mesafeyi rahatça korumak için olduğunu, görünüşte nazik ama aslında soğuk olduğunu hissetmişti. Bu tür bir insanla ilişki kurmakla ilgilendiği yoktu, bu yüzden ikisi uzun yıllar aynı hükümette olsalar bile Chu ve Su partileri sürekli birbiriyle rekabet halindeydi. O ve Su Shiyu hiçbir zaman karşılaştıklarında başlarını sallayan tanıdıklardan daha fazlası olmamıştı.

        Ancak bundan sonra daha fazla kaynaşmaları kaçınılmaz olacak gibiydi.

        Chu Mingyun adımını ana salondan dışarı attı. Saraydan çıkan yüz küsur memurun arasından gelecek vaat eden, çokça arzulanan o damadı bir bakışta buldu.

        "Su Bey bekleyin."

        Su Shiyu durdu, arkasına doğru bakarak, "Chu Bey'in benimle bir işi mi var?" diye sordu.

        "Hm." Chu Mingyun onun yanına doğru yürüdü. "Uzun zamandır aklımda olan bir şey var, bir şekilde size söylemem gerektiğini hissediyorum."

        "Lütfen konuşun."

        Chu Mingyun derin bir nefes aldı, Su Shiyu'nun elini tuttu. "Gerçekten dinlemeye istekli misiniz?"

        "Nedir bu isteklilik muhabbeti? Eğer söylenecek bir şey varsa söylenmelidir." Su Shiyu elini geri çekmek istediğinde daha sıkı tutuldu. Belli belirsiz gülümseyerek yanından geçen memurlara baktı. "Son günlerde başkentte Chu Bey'in erkeklere ilgi duyduğuna dair söylentiler var. Naçiz Su şüpheden kaçınmanın daha iyi olacağını düşünüyor."

        "Şüpheden kaçınmak mı istiyorsunuz?" Chu Mingyun kederli bir yüzle başını hafifçe eğdi, sonra gülümsedi. Su Shiyu'nun tepki vermesine fırsat vermeden elleriyle onu kavradı ve konuşmak için sesini yükseltti: "Shiyu, senden uzun zamandır hoşlanıyorum."

         Saray yolunda yürüyen yüz küsur memur bir anda tökezledi.

        "..." Su Shiyu bir an için afalladı, sonra her zamanki gibi samimiyetle güldü. "Bu şaka komik değil, Chu Bey... "

        "Bana inanmıyor musun?" Chu Mingyun onun sözünü kesti ve samimiyet dolu bir yüzle elini biraz daha sıktı. "Gökler ve yerler şahit olsun ki bu hayatta tek istediğim seninle evlenmek... öhm... seninle yaşlanmak. Benimle olur musun?"

        Su Shiyu dürüstçe, "Hayır, olmam." diye cevap verdi.

        "Biliyordum, bu yüzden geçmişte sana kalbimi açmaya hiç cesaret edememiştim." Chu Mingyun'un yüzü değişmedi. "Ama son günlerde bunu geride bırakmayı başardım. Ulaşılamaz olsa bile, insan yine de denemeli."

        "Chu Bey yanlış kişiyi seçmiş olabilir mi? Siz ve ben her zaman sadece iş gereği ilişki kurduk, bu ne zaman bir acı denizi haline geldi?" dedi Su Shiyu gülerek.

        Chu Mingyun bakışlarını ona dikti. "Bu sözlerin, geçmişte sana yeterince nazik davranmadığım için bir şikayet mi?"

        "Kastettiğim bu değil. Chu Bey fazla düşünüyor." Su Shiyu elini zorla geri çekti.

        "Şu anda bana inanmadığın için seni suçlamıyorum. Gelecekte sana kesinlikle kanıtlayacağım. Shiyu, niyetim yalan değil." Chu Mingyun elini gizlice kol yenine sokup kendini çimdirlerken söyledi bu tutkulu sözleri. 

        Su Shiyu'nun gülümsemesi aniden derinleşti. Gözlerini hafifçe kısıp nezaketle "Rahatsız mısınız?" diye sordu.

        Chu Mingyun kararlılıkla, "Gönül yarası," diye cevap verdi.

        "Müsaadenizle." Su Shiyu başını salladı, ardından arkasını dönüp gitti.

        "Gönlünün bana kaymasını bekleyeceğim." Chu Mingyun karşı tarafın figürü gözden kaybolana kadar derin duygularla onu izledi, yüz ifadesini hafif bir gülümsemeye dönüştürdü. Etrafındaki yetkililerin karmaşık bakışlarının üzerinde gezinmesine aldırış etmedi. Az önce söylediği tüm sözleri hatırlayınca oyunculuk becerileri biraz abartılı olsa da etkisinin çok önemli, oldukça tatmin edici olduğunu hissetti.

        Chu Bey'in bugün saraydan çıkarken attığı adımlar hafif ve hızlıydı.


        Yaz günleri huzurla geçiyordu. Su Konağı'nın kapısındaki muhafız başını kaldırmaktan kendini alamadı. Güneş ışığının tadını çıkarırken gözlerini kıstı. Tam zihni rahatlamışken kulaklarına aniden panik dolu ayak sesleri geldi. Konağa doğru koşan figürü durdurmak için kargısını çaprazladı, sert bir sesle sordu: "Kim o?"

        Adam ona çarpmadan önce durdu, nefes nefese kalmıştı, dizlerini destekleyerek başını kaldırdığında genç ve temiz bir yüz ortaya çıktı. Su Bai alnındaki teri sildi. "Benim!"

        Muhafız onun Genç Efendi'nin özel hizmetkarı olduğunu anladığında hemen kargısını kaldırarak özür dilediyse de gülerek alay etmekten de kendini alamadı. "Neden bu kadar acele ediyorsun? Genç Efendi'yi mi kaybettin?"

        "Siktir git." Su Bai'nin sinirleri hiç iyi değildi. "Önemli bir şey oldu. Genç Efendi nerede?"

        "Genç Efendi'nin az evvel çalışma odasına doğru gittiğini gördüm, hâlâ orada olsa gerek."

        Su Bai hemen çalışma odasına doğru koştu, nefes almak için bile durmadan kapıyı iterek aceleyle, "Genç Efendi! Büyük bir sorun var!"

        Odanın içindeki iki kişi konuşmayı bırakıp ona doğru döndü. Kendi genç efendisinin yanındaki orta yaşlı adamı gördüğünde Su Bai'nin dizlerinin bağı çözüldü, ağzını kapatmak için başını eğdi.

        Kahya Su Yi, Su Shiyu'ya dönerek selam verdi ve "O halde önce astınız gidecek." dedi. Su Shiyu başını sallayarak onayladıktan sonra Su Yi kaşlarını çatarak Su Bai'nin önüne yürüdü, kısık bir sesle onu azarladı: "Hiç terbiyeli değilsin, böyle kıpır kıpırken neye benziyorsun haberin var mı?!"

         Su Bai'nin benzi attı, başını eğdi. "Baba..."

        Su Yi Su Shiyu'nun varlığı karşısında fazla bir şey söyleyemedi, sadece onu uyarırcasına ters ters bakarak oradan ayrıldı.

        Su Shiyu masanın arkasında dururken usulca güldü. "İçeri girmeden önce müsait olup olmadığını sormayı bilmediğin için azar işittin, değil mi?"

        Su Bai ancak o zaman başını kaldırdı, burnuna ovuşturdu kızararak. "Genç Efendi hâlâ en iyisi." İleri doğru yürüdü ve Su Shiyu'nun elinde bir mektup olduğunu gördü. "Bu nedir?"

        "Yeni Zhuangyuan'dan, Song Heng'den bir davetiye. Birkaç gün içinde bir kutlama ziyafeti verecek." Su Shiyu davetiyeyi bir kenara koydu. "İmparatorluk sınavında onu gördüğüm sırada rahat ve doğru görünüyordu. Tanımak için değerli bir adam olabilir."

[Zhuangyuan, memurluk için yapılan sınavda birinci olan kişi.]

        "Ya." Su Bai başını salladı.

        "Az önce ne diyordun, bu kadar büyütecek ne var?" diye sordu Su Shiyu.

        "Ah!" Su Bai bir anda kendine geldi ve aceleyle, "Dışarıda herkesin dilinde başkomutan Chu'nun sizin için yanıp tutuştuğu dolanıyor!" dedi.

        Su Shiyu çayından bir yudum alır ve kayıtsız sesiyle, "Bu saçmalık sadece." diye cevap verdi.

        "Ama, ama tüm çayevlerinde bu konuşuluyor! Chu Bey artık sizin gözünüze girmek için hiçbir çabadan kaçınmıyor, ne tür yerlere gittiğinizi bile bilmek istiyor! Konağındaki tüm güzel kadınlar bile kovuldu, kimse kalmadı..." Su Bai'nin yüzü karman çorman oldu. "Astınızca bu... sahte bir şey değil."

        "Onunla çok az temasım oldu, şimdi aniden bana sevgi duyduğunu söylüyor, buna inanır mısın?" Su Shiyu gözlerini kaldırıp ona baktı.

        Su Bai başını yukarı aşağı, Su Shiyu'nun bakışlarıyla karşılaştıktan sonra ise hemen iki yana salladı.

        "Asılsız bir söylenti, boş ver gitsin. Onlarla tartışmaya girerseniz örtbas etme şüphesi doğurması kaçınılmaz, bu yüzden kendi kendine sönüp gitmesini beklemek daha iyi."

        "Böyle olmaz Genç Efendi!" Su Bai endişeyle, "Böyle devam ederse gelecekte bir aile kurmanız kolay olmayacak! Şimdiye kadar hiç evlenmediniz, şimdi bu meseleyle birlikte başkalarının sizi yanlış anlaması bir kenara... Başkomutan Chu'nun mücadelesine bir bakın, gelecekte herhangi bir genç kız sizinle evlenmeye nasıl cesaret edebilir ki?" dedi.

        "...Gerçekten çok ileriyi düşünüyorsun." Su Shiyu iç çekerek Su Bai'nin alev almış gibi davranmasına baktı. Çaresizce yeşim kolyeyi almak için yenine uzandı. "Öyleyse şunu..."

        "Hayır! Genç Efendi, bu konuda ne kadar ileri giderek konuştuklarının farkında değilsiniz!" Su Bai aceleyle sözlerini kesti, kıpkırmızı kesilmiş yüzüyle söyleyeceğini daha fazla düşünmeden söyledi. "Genç Efendi'nin soğuk ruhlu olduğunu, bu yüzden Chu Mingyun'un yataktayken... çoğunlukla altta olacağını söylüyorlar."

        "..." Su Shiyu elini geri çekti, kayıtsızca çayını aldı, "ya" diyerek başını sallayıp gülümsedi. "Bu benim için bir iltifat değil mi? Neden söylentilere kulak asıyorsun?"

        Su Bai'nin yüzü bir anda şaşkınlığa, kararsızlığa ve sonunda da hayranlığa dönüştü. "Genç Efendi, gerçekten de olağanüstü bir mizacınız var!"

        "Bu konuyu boş ver." Su Shiyu gülümsedi. "Sana gidip almanı emrettiğim kişi nerede?"

        "Buluştuk. Hemen arkamdaydı. Şimdiye çoktan varmıştır."


Sonraki Bölüm