Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 46: Yılanı Deliğinden Çıkarmak

 



Klanı yok edildiğinden beri Wenren E her zaman her şeyin en kötüsüne hazırlanma alışkanlığı edinmiş, hiçbir şeyi şansa bırakmaz olmuştu.


Hiç, "Belki de Cen Zhengqi değildir, ya da o olsa bile belki de planın değiştiğinden haberi yoktur" diye düşünmedi. Sadece olası en kötü sonucu önemsiyordu.


Ziling Köşkü’nün efendisinin birinci ve ikinci ciltleri kimin aldığını bilmediğini biliyordu. Benzer şekilde ikinci cildin sahibi de Baili Qingmiao'nun ilahi doğayla olan bağlantısını bilmiyor olabilirdi. Elindeki iki cildin konusuna göre ikinci cildin He Wenzhao ve Baili Qingmiao'nun ölümsüzler diyarına yükselmesinden sonraki olayları, ilk cildin He Wenzhao'nun arkadaşlarının birbiri ardına gelişmesini anlattığını varsayabilirdi. İkinci cildin sahibinin bilmesi en muhtemel bilgiler önceki cildin özetinden Wenren E'nin ölümü ve ikinci cildin ana kötüsünün Yanan Gökyüzü Ölümsüzü olduğu gerçeğiydi.


Kitabı edindikten sonra Cen Zhengqi'nin iki seçeneği vardı. Birincisi He Wenzhao'yu başkahraman olarak kabul etmek ve onun kuyruğuna takılarak onu sadakatle takip etmekti. İkincisi ise tabi olmayı reddetmek ve fırsatlarını çalıp en güçlü olmak için uygun zamanı beklemekti.


Birinci ve üçüncü ciltlerin ortaya çıktığı zamana bakılırsa ikinci cilt de otuz yıl önce ortaya çıkmış olmalıydı. Bu otuz yıl içinde Cen Zhengqi'nin adı revize edilmiş ilk ciltte bir kez bile geçmemişti. Eğer bir kişi birinin gözüne girmeye karar verseydi çok daha önce ortaya çıkar ve o kişiye yardım etmek için elinden geleni yapardı. Örneğin Wenren E Baili Qingmiao'yu elde etmek istemese de ona yardım etmesi gerektiği ve ona karşı kötü bir niyeti olmadığı için on yıldan fazla bir süre önce ortaya çıkmıştı. Okuyucular bile onun bu erken çıkışına şaşırdıklarını ifade etmişlerdi.


Cen Zhengqi bunu yapmadığına göre He Wenzhao'yu desteklemek istemiş olma ihtimali düşüktü. Muhtemelen ikinci seçeneği tercih etmişti.


Hırslı ve zeki bir insan olsa gerekti, peki şimdi ne yapıyor olabilirdi? Wenren E pek hırslı biri değildi ve Xuanyuan Tarikatındaki astlarının düşüncelerini pek anlamıyordu. Yine de sorabilirdi.


Cen Zhengqi bir erkekti, bu yüzden sunak ustalarının hiçbirine güvenilemezdi. Tarikat muhafızları arasından Qiu Congxue'nin dikkate alınmasına gerek yoktu ve Shu Yanyan kitapta He Wenzhao ile Cen Zhengqi tarafından öldürülmüştü, bu yüzden o olmasının imkânı yoktu.


"Sağ Muhafız’ı çağır." dedi Wenren E.


Yin Hanjiang bir iletim tılsımı gönderdi ve çok geçmeden Shu Yanyan ana salona koştu. Bir noktaya kadar düzgün giyinmişti ancak yüzünde bir kızarıklık vardı. Daha az önce xiulian uyguluyor olmalıydı.


Wenren E, "Muhafız Shu, rabbinin anlamadığı bir mesele var ve onu çözmen gerekiyor." dedi.


Shu Yanyan alçakgönüllülükle, "İstediğinizi sorun lütfen," dedi. "Astınız bildiği her şeyi anlatacak."


Wenren E, "Diyelim ki bir gün gelecekten haber veren ilahi bir kitap ele geçirdin," dedi. "Kitapta Wenren E'nin öleceği ve senin Xuanyuan Tarikatının yeni lideri olacağın yazıyordu. Daha sonra ölümsüzler âlemine yükselecek ve birinin astı olacak, onun ölümsüzler âleminin hükümdarını öldürmesine yardım edecektin. Bu kitapla geleceği görebiliyorsun. Nasıl hareket ederdin?"


Shu Yanyan: “…”


Kalbi deli gibi çarpıyordu. Acaba lordu bunu onun doğru fırsatta ona suikast düzenlemek, İblis Lordu olmak, ardından astlarıyla birlikte yükselmek ve ölümsüzlerin hükümdarını öldürme şansını yakalayana kadar ölümsüzler diyarında gizlenmek istediğini bildiği için mi sormuştu? Onu test mi ediyordu?


Biraz daha düşündükten sonra bunun pek mümkün olmadığını düşündü. Wenren E'nin yerine geçmek istediğini bilmeyen mi vardı? Bu gerçeği saklamaya zahmet edilir miydi? Hayır, lordu o kadar da paranoyak değildi; Xuanyuan Tarikatı üyelerinin hırslarını teşvik ediyordu. Söylediklerinin daha derin bir anlamı olmalıydı.


Bunun üzerine Shu Yanyan gülümsedi. "Lordum şaka yapıyor olmalı. Eğer astınız gerçekten böyle bir kitap elde etseydi lordun ölmesine kesinlikle izin vermezdi. Lordun güçleri çok yüce, bu yüzden bu astınız öldürmeye kıyamaz, eğer yapabilseydi..."


Wenren E'ye bakmak için başını kaldırdı ancak bunu yapamadan Yin Hanjiang'ın öldürücü bakışları tarafından kıstırıldı.


Shu Yanyan Yin Hanjiang'a baktı ve bir ara hayalet maskesi takmış olduğunu gördü. Maskenin altında gözleri yanıyor, bu da onu tamamen farklı bir insan gibi gösteriyordu.


"Lordum..." diyerek Yin Hanjiang'ı işaret etti.


"Ne var?" Wenren E arkasını döndü ve Yin Hanjiang'ın her zamanki gibi kılıcını tutarak arkasında durduğunu gördü. Ancak kılıcın üzerindeki parmak uçları bembeyazdı, acı çekiyor gibiydi.


Wenren E onun elini tutarak nazikçe, "Tarikat Vekili Yin'in endişelenmesine gerek yok. Rabbin kolay kolay ölmez. Dahası, rabbin sana ben öldükten sonra Sarı Pınar'a kadar rabbine eşlik edebileceğine dair izin vermişti." dedi.


Yin Hanjiang yüzündeki her bir kası ruhani enerjisiyle hareket etmeye zorlamış gibi, bir kuklanınkine benzer bir gülümseme sergiledi. Sesinde hiçbir duygu yoktu. "Astınız emrinize amade."


Böyle bir emirle Yin Hanjiang muhtemelen çıldırmazdı. Wenren E başını salladı ve Shu Yanyan'a sormaya devam etmek üzere geri döndü.


Shu Yanyan: “…”


Hayır, lordum, Yin Hanjiang'ın hiç de emirlerinize itaat etmeye niyeti varmış gibi görünmüyor. Maskesini tekrar takmış; gözleri sanki birini çok fena öldürmek istiyormuş gibi bakıyor.


Shu Yanyan uzun yıllardır iblis tarikatının parçasıydı ve daha önce eski tarikat liderini takip etmişti. Her türden şeytani yetiştiriciyi görmüştü ancak cehennem çukurlarından sürünerek çıkmış gibi görünen Yin Hanjiang gibisine hiç tanık olmamıştı.


Mahayana'nın zirvesine yakın olmasına rağmen sadece manevi alem aşamasındaki bir yetiştirici tarafından geri çekilmeye zorlanıyordu. Yin Hanjiang'ın gücü makul değildi!


"Muhafız Shu?" Wenren E’nin sesi sabırsızlıkla doluydu. Hâlâ onun cevabını bekliyordu.


Shu Yanyan kalp atışlarını sakinleştirdi. Vereceği cevap ne olursa olsun iyi gitmeyeceğini hissediyordu. Eğer yalan söyleyip Wenren Eyi pohpohlarsa Wenren E sinirlenecekti. Doğruyu söylerse, Yin Hanjiang'ın şu anki haline bakılırsa onu yenebilecek gibi görünmüyordu.


Aralarında sıkışıp kalan Shu Yanyan sonunda bir cevap verdi. "Eğer diğer muhafız veya sunak ustalarından biri olsaydı muhtemelen öngörü yeteneğini kullanır ve lordumuzu öldürüp muhalefeti ortadan kaldırmak için uygun zamanı kollarlardı. Ölümsüzler diyarında... muhtemelen ölümsüz hükümdarın yanı sıra kendi takip ettikleri kişiyi de öldürür, her ikisinin de fırsatlarını çalar ve tanrılığa yükselirlerdi. Ama bu diğer insanların seçeneği olur. Eğer bu astınız olsaydı kitabı lordumuza verirdim ve lordumuzun herhangi bir tehlikeyle karşılaşmasına asla izin vermezdim."


Yin Hanjiang'ın maskesine bakarak, "Bu ast lordumuza sonsuza dek sadıktır." dedi.


Ancak bu sözler üzerine Yin Hanjiang maskeyi yavaşça çıkardı, başını ona doğru eğdi ve yüzünde yavaş yavaş bir gülümseme belirdi.


Shu Yanyan: “…”


Birden lordunun uzun ve güzel bir hayat yaşaması gerektiğini düşündü. Eğer lordu gerçekten ölürse muhtemelen hiç kimse bu vahşi canavar Yin Hanjiang'ı kontrol edemeyecekti.


Shu Yanyan'ın cevabıyla Wenren E artık Cen Zhengqi'nin düşüncelerini yeterince anlamıştı. İlk olarak Kan İblisi Ata ile güçlerini birleştirecek ve Wenren E'yi öldürerek Xuanyuan Tarikatının kontrolünü ele geçirecekti. İkinci adım Yanan Gökyüzü Ölümsüzü hakkında bilgi toplayıp onu öldürmek olacaktı. Bu sırada He Wenzhao'ya görünüşte sadık kalacak ve ona saldırmak için bir fırsat kollayacaktı. Üçüncü adım ise He Wenzhao'yu öldürmekti.


Karşı taraf saklanacağı ve onun izini bulamayacağına göre yılanı korkutup deliğinden çıkarmak için kendi numaralarını kullanmak daha iyi olacaktı.


Wenren E kararını verdikten sonra Shu Yanyan'a, "Sol Muhafız ve sunak ustalarını ana salona çağır. Rabbinin onlarla bir şey konuşması gerekiyor. Ayrıca, Shu Yanyan, az önceki soru…”


"Ne sorusu?" Shu Yanyan hafıza kaybı yaşıyormuş gibi görünüyordu. “Lordum az önce bana bir şey mi sordu?”


“Aferin.” Wenren E zayıfça güldü.


Sağ Muhafız çok becerikliydi, iki saatten kısa bir sürede tarikatın birçok önemli kişisi ana salonda toplamıştı. Bu şekilde toplandıkları son sefer tarikatın inzivaya çekilmesi içindi ve ondan önceki sefer de Büyük Tarikat Savaşı içindi. Hepsi de şimdi bunun ne kadar önemli bir mesele olduğunu merak ediyordu.


Wenren E bakışlarını kalabalığın üzerinde gezdirdi. Çekingen görünen Shi Congxin dışında herkes entrikalarla doluydu ve tarikat lideri pozisyonuna göz dikmişti. Qiu Congxue içlerindeki en gizlenmeyendi.


Wenren E, "Sanırım hepiniz rabbinizin gözünün Shangqing Tarikatından Baili Qingmiao adında bir öğrencide olduğunu biliyorsunuz." dedi. "Özellikle yüksek nitelikleri var, bu yüzden rabbiniz onu rakibi olarak yetiştirmek istiyor ve ona büyük önem veriyor. Fakat şimdi Muhafız Qiu yüzünden Shangqing Tarikatı tarafından cezalandırılmış durumda. Rabbiniz göz koyduğu bu öğrencinin ruhani kökünün Shangqing Tarikatı tarafından yok edilmesinden endişe ediyor, bu yüzden her birinizden fikir almak istiyor.”


Qiu Congxue konuşmak istedi fakat Shu Yanyan onu geri çekti. "Beyninin olmadığını biliyorum ama bu seferlik beni dinle ve hiçbir şey söyleme." diye ses iletti.


Qiu Congxue ona boş boş baktı ve onun tereddüt etmesiyle birlikte ilk sözü Sunak Ustası Ruan aldı.


Sunak Ustası Ruan, "Shangqing Tarikatı zayıflamış durumda, bu yüzden Baili Qingmiao'yu teslim etmeleri için onlara baskı yapabiliriz." dedi.


"Rabbiniz onların başkaldıracağından korkuyor. Olur da Qingmiao’ya… öğrencime zarar verirlerse iyi olmaz.”


Shu Yanyan: “?”


Yanlış duymuyordu, değil mi? Lordunun bu sözlerinde Baili Qingmiao'ya karşı biraz ilgi mi vardı?  Hayır, sanki Baili Qingmiao’ya karşı gizli hisleri varmış ama insanların bunu bilmesini istemiyormuş gibi görünmek için kasıtlı bir girişimdi. Lordu Baili Qingmiao'yu yem olarak kullanıyordu!


Ağzını sımsıkı kapattı, tek bir kelime bile söylemeye cesaret edemedi.


Qiu Congxue yardım etmek ister gibi "Onu bir hayalet yetiştirici yapabilirsiniz." dedi.


Wenren E ona ters ters baktı. "Rabbin ona en ufak bir zarar gelmesini bile istemiyor." dedi. "Muhafız Qiu, Baili Qingmiao'nun ustası olarak ona karşı hiç mi merhametin yok? Hm?"


Bu son sözü -hm- aslında eşi benzeri görülmemiş bir öfkeyle doluydu.


Qiu Congxue şaşkına döndü. Baili Qingmiao'yu bir hayalet yetiştiriciye dönüştürmeyi teklif etmesi öğrencisine olan ilgisini ve merhametini yansıtmıyor muydu? Onun için her şeyi hazırlamıştı! Ziling Köşkü’nün efendisinin ruhunu çoktan rafine etmişti, Baili Qingmiao bir hayalet yetiştirici olduğunda onu yutabilir ve anında Mahayana'ya yükselebilirdi. O öğrencisini düşünüyordu!


"Lordum, ben…"


Sözlerini bitirmesine kalmadan Wenren E kolunu sallayarak onu uçurdu ve bir ağız dolusu kan tükürdü.


"Bu kadar yeter. Hepiniz işe yaramaz aptallarsınız! Rabbiniz bunu kendisi çözecektir!" Öfkeden kuduran Wenren ayağa kalktı. Ayrılmadan önce Shu Yanyan'a manalı bir bakış attı.


Xuanyuan Tarikatının en zeki kadını: “…”


"Öhm öhm, lordumuzun nesi var? Neden bu kadar kızgın?" Shi Congxin titreyerek konuştu. Hâlâ güzel görünmesine güvenerek Shu Yanyan'ın yanına yaslandı. "Muhafız Shu, ben sunak ustası olalı çok vakit geçmedi ve lordumuz ile sadece birkaç kez karşılaştım, onu çok iyi tanımıyorum. Bana biraz tavsiye verebilir misin? Öhm, öhm!"


Shu Yanyan Wenren E'nin kendisine verdiği görevi anlamıştı. Shi Congxin ona sormadan önce bir şey söyleme fırsatı bulamayacağından endişeleniyordu. Memnuniyetle onun çenesini okşadı ve "Doğru kişiye sordun. Benim fikrimce, ah, lordumuzu bir aşk belası bulmuş.”


"Yani..." Qiu Congxue'ninki hariç herkesin gözleri parladı.


"Lordumuz gibi katı yürekli bir adamın böylesine saf ve masum bir kadından hoşlanacağını kimin aklına gelirdi? Ah, lordumuzun böyle bir tipten hoşlandığını bilseydim ona göre rol alırdım." dedi Shu Yanyan kasten kederli bir yüz takınarak. "Yıllar boyunca pek çok erkek tanıdım. Wenren E gibi kalbi yüzyıllardır hiç kıpırdamamış ve romantizmden bihaber bir adamın kalbi bir kez kıpırdandı mı alevleri kontrolden çıkarak yanan eski bir ev gibi olur. Sevdiği kişi ben olsaydım benim için ölmeye gerçekten hazır olurdu."


"Kimden… kimden hoşlanıyor?" Qiu Congxue sonunda ayağa kalktı.


Shu Yanyan'ın gülümsemesi onu gördüğü anda kayboldu. "Senden olmadığın kesin." dedi soğuk bir sesle.


"Her neyse, Baili Qingmiao Wenren E’nin kalbinden bir parça. Kimse ona bulaşmasa iyi olur." Shu Yanyan alayla gülümsedi ve bu sözleri söyledikten sonra ayrıldı.


O gece bir kişi bir odada tek başına oturmuş, bir kitabı karıştırıyor ve birkaç satırı tekrar okuyor, kendi kendine fısıldıyordu. "Bu kitap Wenren E'nin Baili Qingmiao'ya aşık olduğunu ve onun için He Wenzhao ile savaştığını söylediğinde bunun bir yalan olduğunu düşünmüştüm. Onun gibi taş kalpli bir adam bir kıza nasıl aşık olabilir? Peki bu gerçekten bir aşk belası mı?”


Karanlıkta görünüşü ayırt edilemiyordu. Kitabı karıştırmaya devam ederken mırıldandı. "Ama Wenren E’nin de kitabı olmalı. Nasıl öldüğünden haberi yok mu? Bu bir fırsat mı yoksa tuzak mı?"


Kan İblisi Ata’nın He Wenzhao'nun bedenini ödünç alarak kendisine gönderdiği bir iletim tılsımını çıkardı. Tahmin ettiği gibi, Kan İblisi Ata’nın He Wenzhao'nun bedenini işgal ettiği süre içinde olan şeyler kitaba kaydedilmiyordu. Bu nedenle He Wenzhao ile buluştuğunda adını vermemiş ve gerçek kimliğini yalnızca Kan İblisi Ata He Wenzhao'nun bedenini kullanıyorken açıklamıştı.


"Wenren E, Kan İblisi Ata, He Wenzhao, Baili Qingmiao… hiçbiriniz amacımın ne olduğunu bilmiyorsunuz. Bu bir tuzak olsa bile tek yapmam gereken dikkatli olmak ve kimliğimi açığa çıkarmamak." diye düşündü adam.


"Öyle olsun, madem beni harekete geçirmek istiyorsun, o zaman ben de balıkçı olacağım ve çulluk ile istiridye birbirleriyle savaşırken nihai zafere ulaşacağım." Lambanın dalgalanan ışığı altında bu kişi kararını vererek Kan İblisi Ata’ya gizlice bir iletim tılsımı gönderdi.


Wenren E kalabalığı öfkeyle azarladıktan sonra odasına döndüğünde Yin Hanjiang, "Eğer lordum Baili Qingmiao'yu kurtarmak istiyorsa bu ast Shangqing Tarikatına girmeye ve onun için hayatını tehlikeye atmaya hazır." dedi.


Onun sözlerini duyan Wenren E durakladı ve tıpkı Baili Qingmiao'nun yanında sessizce nöbet tutan dördüncü erkek kahraman gibi, Yin Hanjiang'ın lordu için ölmeye hazır olduğunu gösteren adanmış ifadesine baktı.


Wenren E, Yin Hanjiang'a nasıl açıklama yapması gerektiğinden emin olamayarak dudaklarını oynattı.


Yin Hanjiang'ın Sadomazoşistik Güzellik’i okumasına izin vermemişti çünkü hikayenin sadece yarısı revize edilmişti. İkinci yarısı hâlâ orijinal kitapla aynıydı ve Wenren E'nin Baili Qingmiao için hayatını defalarca riske attığını, ona şefkatle davrandığını ve sonunda kendini onun için feda ettiğini yazıyordu. Wenren E’nin değil Yin Hanjiang'a göstermeyi düşünmek, kendisinin bile görmek istemediği bir olay örgüsüydü.


Hem Sadomazoşistik Güzellik hem de Yıkım Tanrısı’nda Wenren E'nin sondaki ölümü henüz revize edilmemişti. Wenren E göklere meydan okuyabileceğinden ve kaderi değiştirebileceğinden kesin emin değildi. Yin Hanjiang'a ölmeyeceğine dair söz vermesinin hiçbir yolu yoktu.


Biraz düşündükten sonra şöyle dedi: "Baili Qingmiao önemli ama sadece rabbin için değil. O üç diyarın tamamı için önemli, bu yüzden rabbin ona yardım etmeli.”


Yin Hanjiang Wenren E'nin önünde tek dizi üzerinde durmuş, sessizce dinliyordu.


"Rabbin senden hiçbir şey saklamak istemiyor. Dışarıda rabbinden daha fazlasını bilen biri olması muhtemel. Gölgelerde saklanıyor, bu yüzden rabbin onu dışarı çekmeyi planlıyor. Toplantıdaki sözlerim yarı gerçek olmakla birlikte çoğunlukla onun için bir gösteriydi. İşe yarayıp yaramayacağına gelince, rabbin bundan emin olamaz."


Yin Hanjiang cesaretini toplayıp Wenren E'nin elini tuttu. Zoraki bir sakinlikle, "Lordum tehlikede mi?" diye sordu.


"Bilemiyorum." Wenren E başını salladı. "Düşman benden daha zayıf olacak diye bir şey yok. Bu fırsatı bir tehditten kurtulmak için kullanmam gerekiyor."


"Lordum ölmeyecek." dedi Yin Hanjiang inatçı denebilecek bir sesle. "Bu ast lordun ölmesine izin vermeyecek."


"Kim bilir? Hazırlık insanların, takdir göklerindir." Wenren E iç çekti. Ne de olsa kan yetişim tekniği hâlâ gizli saklı sıkıntılar barındırıyordu.


Yin Hanjiang onun yüz ifadesine baktı ve Ordu Ezen kılıcının avucunda sarsıldığını hissetti. Gözlerindeki acımasız bakışı gizleyerek kılıcı sıkıca kavradı.