Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 50: Hiçbir Yerde

 

Wenren E planını Yin Hanjiang'dan gizlemek istemiş değildi. Sadece başarılı olup olmayacağından emin değildi.


Herkes kendini yeniden keşfetme yeteneğine sahip değildi. Wenren E kan denizinde onu neyin beklediğine dair bir fikre sahip olabilirdi ama bundan sadece yarı yarıya emindi.


Her iki kitap da Wenren E’nin kan denizinde öldüğünü söylüyordu. Bu sefer kendisi riskli bir hamle yaparak ölümle kendi rızasıyla yüzleşmeye gelmişti. Göklere meydan okuyor, kendi hayatı için kaderle savaşıyordu.


Kaderinde ölmek varsa bunu Yin Hanjiang'dan saklamayacaktı elbette. Bunu öğrendikten sonra Yin Hanjiang'ın onunla birlikte ölmeyi mi yoksa yaşamaya devam etmeyi mi seçeceği ona bağlıydı. Wenren E onun seçimi üzerine söz söylemeyecekti. Öte yandan, eğer hayatta kalırsa bu en iyi sonuç olurdu.


Ancak hayatta kalıp kalmayacağının belirlenmesi biraz zaman alacaktı ve Wenren E bu süre içinde Yin Hanjiang'ın ne yapacağından emin olamazdı. Wenren E'nin durumunu bilmeyen Yin Hanjiang'ın kan denizine gireceğinden korkuyordu. Wenren E'nin kan denizinde hayatta kalma şansı vardı ama Yin Hanjiang kesinlikle ölürdü.


Bu yüzden her konuda en iyi sonucu alacağı bir plan yapmıştı - Yin Hanjiang'ı Sunak Ustası Yuan'la savaşmaya göndermişti.


Yin Hanjiang'ın gücü yaklaşık olarak Sunak Ustası Yuan'ınkine eşitti. Sunak Ustası Yuan ikinci ciltten bazı avantajlar elde ederek Yin Hanjiang'a karşı üstünlük sağlayacak olsa bile Yin Hanjiang Shu Yanyan'ın desteği varken kaybetmezdi. Wenren E Shu Yanyan'ı anlıyordu, Sağ Muhafız kesinlikle daha çekici olanın tarafını seçerdi.


Yin Hanjiang, Sunak Ustası Yuan ile yaptığı savaştan sonra ciddi şekilde yaralanacak ve bu yaranın kısa sürede iyileşmesi zor olacaktı. Wenren E Baili Qingmiao'yu kurtarmasının karşılığında Zhongli Qian ile çoktan bir anlaşma yapmıştı. Zhongli Qian Xuanyuan Tarikatına giderek Yin Hanjiang'ı yaralıyken geride tutacak, ona Wenren E'nin planını anlatacak ve onu beklemeye ikna edecekti.


Yin Hanjiang'ın yaralarının iyileşmesi birkaç yıl almalıydı. Birkaç yıl sonra Wenren E'nin hayatta kalıp kalmadığına karar verilecekti.


O zamana kadar Wenren E hâlâ dönmemiş olursa Zhongli Qian Yin Hanjiang'ın Wenren E’yi takip ederek kan denizine girmesini engelleyemezdi.


Wenren E Yin Hanjiang'ın Sunak Ustası Yuan'ın gücünü çok aşarak ezici bir zafer kazanacağını ve ardından neredeyse göz açıp kapayıncaya kadar kan denizine ulaşacağını düşünmemişti. Yin Hanjiang'ın ışık parlaması yetkin değildi, kılıcıyla kan denizine ulaşması normalde en az bir gün sürerdi. Tüm kıtayı on dakikadan kısa bir sürede geçebileceği kimin aklına gelirdi ki?


Wenren E'nin duyduğu son ses Yin Hanjiang'ın çaresiz çığlığıydı. Denize düştüğü sırada bunun gerçekten de olabilecek en kötü sonuç olduğunu düşündü.


Wenren E'nin ölümü ve Yin Hanjiang'ın deliliği önceden belirlenmiş, değiştirilmesi imkânsız bir sonuç gibi görünüyordu.


Yin Hanjiang Wenren E'nin suya düştüğünü gördü. Sanki tüm vücudu bir anda yutulmuş ve erimiş gibi bir sıçrama bile olmamıştı. O anda artık kendi karanlık doğasını kontrol edemez olmuştu. Peşinden gitmek istiyordu lakin lordu onu menetmişti.


Vücudunu saran altın desenli siyah cübbeyi sıkıca kavradı. Alev kırmızısı gözleri etrafını saran dokuz uzmana ve şu anda Qiu Congxue ile Baili Qingmiao için dövüşen He Wenzhao'ya kaydı. Yavaşça ağzını açtı, kan tadı ağzını dolduruyordu. "Doğrusu yetiştiriciler, geberin!"


O konuşurken gümüş bir ışık havayı kesti. Ordu Ezen süngüsü Nanguolu ihtiyarın vücudunu delip geçti. Tepki verme şansı bile olmamıştı.


Yine de bu fiziksel yaraların iyileşmesi kolaydı. Nanguolu ihtiyar bir hap yutarak ruhani özünü dolaşıma soktu, süngüyü çıkarmak üzereydi.


Tam o anda üç bıçaklı süngünün üç keskin kenarı aniden üç güçlü kılıç ışığı yayarak Nanguolu ihtiyarın bedenini anında üç parçaya bölmesini ve fiziksel bedeninin anında ölmesini kimse beklemiyordu.


İlahi ruhu henüz kaçtığı sırada gökyüzünde devasa bir davul belirdi. Her nasılsa Yin Hanjiang şimdi onun yüzeyinde diz çökmüştü. Bir avucunu davula vurdu.


Güm! Davulun sesi içindeki şeytani ve ölümsüz qi’yi harekete geçirdi. Nanguolu ihtiyarın ruhu Yanan Gökyüzü Davulunun baskısı altında parçalandı, kalıntıları davulun içine çekildi.


"Bu bir ölümsüz eser! Ölümlüler diyarındaki bir yetiştiricinin ölümsüz bir eser kullanmasına imkan yok! Çabuk geri çekilin!" Shangqing Tarikatının lideri deneyimliydi, kararını çabucak vermişti. "Göksel sıkıntı yaklaşıyor! Onun engellemesiyle çekilmek için bir şansımız olacak!"


Yin Hanjiang'a doğru gökten bir yıldırım düştüğünde konuşmasını daha yeni bitirmişti. Ölümlülerin dünyasında ölümsüz bir eser kullanmak üç diyarın yasalarını ihlal ediyordu, bu yüzden gökler şimdi Yin Hanjiang'ı yargılayacaktı.


"Ama kardeşim hâlâ şeytani tarikatın elinde!" diye haykırdı He Wenzhao.


"Şimdi sırası değil! Gidelim!" Tarikat Lideri He Wenzhao'yu kaptığı gibi tarikata doğru geri uçtu. Shangqing Tarikatının bariyerleri ölümsüz bir eser tarafından destekleniyordu, kolayca kırılamazlardı.


Kalan sekiz uzman da sekiz farklı yöne doğru kaçtı. Yin Hanjiang bu dokuz kişinin yüzünü çoktan ezberlemişti. İlk hedefi Shangqing Tarikatındaki He Wenzhao'ydu.


Göksel sıkıntı tepesinde toplandı fakat Yin Hanjiang bundan kaçınmak için hiçbir girişimde bulunmadı. Yanan Gökyüzü Davulunu kullanarak ilk yıldırım darbesini doğruca engelledi. Elini uzatarak Ordu Ezen süngüsünü avuçlarının içine aldı. Yin Hanjiang, He Wenzhao ve Tarikat Liderinin peşinden Shangqing Tarikatına gidiyordu.


"Nasıl bu kadar hızlı olabiliyor? Göksel yıldırımdan korkmuyor mu?" diye hayretle haykırdı Tarikat Lideri.


Yin Hanjiang tam bir adım geride kalan He Wenzhao'ya yetişmek üzereyken onlarca metre kalınlığında ikinci bir yıldırım düşerek adımlarını engelledi.


Yin Hanjiang yıldırımın içinde duruyordu, sanki acı hissetmiyordu. Başını kaldırarak yukarıda toplanan, gittikçe yoğunlaşan bulutlara baktı. Bu göksel sıkıntının icabına bakmazsa onlara asla yetişemeyecekti.


Ellerini açtı. Sonsuz miktarda doğal ruhani enerji avuçlarında toplanarak yavaşça iki davul tokmağı şeklinde dolaşan iki qi birikintisine dönüştü. Onları bırakıp ruh tekniğini kullanarak tokmakları kontrol edip Yanan Gökyüzü Davuluna vurdu.


Güm güm güm güm güm! Hızlı davul seslerinin ortasında Yanan Gökyüzü Davulu altın kırmızısı bir alevle tutuştu.


Saf altın ışığıyla parlayan alev yeryüzünün ateşi değil, Ölümsüz Âlem'in yüz binlerce yıldır Yanan Gökyüzü Davulunda saklı olan kutsal ateşiydi. Alev gökyüzüyle yüzleşmek için altın bir ejderhaya dönüştü, yıldırım bulutlarına doğru hücum ettiğinde göz kamaştırıcı bir ışık parladı. Altın rengi bir dalgalanma katman katman yayıldı. Ejderhanın tek bir darbesiyle bulutlar dağıldı ve yavaş yavaş yağmur yağmaya başladı.


Ejderha davulun içine geri döndü. Yin Hanjiang iç organlarının parçalandığını hissediyordu. Yanan Gökyüzü Davulunu zorla etkinleştirmek için Mahayana aşamasının gücünü kullanıyordu ve yaptığı her hareket fiziğini aşırı zorluyordu.


Bu yeterli değildi. Çenesindeki kanı silerek Shangqing Tarikatına doğru takibini sürdürdü. Yanan Gökyüzü Davulunun ışık parıltısı son derece hızlıydı, kısa sürede ikisine yetişti. Yin Hanjiang'ın yaklaştığını gören Tarikat Lideri He Wenzhao'yu çekerek Shangqing Tarikatının bariyerlerinin arkasına daldı.


Bariyerler Yin Hanjiang onlara ulaşamadan kapanarak devam etmesini engelledi.


Gözleri kıpkırmızı olan Yin Hanjiang bariyerlerin diğer tarafından He Wenzhao ve Tarikat Liderine dik dik baktı. Lordunu öldürmek için komplo kuran gerçek beynin He Wenzhao'nun bedeninin içindeki Kan İblisi Ata olduğunu biliyordu.


Parmağıyla He Wenzhao'yu işaret etti. "Dışarı çık."


He Wenzhao kılıcını kavradı. "Yin Hanjiang, Wenren E bir kan iblisiydi. Bir iblisin varlığı tüm yetiştirme dünyasını tehdit eder. Bu sadece doğrucu tarikatları ilgilendiren bir mesele değil. Onun ölümü şeytani yola da yardımcı olur, sakın…"


"Sesini kes!" Yin Hanjiang’ın bir işaretiyle Yanan Gökyüzü Davulu gümleyerek herkesin ruhunu sarstı. Ses dalgaları Shangqing Tarikatının bariyerlerine çarptığında bariyerler çökecekmişçesine sallanmıştı. 


Dan! Bir çanın derin sesi yankılandı. Bu Shangqing Tarikatının ölümsüz eseri Ay Birikintisi Çanıydı.


Durumun kötü olduğunu gören Kıdemli Qingyue Yanan Gökyüzü Davuluna karşı koymak için çanı etkinleştirmişti. Her ikisi de üst düzey ölümsüz eserlerdi, Yanan Gökyüzü Davulu Ay Birikintisi Çanı'na üstün gelse de Yin Hanjiang'ın artık onu kullanacak gücü kalmamıştı.


Dan! Onuncu davul sesi çanın çalmasıyla geri çekildi. Yin Hanjiang tükenmişti, devam edemezdi.


Wenren E'nin cübbesini göğsüne bastırarak hayalet maskesinin arkasından He Wenzhao'ya tehditkar bir bakış attı.


Bir sürü düşmanı ve çokça zamanı vardı.


Ordu Ezen süngüsünü tutarak Tarikat Lideri ile He Wenzhao'yu işaret etti. "Bu ikisinin hayatını istiyorum. Bugün bariyerlerin arkasına saklanmanıza çarem olmasa da hayatınız boyunca orada saklanabileceğinize inanmıyorum. Ben, Yin Hanjiang, bedenlerinizi kandil yağına dönüştürerek lordumuz için sürekli yanan bir kandil yakacağıma yemin ederim!"


Konuşmasının ardından süngüsünü bariyere doğru acımasızca savurdu fakat Ay Birikintisi Çanı onu engelledi.


Yanan Gökyüzü Davulunu beraberine alan Yin Hanjiang bir ışık huzmesi içinde oradan ayrıldı. Onun gözden kaybolduğunu gören Shangqing Tarikatının lideri sonunda rahat bir nefes aldı. Yüzünde acı bir ifade vardı. "Wenren E'yi daha yeni ortadan kaldırmıştık ki bu Yin Hanjiang ortaya çıktı. Aklı karmakarışık, şimdiden sapma belirtileri gösteriyor."


Bir süre dinlendikten sonra aniden bir şey hatırladı. "Gidip Kardeş Qingyue’yi kontrol etmeliyiz!"


He Wenzhao'yu ve hâlâ hareket edebilen birkaç öğrenciyi yanına alarak Ay Birikintisi Çanı'na doğru koştu. Qingyue çanın önünde yarı diz çökmüştü, saçları bembeyazdı, tüm ruhani özü tükenmişti.


Başını kaldırdı, eskiden genç olan yüzü şimdi kırışıklıklarla doluydu. "Görünüşe göre gökler bizim tarafımızdaydı." diye mırıldandı. "Eğer bir kez daha saldırsaydı Ay Birikintisi Çanını tekrar çalıştıracak gücüm olmayacaktı."


"Kardeşim!" Tarikat Lideri Kıdemli Qingyue'yi destekledi. Onun bitkin yüzünü gördüğünde Qingyue'nun temelinin zarar gördüğünü ve bir daha eski gücüne kavuşamayacağını anlamıştı.


Kimdi bu Yin Hanjiang? Nasıl bu kadar güçlü olabiliyordu? Büyük Tarikat Savaşı'nda ondan böyle bir güç gösterisi görmemişlerdi!


Yin Hanjiang kan denizine uçmayı planlıyordu ancak yolculuğun yarısında gücü tükenerek havadan düştü. Nerede olduğunu bilmeden ağır bir şekilde bir kar yığınının üzerinde buldu kendini.


Yin Hanjiang kar yığınından kalkarak maskesini çıkardı. Az önceki şiddetli dövüş sırasında bu sıradan maske çatlaklarla kaplanmıştı.


Maskeye bakarken acı acı güldü. Lordu gitmişti. Artık maske takmasına gerek yoktu.


Maskeyi duygularını bastıramadığı zamanlarda yüz ifadesini gizlemek için kullanıyordu. Saklanmak istediği kişi gittiğine göre artık kullanamazdı.


Maskeyi saklama kemerine yerleştirdikten sonra Yin Hanjiang bembeyaz karda oturup etrafındaki sonsuzluğa boş gözlerle baktı.


"Uçsuz bucaksız buzul ovalar ha." Sonunda burayı tanımıştı.


Otuz yıl sonra, Wenren E'nin onu iki kez alt üst etmesinin ardından on bin li’lik bu ova artık on bin li değil, sadece yüz li'lik bir alan boyu kışın karla kaplanıyordu. Gelecek baharda kar ve buz eriyor, çiçekler yeniden açıyordu


Göz alabildiğince her yer sonsuz bir beyazlığa bürünmüştü. Yin Hanjiang beyaz toprağın içinde kendisini çağıran bir siluet görür gibi oldu. Yaklaştığında bunun aslında lordu olduğunu fark etti.


Lordu bir bileğini açarak Yin Hanjiang'a uzattı. Soğuk sesinin altında bir sıcaklık izi vardı. "Soğuk bir vücudun var, buzul ovalara dayanamazsın. Eğer kanımı içersen seni birkaç gün idare edebilir."


Yin Hanjiang dondu kaldı, sonra itaatle başını eğdi, ağzını kesiğe doğru daldırdı fakat yalnızca acı rüzgârın tadını aldı.


Az önce ona nezaket ve şefkatle bakan Wenren E ortadan kaybolmuştu.


Bu bir yanılsamaydı.


Yin Hanjiang yüzünü kapattı. Yanında başka bir ses duydu. "Bu Kar Alevi. Eğer onu özümsersen vücudundaki yin enerjisini yok edecektir."


Elini indirerek etrafına bakındı. Her bir kar tanesi Wenren E'ye dönüşmüş, onu dört bir yandan sarmış gibiydi. Elini uzatıp yokladığında figürler tekrar kar tanelerine dönüşüyor, rüzgârla savrulup gidiyordu.


Sahtelerdi. Hepsi içindeki huzursuzluğun neden olduğu yanılsamalardı.


Yalnızca bir gerçek vardı. Yin Hanjiang cübbeye sarılarak karın içinde kıvrıldı, görmemek için gözlerini, duymamak için kulaklarını kapattı.


Gözlerini açmaya cesaret edemiyordu, açarsa her yerde lordunu görecekti. Sadece karın içinde büzüldü, soğuktan titrerken yaralarını iyileştirmek için yavaş yavaş ruhani enerji alıyordu.


Karda ne kadar uyuduğunu bilmiyordu. Karların erimesine ve baharda çiçeklerin açmasına yetecek kadar uzun bir süreydi.


Yin Hanjiang üzerini kaplayan buz yüzünden uyandı. Biraz yürüdükten sonra çiçek açmış bir kayısı ağacına rastladı.


Wenren E ağaçta oturuyor gibi görünüyor, ona elini uzatıyordu. Yin Hanjiang da elini kaldırarak tüm gücüyle kavradı, fakat lordu yoktu, sadece bir kayısı çiçeği yakalamıştı.


"Sahte." Yin Hanjiang yumruğunu sıktı. Narin çiçek avucunun içinde ezildi.


Yin Hanjiang elini açarak çiçeğin parçalarının rüzgârda savrulmasına izin verdi. Dağılan yaprakların arasından tekrar Wenren E'nin onu terk eden figürünü görür gibi oldu.


"O da sahte." Yin Hanjiang kendi kendine, bakma, dinleme, tüm bunlar içimdeki huzursuzluğun yanılsaması, bunlara kanamazsın, dedi.


Hâlâ yapması gereken şeyler vardı, kalp iblislerinin onu alt etmesine izin veremezdi.


Yin Hanjiang bahar güneşiyle ısınan uçsuz bucaksız buzul ovalardan adım adım çıktı. Burası artık onun ve lordunun daha önce geldiği yere benzemiyordu. Lordu artık burada değildi.


Ne göklerin zirvesinde ne de cehennemin dibinde, hiçbir yerde yoktu.