Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 60: Kara Sevdanın Çaresi Yok

 

Rabbe, kendisine en az benzeyen Wenren E'nin bir an için nutku tutuldu. Yin Hanjiang'ın gözlerindeki kalp iblislerinin neye benzediğini ya da daha doğrusu Yin Hanjiang'ın Wenren E’yi neye benzettiğini gerçekten görmek istiyordu.


Şu anda Wenren E kaos enerjisinden oluşan bir bedene sahipti, dolayısıyla kıyafetleri de bu enerjiden dönüşmüştü. İlahi kan kullanmıyordu ve Yin Hanjiang çoktan pınara girmişti, yani kıyafetleri olmasaydı münasip olmazdı.


Wenren E sanki suyla bütünleşmiş gibi, tek bir sıçrama bile yapmadan ruhani pınara girdi.


Yin Hanjiang'ın omuzlarıyla bir avuç genişliğinde mesafe bıraktı. Ruhani pınarda yan yana ıslanırken Wenren E başını çevirerek dikkatle Yin Hanjiang'a baktı.


Tarikat Vekili Yin’i daha önce hiç böyle görmemişti. Her bir eylemi ve sözü kendisinin yapacağının tam tersi gibi görünüyor, ancak her nasılsa önceki Yin Hanjiang ile en ufak bir farklılık hissi olmadan mükemmel bir şekilde birleşebiliyordu.


Önceden Wenren E ne zaman doğrudan Yin Hanjiang'a baksa Yin Hanjiang ya başını çevirerek ya da indirerek onun görüş alanından kaçardı. Onunla çok nadiren doğrudan bakışırdı.


Ancak şimdi Yin Hanjiang Wenren E’ye doğrudan bakıyordu ve gözlerinde hâlâ su katılmamış bir öldürme niyeti vardı.


Bugün pek çok posta güverciniyle muhatap olmuştu. Xuanyuan Tarikatına bağlı olmaları gerekirken yabancılara yardım ediyor, Sunak Ustası Yuan ile birlikte doğrucu tarikatlar ve xiulian klanları ile iş birliği yapıyorlardı. Birçoğunu sorguladıktan sonra Yin Hanjiang, tarikatlar ve xiulian klanları arasında gizlice kötü işler yapan birçok pislik olduğunu ve tüm suçu posta güvercinleri ile Sunak Ustası Yuan'ın yardımıyla Xuanyuan Tarikatının üzerine yıktıklarını öğrendi.


Lordu bu tür önemsiz meseleleri umursamaz, günlük görevleri sunak ustalarına devrederdi. Miao, Ruan’ın saçma sapan düşünceleri ve Yeraltı Ateşi Köşkü’nün eski sunak ustası Qiu Congxue ile mevcut efendisi Shi Congxin'in problemli birer beyni vardı. Bu tür şeylerle uğraşmak istemiyorlardı, bu yüzden her şeyi gül yüzlü ihtiyar Sunak Ustası Yuan'a bırakmışlardı. Sunak Ustası Yuan ise Wenren E'ye çok fazla çamur atmıştı.


Özlerini toplamak için bakir erkek ve bakire kadınları kaçırmak, ruhlarını almak için köyleri katletmek, büyülü eşyaları rafine etmek için aylık bebekleri kaçırmak, plasentaları için altı ila dokuz aylık hamile kadınları öldürmek gibi, sadece duymanın bile iğrenç hissettirdiği her türlü meseleyi Yin Hanjiang tek tek ezberlemiş ve bunları yapan gezgin yetiştiricilerin, doğrucu tarikat mensuplarının ve klan üyelerinin isimlerini aklına kazımıştı. Öfkesini dindirmek için bir grup posta güvercinini öldürdükten sonra liderlerini Sunak Ustası Miao'ya vermişti.


Sunak Ustası Miao, özellikle Qiu Congxue ile başa çıkmak için gezgin bir ölümsüzü kontrol edebilecek bir kral gu yetiştireceğini söyleyerek, ruhunun gitmesine bile izin vermeden onu neşeyle sürükleyerek götürmüştü.


O kadar çok kişiyi öldürdükten sonra Ordu Ezen süngüsü kana doymuş ve uğuldamaya devam etmişti. Yin Hanjiang onu zorla bedenine geri göndermişti ama gözlerindeki heyecanı tam olarak gizleyemiyordu.


Etrafındaki Wenren E'lerden bazıları onu överken hoşnut olmayanlar gevezelik ediyordu ve bu yaygara sinirlerini bozmuştu. Xuanyuan Tarikatına döndükten sonra her tarafı kanla kaplıyken lordunun odasına girmek istemedi. Yıkanmak için önce pınara geldi. Kalp iblislerinden birinin kalabalığın arasından sıyrılarak sessizce kendisini izlediğini görünce kendisine eşlik etmesi için ona izin vermeyi düşündü.


Öldürmek onu biraz kontrolden çıkarmıştı ve kafasını sakinleştirmeye ihtiyacı vardı. Lordunu görmek istiyordu ama kalp iblislerinin onu kontrol etmesini istemiyordu. Onu görmek için kendisine en az benzeyeni seçmek daha iyi olurdu.


"Hangi açıdan Wenren E'ye benzemiyorum?" diye sordu Wenren E. Yin Hanjiang'ın şu anda kendisini nasıl gördüğünü merak ediyordu.


Yin Hanjiang sert gözleriyle ona küçümseyen bir bakış fırlattı, görünüşe göre kalp iblisiyle diyalog kurmak istemiyordu.


Yine de Wenren E'nin sorusu Yin Hanjiang için anıları canlandırdı. Gözlerini kapattı, uzun kirpikleri hafifçe dalgalandı.


Yin Hanjiang elini uzatıp bir avuç su alarak kendi yüzüne doğru savurdu; gözlerinin kenarlarından damlacık mı yoksa gözyaşı mı olduğunu anlaşılamayan su damlaları süzülüyordu.


Wenren E elini Yin Hanjiang'ın yüzüne götürdü fakat su damlası elinin içinden geçerek pınarda kayboldu. Wenren E bir an için o küçük damlayı bulmak için pınarı boşaltma isteği duydu.


Yin Hanjiang'ın kırılganlığı bir anda geçti. Eğer Wenren E her anını izlemeseydi onun sadece yüzünü yıkadığını düşünebilirdi.


Wenren E birden Yin Hanjiang'ın ona bir avuç ay ışığı hediye ettiğinde, geçmişte kılıç taliminden yorulduğunda şelalenin yanına uzanıp suyla oynadığını söylediğini hatırladı. Görünüşte oyuncu olan bu davranışında kaç kez duygularını gizlemek için suyu kullanmıştı?


Wenren E'nin Yin Hanjiang hakkındaki izlenimi yaralı bir çocuk olarak başlamış ve sonra sessizce İblis Lordu’nun peşinden giden bir yetişkine dönüşmüştü. Büyüdüğü on yıl kadar bir süreye Wenren E hiç dahil olmamıştı, o zamanlar nasıl biri olduğunu bilmesinin hiçbir yolu yoktu.


"Benden hoşlanmamalısın." Wenren E iç çekti. "Wenren E bunu hak etmiyor."


Bu sözler Yin Hanjiang'ı öfkelendirdi. Kalp iblisiyle hiç ilgilenmemişti ama kalbinin derinliklerinden gelen bir yanılsamanın böyle sözler söyleyebileceğini beklemiyordu. Yin Hanjiang avucunu Wenren E’ye doğru savurdu. Yanılsamaya dokunmasına ramak kala elini hafifçe yana doğru çekti. Kuvvetin gücü Wenren E'nin yüzünü sıyırarak on metreden daha uzaktaki bir kayayı parçaladı.


Yin Hanjiang, Wenren E’nin yüzünü taşıdığı sürece bir yanılsamaya bile saldıramazdı.


Böyle devam ederse kalp iblislerinin üstesinden nasıl gelebilirdi? Nasıl iyileşebilirdi?


Wenren E her zaman çelik gibi soğuk olan kalbinde bir sızı hissetti. Yin Hanjiang'a, duygularından vazgeçerse daha rahat edeceğini söylemek istedi. Fakat bu sözleri dile getiremedi.


Önünde böylesine saf ve samimi duygular dururken, He Wenzhao, Baili Qingmiao'dan hoşlandığını söyleyip sonra da sevişmek için başka kadınlara nasıl giderdi? Wenren E gerçekten anlamıyordu.


Bu hayatta göklerin ve yerlerin işleyişini, dünyanın cilvelerini görmüş, ama hâlâ aşkı anlayamamıştı.


Yin Hanjiang öfkeyle ayağa kalktı. Giysilerini giymek için bir kolunu sallayarak Wenren E'nin odasına doğru hışımla yürüdü. Bu kalp iblisi kendi ne isterse onu söylüyordu, Wenren E'nin onun hoşlanmasına layık olmadığını ona düşündüren ne olabilirdi ki!


Wenren E de onu takip etti. Yin Hanjiang Wenren E'nin yatağında yan yatıyordu. Saçları hâlâ nemliydi. Wenren E'nin içeri girdiğini görünce ona bağırdı: "Defol git!"


Birinin ona bağırması taze bir duyguydu. Wenren E’ye bağıran son kişi kimdi? Muhtemelen kırk yıl önce, Ziling Köşkü’nün efendisiydi. Peki şimdi neredeydi? Görünüşe göre Qiu Congxue tarafından bir kuklaya dönüştürülmüştü ve Su Huai ortalıkta yokken Baili Qingmiao'ya bakmaya yardım ediyordu.


Elbette Wenren E gitmeyecekti. Neden kendi odasını terk etsindi ki?


Yatağın önünde durdu ve Yin Hanjiang'ın göğsünün öfkeyle kabardığını gördü. Ancak öfkesi ruhani enerjisinin kontrolünü kaybetmesine ve herhangi bir iç yaralanmaya yol açıyor gibi görünmüyordu: Böylece Wenren E rahatladı. Yatağın kenarına oturdu.


Yin Hanjiang kalp iblisi karşısında çaresiz durumdaydı. Wenren E'nin odasının içini de mahvetmek istemiyordu. Bu yüzden sonunda tek yapabildiği oturup ona ters ters bakmak oldu. Bir süre öfkelendikten sonra çaresizce kendi kendine mırıldandı. "Neden bu kadar kızgınım? Elbette bir kalp iblisinin akıl sağlığımı bozmak için yolları olacak, böylece beni zayıflatabilir ve sapmama neden olabilir. Ama şimdi değil, şu anda bunun olmasına izin veremem."


"Aklını karıştırmak istemedim." dedi Wenren E. "Sadece benden neden bu kadar hoşlandığını anlamıyorum."


Yeterince şey yapmadığını, verdiklerinin bu kadar saf duygular elde etmeye değmediğini düşünüyordu.


“Sen ne bilirsin ki, kendini rab olarak bile tanımlayamayan seni hayalet?” dedi Yin Hanjiang soğuk bir sesle.


Wenren E'ye dikkatini vermeyi bıraktı ve meditasyon için bağdaş kurup oturarak zihin temizleme büyüsünü okudu.


Wenren E onu bir süre izleyip yakın zamanda uyanmayacağını gördükten sonra Zhongli Qian'ı bulmak için oradan ayrıldı. "Kalp iblisleriyle başa çıkmanın bir yolunu buldun mu?"


"...Bana sadece yarım gün verdiniz." dedi Zhongli Qian.


Wenren E'nin sabırsızlığını hissederek devam etti: "Yao Jiaping adında gezgin bir ölümsüz var, xiulian dünyasındaki en iyi şifacılardan biri. Muhafız Shu onu çoktan Xuanyuan Tarikatına davet etti ve şu anda onunla görüşmede."


Yao Jiaping mi? Wenren E kaşlarını çattı, bu ismi hatırlıyordu. He Wenzhao'nun kardeşlerinden biriydi. Aslen eksantrik bir karaktere ve mükemmel tıbbi becerilere sahip bir gezgin ölümsüzdü. He Wenzhao'nun seyahatlerinden birinde Gongxi Klanı’nın en büyük kızıyla tanışmıştı. Bu hanımın ilk başta He Wenzhao'yu küçümseyen kibirli bir tavrı vardı, onunla sadece isteksizce seyahat ediyordu. Yolculukları sırasında birçok soruna neden olmuştu ve neredeyse kendini öldürtüyordu. He Wenzhao onu Yao Jiaping'i görmeye götürmüştü. Yao Jiaping onun bu kadına davranış şeklini takdir ettiği için yardım etmeyi kabul etmişti. Bundan sonra Gongxilerin kızı He Wenzhao'ya aşık oldu ve barbar bir kadınken onun eşlerinden birine dönüştü.


Yao Jiaping'in de bir geçmişi vardı. Bir zamanlar Gongxilerin kızıyla aynı yarayı almış bir sevgilisi vardı. O zamanlar tıbbi becerileri yeterince yüksek değildi ve sadece sevgilisinin ölümünü izlemek gelmişti elinden. O andan itibaren, tıpla kafayı bozmuş, herkese kaba davranan eksantrik bir gezgin ölümsüz haline gelmiş ve sadece He Wenzhao onun saygısını kazanmıştı. Çok iyi arkadaş olmuşlardı.


Yao Jiaping'in kendini sevgilisine ne kadar adadığını gören He Wenzhao da ona hayranlık duyuyor ve sık sık ona yardım ediyordu. Öte yandan Yao Jiaping... tarif edilmesi zor bir kişiydi.


Giydiği kıyafetler ve kullandığı günlük eşyaların hepsi sevgilisi tarafından verilmiş şeylerdi ve bütün gün onu düşünüyor, kara sevdaya tutulmuş bir aylak gibi kendi güçsüzlüğüne içerliyordu. Ancak Wenren E onun davranışlarına da hiçbir anlam veremiyordu. Bu adamın tıbbi becerileri eşsizdi, sayısız insan ondan yardım dilenmeye geliyordu ama yine de talepleri oldukça gelişigüzeldi. Bazen birinin en önemli eşyasını, bazen karısını ya da kızını istiyordu, kaprislerine göre değişiyordu.


Yao Jiaping'in seçtiği kadınların hepsi sevgilisininkine benzer görünüşlere veya kişiliklere sahipti. Diğer kadınlarla ilişkiye girdiğinde sık sık sevgilisini anardı. Daha sonra o kadını bir kenara atar, sevgilisinin tırnağı bile etmeyeceğini söyler, ona kirliymiş gibi bakardı.


He Wenzhao Yao Jiaping'in aşkına saplantılı bir adam olduğunu fark etmiş ve gelecekte tanrı olması halinde Yao Jiaping'e sevgilisinin reenkarnasyonunu bulmasına yardım edeceğine söz vermişti. Üçüncü ciltte Yao Jiaping gerçekten de sevgilisini bulmuştu. İkisi hiç zorluk çekmeden bir araya gelerek tatlı ve neşeli bir hayat sürmüşlerdi.


Kitabı okuduktan sonra Wenren E sadece Yao Jiaping'in aşkının gerçekten de He Wenzhao'nunkine benzediğini düşünmüştü. Al birini vur ötekine.