Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 78: Saklı Rezaletler

 

   Taiyin Dağı, esasen Ziling Köşkü'nün yeri.


   İki yıl önce Taiyin Dağı patladığında gökler ve yerlerin gücü Ziling Köşkü'nü bir günde yerle bir etmiş, lavlar bir ay boyunca püskürmüştü. İki yıl sonra, şimdi, dağın külle kaplı alanı yemyeşil bitki örtüsü ile kaplanmıştı. Lavlar Taiyin Dağı'nın etrafındaki araziyi yeniden şekillendirmişti. Neyse ki burası uzaktaydı, yakınlarında insan yerleşimi yoktu. Yine de sayısız bitki ve hayvan ölmüştü. Çevredeki yaşam bir temizlikten geçmiş ve her zamankinden daha güçlü olarak yeniden ortaya çıkmıştı.


   Patlamanın ardından Taiyin Dağı'nın altında yeni bir ruhani kanal oluşmuş ve çevresindeki ruhani enerjiyi zenginleştirmişti. Yeni bir tarikat çıkıp da sahiplenmezse bin yıl sonra birkaç ilkel ruhani varlığın veya yeni türlerin ortaya çıkma ihtimali yüksekti.


   Yin Hanjiang’ın burayı seçmesi uzak bir yerde olmasından kaynaklıydı. Büyük bir savaş bile olsa ölümlüleri etkilemeyecekti. Ayrıca buradaki bitki örtüsü gür olmasına rağmen felaketten sonra yeni hayvanlar henüz yetiştirilmemişti, bu nedenle burada çok fazla masum zarar görmeyecekti.


   O sırada kafası karışık ve kalbi nefretle dolu olsa da Yin Hanjiang, içgüdüsel olarak insan alemine en az zarar verecek yeri seçmişti.


   Uzun yıllar boyunca Wenren E'yi izlemişti, anlamasa veya kavramasa bile birçok kavram onu bilinçaltında etkilemeye devam ediyordu.


   Buradaki tarikatların hepsi Zhongli Qian tarafından tehdit edilmişti, bu yüzden zımni bir anlaşmayla şeytani yetiştiricilerin herhangi bir tuzak kurmadığından emin olmak için Taiyin Dağı'na haber vermeksizin gelmişler ve ardından şeytani yolu bir hamlede ortadan kaldırmayı umarak kendi ağlarını kurmuşlardı.


   Önceki Büyük Tarikat Savaşı, Wenren E'nin yönetimi altında Xuanyuan Tarikatındaki iç çekişmelerin azalması nedeniyle etkilerinin gün geçtikçe artmasından kaynaklıydı. Şeytani tekniklerin yetiştirme hızı doğrucu tekniklerinkinden daha hızlı olduğu için sadece birkaç on yıl içinde Xuanyuan Tarikatı tüm doğruluğa karşı savaşacak bir tarikatın gücüne sahip olmuş ve Wenren E yetiştirme dünyasında rakipsiz bir uzman haline gelmişti.


   Bu nedenle doğrucu tarikatların şeytani tarikatların gelişimini bastırması ve sınırlı ruhani enerji için savaşması gerekiyordu. Elbette bunun bir nedeni de ister doğru yolun ister şeytani yolun uzmanları olsun, hepsinin gökleri kandırmak için bu savaşın olması gerektiğini düşünmüş olmasıydı.


   Son seferde doğrucu tarikatlar savaş ilan etmek için rastgele bir bahane bulmuşlardı. Küçük bir tarikat katledilmişti ve herkes bunun şeytani yetiştiricilerin işi olduğunu düşünmüştü. Ve bu, Büyük Tarikat Savaşı’nı başlatan fitil olmuştu.


   Ancak bu savaş kader değildi. Yin Hanjiang'ın adalet için gösterdiği kararlılıktı.


   Sunak Ustası Yuan doğrucu tarikatların pislikleriyle iş birliği yaparak gölgeler içinde kendi gücünü arttırıyordu. Böylece ölümü pek çok sırrı ortaya çıkarmıştı. Yin Hanjiang'ın keşfettiği sırlardan herhangi biri büyük bir tarikatın itibarını tamamen çökertmek için yeterli olabilirdi. Zhongli Qian doğrucu tarikatların ve yetiştirme klanlarının itibara verdiği önemin pekâlâ farkındaydı. Yin Hanjiang ona acele ettirdiğinden ve Zhongli Qian'ın kendi bencilliği de olduğundan Xuanyuan Tarikatının adını her bir tarikatı tehdit etmek için kullanmıştı.


   Eski metinlerden birkaç dizi ortaya çıkarılmıştı ve bu küçük Taiyin Dağı, Leyla Rüya dizisi, Gök Ateşi dizisi, Yükselen Sema dizisi ve bir düzineden fazla başka diğer diziyle kaplanmış, hepsini bir kerede katledebilmek için Xuanyuan Tarikatının gelmesini bekliyorlardı.


   Önce dağın üzerinden kırmızı bir figür uçtu. Gölgeler arasında gizlenmiş bekleyenler gelenin Yin Hanjiang olduğunu gördüklerinde hemen dizileri harekete geçirmeleri için işaret verdiler.


   Muhteşem bir ruhani enerji seli Yin Hanjiang'a doğru yükseldi. Kaçmak için hiçbir hareket yapmadı, havada durdu ve sayısız yetiştiricinin saklandıkları yerden çıkmasını izledi.


   Lordu sadece istediği şeyi yapmaya odaklanmasını ve başka hiçbir şeye dikkat etmesine gerek olmadığını söylemişti.


   Dağları yıkabilecek ve denizleri altüst edebilecek bir güç Yin Hanjiang'ın ince bedenini ezmek üzereyken bir baltalı kargı göğü yararak birkaç dizinin damarlarını kesti.


   Wenren E Yin Hanjiang'ın arkasında belirdi. Bir elini kaldırmasıyla diziler tarafından toplanan doğal ruhani enerji anında onun ilkel kaosunun kontrolü altına girdi.


   Evren kaostan doğmuştu, dolayısıyla tüm ruhani enerji kaostan geliyordu ve kaosa geri dönecekti. Wenren E bunu kavradıktan sonra yetiştirme dünyasının teknikleri onun için enerjinin dönüşümünden başka bir şey ifade etmez olmuştu. Bu diziler çeşitli gizli yöntemler kullanarak dünyayı saran ruhani enerjiyi insanlara saldıran bir silaha dönüştürüyordu. Bu silahları dünyaya geri vermek için kaosun gücünü kullanabilirdi. Geçmişte yaptığı gibi kendi gücüyle karşı koymasına, her iki tarafın da zarar görmesine ve ruhani enerjinin bir hiç uğruna boşa harcanmasına gerek yoktu.


   Etrafında oluşan bir ruhani enerji girdabı etrafındaki dizilerin ve sihirli silahların gücünü emdi. Doğrucu yetiştiriciler artık saldırmaya cesaret edemeyip güçsüz kaldıklarında Wenren E uzun yenini hafifçe salladı; korkunç miktardaki ruhani enerji yön değiştirdi, ateşböcekleri gibi noktalara dönüştü ve Taiyin Dağı'na ruhani enerji dolu tatlı bir yağmur yağdırdı.


   Qiu Congxue'nin arkasından gelen Baili Qingmiao yeryüzünün canlanması karşısında duygulandı. Ani bir aydınlanma yaşayarak o anda gökyüzünde bağdaş kurup oturdu.


   Qiu Congxue, Zhongli Qian ve Su Huai, savaşın başlamasına ramak kalmışken Baili Qingmiao'nun aydınlanma üstüne aydınlanma yaşayabileceğini asla hayal edemezlerdi. Ne tür bir yeteneği vardı? Zaten manevi alemin zirvesindeydi, meditasyondan uyandığında Mahayana'da mı olacaktı?


   Ruhani enerjide bir değişiklik hisseden Wenren E Baili Qingmiao'ya doğru baktı ve sonunda fark etti. O zamanlar Taiyin Dağı Baili Qingmiao'dan etkilenmiş ve bu nedenle patlama belirtileri göstermişti. Her ne kadar patlamaya Wenren E'nin Ziling Köşkü’nün efendisi ile olan dövüşü neden olmuş olsa da nihai tetikleyici Baili Qingmiao'nun felaket üzerindeki emriydi.


   Onun görevi felaketleri serbest bırakmaktı. Nereye giderse gitsin, gizlide kalmış her türlü felaket erkenden uyanacaktı. Ruhani alanda bile Baili Qingmiao'nun gördüğü şey her zaman etrafını saran karanlık ve dehşetti.


   Ancak gözlerini kapattıktan sonra ruhani alan huzurlu, parlak ve göz kamaştırıcıydı, hazinelerle doluydu.


   Ruhani alandaki o manzara şimdiki Taiyin Dağı'na benziyordu. Her iki durumda da Baili Qingmiao felakete yol açmış ve felaketin ardından yeni bir hayat gelmişti.


   Kayıtsızlık yoluna girdikten sonra Baili Qingmiao’nun gözleri belirli bir kişiye odaklanmak yerine daha yükseğe ve daha uzağa bakardı. Birine baktığında o kişiyi değil, onun arkasındaki toprağı görüyordu.


   Yüce yol duygusuz görünmesine karşın merhametliydi, tıpkı evren gibi.


   Çayırlar alev aldıktan sonra daima taze filizler titreyerek çiçek açar, bambaşka bir manzarayla yeni dünyayı selamlardı.


   Milyonlarca yıl boyunca üç diyar bu şekilde var olmuş, yıkımın ardından yeniden doğuş gelmiş ve bu döngü hiç bitmeden tekrarlanmıştı.


   Baili Qingmiao meditasyon yaparken kulağının dibinde birinin durmadan konuştuğunu duyar gibi oldu. Sözlerini hatırlamıyordu ama daha önce hiç söyleyemediği bir şey olduğunu belli belirsiz hatırlıyordu.


   "Yanılıyorsun." diye mırıldandı Baili Qingmiao trans halindeyken. Onu sadece yanında bir sandalyeye uzanmış olan Su Huai duydu.


   “Ne?” Su Huai ustasına doğru yaklaşarak fısıltısını duydu: "Göksel diyarın bir tanrısı gözlerini tek bir türe dikmiş olsaydı tanrı olmaya layık olmazdı."


   O fısıldarken köpek ölüsüne benzeyen He Wenzhao Yin Hanjiang'a doğru savruldu. Yin Hanjiang onu zorlanmadan yakaladı. Etrafına bakındı. Bakışları sonunda Shangqing Tarikatının liderine takıldı ve He Wenzhao'yu onun ayaklarının dibine fırlattı.


   Kırmızı cübbeli adam soğuk ve gururlu bir sesle, "Madem yeminini yerine getirdin, öğrencini sana iade ediyorum." dedi.


   "Wenzhao!" Tarikat lideri kendini He Wenzhao'nun üzerine attı. Onun sembollerle kaplı olduğunu, bilincinin yerinde olmadığını, ruhunun bile mühürlenmiş gibi göründüğünü fark etti.


   "Yin Hanjiang." dedi tarikat lideri öfkeyle. "O gün kan iblisine yapılan saldırıyı ben tek başıma yönettim. Shangqing Tarikatında, bir kan iblisi ortaya çıktığında ölümlüler âlemindeki tüm yaşamın yok olacağını söyleyen eski kayıtlar vardır, bu yüzden ne pahasına olursa olsun ortadan kaldırılmalıdır. O gün Wenren E’yi öldürememiş de olsam bugün kan iblisini öldürmek için canımı vermeye hazırım! Ama bütün bunların öğrencimle hiçbir ilgisi yok. Bir kinin varsa adil olan bu zavallı Taoist’le yüzleşmendir! Neden bir masuma zarar veresin ki?"


   Wenren E'nin bugün Taiyin Dağı’nda ortaya çıkmasıyla birlikte herkes kan iblisini ortadan kaldırmayı başaramadıklarını anlamıştı. Her nasılsa kan denizinde daha da güçlenmiş ve özenle kurdukları dizileri tek hamlede bozmuştu. O anda pek çok kişi kaçmak istedi ancak yolları Xuanyuan Tarikatı üyeleri tarafından kesildi. Diğer pek çok kişi ise kan iblisine karşı ölümüne savaşmaya hazırlandı.


   Wuxiang Tapınağı'nın yeni başrahibi avuçlarını birleştirerek Yin Hanjiang'a konuştu: "Hayırsever Yin, bir kan iblisi diğer hiçbir yetiştiriciye benzemez. Eğer onu korumakta kararlıysanız, ölümlü bedenlerimizden vazgeçecek olsak bile sizin büyük bir hata yapmanızı engelleyeceğiz."


   "Onu korumak mı? Hahahaha!" Ruhani yağmurun altında, kırmızı cüppeli adam çılgınlar gibi güldü. Gözleri küçümsemeyle doluydu, sanki karşısındaki bu doğrucu uzmanlar bir avuç aptal koyundan başka bir şey değilmiş gibi. 


   Yin Hanjiang’ın kolları açılırken Wenren E'nin önünde belirdi. "Bugün kan iblisini öldürmeye kararlıysanız kesinlikle yolunuza çıkmayacağım. Ancak gerçek kan iblisinin kim olduğu konusunu açıklığa kavuşturmamız gerekiyor."


   Konuşmasıyla Yin Hanjiang'ın parmakları hızla semboller üstünde gezindi. He Wenzhao'nun vücudundaki Ziwu Ruh Kilitleme dizisinin sembolleri gittikçe silikleşti ve onu mühürleyen güç yavaş yavaş zayıfladı.


   Geçen bir ay boyunca Ziwu Ruh Kilitleme dizisi sürekli olarak Kan İblisi Ata’nın ruhunu tüketiyordu. Kan İblisi Ata’nın hayatta kalabilmek için sömürülmeyi savuşturmak üzere ruhani özünü harcaması gerekiyordu. Şimdiye kadar o on yedi uzmandan emdiği ruhani özün hepsi tükenmiş olmalıydı.


   Dizinin kalkmasından hemen önce Yin Hanjiang Yanan Gökyüzü Davulunu çağırdı. Davul havada gümbürdedi. Yetiştiriciler Yin Hanjiang'ın tekniklerini uygulamasını engellemek için Yin Hanjiang'a direnmek veya saldırmak için tüm güçlerini kullanmak istemişlerdi ki birkaç gümlemenin ardından davulun sesinin onları hedef almadığını fark ettiler.


   Yanan Gökyüzü Davulunun ses dalgalarının tamamı He Wenzhao'nun üzerinde toplanmıştı.


   Yanan Gökyüzü Davulunun sesi birinin şeytani doğasını uyandırma gücüne sahipti. Yin Hanjiang bunu en ağır şekilde tecrübe etmişti. Ve şimdi böylesine ağır bir şeytani doğaya sahip olan Kan İblisi Ata’nın davulun sesine dayanıp dayanamayacağını görmek istiyordu.


   Kan İblisi Ata ve He Wenzhao aynı anda bilinçlerini geri kazandı. Geçen bu ay ikisi için de çok zor geçmişti. He Wenzhao kendi tanrısallığının ve ilkel yıldırım gücünün muhafazasına sahipti. O diziye bir süre direnebilirdi ancak Kan İblisi Ata buna karşı savunmasızdı. Daha önce emdiği ruhani özü çoktan tüketmişti ve son birkaç gün içinde, dizinin gücüne direnmek için He Wenzhao'nun doğuştan gelen ruhani özünü ve tanrısallığını gizlice emmeye bel bağlamıştı.


   He Wenzhao özünü emenin Kan İblisi Ata olduğunu bilmiyordu. Bunun sadece dizinin işi olduğunu varsayıyordu.


   Artık nihayet dizi kaldırılmıştı. He Wenzhao gözlerini açtığında ustasını karşısında gördü. İçi içine sığmadı. Ustası onu kurtarmaya mı gelmişti?


   Kan İblisi Ata ise sanki binlerce yıldır bir şey yememiş gibi açlıktan ölüyordu. Ruhani enerjiyle beslenmeyen ruhu kavrulmuştu. Sanki birkaç kişiyi yemezse hayatta kalamayacakmış gibi hissediyordu.


   Davulun gümbürdemesi altında Kan İblisi Ata on bin yıl öncesine, tüm yetiştirme dünyası tarafından kuşatıldığı uğradığı zamana geri döndü. Gözlerinin önünde pek çok insan belirip siliniyor, teker teker ona saldırıyor, hayatlarını bir kenara bırakıyordu. Kan İblisi Ata’nın ruhani özü bittiğinde özümsemek için rastgele birini yakalayabiliyor ve kazandığı gücü savaşmaya devam etmek için kullanabiliyordu. Bu savaşta sayısız kişi ölmüş ve katliam sarhoşu olan Kan İblisi Ata yetiştiricilerin birbiri ardına düşüşünü izlerken delicesine gülmüştü.


   Açtı. Çok açtı. On bin yıl boyunca bir tutam ruh olarak dayanmıştı. Sonunda birkaç yetiştirici daha tüketmişti fakat şimdi tüm o ruhani özü kaybolmuştu. Ruhani özünü yenilemeye muhtaçtı.


   Mantığı ona henüz He Wenzhao'yu tamamen kontrol edemediğini, şu anki durumu tam olarak bilmediğini, dayanması gerektiğini söylüyordu. Neler olup bittiğini anladıktan sonra harekete geçmek için bir fırsat bulabilirdi.


   Ancak mantık şeytani doğayı bastırabilseydi Yin Hanjiang nasıl kalp iblislerinden bu kadar cefa çeker de delirirdi?


   Bu delilik yalnızca onu deneyimleyenler tarafından anlaşılabilirdi ve yalnızca Yin Hanjiang onu uyandırabilirdi.


   Kan İblisi Ata başını salladı ve He Wenzhao'nun gözlerinden Shangqing Tarikatının liderini gördü. He Wenzhao hırpalanmış bedenini ustasına doğru sürükledi, tarikat lideri onun ayağa kalkmasına yardım etti.


   He Wenzhao'nun eli onunkine dokunduğu anda Kan İblisi Ata derisinin altında taşan enerjiyi hissetti.


   O anda karanlık dürtülerine karşı koyma imkanı yitmişti. Bir anda He Wenzhao'nun bedenini ele geçirdi ve ufacık bir çabayla, tarikat lideri gardını indirmişken kan sisiyle etrafını sardı.


   Tarikat lideri sefilce bir çığlık attı. Vücudu yavaş yavaş eriyerek kana karıştı. Çaresizce, çoktan erimiş olan bacağını koparıp ruhunu emmeye başlayan öğrencisinin yüzünde beliren kalpsiz gülümsemeyi izledi.


   Neyse ki Wuxiang Tapınağı'nın yeni başrahibi hemen tepki verdi. Asasını tarikat liderine saplayarak onu He Wenzhao'dan ayırdı. Budist gücüyle kan sisini geri püskürterek tarikat liderinin hayatını kurtardı.


   Ancak tarikat liderinin ruhani özünün çoğu kendi öğrencisi olan kan iblisi tarafından emilmişti. He Wenzhao'ya anlamsızca bakarak, "Wenzhao?" diye sordu.


   Yin Hanjiang sesini yükseltti. "Hepiniz lordumun bir kan iblisi olduğunu söylüyorsunuz. Peki ya onun yetiştiricileri parçaladığını kendi gözleriyle gören var mı? Bu muhteremin kan iblisini koruduğunu söylüyorsunuz. Buna karşılık bu muhterem Shangqing Tarikatının liderine sormak istiyor, önündeki He Wenzhao tam olarak nedir?"


   Doğrucu yetiştiriciler harekete geçemeyecek kadar hayrete düşmüşken Yin Hanjiang ellerini çırptı ve astları, doğrucu tarikatların bir ay boyunca Sunak Ustası Miao’nun elinin altında eziyet görüp de savaşçı ruhlarını kaybetmiş olan pisliklerini dışarı attı.


   Yin Hanjiang içlerinden birinin çenesine tekme attı. "Neler yaptığını anlat onlara!"


   "Ben… Ben Biluo Vadisi'nin bir öğrencisiyim. Tarikatımızda yetiştirme yaparken küskün hayaletlerle sözleşme imzalarız; biz onların pişmanlıklarını gidermelerine yardımcı olurken onlar da birkaç yıl boyunca bize hizmet ederler. Diğer öğrencilere üstün çıkmak için daha güçlü bir küskün hayalet istedim, bu yüzden şeytani bir yetiştirici gibi davranarak bir grup insanı öldürdüm. Bir kadını öldürmeden önce birkaç ay boyunca işkence ettim. Sonra ortaya çıkarak suçlunun Xuanyuan Tarikatından olduğunu söyledim ve intikamını alması karşılığında benimle bir sözleşme yapmasını sağladım. En güçlü türden bir hayalet olabilmesi için onu ailesinin ruhlarını yemeye bile zorladım." dedi o öğrenci, şişip rengi değişmiş bir yüzle hıçkıra hıçkıra ağlayarak.


   Yin Hanjiang bir diğerini tekmeledi. "Peki ya sen?"


   "Nanguo Klanı’ndanım, ben..."


   Doğrucu yetiştiriciler birbiri ardına çıkarak Xuanyuan Tarikatına iteledikleri kötülükleri itiraf ettiler. Qiu Congxue bile sonunda dinlemeye dayanamadı. Bilou Vadisi öğrencisinin kafasına iyi bir tekme atarak onu paramparça etti. "Eylemi yapmaya yüreğin var da itiraf etmeye yok ha! Çöp!"


   Biluo Vadisi öğrencisinin bedeni ölmüş ama ruhu havada asılı kalmıştı. "Bunu yapan sadece ben değildim, tarikatımın en güçlü küskün hayaleti de şeytani teknikler kullanılarak yaratıldı!" diye bağırdı.


   Onun haykırışının peşinden Yin Hanjiang'ın işaretiyle diğer birkaç kişi de kendi tarikatları hakkında bir şeyler açıkladı. Tianjian Tarikatının ölümsüz kılıçlarını dövmek için yaptıkları, Gongxi Klanı’nın Liangqiu Klanı’yla olan davası yüzünden halkın üzerine çekirge salgını saldığı ve diğer tüm şeyler… Aslında orada bulunan insanlar arasında tek bir masum insan bile yoktu.


   Tarikatlar hiçbir zaman iyi bir şey yapmamış değildi aslında. Fakat çok fazla üye ve çok fazla bağlantı vardı, güç veya şöhret için kötülük yapmaya istekli insanlar daima olacaktı. Sanki beyaz bir kâğıda mürekkep lekeleri bulaşmış gibiydi, artık kendilerini savunamıyorlardı.


   "Shangqing, Biluo, Jiuxing, Tianjian, Wuxiang, Nanguo, Gongxi, Zhongli, Liangqiu... Doğru yolun büyük tarikatları ve dört yetiştirme klanı, göklerin yolunu izleyen ve ölümlü hayatları koruyan binlerce yıllık bir mirasa sahiptir. Ölümlülerin hayatlarını böyle mi koruyorsunuz? Adaleti ne müthiş sağlıyorsunuz! Ne müthiş değer veriyorsunuz sıradan yaşamlara! İçinizdeki rezaletleri saklamanız ne müthiş!" dedi Yin Hanjiang.


Sonraki Bölüm