Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Ekstra 2: Sayısız insan büyüyüp yaşlılığa erişiyor, hayat sonsuza dek devam ediyordu.

 

   Liangzhou şehrinin dışında yüce yeşil tepeler uzanıyor, isimsiz bir mezarın yanında yemyeşil çimenler koku saçıyordu.


   Az ilerideki bir ağacın altında iki at durdu. Mezarın önündeki beyaz elbiseli genç adam yana doğru bir adım çekilerek yanındaki adama, "İşte burası." dedi.


   Chu Mingyun kımıldamadı, orada sessizce durarak mezar taşını inceledi. Mezar taşı da Su Shiyu'nun elinden çıkmış olsa gerekti. Mezarda yatanın bir kadın olduğu, kılıcını çekip Hunlara karşı savaşmak için ayağa kalktığı, güçlü ruhunun ölene dek kırılmadığı yazıyordu. Taşın üzerindeki darbeler zarif ve düzgündü. Yalnızca yağmur ve kar gördüğü uzun yılların ardından biraz belirsizleşmişti. Ortada, isim yazılacak yerde ise tek bir iz yoktu, tertemizdi. 


   “O zamanlar şehir çoktan boşalmıştı. Kemikleri gömdükten sonra akrabalarını bulamadık, bu yüzden boş bırakmak zorunda kaldık." diye açıkladı Su Shiyu.


   Chu Mingyun başını salladı. Sonunda ilerleyerek mezar taşının önünde yarı diz çöktü. Bir hançer uzandı. Başını çevirip Su Shiyu’ya gülümsedi. Hançeri aldı, fırça gibi kullanarak mezar taşına indirdi.


   Kül grisi ufak parçalar tıkırdayarak düştü. Su Shiyu fısıldayarak okudu. "Chu Zhiqing."


   Chu Mingyun hançeri bıraktı. Neredeyse yabancılaşmış o isme aşinalık duyarak sessizce baktı. İkisi arasında iki metrelik bir toprak, on dört yıllık bir zaman vardı. Karşılıklı susuyorlardı.


   Uzun bir süre sonra alçak sesle güldü. “Abla,” dedi, “hayata tutundum.”


   Dağlar sessizlik içindeydi, yalnızca rüzgarın ıslığı geliyordu kulağına. Bir el omzuna kondu. Avucu sıcacıktı. Su Shiyu sıcak bir sesle, “Saraydaki tüm işler düzene sokuldu. Nasıl olsa başkente dönmek için acelemiz yokken Liangzhou’da birkaç gün sana eşlik edeceğim.” dedi.


   “Ne diye kalalım ki? Uzun zamandan beri bu şehirde geri dönebileceğim bir yer yok.” Chu Mingyun ayağa kalktı. Su Shiyu'nun konuşmasını beklemeden elini tuttu, dudaklarına götürerek öptü. "Benim evim burası." 


   Onun gözleri kıvrılarak gülümsediğini görünce Su Shiyu da gülmeden edemedi. Onunla yan yana durarak uzaktan Liangzhou’ya doğru baktı. Bir zamanlar katledilen ve bomboş kalan şehir bir kez daha refaha kavuşmuş, harabelerin üzerine evler yeniden inşa edilmişti. Kanlar ve soluklar arasında yeni yeni yaşamlar doğuyordu hâlâ. Sayısız insan büyüyüp yaşlılığa erişiyor, hayat sonsuza dek devam ediyordu.