Lupin'de Ara

ricam var

Arkadaşlar lütfen okurken yorum da yapar mısınız (anonim de yapabilirsiniz) ağladığınızı okumaya ihtiyacım var

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Son Bölüm

Yeni danmei!! Şeytani Mezhebin Efendisi ile Konuşmanın Yanlış Yöntemi --- Ana hikaye bitti, ekstraları tamamlayınca buraya yazacağım.

Bölüm 17: Canına Susamış Top Yemleri Daima Vardır

Şişman ve zayıf hizmetkârlar orada Hadım Zhao tarafından verilen talimatların artık yerine getirilip getirilmediğini ve Yan Heqing'in gitmesine izin verip vermemeleri gerektiğini tartışıyorlardı.


Başlarını kaldırır kaldırmaz Hadım Zhao'nun uşağı Kahya Feng'in geldiğini gördüler.


“Kahya Feng!” İkisi de hemen başlarını sallayıp selam verdiler.


“Güzel.” Kahya Feng elini kibirle salladı ve Yan Heqing'e baktı.


Yan Heqing tek kelime etmeden başını eğdi.


Kahya Feng bu yüzden sinirlenmedi. Sadece ayağını kaldırdı ve Yan Heqing'e sert bir tekme attı. “Diz çök.”


Yan Heqing tökezledi ve dizlerini sertçe yere vurdu.


“Ne? Geçen sefer karşılık verirken mutlu değil miydin? Neden şimdi tekrar konuşmuyorsun?” Kahya Feng Yan Heqing'in etrafında daireler çizdikten sonra elini uzatıp yüzünü sıkarak onu yukarı bakmaya zorladı.


Kahya Feng onu korkutmaya ve aşağılamaya çalışıyordu. Yan Heqing'in gözlerine baktığında bu kadar tedirgin olacağını nereden bilebilirdi ki? Yan Heqing'in gözlerinde küçümseme ve tiksinti vardı.


“Sen, sen, bana dik dik bakmaya nasıl cüret edersin?” Kahya Feng Yan Heqing'e bir tokat attı, ardından şişman hizmetkârın elini yakaladı. “Gel, ağzına vur.”


“Elbette.” Şişman hizmetkâr gülümseyerek öne doğru yürüdü, kolunu salladı ve Yan Heqing'e iki kez vurdu.


Kahya Feng ona soğuk bir şekilde baktı fakat sonra dehşete düştüğünü hissetti.


Böyle bir durumda sıradan insanlar zorbaları öfkelendirmekten korkarken bu Yan Heqing sadece aşağılanmaya katlanmakla kalmıyor, aynı zamanda başından sonuna kadar sırtını da eğmiyordu.


Hiç de ödlek biri değil. Hadım Zhao, o yaşlı tilki, insanları nasıl okuyacağını gerçekten biliyor.


Kâhya Feng Yan Heqing'in sik sırtına bakmanın çok nahoş hissettirdiğini düşündü. Elinde olmadan bir adım öne çıkarak beline tekme attı.


Yan Heqing tekmelenip ağır bir şekilde düştüğünde kollarından bir şey yuvarlandı.


Zayıf hiçzmetkârın gözleri keskindi. O şeyi aldı ve daha yakından bakınca bunun ince yeşim taşından yapılmış bir saç tokası olduğunu anladı. “Kahya Feng, şuna bir bakın.”


Yan Heqing telaşla kollarına dokundu, yüzünde endişe dolu bir panik vardı.


Kahya Feng saç tokasını aldı. Küçümseyerek, “Ah,” dedi, “ne ucuz bir çöp parçası.”


“Onu bana geri ver!” Yan Heqing aniden ayağa kalkarak dövüşmek için ileri atılmak istedi ama şişman ve zayıf hizmetkârlar tarafından durduruldu.


Yan Heqing'in tepkisini gören Kahya Feng sinsice gülümsedi: “Bu çöpe bakılırsa birkaç bakırdan daha değerli olmamalı. Benden öyle isteme. Bana babanmışım gibi davranmalısın.”


“Ne iyi şeyi? Ben de evlatlık yapmak istiyorum.” Xiao Yuan, Kahya Feng'in kulağına fısıldadı.


Kahya Feng korkuyla bağırdı ve azarlamak için döndü: “Aptal mısın yoksa... Majesteleri!!!!!!?”


Üçü de Xiao Yuan'ın aniden ortaya çıkmasından korkmuştu. Vücutları kontrolsüzce titreyerek diz çökmüş ve önünde yere eğilmişlerdi. “M m m majesteleri, n neden buradasınız?”


Xiao Yuan doğal olarak buraya Yan Heqing'i görmeye gelmişti. Yan Heqing'in aşağılandığını nereden bilebilirdi ki?


Diz çökerek yapılan son kar cezasından bu yana ne kadar zaman geçti? Nasıl oluyor da yine bir şeyler yapıyorsunuz? Kötü adamlar işine bu kadar bağlı mı artık? Dinlenmiyor musunuz? Görev gerçekten bu kadar önemli mi?


Xiao Yuan elini Kahya Feng'e doğru uzattı. “Ne hakkında konuşuyordun?”


Kahya Feng iki eliyle yeşim saç tokasını hızla uzattı. Xiao Yuan tokaya bir göz attı ve aniden korkuya kapıldı, onu kazayla yere atacaktı neredeyse.


Üçüncü halam, altıncı halam ve yedinci amcamın hatırı için. Bunun ne olduğunu biliyor musun? Sana baba mı desin? Tabutunu onurlandırmalısın, seni kaktüs götlü!


Bu yeşim saç tokası erkek kahramanın annesinden bir yadigar! Ayrıca Yan Heqing'in yakın gelecekte Prenses Yongning'e vereceği bir sevgi simgesi!!!


Ne cüretle bunu istersin?


Nasıl hala hayattasın?


Yaşamaktan sıkıldın mı?


Sessizlik içinde ölmek zorunda kalacaksın!!!


Xiao Yuan kazara zarar vermekten o kadar korkmuştu ki arkasını dönüp saç tokasını Hong Xiu'nun ellerine verdi. “Hong Xiu, bunu dikkatlice tut ve sakın kırma!”


Hong Xiu cevap olarak başını salladı.


Xiao Yuan göğsünü sıvazladı ve Yan Heqing'e doğru baktı. Onu ince kıyafetler içinde görünce çaresizce iç çekti.


İlk bölümlerdeki erkek kahraman, gerçekten çok acınası.


Xiao Yuan birkaç adım yürüdü, cübbesini çıkardı ve Yan Heqing'in etrafına sardı.


Yan Heqing'in vücudu kaskatı kesilmiş ve kaşları çatılmıştı, belli ki direniyordu ama yine de tek kelime etmedi.


Çok zavallısın, lütfen beni küçümseme!


Xiao Yuan sordu: “Ayağa kalkabilir misin?”


Yan Heqing başını salladı ama ayağa kalktığında sendeledi, vücudu dengesizdi.


Xiao Yuan başını çevirdi. “Liuan, onu içeri götür.”


Yang Liuan yumruğunu sıktı ve emre itaat ederek Yan Heqing'in odaya girmesine yardım etti.


Xiao Yuan uzun süredir diz çökmüş olan üç kişiye baktı. Xiao Yuan'ın bakışlarını hissettiklerinde üçü de korku içinde titremeye başladı.


Neden korkuyorsunuz? Neden kısa bir süre önce erkek kahramana zorbalık yaparken ölmek üzere olduğunuzu hissetmediniz?


“Hadi, ayağa kalkın.” Xiao Yuan elini kaldırdı.


Üçü de hızla ayağa fırladı.


Xiao Yuan: “Sıra halinde durun, dinlenin ve sol tarafa bakın.”


Üç hizmetkâr: “Ha?”


“Ne ha, ayağa kalkın.” Xiao Yuan yerdeki kara doğru diz çöktü ve üç kartopu yuvarladı, sonra teker teker üç hizmetkârın kıyafetlerinin içine doldurdu.


Üç adam hemen dişlerini sıktı, kar yüzünden yüzleri buruştu.


“Gelin, benden sonra tekrar edin.” Xiao Yuan ellerindeki karı silkeledi. “O çile çekmezse ben ölmem. Kötüler de beyinlerini kullanır.”


Üç hizmetkâr ne yapacaklarını şaşırmışlardı: “Ha?..”


“Ne?” Xiao Yuan kafalarına teker teker vurdu. “Tekrarlayın!”

Üç hizmetkâr: “O çile çekmezse ben ölmem. Kötüler de beyinlerini kullanır...”


Xiao Yuan: “Yeterince akıllı olmazsam hayatımı kaybederim. Erkek kahramanı tekrar aşağılatmaya çalışırsam aptallık etmiş olurum.”


Üç hizmetkâr: “...Yeterince akıllı olmazsam hayatımı kaybederim. Erkek kahramanı tekrar aşağılatmaya çalışırsam aptallık etmiş olurum.”


“Pekala, okumaya geri dönün ve yüksek sesle ezberleyin. İyi hatırlayın, bu final sınavında sorulacak.” Xiao Yuan memnuniyetle başını salladı. “Ya şimdi ne yapmalıyım?”


Xiao Yuan onları bu kadar kolay bırakacak gibi görünmüyordu. Üçü birbirlerine baktı, imparatora teşekkürlerini haykırdı ve sonra hızla kaçtı.


Xiao Yuan, Yan Heqing'i görmek için iç avluya girmek üzereydi ki Hong Xiu'nun kendisine baktığını hissederek sordu: “Sorun nedir?”


“Ah...” Hong Xiu trans halinde geriye baktı ve tereddütle sordu: “Majesteleri, bu Güney Yan Krallığı prensine epey değer veriyorsanız neden onun adına öfkenizi boşaltmadınız?”


“Ha? Ne demek istiyorsun?” Xiao Yuan'ın kafası karışmıştı.


Hong Xiu dedi ki: “Elbette gözlerinin önünde bu üç köpek hizmetkârı cezalandırmak, gözlerini oymak, dillerini kesmek ve ellerini kırmak.”


Xiao Yuan: “...”


Neden aniden korkunç Hong Xiu oldun! Yoksa bu senin gerçek özün ve ben fark etmedim mi?!


Xiao Yuan bir süre düşündü. “İçişleri Dairesi her zaman disiplinliydi. Fakat şimdi zorbalık ettiler. Hadım Zhao'nun bunu bilmeyeceğini mi sanıyorsun?”


Hong Xiu aniden cevap verdi: “Majesteleri, demek istiyorsunuz ki...”


Xiao Yuan hafifçe gülümsedi: “Evet, sadece emirleri uyguluyorlardı.”


Hong Xiu'nun yüzünde şüpheler belirdi. “Ama Hadım Zhao neden Güney Yan Krallığı prensini küçük düşürmek istesin ki?”


Xiao Yuan içini çekti. “Kuzey Krallığı yüzünden, benim yüzümden...”


Ne var ki bu cümle Hong Xiu'nun kafasını daha da karıştırdı: “Majesteleri?”


Xiao Yuan Hong Xiu'ya baktı ve gözleri parladı: “Hong Xiu, bana bir söz vermelisin. Ne olursa olsun Yan Heqing'e bir şey yapma, anladın mı?”


Hong Xiu hemen eğildi. “İçiniz rahat olsun Majesteleri. Bendeniz bunu tüm kalbiyle hatırlayacaktır.”


“Güzel.” Xiao Yuan güvenle başını salladı ve odaya girdi.