Lupin'de Ara

ricam var

Arkadaşlar lütfen okurken yorum da yapar mısınız (anonim de yapabilirsiniz) ağladığınızı okumaya ihtiyacım var

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Son Bölüm

Yeni danmei!! Şeytani Mezhebin Efendisi ile Konuşmanın Yanlış Yöntemi --- Ana hikaye bitti, ekstraları tamamlayınca buraya yazacağım.

Bölüm 58

 58


   Ji Han ilk başta Zhao Jiangui'nin sözlerindeki manayı anlamadı. Sadece kaşlarını çattı. Kendine geldiğinde ona öfkeyle bakmaktan kendini alamadı. “Yine saçmalıyorsun!” 


   Zhao Jiangui kendi kendine, ben mi saçmalıyorum, diye düşündü. Bariz ki saçmalayan senaryonun kendisiydi. Camianın bu kıdemlileri ne deneyimlemişlerdi de böyle sözler yazabilmişlerdi Tanrı bilir. Yine de yüzünde çok fazla şey göstermeye cesaret edemedi. Bu vıcık vıcık duyguları sergilemeye devam etmeye mecburdu. Ji Han'a bakarken yoğun, şefkatli bir bakış takınmaya devam etti.


   Ji Han'ın mizacının uzun zamandır farkındaydı. Genç adamın epey çekingen olduğunu, böyle utanmazca sözlere kesinlikle karşılık veremeyeceğini biliyordu.


   Ji Han onun bakışlarıyla karşılaştığında gerçekten nutku tutuldu.


   Bir süre oturdu. Ne kadar çok düşünürse o kadar terslik hissetti, elinde olmadan yüzü kızardı. Ciddi bir yüz takınıp Zhao Jiangui’ye aceleyle, “Dışarı çık,” dedi, “dinleneceğim.”


   Zhao Jiangui bir cümle daha ederek onunla uğraşmayı gerçekten istiyordu fakat Ji Han’ı öfkelendirip çıldırtmaktan da korkuyordu. Çaresizce kalktı, tek kelime etmeden dışarı yöneldi.


   Ji Han aniden ona seslendi. “Doktor Yan bu birkaç gün içinde daha fazla hareket etmem gerektiğini söyledi.”


   Zhao Jiangui adımlarını durdurarak Ji Han'a baktı. Tıptan anlamazdı. Sadece Ji Han'ın daha fazlasını söylemesini bekledi.


   Ne var ki Ji Han bir şey söylemedi. İkisi uzun süre birbirlerine bakarak öylece boş boş durdular. Ji Han aniden sinirlendi, alçak sesle hakaret etti. “Malın tekisin sen.”


   Zhao Jiangui: “...Ha?”


   Ji Han soğuk bir ifadeyle onu kovmuştu bile.


   Zhao Jiangui şaşkınlık içindeydi. O kapıdan çıkarken Ji Han büyük hizmetçiyi odaya çağırdı. Hizmetçi Zhao Jiangui'nin yanından geçerken başını çevirerek ona hayal kırıklığıyla dolu bir bakış attı.


   Zhao Jiangui'nin şaşkınlığı gittikçe artıyordu.


   Hizmetçinin odaya girdiğini görünce Xiao-Lin'e doğru baktı. O da hemen anladı ve yüksek sesle, “Kahraman Zhao, bendeniz size dönüşte eşlik etsin.” dedi.


   Odanın içindeki Ji Han da bunu açıkça duyabiliyordu fakat onları durdurmadı.


   İkisi Zhao Jiangui'nin odasına döndüğünde Zhao Jiangui kimsenin onları takip etmediğinden emin oldu ve sonra aceleyle Xiao-Lin'e daha önce duyduklarını anlattı.


   Xiao-Lin’in korkudan beti benzi attı. “Kahraman Zhao, bu konuyu derhal Yenilmezler İttifakı'na bildireceğim!”


   Zhao Jiangui'nin düşünceleri gittikçe daha da birbirine giriyordu. Başka bir şey söylemedi.


   Xiao-Lin, “Endişelenmeyin Kahraman Zhao,” diye ekledi, “mezhepteki belgelere daha fazla dikkat edeceğim.”


   Zhao Jiangui başını salladı.


   Xiao-Lin bir an düşündükten sonra sıkıntılı bir ifadeye büründü. “Fakat bu gizli bir konu. Mezhep efendisi muhtemelen belgeleri saklamıştır. Yenilmezler İttifakı bir felaketle karşılaşırsa…”


   Zhao Jiangui: “...Gözümü dört açacağım.”


   Xiao-Lin Zhao Jiangui'nin elini sıkıca tuttu. “Kahraman Zhao! Yenilmezler İttifakı'nın tamamı size güveniyor!"


   Zhao Jiangui sessiz kaldı.


   Kendi kendini teselli etti. Şeytani mezhep Yenilmezler İttifakı'nın aleyhine çalışacaktı, şeytani mezhebin bulduğu gizli yolu öğrenebilirse Yenilmezler İttifakı'ndaki yüzlerce hayatı kurtarmış olacaktı.


   Kahramanlığa sırtını dönmeyecekti. Yapması gereken buydu esasen. 


   Ama Yenilmezler İttifakı şeytani mezhebin planını öğrendiğinde karşı saldırı için titiz taktikler hazırlamayacaklar mıydı?


   O gün geldiğinde şeytani mezhepteki yüzlerce hayatın sorumluluğu kimin sırtına binecekti?


   Artık neyi seçeceğini bilmiyordu.


   …


   Bu mesele çoktan bittiğinden Xiao-Lin gitmeye hazırlandı.


   Kapıdan çıktı ve çıktığı gibi geri döndü.


   “Kahraman Zhao, bir şey daha var.” diye geveledi Xiao-Lin. “Size bir şey söylemem gerekiyor.”


   Zhao Jiangui, “Nedir o?” diye sordu.


   Xiao-Lin tereddüt etti. “Kahraman Zhao, mezhep efendisinin az önceki sözleri… kastettiği şey muhtemelen sizin her gün gidip ona eşlik etmenizdi.”


   Zhao Jiangui aydınlandı.


   Xiao-Lin, “Kahraman Zhao,” diye ekledi, “bu fırsattan yararlanmalısınız.”


   Zhao Jiangui: “...Hm. Elimden geleni yapacağım.”


   Xiao-Lin: “Mezhepte benim bile giremediğim bazı gizli yerler var. Şeytani mezhebin karmaşık bir arazisi var. Kahraman Zhao, mezhep efendisini ona her yerde eşlik etmeniz için ikna edebilirseniz coğrafyanın haritasını çıkarabilirsiniz. İleride Yenilmezler İttifakı bu zalimleri temizlemek için şeytani mezhebe saldırdığında kesinlikle büyük faydası olacaktır.”


   Zhao Jiangui dut yemiş bülbüle dönmüştü.


   Xiao-Lin bir sorun olduğunu hissetmiş gibiydi. Çekingen bir yüzle, dikkatlice, “Kahraman Zhao,” dedi, “kim olduğunuzu unutmamalısınız.”


   Zhao Jiangui’nin yüzü soğudu. “Fazla bir şey söylemene gerek yok. Aklımda olması gereken her şeyi elbette hatırlıyorum.”


   Xiao-Lin başını sallayıp onu tasdikledi.


   Aceleyle ayrılıp Zhao Jiangui’yi odasında yalnız bıraktı.


   Yenilmezler İttifakı ve Xiao-Lin, onun Ji Han'ı kandırabilmesi için gerçekten de büyük çaba sarf etmişlerdi.


   Zhao Jiangui kalbinde bir yerin sıkıştığını hissetti sadece.


   Kendisinin ünlü bir dövüş sanatçısı olduğunu ve tüm bunların aslında onlar tarafından ayarlandığını nasıl unutabilirdi?


   Birden kapının dışından birinin geldiğini duydu.


   “Genç Efendi Zhao, mezhep efendisinin size mesajı var.”


   Büyük hizmetçinin sesiydi. Zhao Jiangui yürüyüp kapıyı açtığında hizmetçinin kendisine gülümsediğini gördü.


   “Mezhep efendisi sizin her sabah gelmenizi istedi.” Hizmetçi hafifçe gülümsedi. “Ona mezhepteki yürüyüşlerinde eşlik edecekmişsiniz.”


   Zhao Jiangui: “...”


   Genç adam gerçekten de çekingendi. Neden daha önce kendisi doğrudan söylememişti de başkasını yollamıştı ki?


   Hizmetçi yüzünü örterek güldü ve ona göz kırptı. “Genç Efendi Zhao, mezhep efendisi sizden gerçekten hoşlanıyor.”


   Zhao Jiangui hafifçe kaşlarını çattı.


   “Biliyorum,” dedi yumuşak bir sesle. “ona geleceğimi söyle.”

Sonraki Bölüm