Kuzey Krallığı'nda ilkbaharın başlarında hâlâ her yer ince bir donla kaplıydı. Sıcaklık yerine iliklere işleyen bir soğukluk getiriyordu.
Karlar eridiğinde Kuzey Krallığı'nda iki önemli olay yaşanacaktı.
Birincisi, genç imparatorun doğum günü yaklaşıyordu -ki bu ulusal bir kutlama etkinliğiydi. Xiao Yuan evlatlık görevini korumak için her şeyi basit olacak şekilde hazırlamış olsa da şarkı ve dans için bazı ziyafetler hâlâ yoğun hazırlık aşamasındaydı.
Başka bir önemli olay daha var ki Xiao Yuan olay örgüsünü bildiği için kış sonundan beri bu konuda endişeleniyordu: Batı Shu Krallığı dostane ilişkiler kurmak için elçiler gönderecekti!!! Orijinal kitapta genç imparator her zamanki gibi bela arıyordu. Yabancı uluslarla dostluk kurmayı küçümsüyordu, bu yüzden Batı Shu Krallığı'nın elçilerini reddetmişti.
Bu durum Batı Shu Krallığı'nı kızdırmıştı. Daha sonra Yan Heqing Kuzey Krallığı'na saldırmak için Batı Shu Krallığı ile güçlerini birleştirmişti.
Orijinal kitapta bu olay örgüsü çok hızlı bir şekilde geçiyordu; esas olarak Batı Shu Krallığı ve Yan Heqing'in müttefik olmaları için alevleri körüklemek amacıyla yazılmıştı.
Doğal olarak Xiao Yuan bela aramayacaktı. Baharın başlangıcında, Bahar Festivali sırasında, Batı Shu Krallığı'nın elçileri imparatorluk şehrinde saygıyla karşılandı.
Protokole göre, Kuzey Krallığı dokuz konuğu ana salonun en üst kısmına oturtacak ve ardından Batı Shu Krallığı elçilerini ağırlamak için saray salonunda bir ziyafet düzenlenecekti. Tüm bu törenler son derece saygındı, bu nedenle Xiao Yuan'ın onlara büyük değer verdiği görülebilirdi.
Ana salonda, Xiao Yuan saygısını göstermek için karmaşık bir resmi kıyafet giymiş ve önceden gelmişti. Yerine otururken neredeyse geniş koluna takılıp tökezleyecekti fakat hemen yanında duran Yan Heqing'in hızlı refleksleri vardı, ona yardım etmek için uzandı.
“Bu resmi kıyafetler çok zahmetli. Hong Xiu olmasaydı kendi başıma üç günde bile giyinemezdim.” Xiao Yuan kısık bir sesle Yan Heqing'e fısıldadı.
Yan Heqing hiçbir şey söylemeden başını salladı.
Xiao Yuan dimdik oturuyordu, gergin ve beklenti içinde görünüyordu.
Orijinal kitapta Batı Shu Krallığı son derece özel bir varlığa sahipti.
Çünkü arka planında saygın kadın karakterler vardı!
Batı Shu Krallığı'nın tarihi boyunca çok sayıda kadın general ve imparator olmuştu. Böyle ilginç bir ortam doğal olarak erkek kahraman Yan Heqing'in de hoşuna gidiyordu.
Yan Heqing'in hareminin üçte birini Batı Shu Krallığı'ndan kadınlar oluşturuyordu. Prenses, başbakan ve sınav birincisi onun elindeydi. Xiao Yuan, Batı Shu Krallığı tarafından gönderilen elçinin Yan Heqing'in eşlerinden birinin olması gerektiğini tahmin ediyor ancak bunun hangi eş olacağını bilemiyordu.
Bununla birlikte hangi küçük eşin geldiği önemli değildi. Şimdilik Yan Heqing'in gözüne giremeyecekti.
Ne de olsa Prenses Yongning'in ana karakter halesi hâlâ burada!!!
Xiao Yuan başını çevirerek Yan Heqing'e gülümsedi.
Eğer başkahraman kadın kahramana sadakatsizlik etmeye cüret ederse okurlar tarafından parçalara ayrılacaktı!
Yan Heqing onun gülümsemesi karşısında şaşkına dönmüştü. Kıyafetlerin yakasının çok dar olup olmadığını, bunun Xiao Yuan'ın kafasının oksijensiz kalmasına mı neden olduğunu merak ediyordu.
Dışarıdan, Batı Shu Krallığı'nın elçilerinin geldiğine dair bir duyuru geldi. Xiao Yuan enerji doluydu, dik bir pozisyonda oturuyordu.
Salonun dışından bir grup insan sandık sandık hediyelerle geldi. Çoğu kadındı, zarif ve ince vücutlara sahiplerdi, yüz hatları çok güzeldi.
Elçilerin başında kırmızı giysili bir kadın vardı.
Bileklerini bağlayan bir ay bulunan ipek bir elbise giymişti, vücudunda karmaşık süslemeler yoktu. Kolları onu gururlu ve atılgan gösteren beyaz bulutlar ve ateş desenleriyle işlenmişti. Saçları yüksek bir at kuyruğu şeklinde bağlanmıştı. Anka kuşu gözleri hafifçe kalkıktı, gözlerinin arasında tarif edilemez derecede kahraman ve zarif bir görünüm vardı.
Salonun ortasında durdu, yumruklarını birleştirerek zarif ve cömert bir şekilde Xiao Yuan'ın önünde eğildi. “Batı Shu Krallığı'ndan Xiao Pingyang, Batı Shu Krallığı adına Kuzey Krallığı imparatorunu selamlıyor ve iki ülkenin nesiller boyu birbirleriyle iyi dostluklar kurmasını umuyor.”
Xiao Yuan aniden ayağa fırladı, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Salonda bulunan herkes hemen korkuya kapıldı.
“Majesteleri?” Yanında bekleyen Hong Xiu usulca seslendi.
“Öhm...” Xiao Yuan kalbindeki fırtınalı dalgaları zorla bastırarak oturdu. “Bir şey yok, sadece çok mutluyum.”
Mutluluğun canı cehennemeeeee!!!
Siktiiirrrrrrrrr!!!
Bundan önce Batı Shu Krallığı elçileri için Xiao Yuan sayısız olasılık düşünmüştü.
Ama! Gerçekten! Onun! Geleceği! Aklının! Ucundan! Geçmemişti! Hay! Anasını!
Xiao Pingyaaannnggg!!!
Xiao Pingyang, Dört Krallığın Tarihi’nin orjinalinde ikinci kadın kahramandı.
Prenses Yongning, Yan Heqing'in aşık olduğu ilk kadın olduğu için okurlarca ilk kadın kahraman olarak tapılıyordu.
Ancak Xiao Pingyang, Yan Heqing'in hoşlandığı ikinci kişi değildi.
Farklı niteliklere sahip kızlarla dolu, kimsenin ise onu sarsmaya cesaret edemediği bu kaotik romanda ikinci kadın kahraman olarak yerini sağlamlaştırmasının nedeni…
O, Yan Heqing'in son karısıydı. Ülkeleri tek bir ulus olarak birleştirdikten sonra Yan Heqing'in imparatoriçesi olmuştu.