Yan Heqing onu görmek istemiyor muydu?
Onu görmeye tahammül edemiyor muydu?
Hayır, kesinlikle hayır. Yan Heqing'e tahammülsüzlük hissettirmeye değmezdi o.
Bu doğru, Yan Heqing onu hiç umursamıyordu bile. Xiao Yuan ona teslim olurken dahi, Yan Heqing onu görmeye zahmet bile etmemişti.
Xiao Yuan'ın dudaklarının köşesi acı bir gülümsemeyle kalktı.
Ne bekliyordu ki? Sırf eski etkileşimleri yüzünden Yan Heqing'in ona karşı nazik davranmasını mı bekliyordu? Belki de yaptığı şey Yan Heqing için hiç de kayda değer değildi. Kuzey Krallığı'nın Yan Heqing'i orada kaldığı süre boyunca ne kadar aşağıladığını da biliyordu. Yan Heqing'in kalbinde nefret vardı, başka şeyleri nasıl düşünebilirdi?
Yan Heqing'e önceki hayatını başından sonuna kadar anlatmış olsa da Yan Heqing'in kalbinde o hâlâ Kuzey Krallığı'nın genç imparatoruydu; kendisini yok eden ülkenin hükümdarı, onu yakalayan ve erkek bir cariye olarak hapsetmek isteyen ülkenin hükümdarı. Yan Heqing'in münzevi karakterine göre, belki de daha önce ona gösterdiği yakınlık sadece kendi hayatını kurtarmak için bir kılık değiştirmeydi. Belki de Yan Heqing ondan her zaman en az orijinali kadar nefret etmişti.
Xiao Yuan'ın düşünceleri, önünde duran atın toynaklarının sesiyle kesildi. General yardımcısı, Xue Yan ile birkaç kelime fısıldaştıktan sonra atını ileri sürdü ve aniden Xiao Yuan'ın donmuş ellerini kırbaçladı.
Anında imparatorluk mührü, harita ve bir miktar kan karların üzerine dağıldı. Kan karla karışarak onu parlak kırmızıya boyarken, Xiao Yuan boğazındaki hıçkırıkları yutmaya çalışarak sertçe nefes aldı.
Xiao Yuan'ın yalan söylemediğini gören general yardımcısı atından inerek haritayı ve imparatorluk mührünü alıp Xue Yan'a uzattı. “General Xue, bunlarda bir sorun olmadığını teyit ettim.”
Xue Yan soğuk gözlerle Xiao Yuan'a baktı. General yardımcısına başıyla işaret etti ve ardından orduyu başkente doğru yönlendirdi.
Xiao Yuan, Güney Yan Krallığı'nın süvari hattının arkasından takip etti. Elleri dizginlerle bir ata bağlanmıştı. Kuzey Krallığı'nın başkentine doğru yarı sürükleniyor, yarı yürüyordu.
Soğuk Xiao Yuan'ın kaslarını ve kemiklerini istila etti. Gözleri bulanıklaştı. Atın hızına ayak uyduramayacak kadar zayıf ve bitkin düşmüştü. Sürüklenirken sendeledi, dizginlerin sürtünmesi nedeniyle bilekleri kanadı.
Güney Yan Krallığı'nın ordusu, Kuzey Krallığı'nın başkentine güçlü bir şekilde ayak basarak bu ülkenin uzun tarihinin tamamen yok edileceğini ilan etti.
Birden ordunun arkasından aceleci nal sesleri geldi. Xiao Yuan başını kaldırdığında tanıdık bir adam gözlerine yansıdı. Gümüş mızrağı, kırmızı püskülü ve kudretli kılıcı üzerindeydi. Görünüşü ağırbaşlı ve duruşu tıpkı orijinal kitapta anlatıldığı gibi heybetliydi.
Xiao Yuan'ın zihni bir an için bomboş kaldı. İçinde ne korku, ne panik, ne de kızgınlık vardı. Yan Heqing'e korkusuzca baktığında, mutsuz ama şok edici bir görüntüyü izliyor gibiydi.
Yan Heqing dönüp atından indi, ardından hızla Xiao Yuan'a doğru yürüdü. Ancak, aniden bir atlı tam önünde durdu.
“Heqing.” Xue Yan'ın yüzü gizli bir öfkeyle doluydu. “Ne yaptığını sanıyorsun sen?”
Yan Heqing saygıyla eğildi. Fakat söyleyecek başka bir sözü yoktu. Arkasına bakmadan önündeki atı geçip gitti.
Xue Yan hızla atından indi. Yan Heqing'in yolunu kendi bedeniyle kesti. Öfkeyle dişlerini sıkarken alnında damarlar belirdi. “Heqing, ülkemizin düşmanlarının kim olduğunu unuttun mu?”
“Unutmadım.” Yan Heqing'in gözleri siyah yeşim taşı kadar soğuktu. “Kuzey Krallığı'nı fethetmek için orduya komuta ettim. Geçmişin utancı ortadan kalktığında aramızdaki nefret de yok olacak.”
Xue Yan bir an için irkildi. Dudakları hafifçe titredi. “Peki. Durum böyle olsa bile eğer Kuzey Krallığı'nın eski imparatorunu korursan halk ne der? Hayatının geri kalanında bir erkek cariye olmaya razı olduğunu söyleyecekler, omurgasız olduğunu konuşacaklar! Peki ya askerlerimiz ne düşünecek? Senin sadece aşka önem verdiğini, Güney Yan Krallığı'nın imparatoru olmaya layık olmadığını düşünecekler!”
Yan Heqing'in gözleri hiç uzaklaşmadan Xiao Yuan'ın üzerine düştü. Sonra kendinden emin bir şekilde cevap verdi. “Önemli değil.”