Lupin'de Ara

ricam var

Arkadaşlar lütfen okurken yorum da yapar mısınız (anonim de yapabilirsiniz) ağladığınızı okumaya ihtiyacım var

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Son Bölüm hsav

Kötü Adam Olarak Nasıl Hayatta Kalınır - 111. bölüm yüklendi.

Bölüm 109: Gitmesinin İmkanı Yok

Xiao Yuan biraz şaşırdı. “Ama... efendim, gözlerin henüz iyileşmedi.”


Yan Heqing kayıtsızca cevap verdi: “Sorun değil. Dağdan indikten sonra hanımefendiden Güney Yan Krallığı ordusunun yönünü göstermesini isteyeceğim.”


Xiao Yuan nasıl cevap vereceğini bilemedi ve uzun süre şaşkın kaldı. Yere düşen meyve çekirdeğini almak için eğilirken düşündü: Yani kadın kahramanın hikayesi böylece atlanacak mı?


Onun yüzünden mi atlanacaktı? Hatta orijinal hikayeyi nasıl yeniden canlandıracağını bile düşünmeye başlamış ve Lin Shenling gibi davranmaya bile niyetlenmişti. Ama yine de mantıklıydı. Orijinal romanda Yan Heqing, Lin Shenling ile yarı kör halde bir yatak sahnesi yaşıyordu. Xiao Yuan o sahnede onun yerini nasıl alabilirdi ki?


"Tamam, sorun değil. Yarın sabah erkenden seni dağdan aşağı indireceğim," dedi Xiao Yuan tereddütle.


Yan Heqing ona tekrar teşekkür etti ve sonra gözlerini indirdi. Artık konuşmak istemiyordu.


Xiao Yuan, bu karşılaşmanın bu kadar gizemli ve kısa olmasına iç geçirdi, sonra Yan Heqing için son kez ilaç kaynatmak üzere ahşap kulübeden çıktı.


Alacakaranlık çökerken ilaç kabından beyaz bir sis yükseliyor, acı ve buruk bir tıbbi koku yayıyordu. Xiao Yuan ilacın neredeyse hazır olduğunu görünce, giysilerinden küçük kırmızı bir meyve çıkarıp ağzına attı. Sonra ilacı porselen bir kaseye döktü ve sıcak kalması için üzerine bir bez koydu.


Yan Heqing kulübeye birinin girdiğini duyunca başını çevirdi ancak tek gördüğü tüm dünyasının gri ve puslu olmaya devam ettiğiydi. Aradan birkaç gün geçmesine rağmen Yan Heqing hâlâ bu yarı kör duruma alışamamıştı. Rahatsız bir şekilde gözlerini kısıp kırpıştırdı. Kadının “Efendim, ilaç hazır,” dediğini duydu.


Yan Heqing mırıldanıp sisin içine uzandı, ta ki ilaç kasesinin eline verilmiş olduğunu hissedene kadar. Yan Heqing başını eğip daha yakından bakmak için gözlerini kıstı. Dalgın dalgın bakarken elindeki ilaç kâsesi yavaş yavaş berraklaşıyor, önündeki gri sis yavaş yavaş dağılıyordu.


Xiao Yuan kenara çekildi ve Yan Heqing'in ilacı içmeyi bitirmesini bekledi, böylece kâseyi alabilecekti. Ağzını kapatıp esnedi, sonra vücudunu gerip sıkıntıyla boynunu ovuşturdu. Birdenbire porselen kasenin yere düşüp kırılma sesi duyuldu. Xiao Yuan irkilerek başını kaldırdı.


Bir an içi, Xiao Yuan, Yan Heqing ile birbirlerine baktıklarında, gözlerinin bir anlığına buluştuğunu hissetti.


Bu his nedeniyle Xiao Yuan aniden geri adım attı.


Fakat bir sonraki anda Yan Heqing'in gözleri aniden tekrar netliğini kaybetti. Kase düştüğünde ilaç üzerine dökülmüştü. Elini biraz sersemlemiş bir halde uzattı, sanki kâseyi almak istiyormuş gibi, ama göremediği için ne yapacağını bilemedi.


Xiao Yuan kendine geldi ve az önce gördüğü şeyin kendi hayal ürünü olduğunu düşündü. Sonuçta, Yan Heqing'in gözleri gerçekten iyileşmiş olsaydı, Xiao Yuan'ı gördükten sonra yapacağı ilk şey onu doğramak olurdu. Xiao Yuan birkaç adım öne çıktı ve Yan Heqing'in elini itti. “Efendim, bırak da ben halledeyim. Elini kesme.”


“Hm...” Yan Heqing'in sesi biraz titriyordu, sanki paniğini bastırmaya çalışıyor, gereğinden fazla konuşmak istemiyor gibiydi.


Xiao Yuan, Yan Heqing'in tavırında olağandışı bir şey fark etmedi. Sadece kırık kaseyi bir bezle alıp sarıp dışarı çıkardı. Ayrıca dışarıda kuruyan giysileri topladı, ahşap kulübeye girdi ve onları Yan Heqing'e uzattı. “Efendim, bunlar bayıldığın sırada giydiğin zırh ve giysiler. İlaçla kirlenen üstünü değiştirebilirsn. Yarın seni dağdan aşağı indireceğim zaten."


Yan Heqing elbiseleri alıp sıkıca elinde tuttu. Bir an için ifadesi üzüntülü bir hal aldı, kaşları pişmanlıkla çatıldı.


Xiao Yuan, Yan Heqing'in daha önce kıyafetlerini değiştirmesine yardım etmesine izin vermediğini hatırladı, bu yüzden arkasını dönüp kulübeden çıkmak için yürüdü; ama o anda Yan Heqing'in arkasından “Bir dakika bekle!” diye bağırdığını duydu. Xiao Yuan kafası karman çorman olmuşken arkasını döndü. Yan Heqing sesini yumuşattı, gözlerini ona doğrudan dikmemek için zapt etti. Kekeleyerek, “Bir, bir süredir bunu düşünüyordum. Bu dağ ve ormanlar çok engebeli ve ben hâlâ yaralıyım, bu yüzden kurt, kaplan veya leoparlarla karşılaşırsak onları savuşturup bizi koruyamam. Beklenmedik bir şeyle karşılaşmaktan korkuyorum, bu yüzden... Neden tamamen iyileşene kadar bekleyip sonra uygun planlar yapmıyoruz? Ne dersin?”


Ne?? Bu farkındalığa birden nasıl vardın?


Xiao Yuan da başlangıçta aynı şeyi düşünmüştü ancak Yan Heqing vücudu henüz iyileşmemişken acele etmenin sorun getireceğini fark ettiğinden ona uyarak ‘Tamam.’ dedi.


Yan Heqing rahat bir nefes aldı, kaşlarının arasındaki huzursuzluk biraz azaldı.


“Efendim, yine de kıyafetlerini değiştirebilirsin, ben sonra gelirim.“ dedi Xiao Yuan ahşap kulübeden çıkarken.


”Ben...” Yan Heqing bir şey söylemeye vakit bulamadan Xiao Yuan'ın uzaklaştığını fark etti.


Kulübenin dışında kollarını kavuşturmuş duran Xiao Yuan, yıldızları sayarken esniyordu. Yaklaşık on beş dakika kadar bekledikten sonra, yarı körken kıyafetlerini değiştirmek ne kadar zor olursa olsun Yan Heqing'in şimdiye kadar hazır olması gerektiğini düşündü. Bu düşünceyle kapıyı itip içeri girdi.


Ay ışığı, kırık ahşap pencerelerden girerek kulübenin köşelerini nazikçe okşuyordu. Yatak denebilecek bir yer oluşturmaya yetmeyen ahşap tahtalar ve kütükler üzerinde oturan Yan Heqing, yarı açık giysilerini ve kemerini acı bir şekilde sıkarken başını eğmişti. Yarı açık giysiler, en güzel yeşim taşından oyulmuş gibi görünen mükemmel vücudunu ortaya çıkarmıştı. Ne var ki vücudu dehşet verici birkaç yara iziyle kaplıydı. Kapının açılma sesini duyduğunda Yan Heqing başını çevirip her zamanki gibi kör gözlerle Xiao Yuan'a baktı ve dikkatli bir ses tonuyla, “Bana... bana yardım eder misin?” dedi.


“Ha?”


Xiao Yuan bir şeylerin ters gittiğini hissetti. Birkaç saniye düşündükten sonra, “Sana ilacı sürmem için yardım etmemi mi istiyorsun?” diye sordu.


Yan Heqing başını salladı. “Evet, teşekkür ederim.”


Xiao Yuan son derece şoke olmuştu.


Neden... neden... neden... neden şimdi birdenbire hikayeye uyuyor?


Sadece birkaç dakika önce Xiao Yuan üçüncü kadın kahramanın yolunu izlemek zorunda kalmamasının iyi bir şey olduğunu düşünüyordu! Yan Heqing neden birdenbire ona tokat atıyordu?