Lupin'de Ara

Son Bölümler: Qian Qiu Radyo Dizisi

Qian Qiu Radyo Dizisi -- 2. Sezon -- 4. bölüm yüklendi. (Bilgisayardaki bir sıkıntı nedeniyle devam edemiyorum.)

Son Bölüm

Qian Qiu yeni ekstra!! Geçmiş Günler yayınlandı!!

Bölüm 55: Geç Kalmışım

 

Baili Qingmiao Yin Hanjiang'ın elbisesinde birkaç kesik açtığını fark etmedi. Geçen bu yıla dair anılarını düşündü ve kontrol edildiğini hissetti. Kıdemli ağabeyi onu öldürmek istiyorsa madem ölebileceğini düşünmenin dışında kafasında başka hiçbir düşünce yoktu. Tüm yaşama arzusunu kaybetmişti. Kalbi He Wenzhao tarafından kontrol ediliyordu. Arada sırada içinde başka bir arzu beliriyor ama ölüm arzusu tarafından çabucak bastırılıyordu.


"Hayır," dedi kararlı bir şekilde. "Normal bir yetiştirici kendisinin delirmesini istemez. Yalnızca içlerinde bir sorun olduğunda ve mantıkları içlerindeki şeytanlar tarafından dengesizleştirildiğinde, akıllarında yalnızca arzu kaldığında içlerindeki şeytanlar onların zayıflıklarından faydalanabilir."


Yin Hanjiang bakışlarını çok yavaş bir şekilde Ordu Ezen süngüsünden Baili Qingmiao'ya çevirdi. Sessizce güldü. "Haklısın. Bunun olmasına izin veren benim."


"Ha? Sen mi?" Baili Qingmiao masumca göz kırpıştırdı.


Yin Hanjiang yavaşça ayağa kalktı. "Hangisinin doğru olduğundan emin değilim. Emin olmadığıma göre bu konuda endişelenmesem de olur."


"Ne, ne konuda?" Baili Qingmiao belli belirsiz bir şeylerin yanlış gittiğini hissetti. Kaçmak istedi ama ruhani özünü kullanmaya çalıştığı anda dantianında keskin bir acı hissetti. Bunu yapacak gücü yoktu.


Sadece yavaşça yatağın diğer tarafına doğru çekilmek geldi elinden. Yorganına sarıldı, acınacak derecede zayıf ve güçsüz görünüyordu.


Yin Hanjiang'ın yüzündeki gülümseme kaybolmamıştı. "Şimdi düşünüyorum da, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamama gerek yok. Çünkü değişmeyen tek bir şey var: Lordumun çoktan..."


Devam etmedi, söylemek istemedi.


"Kıdemli Wenren beni kurtarmaya çalışıyordu. Hepsi benim hatam..." Baili Qingmiao, onun sözlerini duyunca gözyaşlarının akmasına engel olamayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.


"Bu durumda yapmam gereken sadece iki şey var. Birincisi intikam almak, ikincisi ise ona eşlik etmesi için hoşuna gidebilecek bir şey göndermek." Yin Hanjiang'ın bakışları Baili Qingmiao'nun üzerindeydi. "Onu aşağıya gönderdikten sonra hoşuna gidip gitmeyeceğine karar vermek lorduma kalmış. Ne dersin?”


Konuşurken Ordu Ezen süngüsünü yavaş yavaş kaldırdı. Metalden yansıyan soğuk ışık Baili Qingmiao'nun gözlerini acıttı.


"Qian bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyor." dedi kapı aralığından bir ses.


Yin Hanjiang silahı havada tutarkenki pozisyonunda kaldı. Başını çevirdiğinde kapıda duran, beyaz saçlı ve gözleri bağlı Wenren E'nin ona hafifçe gülümsediğini gördü. Onun Zhongli Qian olduğunu biliyordu ama ayırt edemiyordu.


Zhongli Qian'ın arkasından bir baş çıktı. Su Huai’den başkası değildi. Yin Hanjiang'ın yüzüne baktı ve "Tarikat Vekili Yin, gözleriniz yaralanmış, bu yüzden Zhongli Bey'den gözlerinize bakmasını istedim."


"Anlıyorum." Yin Hanjiang gözlerinin kenarlarındaki kurumuş kanı ovuşturdu. "Ciddi bir şey değil, yakında iyileşir." dedi hafifçe.


Zhongli Qian sakince, "En azından kanı silmeme izin verin." dedi. Bir mendil çıkardı. Baili Qingmiao'nun uyandığını fark etmemiş gibi görünerek başucuna oturdu. Su Huai'nin yönlendirmesiyle kurumuş kanı nazikçe sildi ve aynı zamanda ilaç sürdü.


Gözlerini sarmak üzereyken Yin Hanjiang onu durdurdu. "Gözlerim kapalı olursa onu göremem."


Zhongli Qian onun kim olduğunu sormadı, sadece konuyu değiştirdi. "Xuanyuan Tarikatının tarihi kayıtları uzun, bu yüzden ana salondaki yerimi almak için birkaç güne daha ihtiyacım var. Su Huai zeki bir çocuk ve Xuanyuan Tarikatının atmosferinden hoşlanıyor. Yardım etmesi için ana salona gelmesini istiyorum. Umarım Tarikat Vekili Yin bunu onaylar."


"Su Huai’nin yeri Shang..."


Baili Qingmiao daha ağzını yeni açmıştı ki Zhongli Qian eline bir yeşim taşı tutuşturarak sözünü kesti. "Baili Qingmiao Muhafız Qiu'nun öğrencisi, bu yüzden Xuanyuan Tarikatının yarı üyesi sayılır. Kalbi benimkine bağlı olduğu için iyileştikten sonra o da bana orada yardım edebilir. Tarikat Vekili Yin ne der?"


Yin Hanjiang, "Olmaz." dedi. "Onu kullanabilirim."


Kullanmak mı? Ne işine yarayacak? Ne şekilde? Zhongli Qian'ın kaşları çatıldı. Göremese de kalbi açıktı, Yin Hanjiang'ın durumunun kötü olduğu barizdi.


Baili Qingmiao'yu kurtarmak için tam zamanında gelebilmesi Su Huai’nin Qiu Congxue'yi ona getirdiğinde Yin Hanjiang ile karşılaşmasından bahsetmesi, konuşmalarını ve Yin Hanjiang'ın gözündeki yarayı kısaca anlatması sebebiyleydi. Zhongli Qian bunu duyunca bir şeylerin ters gittiğini hissetmişti. Neyse ki Xuanyuan Tarikatında uçuşa izin veriliyordu. Ayrıca Yin Hanjiang biraz tereddüt etmiş gibi görünüyordu. Zhongli Qian vaktinde varabilmiş ve felaketi engellemişti.


Zhongli Qian, Yin Hanjiang'ı yatıştırmak için şöyle dedi: "Ana salondaki işin yanı sıra Tarikat Vekili’ne bildirmek istediğim başka bir şey daha var. Daha önce xiulian dünyasını kaosa sürüklememek ve Wenren Bey'in planlarını bozmamak için beni Xuanyuan Tarikatında tuttuğunuzu söylemiştiniz. Değil mi?"


"Evet." Onlar konuşurken Yin Hanjiang'ın bakışları Baili Qingmiao'dan hiç ayrılmadı. Ordu Ezen süngüsünü de bırakmadı.


Yin Hanjiang Baili Qingmiao'yu öldürmek isteseydi kimsenin onu durduramayacağı kadar güçlüydü. Söyledikleri ile eylemleri taban tabana zıttı, belli ki hâlâ içinde mücadele ediyordu.


Zhongli Qian onu zorlayamazdı. Biraz düşündükten sonra, "Tarikat Vekili, Wenren Bey'in her zaman Baili Qingmiao'yu çevreleyen gizemleri çözmek istediğini hatırlıyor mu?" dedi.


"Çok net değil." dedi Yin Hanjiang.


Yin Hanjiang'ın şüpheli durumunu görmezden gelen Zhongli Qian devam etti: "Baili Qingmiao ile otuz yıl boyunca seyahat ettim ve onunla ilgili iki tuhaf şey fark ettim. Birincisi, her türlü göksel hazineyi ve ruhani toprakları kendine çekiyor, kendini içinde bulduğu her türlü tehlikeden kaçabiliyor gibi görünüyor. İkincisi ise, Wenren Bey ve ben Baili Qingmiao'yu karasevdasından kurtarmak için çok uğraşmış olmamıza ve Shangqing Tarikatından ayrılırken durumu iyi olmasına rağmen ne zaman göksel bir sıkıntıyla karşılaşsa gerilemeye başlaması. Sadece kalp bağlayan böceklere sahip olduğumuz ve onun duygularını hissedebildiğim için otuz yıl boyunca tarikatından uzak kalmayı başardı."


“Ne olmuş yani?" Yin Hanjiang elini uzatarak Baili Qingmiao'nun bacağını tuttu, onu sürüklemek üzereydi.


“Kan denizindeyken bu iki nokta tamamıyla değişti.”


"Kan denizi”ni duyan Yin Hanjiang sonunda tepki verdi. Baili Qingmiao'yu bırakarak Zhongli Qian'a odaklandı.


"Şimdi düşünüyorum da, bu gözden kaçırdığım bir şeydi. He Wenzhao Baili Qingmiao'yu kan denizine getirdiğinde bunun olacağının zaten farkındaydım, önceden Wenren Bey ile bir plan yapmıştım. Bu planı onaylamamın sebebi Baili Qingmiao'nun özel niteliklerini bilmem ve kan denizinde zarar görmeyeceğine, gerçekten bir fırsat elde edebileceğine inanmamdı. Bu derece yaralanacağını ve ruhuna bağlı silahını kaybedeceğini hiç düşünmemiştim."


Zhongli Qian içini çekti, yüzü pişmanlıkla doluydu. "Ayrıca kan denizinden döndükten sonra Baili Qingmiao'nun sanki ele geçirilmiş gibi tek bir fikre saplanarak ölmek isteyeceğini, öyle ki onu dizginleyemeyeceğimi hiç düşünmemiştim. Bu hiç mantıklı değildi."


Yin Hanjiang dikkatle dinledi.


Baili Qingmiao da konuştu: "Ben de bir şeylerin doğru olmadığını hissediyorum. Daha önce zihnim bulanıktı, sanki hareket eden ben değilmişim gibi."


Zhongli Qian, "Kan denizindeki bir şeyin Baili Qingmiao'yu etkilemiş olması gerektiğine inanıyorum." dedi. "Wenren Bey muhtemelen riske rağmen sadece kan yetişimini çözmek için değil, aynı zamanda bir şeyi araştırmak için oraya girdi."


Yin Hanjiang aniden, "Az önce bacağına dokunduğumda cildin yanıyordu," dedi. "Ateşin mi var?"


"Buna ben sebep oldum," dedi Zhongli Qian. "Sunak Ustası Shi'den hastalık qi'sinin bir kısmını Baili Hanım’a aktarmasını istedim, böylece ateşten bayılacak ve ölmeye çalışmayacaktı."


Baili Qingmiao: “…”


Zhongli Qian'ın iyi niyetli olduğunu biliyordu ama bu ona çok garip geliyordu.


Konu Sunak Ustası Shi'ye geldiğinde Yin Hanjiang gayet net hatırlıyordu. Kafasını karıştıran anılarının hepsi Wenren E ile ilgiliydi.


Sunak Ustası Shi'nin ona hastalık aktardığını duyan Yin Hanjiang başını salladı. "Bu hiç mantıklı değil. Sunak Ustası Shi'nin hastalık qi'sinin onu etkilemesine imkân yok."


"Neden?" Zhongli Qian'ın bu konuda hiçbir bilgisi yoktu.


Yin Hanjiang Baili Qingmiao'nun göz bağına dokunmak için parmağını uzattı. Bir anda hareket ettiğinden Zhongli Qian neye uğradığını şaşırdı. Kolundan bir bambu parşömen çıkardı. Eğer Yin Hanjiang parmağını içeri sokarsa Baili Qingmiao gerçekten de gözünü kaybedecekti.


Neyse ki Yin Hanjiang'ın parmağı göz bağında durdu. "Shi Congxin Baili Qingmiao'ya büyü yapamamıştı. Sadece bir gözünden sonra durmuştu. Nasıl olur da hastalık qi'sini ona aktarabilir, hem de onu bir yıldan uzun süre yatalak bırakabilir?"


Zhongli Qian onun neyi kastettiğini anlayamadı. Yin Hanjiang'ın açıklamasını dinledikten sonra Su Huai'ye "Git Sunak Ustası Shi'yi bul." dedi.


"Gerek yok." Yin Hanjiang bir iletim tılsımı karaladı. Tılsımda "Götünü kaldır da buraya gel!" yazıyordu.


Zhongli Qian: “…”


Karşısındaki Yin Hanjiang, başlangıçta tanıdığı Yin Hanjiang'dan çok farklı biriydi.


Sunak Ustası Shi çağrıyı alır almaz oraya uçtu. Zhongli Qian'ın olanları açıklamasını korkuyla dinledikten sonra, "Aslında Sunak Ustası Zhongli bana talebini açıkladığında oldukça tuhaf hissetmiştim. O gece boyunca ona hiç yaklaşmadım ve odanın köşesinde oturdum sadece."


Odanın Baili Qingmiao'dan en uzak köşesini işaret etti.


Zhongli Qian, "Eğer ona hastalık qi'si aktarmadıysanız neden ertesi gün ateşi çıktı?" diye sordu.


Sunak Ustası Shi daha da titredi. "Kendisi aldı! O gece Muhafız Qiu tarafından bayıltılmıştı ki gecenin bir yarısı aniden gözlerini açtı. Bana doğru yürüdü ve hastalık qi'mi emdi!"


"Ne?" Baili Qingmiao inanamayarak ağzını açtı. "Bunu hiç hatırlamıyorum."


"Nedenini ben de bilmiyorum!" Sunak Ustası Shi pelerinine daha sıkı sarındı. "Son zamanlarda pek öksürmediğimi fark etmedin mi? Hastalık qi'min çoğunu aldın ve bana çok fazla güç kaybettirdin. Kimsenin fark etmesini istemediğim için sunak ustaları Miao ve Ruan beni dövüşlerine dahil ettiklerinde bir şey yapmaya cesaret edemedim!"


Sunak Ustası Shi'nin sözleri herkesi şaşırttı. Ne var ki onlar konuşurken kan denizinde büyük değişiklikler meydana geldiğini bilmiyorlardı.


Doğuştan tanrıların yüz seksen bin şeytani tanrıyı mühürlediği yer olan kan denizinin üzerindeki atmosfer şeytani enerjinin etkisiyle her zaman gri ve pusluydu. Bu gri pus bir bulut değil, ilkel kaos ve şeytani enerjinin birleşmesiyle oluşan, güneş ışığını ve kara bulutları engelleyerek kan denizinin etrafındaki yüz li’lik alan boyunca havanın milyonlarca yıldır değişmeden kalmasına neden olan yutucu bir enerjiydi.


Ancak şimdi, kan denizinin üzerindeki gökyüzünde göksel bir sıkıntının bulutları oluşmaya çalışıyordu. Birkaç kez toplanmaya çalıştıysa da her seferinde kaos enerjisi tarafından yutuldu. Sonunda, yok olmadan önce zar zor dokuz ufak kıvılcım çıkardı.


Bulutlar kaybolduğu anda deniz yüzeyinde aniden bir girdap oluştu. Elinde siyah bir baltalı kargı tutan bir adam girdaptan dışarı uçtu.


Kan denizinin üzerinde uçma kısıtlamasını sahiden de görmezden gelerek tek hamlede kayalıkların tepesine indi.


Adam sanki geçmiş günlerin deneyimlerini ve anılarını içine çekiyormuş gibi gözlerini kapattı. Ancak yirmi dört saat sonra yavaşça gözlerini açtı.


Üzerinde sadece büyülü silahların açtığı deliklerle kaplı beyaz bir iç cübbe vardı. Elini gelişigüzel sallamasıyla gri bir cübbe vücudunun üzerine örtüldü. Cübbeyle birlikte üç kitap ve kan kırmızısı bir taş ortaya çıktı.


İlk olarak Yıkım Tanrısı - Cilt 1’i açtı. Kitaba göz gezdirirken alçak sesle, "Bir buçuk yıl geçmiş. Anlaşılan geç kalmışım." dedi.